YÖNELMİŞLİK a. Fels. 1. Skolastikçilere göre, insanın dikkatini bir nesneye doğru çevirebilme ve onun hakkında bilgi edinebilme yet...
YÖNELMİŞLİK a. Fels.
1. Skolastikçilere göre, insanın dikkatini bir nesneye doğru çevirebilme ve onun hakkında bilgi edinebilme yeteneği.
2. Husserl'e göre, bilincin daima bir nesneye çevrili olma özelliği.
*ANSİKL. Yönelmişlik kavramı ilk kez skolastik düşüncede ortaya çıktı. Daha sonra-bir yana bırakıldı. Ancak XIX. yy.'dadır ki, Franz Brentano Psychologie vom empirischen Standpunkt (Deneysel açıdan ruhbilim) adlı kitabında bu kavramı yeniden ele aldı. Brentano bu kitabında özne ile yüklem arasındaki bağı yargının özü yapan her türlü kuramı reddediyor ve bunun yerine yargının temel özelliğini, bilincin içkin nitelikte, kendi dışında olmayan bir nesneyle ilişkisi olarak tanımlıyordu. Brentano'nun etkisinde kaldığını her zaman kabul etmiş olan Husserl, şöyle der: "Burada Brentano'nun olağanüstü hizmetini takdirle anmak gerekir. İlk kez o, ruhbılımde bir reform girişimini başlatarak ruhsal'a (fiziksel'in karşıtı olarak) özgü nitelikleri araştırdı ve bu niteliklerden birinin de yönelmişlik olduğunu gösterdi. Kısaca, 'ruhsal olaylar' biliminin her zaman ve her yerde bilincin yönelimsel yaşantılarıyla ilgilenmek durumunda olduğunu kanıtladı" (Krisıs der europâischen VVıssenschaf- ten und die transzendentale Phânomenologie [Avrupa'da bilimleri saran bunalım ve transsendental görüngübilim]).
Böylece, Husserl'in Brentano'dan aldığı ders, doğrudan doğruya düşünce ve bilinç anlayışıyla ilgilidir. Bu anlayış, hiçbir zaman zihnin ve dünyanın nesnel bir verisiyle tatmin olmaz; daima düşüncenin, herhangi bir nesneyi konu almasından önceki etkinliğinin temellerine dönmeyi zorunlu kılar.
Demek oluyor ki, yönelmişlik bilincin bir nesneyi hedef almak, daima herhangi bir şeyin bilinci olmak yeteneğini gösterir. Yönelmişlikte bilinç, incelenmeye elverişli bir nesnel zihin gerçekliği değil, fiilen var olan ya da var olabilecek olan bir nesneye doğru sürekli bir yönelmedir. Böylece, görüngübilim, yönelmişlik kavramını kullanmakla, bir nesnenin bilinci'nin yerine eylem halindeki bilinci koyar.
1. Skolastikçilere göre, insanın dikkatini bir nesneye doğru çevirebilme ve onun hakkında bilgi edinebilme yeteneği.
2. Husserl'e göre, bilincin daima bir nesneye çevrili olma özelliği.
*ANSİKL. Yönelmişlik kavramı ilk kez skolastik düşüncede ortaya çıktı. Daha sonra-bir yana bırakıldı. Ancak XIX. yy.'dadır ki, Franz Brentano Psychologie vom empirischen Standpunkt (Deneysel açıdan ruhbilim) adlı kitabında bu kavramı yeniden ele aldı. Brentano bu kitabında özne ile yüklem arasındaki bağı yargının özü yapan her türlü kuramı reddediyor ve bunun yerine yargının temel özelliğini, bilincin içkin nitelikte, kendi dışında olmayan bir nesneyle ilişkisi olarak tanımlıyordu. Brentano'nun etkisinde kaldığını her zaman kabul etmiş olan Husserl, şöyle der: "Burada Brentano'nun olağanüstü hizmetini takdirle anmak gerekir. İlk kez o, ruhbılımde bir reform girişimini başlatarak ruhsal'a (fiziksel'in karşıtı olarak) özgü nitelikleri araştırdı ve bu niteliklerden birinin de yönelmişlik olduğunu gösterdi. Kısaca, 'ruhsal olaylar' biliminin her zaman ve her yerde bilincin yönelimsel yaşantılarıyla ilgilenmek durumunda olduğunu kanıtladı" (Krisıs der europâischen VVıssenschaf- ten und die transzendentale Phânomenologie [Avrupa'da bilimleri saran bunalım ve transsendental görüngübilim]).
Böylece, Husserl'in Brentano'dan aldığı ders, doğrudan doğruya düşünce ve bilinç anlayışıyla ilgilidir. Bu anlayış, hiçbir zaman zihnin ve dünyanın nesnel bir verisiyle tatmin olmaz; daima düşüncenin, herhangi bir nesneyi konu almasından önceki etkinliğinin temellerine dönmeyi zorunlu kılar.
Demek oluyor ki, yönelmişlik bilincin bir nesneyi hedef almak, daima herhangi bir şeyin bilinci olmak yeteneğini gösterir. Yönelmişlikte bilinç, incelenmeye elverişli bir nesnel zihin gerçekliği değil, fiilen var olan ya da var olabilecek olan bir nesneye doğru sürekli bir yönelmedir. Böylece, görüngübilim, yönelmişlik kavramını kullanmakla, bir nesnenin bilinci'nin yerine eylem halindeki bilinci koyar.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR