YUTMAK g. f. 1. Bir şeyi, bir yiyeceği yutmak, onları ağızdan yutağa geçirerek mideye indirmek: Hap yutmak. Lokmalarını çiğnemeden y...
YUTMAK g. f.
1. Bir şeyi, bir yiyeceği yutmak, onları ağızdan yutağa geçirerek mideye indirmek: Hap yutmak. Lokmalarını çiğnemeden yutmak. Tükürüğünü yutmak.
2. Bir şeyi yutmak, onu büyük bir iştahla yiyip bitirmek; silip süpürmek: O kadar açtı ki bir tepişi böreği yuttu.
3. Bir kimseyi, bir şeyi yutmak, bir şeyden söz ederken, içine alıp yok etmek; görünmez kılmak: Azgın dalgalar yaşlı balıkçıyı, sandalını bir anda yuttu.
4. Sesleri, heceleri, sözcükleri vb. yutmak, tam ve doğru olarak söyleyememek: Bu çocuk r'leri yutuyor.
5. Bir şeyi, bir yeri yutmak, onu ele geçirmek, bünyesinde sindirmek: Düşmanın Ankara'yı yutmasına izin verilmedi. Küçük kuruluşları yutan dev holdingler.
6. Sesi, ışığı yutmak, kimi nesnelerden söz ederken hafifletmek, zayıflatmak: Odadaki halı ve perdeler sesi yutuyor.
7. Tkz. Bir kimseyi yutmak, üstün gelerek onu ortadan kaldırmak, yok etmek: O senin kolay yumamayacağın bir rakip.
8. Bir kitabı, bir bilgiyi yutmak, o kitaptaki bilgiyi çok iyi öğrenmek ya da belli bir alanda geniş bilgisi olmak: Kitabı yuttuğunu söylüyordu oysa sınavda başarısız olmuş. Bu adam fiziği yutmuş
9. Tkz. Bir sözü yutmak, ona inanmak, kanmak: Bu yalanı kimse yutmaz. O kadar saf ki ne söyleseniz yutar.
10. Tkz. Bir sözü yutmak, karşılığını vermemek, tepki göstermemek, katlanmak; bir şey söylemek isteyip kendini tutarak söylememek: O hareketleri nasıl yuttum ben de bilmiyorum. Ona verecek cevabım vardı ama tatsızlık çıkmasın diye yuttum.
11. Tkz. Bir kimsenin bir şeyini yutmak, o kimseye ait olan bir şeye elkcymak, ona sahiplenmek: Ödünç aldığı kitabımı yuttu.
12. Tkz. Para yutmak, bir şeyden, bir işten, bir girişimden söz ederken, çabuk ve çok miktarda harcanmasına yol açmak: Para yutan kumar makineleri. Bu görkemli çalışmalar büyük sermayeler yuttu.
13. Oy. Bir şey alarak oynanan bir oyunda bir kimseyi yenmek, elindekileri almak: Beni tavlada yine yuttu. Bütün bilyalarımı yuttu.
*Balıkç. Bir balıktan söz edildiğinde, yemi, zokayı ya da su yüzeyindeki bir sineği kapmak.
* yutturmak ettirg. f.
1. Bir kimseye bir yiyeceği, bir ilacı vb. yutturmak, yutmasını sağlamak.
2. Tkz. Bir şeyi bir kimseye yutturmak, kusurlu, bozuk vb. bir şeyi ona kabul ettirmek: Bu sakat mallan sağlam diye yutturmuşlar.
3. Tkz. Bir sözü bir kimseye yutturmak, onu o söze inandırmak: Bu hikâyeyi polise yutturamazsın.
*Zootekn. Kümes hayvanlanna (kaz, hindi vb.) besleyici ve yağlandırıcı lokmaları zorla ve kısa sürede yedirmek.
* yutturulmak edilg. f. Yutturmak eylemine konu olmak.
*yutulmak edilg. f.
1. Boğazdan mideye indirilmek; büyük bir iştahla yenip bitirilmek: Lokmalar iyi çiğnenmeden yutulmamalıdır. O akşam bütün yemekler yendi yutuldu.
2. Be geçirilmek; bir kimseden söz ederken, alt edilmek: Tekeller tarafından yutulan küçük şirketler. O kolay yutulacak bir rakip değil.
