Algının Özellikleri : Algıyı, ferdin çevresine yapmış olduğu anlamlı, sistematik ve toptan bir tepki olarak tanımlamıştık. Bunun böyle olmas...
Algının Özellikleri : Algıyı, ferdin çevresine yapmış olduğu anlamlı, sistematik ve toptan bir tepki olarak tanımlamıştık. Bunun böyle olması, rasgele değildir, belli başlı ilkeler etrafında olmaktadır. bunlara âalgının özellikleriâ denir. Algının özelliklerini 4 grupta inceleyebiliriz.
1. Seçicilik : Fert, kendisine gelen uyarıcıların hepsini seçmeye muktedir değildir. Algılamanın olabilmesi için kendisine gelen uyarıcılardan bir kısmını seçer, bir kısmını seçmez. Seçilecek algıları etkileyen başlıca iki unsur vardır : 1 ferdin ilgi ve dikkati 2 uyarıcının özelliği
Birincisine gore fert ilgi duyduğu ya da kendisi için mühim olan nesne ve vakalara yönelir. Bu tarz şeyleri seçer. İlgi duymadıklarına ya da kendisi için mühim olmayanlara da duyarsız kalır. Bu gibilerin algıları, onda belli başlı belirsiz bir şekilde oluşur. Her insanın, yeni bir ortama girmiş olduğu vakit, mesleği ile ilgili araç ve gereçlere vakalara dikkat etmesi bundandır. Bir büyük mağazaya giren ayakkabıcı ayakkabıLara, bir oyuncakçı da oyuncaklara dikkat eder. Bu şekilde dikkat en mühim bir seçicidir.
Bununla birlikte ferdin gereksinimleri beklentileri ve öğrenme şartları da algılamayı etkisinde bırakır. Şahıs aç iken, yiyecek maddelerine ; susuz iken içecek maddelerine karşı daha hassasdır. Bunlarla ilgili bir söz yada hareketi diğerlerine kıyasla, daha hızlı algılarlar. Daha evvel belirgin bir alanda bir eğitim görmüş olan bir kimse, yeni öğrendiği herşeyi eskileri ile karşılaştırır. Yeni bilgiler eskilerinin tesiri altında öğrenir.
2. Değişmezlik : Zihnimiz bir nesne yada şekli değişik durumlarda da olsa hep aynı şekilde algılar. Biyoloji derslerinde öğrendiğimiz suretiyle, bir cisimden yansıyan ışık ışınları göz bebeğinden geçtikten sonrasında, onun imgesi, ters olarak, gözün ağ tabakasına düşer. Buna karşın bizler cismi dışarıda ki benzer biçimde doğru olarak algılarız. Gene, bunun benzer biçimde, ötelerde ki bir cismin imgesi gözümüzün ağ tabakasına çok ufak olarak geldiği halde bizler onu hemen hemen aynı boyutlarında algılarız. Yakın mesafelerde ise o cismin enini boyunu ortalama olarak tahmin dahi edebiliriz. Gene bir cisim fotoğrafta olduğu benzer biçimde değişik görünüşlerde iki boyutlu olarak gözümüze ulaşmış olduğu halde, bizler onu üç boyutlu görürüz. Tüm bu tür durumlar, görülen bir cismin, zihin tarafınca tekrardan örgütlendiğinin ve tekrardan yorumlandığının bir emaresidir. Bu şekilde bir özelliği olmasa, her şey her durumda bizlere hep yeni benzer biçimde gelir ve bu durumda da çevremize uyumumuz zorlaşır.
3. örgütlenme ve Gruplanma: Bir nesne yada biçim algılanırken, anlamlı hale getirme sonucu, zihin ayrıntılar üstünde durmaz. Kişini tepkisi bütüne aittir ve toptandır. Bir metin okunurken tek tek kelime ve harfler üstünde durulmaz. Mühim olan o metnin anlamıdır. Bu konuyu yaparken zihin belli başlı ip uçlarından yararlanır. Gene melodi dinlerken o melodiyi teşkil eden notalar asla dikkate alınmaz. Melodi toptan algılanır. Bu konuyu yaparken zihin, görmüş olduğu, işittiği vb şeylerden bazı anlamlı bütünler oluşturur. Bu tür durumlar biçim - zemin algısı, gruplama ve tamamlama benzer biçimde durumlardır. Şekil - zemin algısında nesne kimi vakit biçim, kimi zamanda zemin esas alınarak algılanır. Bu vaziyet zihni bir örgütlenmenin sonucudur.
4. Derinlik: Gözün ağ tabakası, fiziki olarak gördüğümüz nesneleri sağ, sol, yukarı-aşağı benzer biçimde iki boyut üstüne görme kabiliyetine haizdir. Fakat, buna karşın bizler üç boyutlu olarak algılarız. Bu konuyu sebebi zihnimizin görme ile ilgili bazı ip uçlarından yararlanmasıdır. Bunların başlıcalar ı gölgelerin varlığı, görülen nesne ile göz içinde başka nesnelerin varlığı, ışık etkisiyle nesnelerin açık ve sisli olarak görülmeleri, değişik yüksekliklerin olması ve nihayet, iki gözün beraber çalışmasının verdiği sonuçtur.
Işığın geliş yönüne bağlı olarak, gölgeler birer derinlik algısı yaratırlar. Havanın açık ve sisli olmasına gore, nesneler, yakın ve uzak görünürler : Puslu havalarda cisimler, uzak ; açık havalarda da yakın görünürler. Bir fotoğrafta, ön basit sonrasında, ikinci sırada başka resimler olursa , üçüncü sıradakiler daha uzak görünürler. Yüksek olan nesneler kendilerinden alçak olanlara gore daha uzakta imiş benzer biçimde görünürler. Doğrusal perspektifte büyüklükleri malum nesneler uzakta iken birbirlerine daha yakın benzer biçimde görünürler : Demir yolu üstünde bulunan raylar, uzakta birbirine kavuşuyor benzer biçimde görünürler. İki gözün beraber çalışmış olduğu durumlarda da gözler, nesnelere iki göz arası kadar değişik açıLara da bakarlar. Açılarda ki bu farklılık ağ tabakada uymazlık vakasını yaratır. Bu olayın derinlik algısını oluşmasının da bir görevi olduğu tespit edilmiştir.
YORUMLAR