YÖNELMEK gçz f 1. Bir yere, bir şeye, bir kimseye yönelmek, bir kimseden söz ederken, yüzünü ona doğru çevirmek, ona bakmak ya da o...
YÖNELMEK gçz f
1. Bir yere, bir şeye, bir kimseye yönelmek, bir kimseden söz ederken, yüzünü ona doğru çevirmek, ona bakmak ya da ona doğru gitmek, ilerlemek; bir şeyden, özellikle gözlerden, bakışlardan söz ederken, ona çevrilmek: Çıkış kapısına yönelmek. Çığlık atında bütün bakışlar ona yöneldi.
2. Bir şeye (soyut) yönelmek, bir etkinliğe yönelmek, onu amaç olarak seçmek, benimsemek. onunla ilgilenmek, kendini ona adamak: iyiye güzele yinelmek. Sanat yaşamındaki başarısızlıklardan sonra ticarete yöneleli. Ona, bilims el çalışmalara yönetmesini önerdileri. Bir kimseye, bit şeye yönelmek, bir şeyden söz ederken, o kimseyi, o şeyi hedef almak, onlarla ilgili olmak: Başbakana, icraatına yönelen bir eleştiri.
*Metalürj. Tercihli yönelme ya da yönelme dokusu, metal tanelerinin kristal yönelmesinin, yeğlenen özel bir doğrultuya göre ortak düzenlenimi. (Bk. ansikl. böl.)
* yöneltmek ettirg. f.
1. Bir şeyi (somut) bir yere, bir şeye, bir kimseye yöneltmek, oraya, onlara doğru çevirmek, doğrultmak: Işıkları sahneye yöneltmek. Terörist silahını rehinelere yöneltti.
2. Bir şeyi (soyut) bir şeye, bir kimseye yöneltmek, eylemini, ilgisini vb. onlar üzerinde toplamak, yoğunlaştırmak: Bütün dikkatini bu soruna yöneltti. Geçmişe sünger çekerek bütün düşüncelerini geleceğe yöneltmek. Öfkesini birine yöneltmek.
3. Bir kimseye bir şey yöneltmek, ona yüklemek, onu hedef almak: Bir kimseye bir suçlama, bir eleştiri yöneltmek.
4. Bir kimseyi bir etkinliğe yöneltmek, onunla ilgilenmesini, bir etkinliği seçmesini, benimsemesini sağlamak; o kimseyi yönlendirmek: Çiftçileri tarımdan vazgeçirip hayvancılığa yöneltmek. Bir çocuğu okumaya yöneltmek.
5. Sözü bir kimseye yöneltmek, ona hitap etmek.
6. Bir kimseye soru yöneltmek, soru sormak.
7. Bakışlarını bir kimseye, bir şeye yöneltmek, onlara bakmak: Herkes bakışlarını ona yöneltmişti.
* yöneltilmek edilg. f. Yöneltmek eylemine konu olmak.-e» yöneşmek işt. f. Aynı yöne yönelmek.
*ANSİKL. Metalürj. Tercihli yönelme. Metal tanelerinin kristalografik doğrultularının dağılımı raslantısal olabildiği gibi, tam tersine katılaşma, farklı katı fazların dönüşümü ya da biçim değiştirme işleminden sonra ortaya çıkan yeniden kristallenmeye bağlı olarak örgüsel bir ağ yapının (kristal kafesin) özel konumunu da alabilir.
Elementel küp görünümündeki örgüsel ağ yapı eşyönlü (izotrop) değildir: fiziksel ve mekanik özellikler, göz önüne alınan doğrultuya göre değişir. Örneğin yeniden kristallenmiş ve çekilmiş bir bakır telin esneklik modülü, tercihli olarak yönlendirilmemiş bir telinkinin iki katı olabilir; yönlendirilmiş taneli sac denen ve transformatör yapımında kullanılan manyetik bir sacın histerezisle kaybı, yönlendirilmemiş bir sacınkine göre üçte bir kadardır. Soğuk çekme işleminden geçirilmiş çok yumuşak çelik bir sac, biçim değiştirme işleminden sonra belli bir heterojenlik gösterir (soğuk çekme kulakları), ancak çok derin bir soğuk çekme işlemi için belli bir yönlendirme yararlı olabilir.
1. Bir yere, bir şeye, bir kimseye yönelmek, bir kimseden söz ederken, yüzünü ona doğru çevirmek, ona bakmak ya da ona doğru gitmek, ilerlemek; bir şeyden, özellikle gözlerden, bakışlardan söz ederken, ona çevrilmek: Çıkış kapısına yönelmek. Çığlık atında bütün bakışlar ona yöneldi.
2. Bir şeye (soyut) yönelmek, bir etkinliğe yönelmek, onu amaç olarak seçmek, benimsemek. onunla ilgilenmek, kendini ona adamak: iyiye güzele yinelmek. Sanat yaşamındaki başarısızlıklardan sonra ticarete yöneleli. Ona, bilims el çalışmalara yönetmesini önerdileri. Bir kimseye, bit şeye yönelmek, bir şeyden söz ederken, o kimseyi, o şeyi hedef almak, onlarla ilgili olmak: Başbakana, icraatına yönelen bir eleştiri.
*Metalürj. Tercihli yönelme ya da yönelme dokusu, metal tanelerinin kristal yönelmesinin, yeğlenen özel bir doğrultuya göre ortak düzenlenimi. (Bk. ansikl. böl.)
* yöneltmek ettirg. f.
1. Bir şeyi (somut) bir yere, bir şeye, bir kimseye yöneltmek, oraya, onlara doğru çevirmek, doğrultmak: Işıkları sahneye yöneltmek. Terörist silahını rehinelere yöneltti.
2. Bir şeyi (soyut) bir şeye, bir kimseye yöneltmek, eylemini, ilgisini vb. onlar üzerinde toplamak, yoğunlaştırmak: Bütün dikkatini bu soruna yöneltti. Geçmişe sünger çekerek bütün düşüncelerini geleceğe yöneltmek. Öfkesini birine yöneltmek.
3. Bir kimseye bir şey yöneltmek, ona yüklemek, onu hedef almak: Bir kimseye bir suçlama, bir eleştiri yöneltmek.
4. Bir kimseyi bir etkinliğe yöneltmek, onunla ilgilenmesini, bir etkinliği seçmesini, benimsemesini sağlamak; o kimseyi yönlendirmek: Çiftçileri tarımdan vazgeçirip hayvancılığa yöneltmek. Bir çocuğu okumaya yöneltmek.
5. Sözü bir kimseye yöneltmek, ona hitap etmek.
6. Bir kimseye soru yöneltmek, soru sormak.
7. Bakışlarını bir kimseye, bir şeye yöneltmek, onlara bakmak: Herkes bakışlarını ona yöneltmişti.
* yöneltilmek edilg. f. Yöneltmek eylemine konu olmak.-e» yöneşmek işt. f. Aynı yöne yönelmek.
*ANSİKL. Metalürj. Tercihli yönelme. Metal tanelerinin kristalografik doğrultularının dağılımı raslantısal olabildiği gibi, tam tersine katılaşma, farklı katı fazların dönüşümü ya da biçim değiştirme işleminden sonra ortaya çıkan yeniden kristallenmeye bağlı olarak örgüsel bir ağ yapının (kristal kafesin) özel konumunu da alabilir.
Elementel küp görünümündeki örgüsel ağ yapı eşyönlü (izotrop) değildir: fiziksel ve mekanik özellikler, göz önüne alınan doğrultuya göre değişir. Örneğin yeniden kristallenmiş ve çekilmiş bir bakır telin esneklik modülü, tercihli olarak yönlendirilmemiş bir telinkinin iki katı olabilir; yönlendirilmiş taneli sac denen ve transformatör yapımında kullanılan manyetik bir sacın histerezisle kaybı, yönlendirilmemiş bir sacınkine göre üçte bir kadardır. Soğuk çekme işleminden geçirilmiş çok yumuşak çelik bir sac, biçim değiştirme işleminden sonra belli bir heterojenlik gösterir (soğuk çekme kulakları), ancak çok derin bir soğuk çekme işlemi için belli bir yönlendirme yararlı olabilir.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR