Zaman Nedir? (Sözlük)

ZAMAN a. (ar. zemari). 1. Olayların birbirini izlediği sonsuz bir ortam olarak fikredilen soyut, temel kavram: Bir vakası süre ve m...

ZAMAN a. (ar. zemari).

1. Olayların birbirini izlediği sonsuz bir ortam olarak fikredilen soyut, temel kavram: Bir vakası süre ve mekân içindeki yerine oturtmak.

2. Şimdinin geçmiş olmasını elde eden ve genellikle dünyayı, varlıkları etkileyen bir güç olarak fikredilen kesintisiz hareket: Dönemin nasıl geçtiğini anlamadım. Dönemin ilerleyişi, akışı. Vakit her şeyi unutturur. Zaman içinde her şey düzelir.




3. Ölçülebilir bir nicelik olarak fikredilen süre; zaman: Bu yöntem size süre kazandı- nr. Her gün yollarda çok süre kaybedi- yoruz. Tüm bu tür şeyler çok kısa zamanda gelişti.

4. Bu sürenin, belirgin bir olayın, bir eylemin gerçekleştiği sınırı olan kısımı, an; belirgin bir işe aynlan, belirgin bir iş için alışılmış saatler; zaman: O zamana kadar bu şekilde bir güzellik görmemiştim. Eve geldiğim süre yağmur yağmaya başlamıştı. Ona nefes alacak süre bırakmadınız, öğle zamanı. Uyku, yiyecek, iş zamanı.

5. evvel saptanmış ya da uygun olan an, zaman: Vakit geldi, bundan böyle kalkalım.

6. İçinde yaşanılan dönem: Vakit bundan böyle o süre değildir. Zamana uyum sağlamak.

7. Bir etkinlik, bir üretim türü, belirgin bir özellik vb ile belirlenen dönem; mevsim, zaman: Orak süre. Kiraz zamanı.

8. Bir kimsenin yaşamış olduğu, bir olayın, kimi koşul- lann belirlediği ya da sözü edilen dönem, çağ, devir, zaman: Mustafa kemal atatürk'ün zamanında. Harp zamanı. Kıtlık zamanı. Dönemin devlet adamlan.

9. Vakalar dizisi içinde tuttuğu kati yer bakımından ele alınan, süresi belirsiz dönem: Geçmiş süre, şimdiki süre, gelecek süre. O zamanlar Paris'te yaşıyordum. Fena bir zamanda karşılaştık.

10. Bir iş için tanınan süre; mühlet, zaman: Soruları yanıtlayabilme- miz için bizlere çok az süre verin.

11. Bir kimsenin istediği şeklinde yararlanabileceği süre, boş zaman: Zamanını boş işlere harcıyor. Bana ayıracak zamanınız var mı?

12. Uygun, elverişli an, ortam; fırsat, zaman: Ona bir ders vermenin tam zamanıydı. Kitap okuyacak süre bulamıyorum.

13. Vakit bırakmak, süre tanımak, bir iş için belli başlı bir süre vermek ya da ayıp mak. || Vakit doldurmak, bir şeyin saatini beklerken herhangi bir şeyle ilgilenmek. |l Vakit kazanmak -* VAKİT kazanmak. | Vakit kollamak, bir işi yapmak için fırsat beklemek, olanak yakalamaya analiz etmek. || Vakit öldürmek, boş ve yararsız şeylerle zaman geçirmek. || Vakit vermek, bir işin yapılması için belli başlı bir süre ayırmak: Bizlere dört aylık bir süre verirseniz bitiririz. || Bazen, ara sıra, belirgin olmayan zamanlarda, kimi süre: Buraya ara sıra uğrar. |l Zamana uy mak, yaşama biçimini ve davranışlarını içinde bulunulan dönemin gereklerine, koşul- lanna bakılırsa tanzim etmek: Vakit sana değildir, sen zamana uyacaksın. || Zamanı dolmak, bir iş için verilmiş olan süre sona ermek. || (Bir şeyin) zamanı geçmek, bir şeye bundan böyle gerek kalmamak ya da o şeyin mevsimi geçmek: Zamanı geçti, bundan böyle pamuk ekilmez ki. || (Bir şey meydana getirecek) zamanı olmak, olmamak o şeyi yapmak için lüzumlu zamana haiz olmak, olmamak: Onu görmeye gidecek zamanım olmadı. || Zamanında, geç kalmadan; en uygun anda: Zamanında yetişemezsek cezalı duruma düşeriz; bir zamanlar, eskiden. || Zaman içinde, üstünden bir süre geçtikten sonrasında, giderek: Zaman içinde alışırsınız, bu şekilde kalmaz.


—Ask. Vakit çerçevesi, nükleer harpte kendisine nükleer tabanca tahsis edilmiş olan komutanlığın bu durumu kullanabilme süre aralığını içeren süre (12 saat şeklinde.)

|| Vakit fasılası, birbirini izleyen araçların ya da yürüyüş birlik, grup ya da kollarının belli başlı bir noktadan geçerken aralarında bulunan süre fasılası. (Bu fasıla, öndeki birlik kol sonunun, o noktayı terk etmiş olduğu andan, kendisini izleyen birlik kol başının aynı noktaya varış anına kadar ge

çen zamandır.) || Zamanca derinlik, bir yürüyüş kolunun yol üstünde emare bir noktayı kol başı ve kol sonu ile geçmesi için lüzumlu zamana verilen isim. || Zamanca ateşler, süre ve yer bakımından evvel hazırlanan ve ateş süre cetveline bakılırsa meydana getirilen ateşlere verilen isim. || Zamanlı hedef, daha evvel üstüne yer ve süre bakımından planlanan ateşin yöneltileceği hedeflere verilen isim.


—Bilş. Bağlantı zamanı, bir bilgisayar uç birimi kullanımının başlangıç ve bitiş an- lannı ayrıştıran süre aralığı. || Çevrim zamanı, bir işlem birimi için, art arda gelen iki komutun ya da bir bilgisayar belleği için, okuma ya da yazım sırasındaki iki erişimin başlangıç anlannı ayrıştıran süre aralığı. || Temel süre, bir lojik devrede ya da bir bilişim kümesinde, işlemleri eş- zamanlayan saat dönemine eşit temel süre aralığı.


—Cerr. Bileşik bir ameliyatı oluşturan hususi ameliyatlann her birisi.


—Denize. Denkleştirilmiş süre katsayısı, yarış yatlarının ratinglerini karşılaştırarak elde edilmiş ve tüm yanşçıların şanslarını eşitleyecek şekilde bir yanşçıya bir parkuru tamamlaması için verilen gerçek zaman içinde çarpılan sayı.


—Dilbil. Zamanı belirleme işlevini gerçekleştiren dilbilgisel kategori. Bu işlev, bilhassa eylem biçimlerinin değişimiyle konuşucuyla söylemi, temel fiille ona bağlı fiiller arasındaki zamansal bağıntıların değişiminde kendini gösterir. (Bk. ansikl. böl.) || Eylem çekimindeki eylem dizilerinden her birisi (şimdiki süre, geçmiş süre vb). || Vakit ilgeci, bir süre tümcesinde kullanılan ilgeç (...süre, -den sonrasında, -den bu zamana kadar vb.) || Vakit tümleci, temel cümlenin fiiline bakılırsa bir hatıra, bir süreci, bir süreyi belirten tümleç.


—Elektron. Çıkış zamanı, bir işaretin, alçak düzeyden yüksek düzeye geçişi için lüzumlu süre (sıfır ile maksimum içinde değildir, çoğu zaman maksimum değerin % 10'u ile % 90'ı arasındadır.) || Depolama zamanı, bir uyarma işaretinin ortadan kalkması ile bir cevap işaretinin ortadan kalkması arasındaki süre. || Gecikme zamanı, bir uyarma işaretinin ortaya çıkışı ile bir cevap işaretinin ortaya çıkışı içinde geçen sûra || İniş zamanı, bir işaretin, yüksek düzeyden alçak düzeye geçişi için lüzumlu süre (maksimum ile sıfır içinde değildir, çoğu zaman maksimum değerin % 90'ı ile % 10'u arasındadır).


—Elektrotekn. Belirleyici süre, bir zamanlama rölesinin göz önüne alınan fonksiyonunu niteleyen süre büyüklüklerinden birisi.


—Esk. huk. Zamanı rücu - cayma- TAZMİNATI.


—Fiz. Vakaları art arda geliş sırası içinde işaretlemeyi elde eden parametre. || Önceki parametrenin son ve ilk değerleri arasındaki farkla ölçülen bir olayın süresi. || öz süre aralığı, aynı yerde oluşan iki vaka arasındaki bir Fİg işaretinde ölçülen süre aralığı. (Öncekine bakılırsa düzgün ötelenme hareketi icra eden bir R işaretiyle ölçüldüğünde bir öz süre aralığı sözko- nusu olmaz.)


—Gökbil., Kronol. ve Ûlçbil. Atom zamanı (AT, Atomic Time), bir atom saatinden elde edilmiş bilgilerden çıkartılan süre ölçeği. |] Eşgüdümlü evrensel süre (CUT, Coordinated Universal Time), bütün ülkelerde piyasaya çıkan saat işaretlerini düzenleyen kabul edilmiş internasyonal kurallara bakılırsa saat işaretleriyle gösterilen süre ölçeği. (Bk. ansikl. böl.) || Evrensel süre (UT, Universal Time), Greemvich sivil zamanı. (Bk. ansikl. böl.) || Gökgünlüğü zamanı (ET, Ephemeris Time), gökmekaniğiyle, bilhassa de Ay'ın hareketlerinin incelenmesiyle elde edilmiş sonuçlardan çıkarılan süre ölçeği. (Bk ansikl. böl.) || Güneş zamanı, Güneş merkezinin saat açısına dayanılarak ölçülen süre. (Bk. ansikl. böl.) || Internasyonal atom zamanı (İAT, International Atomic Time), pek çok atom saatinden sağlanan verilerle, Internasyonal saat bürosu tarafınca düzenlenen süre ölçeği. (Bk. ansikl. böl.) H Yersel dinamik süre (TDT Terrestrial Dyrıamic Time), gökgünlüğü zamanına çok yakın olan ve internasyonal atom zamanına 32,184 sn ilave edildikten sonra elde edilmiş süre ölçeği. || Yıldız zamanı, ilkbahar noktasının saat açısından yola çıkarak elde edilmiş süre ölçeği. (Bk. ansikl. böl.) —Isıl. mot. İçten yanmalı bir motor çevriminin evrelerinden her birisi (iki, dört zamanlı motor).


—İsi. huk. Bir şeyin mislinin ya da değerinin ödenmesi. (Vakit çoğu zaman bir haksız eylem sonucu doğar.) || Vakit-ı iş, bir işi üzerine alma, taahhüt etme, kefil olma. || Vakit-ı gurur, hileyle satılan maldan ziyan olan müşterinin zararını satıcının karşılayacağına kefil olma. || Vakit-/ mebi, hemen hemen teslim edilmemiş, ama parası ödenmiş olan malın satıcı elinde yok olması durumunda alıcıya malın bedelinin ödenmesi. || Vakit-ı çıkar, sahibinin izni olmadan kullanılan malın kullanma bedelinin ödenmesi; ecri misil. || Vakit-ı mükâtep, mükâtep kölenin herhangi bir kimse ya da onun malı hakkında kefil olması. (Vakit-ı mükâtep, efendinin izni olsa da geçerli sayılmaz.) —Istat. Vakit bütçesi, nüfusun belirgin bir kısmında gün, hafta vb'nin türlü etkinlik gruplarına averaj olarak dağılımı. || Vakit serisi, bir değişkenin birbirini izleyen dönemlerde almış olduğu değerlerin tümü. (Vakit serisinin başlıca özelliği gözlemlerin zamana bakılırsa dizilişidir.) || Vakit serisi grafiği, ordinat ekseninde yer edinen bir özellikteki değişimlerin birbirini nasıl izlediğini göstermek suretiyle, apsis ekseninin süre dilimlerine (gün, hafta, ay vb şeklinde) bölündüğü grafik. (Eşanl. krono- GRAM.)man kısmını tamamen kesmek suretiyle müteahhide tanınan kesim süresi.


—Saatç. Vakit etalonu, karşılaştırma görevi icra eden çok kati bir zamanı belirlemede kullanılan düzenek. (Piezoelektrik kuvars, saatlerde çok hassas bir süre etalonu veren bir rezonatördür.) || Vakit dişlisi, eksenleri akrep ve yelkovanı taşıyan, hız düşürücü dişli dizisi.


—San. Aynlmış süre, bir işçiye belli başlı bir işi yapması İçin tanınan süre (Aynlmış süre üstünden meydana gelen her süre tasarrufu, işçiye bu süreye bakılırsa hesaplanan bir ek ücret [prim] alma hakkı sağlar).


—Siber. Ölü süre, bir kumanda zincirinin ya da bir ayarlama döngüsünün bir öğesi için, bir giriş işaretinin uygulanmasıyla buna müsavi düşen çıkış işaretinin başlangıcı içinde geçen süre. (Ölü zamanlar, döngülü sistemlerin kararsızlık sebeplerinden birisini oluşturur.).


—Yerbil. Jeolojik sürenin en büyük kon- vansiyonel birimi. (Zamanlan vurgulamak için seçilen isimler yaşamın gelişimindeki değişimleri yansıtır: Birinci Vakit [eski yaşam (320 milyon yıl)]; ikinci Vakit [ara yaşam (180 milyon yit)]; Senozoyik [yeni yaşam (85 milyon yıl)]. Bununla birlikte Birinci [Pa- ieozoyik için], ikinci [Mezozoyik için] ve üçüncü [Senozoyik için; kimi bilim adam- lanna göre Dördüncü Zaman'ı içerir, kimilerine göre de içermez] Vakit terimleri de kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra Arke- ozoyik [yaklaşık 4 milyar yıl] kimi kez bir süre olarak kabul edilir, kimi kez edilmez.).


—ANSİkl. Dilbil. Dilbilgisinde "süre" terimi, hem olayların akışını, yaşamların ve eylemlerin birbirini izlemesini gösteren bir sürekliliği ya da gerçek zamanı, hem de bu algılamanın dile getirilmesine yarayan dilsel gerçekleşmeleri; şu demek oluyor ki fiilin biçimsel emarelerini, süre belirteçlerini vb vasıflandırmak için kullanılır. Zamanı, birbirini izleyen anlardan oluşan çizgisel bir tüm Olarak gören kinetik model, dönemin, “önce olmak"tan "sonrasında olmakâ€a doğru giden bir seviye bağıntısı içindeki sonsuz anlamış olur bütünü olarak ele alınmasını sağlar. Bu eksende bir işaret noktasının seçimi, topolojik bir uzamı belirler. Bu işlemle söz zamanındaki (işitme zamanıyla eşanlı) işaret noktası zamansal uzamı konuşucuya bakılırsa ters yönlere giden iki bölüme ayırır: gelecek/geçmiş. İşaret noktasının güncelliğe yayılmış olduğu varsayılırsa, süre ekseni üç uzama (ya da döneme) bölünür: şimdiki, geçmiş, gelecek zamanlar ya da "mutlak zamanlar". Bu kesitlerde sözü edilen zamanı simgeleyen başka işaret noktalarının seçimi, işaret noktasıyla bağımlılık ilişkisindeki yeni bir üçlünün ortaya çıkmasına neden olur: öncelik, eşanlılık, sonralık ya da "görece zamanlar". Zamansal kavramsal dizgenin bütünü anlatımını eylem zamanlarında (eylem çekimi) ve bir takım süre belirteçlerinde mevcuttur: dûn, bugün, yann (mutlak); arifesinde, ertesinde (görece). Görüş açısı değiştirilip oluşlann gerçek- leşmesi ele alındığında, oluşum başlanan ve sonuyla sırnrlı süre aralıktan belirlenir, buna bakılırsa de bir oluşun gözlemci tarafınca belirlenen tarihte bitmiş, eksikleri olan, oluşum içinde ya da oluş sözcesinin içinde bulunmuş olduğu söylenebilir ve süresiyle sıklığı belirlenebilir. Görünüşe ilişkin bu durumun, fiilin zamansal dizgesinde de bir karşılığı vardır: yalın şekil/bileşik şekil karşıtlığı, bitmiş/eksikleri olan karşıtlığını açıklar Ama, sözkonusu şartları destekleyen, zamana bağlı başka dilsel gerçekleşmeler de vardır: fiillerin anlamsal yapısı bitmemiştik belirten fiiller (yürümek), bitmiştik belirten fiiller (çıkmak), sürerlik belirten fiiller (bilmek), netice belirten fiiller (patlamak); dolaylamalar; süre belirten kimi belirteçlerin zamanı (gece gündüz), süreyi (bir saat), sıklığı (pazar) gösteren sentagmalarda bir araya gelmesi; bu durumlarda ilgeçlerin kullanılması ya da kullanılmaması: Bugünden itibaren ve ûç gün süresince, her gece beşte bşş dakika arayla iki defada ilacını vereceksiniz. Temel tümcedeki oluşla yakınlığı (Nuri bağırdığı süre, Leyla korktu), sonralığı(Bedri gittikten sonrasında Leyla bulaşıkları yıkadı) ya da önceliğijfyurf uyanmadan ilkin Leyla gelmişti) belirten yan tümceler de, Nuri uyuduğu süre Leyla gider şeklinde tümcelerde daha belirgin olan, görünüş değeriyle yüklüdür. Konuşucunun yaşamına gönderme yapıldığında da başka tipolojiler ortaya çıkar. Bir eksen gerçek dünyayı, diğeri eksen de gerçek dışı dünyayı simgeler. Bildirme kipinin şimdiki zamanıyla hikâye bileşik zamanı temel kalite taşır. Birinci eksende şimdiki süre, birleşik zaman içinde gelecek zamana karşıttır; ikinci eksende de, hikâye birleşik zamanı, şart birleşik zaman içinde mişli geçmişin hikâyesi içinde yer alır, öte taraftan, bir düz çizgi ya da değişik yönlere giden çizgilerle gösterilen varsayımsal ya da ihtimaller içinde dünyalar, arzu kipiyle türlü zamanlarının ve kip olarak ele alınan şart birleşik zaman içinde gelecek dönemin alanına girer.


—Fels. Bir takım filozoflar dönemin nesnelliğini yalnızca gökcisimlerinin hareketine bağladılarsa da, yunan ontolojisi, zamanı ölçme ve sarmanın bu ergonomik yöntemiyle yetinmedi. Bilhassa Platon, dönemin yaratılışı miti vesilesiyle, evrenin görünüşü gerisindeki gerçek yapısıyla ilgili kuramsal problemi ortaya koydu. Timaios adlı yapıtında, dönemin yaratılışının, ruhun yaratılışından sonrasında geldiği tezini ileri sürdü. Aristoteles, Platorfun ortaya attığı süre sorununu, dönemin doğasını ruhun doğasına bağlamak suretiyle tekrardan formül- leştirdi. Aristoteles, zamanı, hareketin ölçüsü, süre duygusunu da insanoğlunun ayırt- edici bir özelliği olarak tanımladı. Fakat, Aristoteles'te zamansal boyut, peşinen dönemin mekâna indirgenmesine dayanır, çünkü ona bakılırsa ruhun değişfnediği durumlarda (uyku hail şeklinde) süre bizim için bilinmez olur. Aziz Augustinus'un içebakışı, ilk kez, ruhun kendi kendisi hakkında deneyiminin ışığını gelecek beklentisine çevirdi. Aziz Augustinus, içsellik boyutu üstünde durarak ve fikir mevzusu olarak dönemin kendisini değildir de süre bilincini ile birlikte, bir hareketin birbirini izleyen anlarına indirgenen aristotelesçi süre anlayışının ontolojik çıkmazından kurtuldu. Kant'ta, "süre (alm. Zeit), tüm sezgiler için temel işlevi gören mecburi bir tasanındır. Genel olarak görüngülerden zamanı dışlamak olanaksızdır, ama süre içinde görüngüleri pekâla soyutlayabiliriz. Demek oluyor ki süre a priori olarak vardır. Görüngüler ama onun içinde gerçeklik kazanır. Tüm görüntüler ortadan kalkabilir, ama dönemin kendisi (görüngülerin genel olanak koşulu olmak bakımından) hiç bir zaman ortadan kaldınlamaz" (Salt aklın eleştirisi [Kritik der reinen Vernunft], 1,1). Mekân ve süre, deneyin iki ayrı türüne aittirler. Mekân yalnızca dış duyuyu etkileyen şeyi verdiği için, Kant'ta süre, mekâna oranla bir ayncalığa haizdir: "Vakit, genel olarak tüm görüngülerin a priori biçimsel şartıdır." Kairıt, zamanı, katıksız sezgi olarak, iç duyu verilerine özgü hale getirmekle, Heidegger'e bakılırsa, gerçekte dönemin hakiki sezgi kipi olarak gelişebileceği alanı genişletmiş oldu.

Hegel'de, "süre fiilen mevcud kavramın kendisidir†(Tinin görüngûbilımi [Phâ- riomenologie des Geistes], "Önsöz'). Bu bakımdan, süre her türlü hakikatin evet- lenme yeridir; ama bu evetleme upuygun olmayan, tasarıma ait bir evetlemedir: “Zaman, salt dış Nefis'tir; Nefis tarafınca sezgilenir, ama kavranamaz.†"Kavram, onu tasarımsal dışkınlığından kopannca- dır ki, süre, hakikati içinde ortaya çıkar ve 'kavranmış tarih' olur†(ay. ypt.). Marx, tabiat felsefesinin tarih dışı görüşünü bu noktadan harekette eleştirir "He- gei'de tabiat, Idea'nın kendi kendine yabancılaşması olarak, süre içinde hiçbir gelişme gösteremez, yalnızca mekân İçinde çeşitliliğini açarak yayabilir; böylelikle, ihtiva ettiği tüm gelişme derecelerini bununla birlikte ve birisi ötekinin yanında yer alacak şekilde sergiler ve hep aynı süreçleri ebediyen tekrarlamaya mahkûm mevcuttur". Freud'a bakılırsa, Marx'ın erişmeyi gaye

ladığı zamanı gerçek, erişilemezdir, çünkü özne “asli bağlılığın keşfini olanaksız kılan" bir anlayışsızlık ilişkisi içinde mevcuttur (Freud'un Fİiess'e 25 mayıs 1897 tarihindeki mektubu). Merleau-Porrty'ye bakılırsa "her doğan şimdiki an, zamana bir mıh şeklinde saplanıp ebedilik iddiasında bulunur†(PhĞnomĞnoiogie de la perception [Algının görüngübilimiD; bundan dolayı, Freud'un emare (semptom) ismini verdiği "uyumsuz- luklarâ€ı doğuran, ferdin şimdiki zamanı İçinde geçmişin yeridir.


—Gökbil., Kronol. ve ölçbil. Gökbilimde- karşıiaşılan genel mesele, yalnızca sürelerin ve süre aralıklarının (kronometri problemi) ölçümüne değildir, çoğu zaman herhangi bir vakası genel bir kronoloji içinde belirtmeye dayanır; bu yüzden, bir başlangıç hatıra ite tüm durumlarda başvurulabilecek kati bir ölçü biriminin tanımlanmış olması gerekir. Buna da, bir süre ölçeği oluşturma denir

- Yıldız zamanı. Yer'in kendi çevresinde dönmesi bir ilk süre ölçümü verir ve bir dönme süresi, bir yıldız günü'nü oluşturur. Fakat, gerçekte yıldız zamanının tanımlanması göründüğünden daha karmaşıktır. Yıldızların minik öz devinimlerinden kurtulmak ve Güneş'in belirgin bir andaki konumunu hesaba katabilmek için, yıldız günü, ılım* noktasının şu demek oluyor ki y noktasının bir dönüş süresiyle tanımlanır; bu nokta, tüm yıldızlann koordinattan (çok az değişken) için başlangıç noktası olarak kullanılır. Böylelikle kullanılan her bir yıldızın, o andaki koordinatlarını hesaba katmak şartıyla, yıldız zamanının belirlenmesinde çok sayıda yıldızdan yararlanılabilir.

Ama, y noktası da tutulum üstünde durağan değildir. Bu nokta, yıldız gününün düzenliliği üstüne değildir, süresi üstüne tesir eden düzgün bir devinme* hareketiyle (günde ortalama 0,01 sn) ve üğrûm*ün kar-, maşık ve dönemsel hareketleriyle yer değiştirir. üğrümden lanan bu sonuncu hareketler hesaplarla ortadan kaldın- lır ve yalnızca düzgün devinme hareketiyle yer değiştiren ve averaj ılım denilen bir y noktası göz önüne alınır: kaba gözlemlerle elde edilmiş gerçek yıldız zamanına karşılık, bu yolla tanımlanan zamana averaj yıldız zamanı denir.

Ama, meydana getirilen son incelemeler Vfer'in dönme hızının durağan olmadığını göstermiştir:
1. dönme hızı yüzyıllık bir yavaşlamaya uğrar; bu yavaşlama kuşkusuz çok zayıftır, ama günden güne artan tesirleri, gök- bilimsel olaylann Isa'dan bu yana 3 sa 20 dk kadar ilerlemesine yol açmıştır;
2. bu dönme hızı, Yer hareketinin en minik değişimlerine hassas olan Ay hareketindeki düzensizliklere uygun olarak ve ama oluştuktan sonrasında anlaşılabilen düzensiz ve birdenbire çalkalanmalara uğrar;

3 bununla birlikte mevsimlik değişmelere uğrayan bu dönme hızı, mayıs ayında saniyenin yüzde birkaçı kadar yavaşlar ve ekim ayında aynı oranda artar;

4. dönme ekseninin Yer'e bakılırsa hafifçe çalkalanması da dönme hızını etkisinde bırakır (enlemlerin değişme vakası).

* Güneş zamanı. Günlük yaşam koşulları, bir güneş zamanının göz önüne alınmasını gerektirir; ama dönemin Güneş'e bağlanması yalnız hesap kanalıyla, y noktasına bakılırsa Güneş'in her andaki kati konumu bilinerek yapılır. Böylelikle tanımlanan Güneş zamanı [hiçbir süre direkt kati bir şekilde ölçülemez), günlerin, haftaların, ayların, yılların, yûzyıllann vb'nin belirlenmesinde kullanılan tek hesap birimi'dir.

Ama, bu dönemin hesaplanmasında Güneş'in kendisi referans olarak alınmaz, çünkü hem tutulum üstündeki hareketi düzensizdir, hem de tutulum düzlemi dönme eksenine dik değildir. Böylelikle, eşleme cetvelleriyle, düzgün bir hareketle ekvatoru (tutulumu değildir) çizen bir averaj Güneş tanımlanır. Gerçek Güneş ile averaj Güneş'in meridyenden geçiş saatleri arasındaki sapmaya (bu sapma tabii olarak değişkendir) süre denklem7 denir. Bu sapma, ortalama +15 ile -15 dk içinde değişiyor.


Yıldız zamanı birimi ile averaj Güneş zamanı birimi arasındaki denklik kolayca mevcuttur bir dönencel* yıl sonunda, Yer kendi çevresinde n kere dönüş yaparsa, yerdeki bir gözlemci için Güneş ama (n- 1) kere doğar: Seksen günde devri- âlem adlı romanında Jules Verne'in açıklamış olduğu mesele budur. Dönencel senenin süresi bilindiğinden, şu denklem kurulabilir 366,242 2 yıldız günü =365,242 2 averaj güneş günü.

* Evrensel süre Evrensel zamanı oluşturmak için, Greenvvıch gözlemevi nden geçen meridyenle neredeyse çakışan bir boylam seçilmiştir (kati tanımı kar maşıktır). Sonrasında Yer, bir saatlik farklara müsavi düşen 24 dılım*'e bölünmüştür. Her ülke (genişliğine bakılırsa) bu internasyonal dilimlerin bir ya da birkaçına bağlanır. Kimi ülkeler, mevsime bakılırsa saat dilimi değiştirirler (yaz saati, kış saati) Böylece tanımlanan zamana yasal süre denir Bağlı olunan dilimin numarasını bilmek, herhangi bir olayın anını, evrensel süre (UT) demlen internasyonal bir sisteme bakılırsa belirlemeyi sağlar

* Internasyonal atom zamanı. Ilim adamları tarafınca olayların tarihim kati olarak saptamada kullanılan bu süre ölçeği, internasyonal saniyelerin kesiksiz olarak art arda gelmesiyle oluşur (bir internasyonal saniye, sezyum 133 atomunun ıkı enerji düzeyi arasındaki geçişe müsavi düşen ışınımın 9 192 631 770 dönemlık süresidir). İAT, türlü kuruluşlarda işleyen atom saatlerinden elde edilmiş işaretlere dayanılarak Internasyonal saat bürosu'nca düzenleomıştır.

* Eşgüdümlü evrensel saat. Hem Yer' m kendi ekseni çevresindeki dönmesi, hem de Güneş m yıldızlar arasındaki hareketi sebebiyle Güneş'in aynı merıdye ne tekrardan gelişi, günlük yaşamın ve deniz seyirlerinin gerektirdiği internasyonal süre ölçeğinin temelim oluşturur. Bu ölçek. İAT ölçeğiyle çakışmaz; bu yüzden. eşgüdümlü evrensel süre (CUT) demlen bir süre ölçeğine uyan saat işaretleri yayımlanır 1 ocak 1972'den sonrasında tanımlanan bu ölçek, İAT şeklinde internasyonal saniyelerin art şrda gelmesiyle oluşmakta. ama numaralanması, neredeyse 0,9 saniyeden az bir farkla evrensel süre ölçeğiyle çakışmaktadır İAT ve UT ölçekleri birbirlerinden çok ayrıldığında. CUT ölçeği saniyelerim numaralamada, çoğu zaman haziran ve aralık sonunda bir atlama yapılır Türkiye'de kullanılan yasal süre, eşgüdümlü evrensel zamana ıkı-saat ilave edildikten sonra elde edilmiş zamandır.

* Gökgünluğu zamanı Gökbilimde. Güneş sistemi nin mekaniğim hesaplamada kullanılan bir süre ölçeğidir Yer in Güneş çevresindeki ötelenme hareketinden elde edilmiştir ve ilke olarak Güneş' m görünür boylamı ölçülerek'hesaplanır Ama, Güneş'in boylamı, şimdilik kati olarak gözlemlenemedığı için, onun yerine. on üç kere daha süratli farklılık gösteren Ay boylamı gözlemlenir 'Gökgünlüğü süre saniyesi" demlen gökgünlüğü süre birimi. dönencel yıl* süresinin (bu sure az oranda değiştiğinden, daha kati ola rak 1900 yılı başındaki dönencel yıl süresi) belli başlı bir kesridir (1/31 556 925,974 7). 1976 da. Internasyonal gökbilim birliği, gök bilimsel gökgünlüklerındekı gökgünluğu süre ölçeğim, 1984 ten itibaren, birimi internasyonal saniye olan ve internasyonal atom zamanı ölçeğine 32.484 saniye ek lenmesıyle elde edilmiş yersel dinamik za man ölçeğiyle değiştirilmesini önerdi.


—Mat Galıleı daha evvel bir noktadan öbürüne gitmek için, doğruçızgmın en kısa zamana karşılık gelmediğine dikkat çek tı. Leıbmz. Nevvton, LHospıtal. Jean ve Jacques Bernoullı tarafınca aynı süre da çözülmüş olan en kısa süre eğrisi, dış bükeylığı düşey bir düzlemde yukarı doğru yönelmiş bir çevrim eğrisini cevap kabul eder. Bu eğriye ilgi duyulması, bilhassa değişiklik problemleri üstüne dikkat çekmesinden ileri gelir.


—Nörobıyol. Vakit değişmezi Zar direnci Rm ve zar iletim kapasitesi Santimetre olursa süre değişmez (0 şöyleki olur t=Rm Santimetre Bu değişmez, hücre zarının ıkı iletken ortam arasına yerleşmiş bir yalıtkan olduğu anlamına gelir. Demek kı ona, birbirine paralel uzunluk birimiyle anlatılan hem bir direnç, hem bir kapasite atfedilebilir. Bundan dolayı, mahalli uyarıcı bir akım tedrici şekilde zarı yükleyecektir. Vakit de ğışmezı, elektrot düzeyinde, deneysel olarak mahalli potansiyelin son değerinin % 84 une ujaşmak için geçen zamanı temsil eder Ölçülmesi, sınır zarının fizyolojik niteliklerim anlamaya yarar.

ZAMAN a. (ar süre) Esk 1. Kefil ol ma.

2. Bir şeyin karşılığını ya da değerim vererek zarara karşı kefil olma, güvence

3. Zamân altına alabilmek, bir şeyin değe rım ödemeyi ya da yerme yenisini koymayı sağlamak, garantilemek


Vakit, Tanzimat. Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyet dönemlerinde piyasaya çıkan bir takım süreli yayınların ismi —1872 ya da 1873 ten başlayarak Mustafa Efendi tarafınca Selanik'te çıkarılan haftalık gazete. Rumeli gazetesinin devamı olarak yedi yıl kadar yayımlandı — Tüccarbaşı Hacı Derviş Efendı'nın^bir süre sonra Paşa) ayrıcalık sahibi, Muzanerıttm Galip Bey in başyazarı olduğu haftalık gazete 25 aralık 1891 den başlayarak Lefkoşada çıkan gazete bir taraftan ıngılız sömürgeciliğine ve Enosıs'e karşı direnmek,' ulusal bilinci diri tutmak, türk kamuoyunun sesim duyurmak şeklinde maksatlar ışığında gösterim yaparken, bir taraftan da Jöntürkler'e sayfalarım açtı. Ama bu vaziyet padişah tarafınca tepkiyle karşılandı; Hacı Dervişe verilen paşalık rütbesi ve nişanları geri alındı. İlerici yazarların gazeteden ayrılıp. Yem süre adlı bir başka gazete çıkarmaları (1892) üz#ıne gitgide önemim yitirerek 2 eylül 1900 günü çıkan 423. sayıda kapanmış oldu. — Cevat İbrahim'in sahibi. Fuat Fazlı'nın görevli müdürü olduğu günlük gazete. 1918-1919 yıllarında İstanbul'da yayımlandı. — 1975'ten başlayarak İstanbul'da piyasaya çıkan günlük haber ve yorum gazetesi.



--------------------------------------------------------

Vakit Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü


Vakit mefhumu insanoğlunun eylem, yakarma ve davranışlarıyla iç içedir. Bu yönüyle süre sözlükte devir, çağ, mevsim, ay, hafta, gün, saat, mehil, uzun ya da kısa olan zaman anlamına gelir.


Kur'ân ve sünnet zamana sık sık atıfta mevcuttur. Her ne kadar Kur'ân'da süre kelimesi geçmiyorsa da aynı anlamı ifade eden asr, dehr, ahkab, karn, kurûn, saat, lemhu'l-basar, hîn, huld, ebediyet, yıl, sermed, yevm, leyl, fecr ve vakt şeklinde kelimeler toplam 513 yerde geçmektedir.


Vakit takvimle ve saatle ölçülür. Takvim bizlere namaz, oruç, hac ve zekat şeklinde farz ibadetlerin yerine getirilmesiyle ilgili vakitleri bildirmektedir. Yüce Allah bu hususta şöyleki buyurmuştur: "Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına bakılırsa Allah katında ayların sayısı on iki olup, ekranda görülen pencereden dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır?" (Tevbe, 9/36) Cenab-ı Hak gökleri ve yeri yarattığı süre Ay'ın hareketini o şekilde ayarlamıştır ki ay sistemine bakılırsa bir yılda on iki ay meydana gelmiş ve 1 sene 355 gün olmuştur.


Gene başka bir âyette de hilalin doğuşunun, gelişmesinin ve batışının, hac takvimi için bir ölçü bulunduğunu bildirilmiştir. "Sana hilal şeklinde yeni doğan ayları soruyorlar. De ki: Onlar, insanoğlu ve bilhassa hac için zaman ölçüleridir?" (Bakara, 2/189).


Dönemin insan için çok kıymetli bir nimet olduğu bildirilmiştir. Şahıs ömrünün her anını daha verimli ve verimli hale getirebilir. Genel anlamda insan ömrü çocukluk, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık ve düşkünlük olmak suretiyle beş safhaya ayrılmıştır. Bu safhaların her birinde ayrı vazife ve sorumluluklar olduğu şu hadiste açıklanmıştır: "Şahıs kıyamet gününde şu hususlardan sorulacaktır. Bunların yanıtını vermeden hiçbir yere adım atamayacaktır. Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne işte harcadığından, malını nereden kazanıp nerelere harcadığından, öğrendiği ile ne aşama iş ettiğinden." (Tirmizi, Kıyamet, 1).

Kaynak: Büyük Larousse







  • Lugat 2000 Lügat - Türkçe-İngilizce-Almanca-Fransızca Lügat


  • Lügat Nedir? Lügat Hakkında


  • Paranoid şizofren hastalığının ara sıra artmasının sebebi nedir?



ZAMANI sıf. (ar. zeman ve -/'den zemâ- ni). Esk. Zaman içinde ilgili, zamana ait.
Kaynak: Büyük Larousse







ZAMANLAYICI a. 1. Saatç. Bir süre aygıtının makinesinde saatin bölümlerini (otuz dakika, çeyrek saatler, dakikalar, saniyeler) göstermeye yarayan bölüm.

2. Görece kısa bir zamanı belirtmeye (sınırlamaya) yarayan minik aygıt. (Bir takım zamanlayıcılarda, mekanik, elektromekanik ya da pnömatik bir saat makinesi mevcuttur; bu tür şeyler elektrikli ev aygıtlarını, park saatlerini vb. programlamaya yarar.)


—Siber. Zamanlama işlemini gerçekleştiren aygıt. (Bk. ansikl. böl.)


—ANSİKL. Siber. Zamanlayıcılar, elektrikli ya da pnömatik bir kondansatör yüklemesi şeklinde fizyolojik olaylardan ya da mekanik (saat hareketleri) ya da çoğu zaman elektronik zamanlama devrelerinden yararlanır; bir mikroişlemciyle kumandada, zamanlayıcılar kumanda programının ayrılmaz bir parçasıdır.
Kaynak: Büyük Larousse


ZAMANLILIK a. Fels. Vakit içinde olan şeyin niteliği.
Kaynak: Büyük Larousse


ZAMANSAL sıf. Dilbil. Vakit kategorisine, fiilin zamanına ilişkin olan.
Kaynak: Büyük Larousse


süre

isim (-ma:nı) Arapça süre


1 . Bir iş ya da oluşun içinde geçmiş olduğu, geçeceği ya da geçmekte olduğu süre, zaman: "Vakit geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım."- Ö. Seyfettin.

2 . Bu sürenin belli başlı bir parçası, zaman: "Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir."- A. İlhan.

3 . Belirlenmiş olan an.

4 . Çağ, mevsim.

5 . Bir işe ayrılmış ya da bir iş için alışılmış saatler: "Eski müdür zamanında fazlaca şımarmış olan bu miskin ve ukalâ herifi sepetledi."- H. Taner.

6 . Dönem, devir.

7 . Bir süre ile ilgili vaziyet ve şartlar: "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yapmış olduğu şeklinde sık nefeslerle hızlı hızlı içiyordu."- H. Taner.

8 . dilbilgisi Fiillerin belirttikleri geçmiş süre, şimdiki süre, gelecek süre, geniş süre terimi.

9 . yerbilim Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere bakılırsa dörde ayrılan geniş evrelerden her birisi.

10 . astronomi Güneş ve yıldızların öğlene bakılırsa açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller


süre alabilmek

zamana uymak

süre bırakmak

zamanı avlamak

zamanı dolmak

zamanı geçirmek

(bir şeyin) zamanı geçmek

süre ile yarışmak

süre kazanmak

süre kollamak

süre öldürmek

süre tanımak

süre vermek

Birleşik Sözler


süre aşımı

süre ayarlı

süre belirteci

süre bilimi

süre bilimsel

süre birimi

süre dizini

süre eki

süre tüneli

ara sıra

süre zarfı

bununla birlikte

çift zamanı

hikâye birleşik zamanı

iftar zamanı

ikindi zamanı

rivayet birleşik zamanı

yıldız zamanı

vaktizamanında









süre ingilizcesi


1. time: Vakit dere şeklinde akýyor. Time flows like a river. Bana süre lazým. I need time. Fatoþ´un zamaný az. Fatoþ özgü little time to spare. ýþýk söndürme zamaný lights-out.

2. time, season: Yenidünya zamaný geldi. Loquats are now in season.

3. age, era, epoch: zamanýn âlimleri the learned men of the age.

4. (a person´s) youth or prime; the time when one was engaged in a particular activity: Bana ait zamanýmda bu iþyerinin yönetim şekli bambaþkaydý. This office was run quite differently in my time.

5. the right time or the time appointed (to do something): Artýk bu iþin zamaný geldi. It´s now the right time to do this job.

6. free time: Bugün asla zamaným yok. I´ve no free time today.

7 gram. tense.

8. mus. time, meter, rhythm.

9. geol. era.

10. when: geldiði süre when he came.


--ýnda at the proper time, at the right time.


--la with time, as time passes/ passed.


-- belirteci gram. adverb of time.


-- býrakmak /a/ to set aside time for, leave time for (something).


-- birimi unit of time.


-- eki gram. temporal suffix (for a verb).


--ý geçmek

1. to be out of date, be outmoded.

2. (for something) to expire, become void (as a result of the passage of time).

3. (for a fruit or vegetable) no longer to be in season.

4. (for an activity) no longer to be appropriate to the time of year.

5. (for something) to be of no use (because it´s too late): Özür dilemenin zamaný geçti artýk. It´s now too late to apologize.


-- kazanmak

1. to save time.

2. (for someone) to gain time.


-- kollamak to be on the lookout for a suitable opportunity, bide one´s time.


-- öldürmek to kill time.


-- sana uymazsa sen zamana uy. proverb If the times don´t conform to you, then you should conform to the times.


--a uymak to conform to the age in which one lives, move with the times, keep in step with the times.


-- vermek /a/ to set aside time (for) (something).


-- süre from time to time, occasionally, every now and then, every now and again, every so often.


-- zarfý gram. adverb of time."


ZAMAN
TDK, Türk Dil Kurumu

1. (zama:nı). Bir işin, bir oluşun içinde geçmiş olduğu, geçeceği ya da geçmekte olduğu süre, zaman:

Vakit geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım.” -Ö. Seyfettin.
2. Bu sürenin belli başlı bir parçası, zaman:

“Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir.” -A. İlhan.
3. Belirlenmiş olan an.
4. Çağ, mevsim:

Gül zamanı. Çocukluk zamanı.
5. Bir işe ayrılmış ya da bir iş için alışılmış saatler, zaman.
6. Dönem, devir: “

“Dedelerimizin zamanında burada bir kral yaşardı.” -R. Mağden.
7. gök b. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, tertipli ve dönemli gök vakalarını birim olarak kullanan sanal bir kavram.
8. db. Fiillerin belirttikleri geçmiş süre, şimdiki süre, gelecek süre, geniş süre terimi:

Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.
9.jeol. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere bakılırsa dörde ayrılan geniş evrelerden her birisi.


ZAMAN


Vakit ya da zaman, ölçülmüş ya da ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan bir kontinyum. Vakit terimi, tarih süresince felsefenin ilgi alanlarından birisi olmasının yanı sıra matematik ve fizik çalışmalarının da mühim alanlarından biridir.

Fizikte süre


Vakit, göreceli bir kavramdır. Vakit içinde olduğumuz üç mekân ve bir süre boyutlu uzayzamanın soyut olan boyutu olarak da kabul edilir. Aristo'ya bakılırsa süre hareket eseri ortaya çıkmıştır o halde süre hareketin ürünüdür. Bu görelelikte de bu şekilde denilebilir.Vakit olgusu fizikte 't' (Latince süre anlamına gelen tempus kelimesinin kafa harfi) harfiyle tanımlanır.


Dönemin objektif olarak var olup olmadığı, fiziğin en mühim ve çözülemeyen konularının başlangıcında gelir. Planck zamanı denilen saniyenin 10−43'te birinden daha kısa olan süre, fizikçilerce içinde bulunduğumuz 3+1 boyutlu uzayın sınırı ve kara delik ortamının başlangıcı olarak kabul edilir. Tıpkı ışık şeklinde bükülebileceği varsayılmaktadır. Bu nedenle süre yolculuğun mümkün olup olmadığı pek çok ilim adamı tarafınca düşünülmektedir. Dönemin akıp akmadığı ya da hangi yönde akmış olduğu da aynı şekilde fiziğin en tartışmalı konulardandır.


Uzayda oluşan her şey dönemin içindedir. Sebep-sonuç ilişkisi süre akış oku ile ilgili olup tersine süre oku da kuramsal olarak mümkündür.


Vakit, ışık hızı ile de dolaysız ilişki içinde olup maddenin ışık hızına yaklaşması durumunda zamanının yavaş akması, ışık hızında durması ve ışık hızı ötesinde de tersine akması; takyonlar denilen atomaltı parçacıkların ışıktan süratli hareket etmiş olduğu ve zamanlarının gelecekten geçmişe doğru akmış olduğu ya da içinde bulunduğumuz uzayzamandan başka sonsuz sayıda da ihtimalin olabileceği hipotezleri de çağdaş fiziğin ve Rölativite Teorisi'nin temelini oluşturan konulardandır.

Dönemin ölçümü


Dönemin tarifi mevzusunda tam bir uzlaşmaya varılamasa da ölçülmesi mevzusunda ihtilaf yoktur. Vakit, fizikte en kırılgan ölçülebilen niceliklerden biridir. Vakit ölçümünde herhangi bir âna ya da aralığa rakamsal bir kıymet atanır. Bu atamada devamlı değişikliğe uğrayan herhangi bir fenomen kullanılabilir.


Dönemin ölçümünde kullanılan başlıca iki tane birbirlerinden bağımsız ölçek vardır:

1. Atomik ölçüm - Atomların içsel enerji durumları arasındaki kuantum değişimini gerçekleştirmekte kullanılan elektromanyetik radyasyonun karakteristik frekansından yararlanır.
2. Dinamik ölçüm - Gök cisimlerinin çekimsel hareketlerini kullanır. Bu ölçümler sonucu ay ve güneş takvimleri ortaya çıkmıştır.

Tarihçe


İnsanoğlu, tarih süresince türlü metotlarla zamanı ölçmeye çalışmıştır. İlk başta insanoğlu için bir tek yağmurun, karın, soğuğun, sıcağın zamanını bilmek yetiyor; mevsimler barınma, göç ya da hasat zamanını söylüyorlardı. Gittikçe daha minik süre birimlerine gereksinim duyan insanlık, yılı aylara ve haftalara bölmeye başlamışlardır. Daha minik süre birimlerinin zamanı takvimle paralellik gösterir. Yılları ve günleri ilk olarak birimlere bölenler Sümerlerdir. Mısırlılarla devam eden zamanı doğru ölçme emekleri, Yunan ve Roma medeniyetlerinde iyice geliştirilmiştir.


Eski Mısır rahiplerine bakılırsa süre; enerjinin yok oluşu ya da bir başka anlamı ile enerjinin dönüşüm sürecidir ve sonsuz olan Tanrı'yı simgeler.





  • Lugat 2000 Lügat - Türkçe-İngilizce-Almanca-Fransızca Lügat


  • Lügat Nedir? Lügat Hakkında


  • Paranoid şizofren hastalığının ara sıra artmasının sebebi nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Zaman Nedir? (Sözlük)
Zaman Nedir? (Sözlük)
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/zaman-nedir-sozluk.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/zaman-nedir-sozluk.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content