3. Tam ve doğru olarak söylenmemek: Sözcük sonlarında yutulan hece
4. Kabul edilmek, inanılmak, katlanılmak: Böyle bir yalan yutulur mu? Yenir yutulur bir hareket değil.
5. Oyunda yenilmek, para kaybetmek: Ne kadar yutuldun?
1. Bir şeyi, bir yiyeceği yutmak, onları ağızdan yutağa geçirerek mideye indirmek: Hap yutmak. Lokmalarını çiğnemeden yutmak. Tükürüğünü yutmak.
2. Bir şeyi yutmak, onu büyük bir iştahla yiyip bitirmek; silip süpürmek: O kadar açtı ki bir tepişi böreği yuttu.
3. Bir kimseyi, bir şeyi yutmak, bir şeyden söz ederken, içine alıp yok etmek; görünmez kılmak: Azgın dalgalar yaşlı balıkçıyı, sandalını bir anda yuttu.
4. Sesleri, heceleri, sözcükleri vb. yutmak, tam ve doğru olarak söyleyememek: Bu çocuk r'leri yutuyor.
5. Bir şeyi, bir yeri yutmak, onu ele geçirmek, bünyesinde sindirmek: Düşmanın Ankara'yı yutmasına izin verilmedi. Küçük kuruluşları yutan dev holdingler.
6. Sesi, ışığı yutmak, kimi nesnelerden söz ederken hafifletmek, zayıflatmak: Odadaki halı ve perdeler sesi yutuyor.
7. Tkz. Bir kimseyi yutmak, üstün gelerek onu ortadan kaldırmak, yok etmek: O senin kolay yumamayacağın bir rakip.
8. Bir kitabı, bir bilgiyi yutmak, o kitaptaki bilgiyi çok iyi öğrenmek ya da belli bir alanda geniş bilgisi olmak: Kitabı yuttuğunu söylüyordu oysa sınavda başarısız olmuş. Bu adam fiziği yutmuş
9. Tkz. Bir sözü yutmak, ona inanmak, kanmak: Bu yalanı kimse yutmaz. O kadar saf ki ne söyleseniz yutar.
10. Tkz. Bir sözü yutmak, karşılığını vermemek, tepki göstermemek, katlanmak; bir şey söylemek isteyip kendini tutarak söylememek: O hareketleri nasıl yuttum ben de bilmiyorum. Ona verecek cevabım vardı ama tatsızlık çıkmasın diye yuttum.
11. Tkz. Bir kimsenin bir şeyini yutmak, o kimseye ait olan bir şeye elkcymak, ona sahiplenmek: Ödünç aldığı kitabımı yuttu.
12. Tkz. Para yutmak, bir şeyden, bir işten, bir girişimden söz ederken, çabuk ve çok miktarda harcanmasına yol açmak: Para yutan kumar makineleri. Bu görkemli çalışmalar büyük sermayeler yuttu.
13. Oy. Bir şey alarak oynanan bir oyunda bir kimseyi yenmek, elindekileri almak: Beni tavlada yine yuttu. Bütün bilyalarımı yuttu.
*Balıkç. Bir balıktan söz edildiğinde, yemi, zokayı ya da su yüzeyindeki bir sineği kapmak.
* yutturmak ettirg. f.
1. Bir kimseye bir yiyeceği, bir ilacı vb. yutturmak, yutmasını sağlamak.
2. Tkz. Bir şeyi bir kimseye yutturmak, kusurlu, bozuk vb. bir şeyi ona kabul ettirmek: Bu sakat mallan sağlam diye yutturmuşlar.
3. Tkz. Bir sözü bir kimseye yutturmak, onu o söze inandırmak: Bu hikâyeyi polise yutturamazsın.
*Zootekn. Kümes hayvanlanna (kaz, hindi vb.) besleyici ve yağlandırıcı lokmaları zorla ve kısa sürede yedirmek.
* yutturulmak edilg. f. Yutturmak eylemine konu olmak.
*yutulmak edilg. f.
1. Boğazdan mideye indirilmek; büyük bir iştahla yenip bitirilmek: Lokmalar iyi çiğnenmeden yutulmamalıdır. O akşam bütün yemekler yendi yutuldu.
2. Be geçirilmek; bir kimseden söz ederken, alt edilmek: Tekeller tarafından yutulan küçük şirketler. O kolay yutulacak bir rakip değil.
3. Tam ve doğru olarak söylenmemek: Sözcük sonlarında yutulan hece
4. Kabul edilmek, inanılmak, katlanılmak: Böyle bir yalan yutulur mu? Yenir yutulur bir hareket değil.
5. Oyunda yenilmek, para kaybetmek: Ne kadar yutuldun?
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR