YUMUŞAMA a. 1. Yumuşamak eylemi. 2. Siyasal gerginliğin azalması, uluslararası ilişkilerin düzelmesi. (Eşanl. DETANT.) *Antropol. i...
YUMUŞAMA a.
1. Yumuşamak eylemi.
2. Siyasal gerginliğin azalması, uluslararası ilişkilerin düzelmesi. (Eşanl. DETANT.)
*Antropol. insanın kafatası kalınlığının azalması, çıkırrtılann (kaş kemerleri gibi) hafiflemesi, yüzün küçülmesi ve iskeletin kuntluğunu bir ölçüde kaybetmesi süreci. (Bk. ansıkl. böl.)
*Bine At çalıştıran binicinin bir süre sonra bacak ve el yardımlarını hafifletmesi, ata biraz soluk verdirmesi.
*Boyac Başlangıçtaki sertliğin azalması şeklinde görülen, bir boya ya da verniğin bozulma türü. (Bu bozulma çoğu zaman, bağlayıanın kimyasal yapısının kimyasal, fiziksel ya da fiziko-kimyasal tepkimeler aracılığı ile (hidrolizlerime, sabunlaşma, fotolitik etkiler vh] bozunmasından lanır.)
*Nörot. Beyin yumuşaması, hastalanan bölgeye kan götüren atardamann tıkanmasından ileri gelen beyin dokusu nekrozu. (Eşanl. ansefalomalasI, BEYİN enfarktüsü.) (Bk. ansikl. böl.] || Arka beyin yumuşaması, arka beyin atardaman gövde vs dallannın tıkanmasından ileri gelen beyin enfarktüsü. (Bk. ansikl. böl.)
*Patol. Genellikle tromboz ya da amboliyle damar tıkanmasına bağlı bir nekrobiyoz sonucunda, bir dokunun öğeleri arasındaki bağlantının azalması ve bazen tamamen ortadan kalkması. || Sert bir dokunun sertliğini yitirmesi.
*Petr. san. Yumuşama noktası, normal koşullar altında belli bir yumuşama derecesine ulaşan bitümlü bir ürünün sıcaklığı. ("Bilya ve halka†yönteminde, bu, 9,5 mm'lik bir çelik bilyanın, bir kalorimetrede hafifçe ısıtılmış ve incelenecek ürünle doldurulmuş 16 mm'lik bir halkadan geçtiği sıcaklıktır.)
*Sesbil. Sert bir ünsüzün yumuşak bir ünsüze dönüşmesi. Genellikle bir titreşim- lileşmeyle ortaya çıkar (örn.geçiş)
*ANSİKL. Antropol. Yumuşama, pithecanthropuslar'ın (Homo ereetus) Homo sapiens yönünde evrim geçirmesi sırasında meydana geldi ve Homo sapiens'te de avcı-toplamacı yaşam biçiminden tanma hayvan yetiştirici yaşam biçimine geçiş boyunca devam etti. Bu evrimin genetik mi, yoksa yeni yaşam koşullannda genomun kendini başka bir biçimde göstermesi sonucu mu olduğu bilinmemektedir.
*Nörol. *Beyin yumuşaması. Görülen belirtiler yumuşamanın yerine ve genişliğine bağlı olup ancak oraya kan götüren damarlara bakılarak bir sınıflandırma yapılabilir.
Karotis damar sistemi: yumuşama iç karelisin kan götürdüğü alanın tümüne yayılabilir, ama genellikle dallardan birinin alanıyla sınırlı kalır: ön beyin, sylvius ya da ön koroit atardamarları.
Vartebrobaz Her alan: yumuşama soğanilikteki (Wallenberg, Babinski-Nageotte sendromlan), Varol köprüsündeki (Millard -Gubler, üst ve alt Varol köprüsü sendromlan) ve beyin sapındaki (Weber sendromlan, beyin sapı Foville sendromlan) kısa çevresel ve ortaya yakın atardamar alanlannı, üst ve alt beyincik atardamarı alanlannı ve arka beyin atardaman alanını (talamus sendromu, artkafa lobunu tutan kısmi arka sendrom) sarabilir. omurilik sistemi: yumuşama genel olabilir ya da yalnız ön yahut arka omurilik alanlannı sarabilir
Yumuşamaya neden olan iki büyük mekanizma vardır: tromboz ve amboli. Tromboz damar boşluğunda genellikle gittikçe artan bir tıkanma yapar ve ateroskle- rozdan, arterioloksklerozdan (diyabet), atardamar iltihaplanndan (frengi, komşu dokulardaki enfeksiyonlar) ve travmalardan ileri gelebilir; amboli uzaktaki bir damar çeperindeki (iç karotis) ya da kalpteki (mital darlığı, atrium kulakçık fibrilasyonu, miyokard enfarktüsü) bir trombüsten doğar. Yağ ya da gaz ambolileri de söz konusu olabilir.
*Arka beyin yumuşaması. Kısmi ya da tam olabilir.
Kısmi sendromlar daha sıktır ve bir beyin sapı (Weber, kırmızı çekirdek, Foville beyin sapı ve Parinaud sendromlan) ve ta- lamus sendromuna yol açabilirler. Atardamann beyin kodeksini besleyen dallarındaki bir tıkanmaya bağlı kısmi arka sendromlar (özellikle kalkarin atardamarda gözlenir) artkafa lobunu sarar, lezyonun karşı tarafında homonim bir dış yan hemianopsi, ve lezyon üstün yankürede ise; yazılan anlama güçlüğü ile ortaya çıkar. Çift taraflı lezyonlar gözbebeği reflekslerinin sağlam kaldığı ve göz dibinin normal likte içerir.
* Sylvius yumuşaması. Atardamarın derin ya da yüzeyel alanını, ya da her iki alanı birden sarabilir ve bu durumda tam bir sylvius yumuşamasına yol açar.
Derin sylvius yumuşaması duysal belirti olmaksızın, lezyonun karşı tarafında, korteks tipinde, nispi yarı felç biçiminde belirti verir.
Yüzeysel yumuşama lezyonun karşı tarafında, yüz ve kolda daha belirgin olmak üzere, aynı bölgede duysal belirtilerin eşlik ettiği bir yarıfeiç, yine lezyonun kaışı tarafında bir dış yan homonim hemianopsi vs bir astereognozi oluşturur. Ayrıca, üstün yarıküre lezyonlarında, bir sözyitimi (anartri, Broca sözyitimi, Wernicke sözyitimi) ve (tasarı ya da hem tasarı, hem hareket düzeyinde) apraksi gözlenir; üstün olmayan yarıküre lezyonlarında ise, anozognozi ile birlikte bir asomatognozi izlenir. Tam sylvius yumuşaması bu iki tablonun belirtilerini kapsar ve yan felç lezyonun şiddetiyle orantılıdır. Burada, kalp ya da karotis atardamarından gelen amboliler özellikle sıktır.
1. Yumuşamak eylemi.
2. Siyasal gerginliğin azalması, uluslararası ilişkilerin düzelmesi. (Eşanl. DETANT.)
*Antropol. insanın kafatası kalınlığının azalması, çıkırrtılann (kaş kemerleri gibi) hafiflemesi, yüzün küçülmesi ve iskeletin kuntluğunu bir ölçüde kaybetmesi süreci. (Bk. ansıkl. böl.)
*Bine At çalıştıran binicinin bir süre sonra bacak ve el yardımlarını hafifletmesi, ata biraz soluk verdirmesi.
*Boyac Başlangıçtaki sertliğin azalması şeklinde görülen, bir boya ya da verniğin bozulma türü. (Bu bozulma çoğu zaman, bağlayıanın kimyasal yapısının kimyasal, fiziksel ya da fiziko-kimyasal tepkimeler aracılığı ile (hidrolizlerime, sabunlaşma, fotolitik etkiler vh] bozunmasından lanır.)
*Nörot. Beyin yumuşaması, hastalanan bölgeye kan götüren atardamann tıkanmasından ileri gelen beyin dokusu nekrozu. (Eşanl. ansefalomalasI, BEYİN enfarktüsü.) (Bk. ansikl. böl.] || Arka beyin yumuşaması, arka beyin atardaman gövde vs dallannın tıkanmasından ileri gelen beyin enfarktüsü. (Bk. ansikl. böl.)
*Patol. Genellikle tromboz ya da amboliyle damar tıkanmasına bağlı bir nekrobiyoz sonucunda, bir dokunun öğeleri arasındaki bağlantının azalması ve bazen tamamen ortadan kalkması. || Sert bir dokunun sertliğini yitirmesi.
*Petr. san. Yumuşama noktası, normal koşullar altında belli bir yumuşama derecesine ulaşan bitümlü bir ürünün sıcaklığı. ("Bilya ve halka†yönteminde, bu, 9,5 mm'lik bir çelik bilyanın, bir kalorimetrede hafifçe ısıtılmış ve incelenecek ürünle doldurulmuş 16 mm'lik bir halkadan geçtiği sıcaklıktır.)
*Sesbil. Sert bir ünsüzün yumuşak bir ünsüze dönüşmesi. Genellikle bir titreşim- lileşmeyle ortaya çıkar (örn.geçiş)
*ANSİKL. Antropol. Yumuşama, pithecanthropuslar'ın (Homo ereetus) Homo sapiens yönünde evrim geçirmesi sırasında meydana geldi ve Homo sapiens'te de avcı-toplamacı yaşam biçiminden tanma hayvan yetiştirici yaşam biçimine geçiş boyunca devam etti. Bu evrimin genetik mi, yoksa yeni yaşam koşullannda genomun kendini başka bir biçimde göstermesi sonucu mu olduğu bilinmemektedir.
*Nörol. *Beyin yumuşaması. Görülen belirtiler yumuşamanın yerine ve genişliğine bağlı olup ancak oraya kan götüren damarlara bakılarak bir sınıflandırma yapılabilir.
Karotis damar sistemi: yumuşama iç karelisin kan götürdüğü alanın tümüne yayılabilir, ama genellikle dallardan birinin alanıyla sınırlı kalır: ön beyin, sylvius ya da ön koroit atardamarları.
Vartebrobaz Her alan: yumuşama soğanilikteki (Wallenberg, Babinski-Nageotte sendromlan), Varol köprüsündeki (Millard -Gubler, üst ve alt Varol köprüsü sendromlan) ve beyin sapındaki (Weber sendromlan, beyin sapı Foville sendromlan) kısa çevresel ve ortaya yakın atardamar alanlannı, üst ve alt beyincik atardamarı alanlannı ve arka beyin atardaman alanını (talamus sendromu, artkafa lobunu tutan kısmi arka sendrom) sarabilir. omurilik sistemi: yumuşama genel olabilir ya da yalnız ön yahut arka omurilik alanlannı sarabilir
Yumuşamaya neden olan iki büyük mekanizma vardır: tromboz ve amboli. Tromboz damar boşluğunda genellikle gittikçe artan bir tıkanma yapar ve ateroskle- rozdan, arterioloksklerozdan (diyabet), atardamar iltihaplanndan (frengi, komşu dokulardaki enfeksiyonlar) ve travmalardan ileri gelebilir; amboli uzaktaki bir damar çeperindeki (iç karotis) ya da kalpteki (mital darlığı, atrium kulakçık fibrilasyonu, miyokard enfarktüsü) bir trombüsten doğar. Yağ ya da gaz ambolileri de söz konusu olabilir.
*Arka beyin yumuşaması. Kısmi ya da tam olabilir.
Kısmi sendromlar daha sıktır ve bir beyin sapı (Weber, kırmızı çekirdek, Foville beyin sapı ve Parinaud sendromlan) ve ta- lamus sendromuna yol açabilirler. Atardamann beyin kodeksini besleyen dallarındaki bir tıkanmaya bağlı kısmi arka sendromlar (özellikle kalkarin atardamarda gözlenir) artkafa lobunu sarar, lezyonun karşı tarafında homonim bir dış yan hemianopsi, ve lezyon üstün yankürede ise; yazılan anlama güçlüğü ile ortaya çıkar. Çift taraflı lezyonlar gözbebeği reflekslerinin sağlam kaldığı ve göz dibinin normal likte içerir.
* Sylvius yumuşaması. Atardamarın derin ya da yüzeyel alanını, ya da her iki alanı birden sarabilir ve bu durumda tam bir sylvius yumuşamasına yol açar.
Derin sylvius yumuşaması duysal belirti olmaksızın, lezyonun karşı tarafında, korteks tipinde, nispi yarı felç biçiminde belirti verir.
Yüzeysel yumuşama lezyonun karşı tarafında, yüz ve kolda daha belirgin olmak üzere, aynı bölgede duysal belirtilerin eşlik ettiği bir yarıfeiç, yine lezyonun kaışı tarafında bir dış yan homonim hemianopsi vs bir astereognozi oluşturur. Ayrıca, üstün yarıküre lezyonlarında, bir sözyitimi (anartri, Broca sözyitimi, Wernicke sözyitimi) ve (tasarı ya da hem tasarı, hem hareket düzeyinde) apraksi gözlenir; üstün olmayan yarıküre lezyonlarında ise, anozognozi ile birlikte bir asomatognozi izlenir. Tam sylvius yumuşaması bu iki tablonun belirtilerini kapsar ve yan felç lezyonun şiddetiyle orantılıdır. Burada, kalp ya da karotis atardamarından gelen amboliler özellikle sıktır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR