Mana Mana Kelimelerin ya da davranışların zihinde uyandırdığı izlenim. T. : mana İng.: sense, meaning Fr.: sens Alm.: Bedeutung, S...
Mana
Mana
Kelimelerin ya da davranışların zihinde uyandırdığı izlenim.
T. : mana İng.: sense, meaning Fr.: sens Alm.: Bedeutung, Sinn
Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
Dilbilim Terimleri Sözlüğü
Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü
Felsefe Terimleri Sözlüğü
Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
Mantık Terimleri Sözlüğü
Toplumbilim Terimleri
Baytar Hekimliği Terimleri Sözlüğü
Yazın Terimleri Sözlüğü
Mana
Kelimelerin ya da davranışların zihinde uyandırdığı izlenim.
T. : mana İng.: sense, meaning Fr.: sens Alm.: Bedeutung, Sinn
Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
mana
Bir kelimenin ya da bir sözün anlattığı düşünce. Mana türlü bakımlardan sınıflara ayrılır: GEÇER ANLAM (S. usuel) ve UĞRAMA ANLAM (S. occasionnel) ; YALIN ve KARMAŞIK ANLAM (S. Simple, S. complexe) ; TEMEL VE KATKIN ANLAM (S. fondamental, S. accessoire) ; İLKEL ve TüREME ANLAM (S. primitif, S. dérivé) ; SOMUT VE SOYUT ANLAM (S. Concret, S. abstrait) ; ÖZ VE MECAZ ANLAM (S. propre, S. figuré).
T. : mâna Fr.: sens
Dilbilim Terimleri Sözlüğü
mana
Bir kelimenin, ya da kelimelerden meydana gelmesi bundan ötürü, bir tümce ya da sözün anlattığı düşünce. (HARFİ HARFİNE ANLAM, Sens littéral; ÖZ ANLAM, Sens propre).
T. : Mâna Fr.: Sens
Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü
mana
1. Bir sözcüğün belirttiği, düşündürdüğü (şey). 2. Bir önermenin, bir tasarımın, bir düşüncenin ya da yapıtın anlatmak istediği (şey).
T. : mana İng.: meaning, sense, signification Fr.: sens, signification Alm.: Bedeutung, Sinn
Felsefe Terimleri Sözlüğü
mana
Kelimenin tek başına ya da söz içindeki diğeri ögeler ile bağlantılı olarak zihinde yarattığı kavramlardan her birisi: kestirmek 1. ağaç kestirmek, kumaş kestirmek, 2. bir şeyi tahmin edebilmek: işin sonunda nereye varacağını kestiremiyorum; 3. bir miktar uyumak: Bir saat kadar kestirirsem kendimi toplayabilirim vb.
T. : mânâ İng.: sense, meaning Fr.: sense Alm.: Bedeutung, Sinn
Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
mana
1. Bir deyimin belirgin bir yorumda karşılık olarak kazanılmış olduğu nesne. ||Anl. yorumsal mana. Krş. kaplamsal mana, içlemsel mana. 2. Kullanımsal mana. 3. Dizimsel mana.
T. : mana İng.: meaning, sense, signification Fr.: sens, signification Alm.: Sinn, Bedeutung
Mantık Terimleri Sözlüğü
mana
Bir cemiyet ya da toplumsal küme üyelerinin türlü ekin öğeleriyle ilgili olarak yaptıkları düşünsel çağrışım.
T. : mana İng.: significance Fr.: signification
Toplumbilim Terimleri
- Azerbaycan Türkçesi: mäna ~ mana;
- Türkmen Türkçesi: maanı;
- Gagauz Türkçesi: maana;
- Özbek Türkçesi: ma'nÏŒ;
- Uygur Türkçesi: mäna;
- Tat: mégné;
- Başkurt Türkçesi: mägänä;
- Kmk: ma'na;
- Krç.-Malk.: magana;
- Nogay Türkçesi: mäne;
- Kazak Türkçesi: magma;
- Kırgız Türkçesi: maani;
- Alt:: uçurı;
- Hakas Türkçesi: pîldîrîg ~ tuza;
- Tuva Türkçesi: u'tka;
- Şor Türkçesi: *uވnam;
- Rusça: znaçeniye
mana
Tek iplikli nükleik asidin polaritesi.
İng.: sense
Baytar Hekimliği Terimleri Sözlüğü
mana
Kelimelerin, dizelerin, tümcelerin ve benzerleri söz örneklerinin anlattıkları his, fikir, yargı.
T. : mana Fr.: sens
Yazın Terimleri Sözlüğü
mana
Bir simge, kavram ya da bir ölçümün belirgin bir dizgeye bakılırsa taşımış olduğu içlem ya da içerim.
T. : mana İng.: meaning, sense
Sebep: Sayfa Düzenlendi.
Mecaz Mana, Gerçek Mana ve Yan Mana
Yan mana, terim mana ve deyim ne anlama gelir?
Gerçek mana, yan mana, mecaz mana nedir?
Mana
Bir sözcüğün, bir cümlenin ya da bir sözün anlattığı fikir, zihnimizde canlandırdığı şey.
Dilbilim açısından sözcükler, bir ses topluluğu olmalarının haricinde belirgin bir mana yüklenmiş birimler olarak ele alınır. Hiçbir anlamı olmayan ses gruplarına sözcük denilmez. Sözcükler kullanılışlarına bakılırsa türlü anlamlar taşırlar. Sözcüğün anlattığı ilk ve aslolan kavrama temel mana denir. Diğeri anlamlar, temel anlama (gerçek mana, öz mana) bağlandığı için buna kavram çekirdeği de denilir. Temel anlama bağlı olarak kullanış sonucu ortaya çıkan yeni kavramlara ise yan anlamlar, başka deyişle (mecazi anlamlar) denir. Sözgelimi "göz" sözcüğünün temel anlamı "görme organı"dır. Mecazi (yan) anlamları ise şunlardır: Kaynak (su), delik (iğne vb.), bölme, ağacın tomurcuklu yeri, nazar. Bu yan anlamlar göz sözcüğünün türlü kullanılış biçimlerinden doğmuştur.
Modern anlambilim, sözcüğün mana çerçevesini dört ayrı açıdan değerlendirmektedir: Temel mana, yan anlamlar, tasavvurlar, his kıymeti. Bu sınıflamaya bakılırsa sözcüğün temel ve yan anlamlarından başka tasavvurlara ve duygulara bağlı anlamları da göz önünde tutulmalıdır. Çünkü tasavvura ve his değerine bağlı anlamlar toplumdan topluma, kişiden kişiye değişebilen anlamlardır.
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Mana
TDK, Türk Dil Kurumu
1. isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış ya da olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı fikir ya da nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
Birleşik Sözler
TDK, Türk Dil Kurumu
1. isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış ya da olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı fikir ya da nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- mana çıkarmak
- anlamına gelmek
- mana vermek
Birleşik Sözler
- mana aykırılığı
- mana bayağılaşması
- mana bilimi
- mana bilimsel
- mana daralması
- mana değişmesi
- mana genişlemesi
- mana iyileşmesi
- mana kayması
- mana kötüleşmesi
- bağlamsal mana
- eş mana
- ikiz mana
- bir mealde
YAN ANLAM a. Dilbil. Kimi dilsel biçimlerin kullanımına bağlı mana tesiri.
—AnsIkl. Dilbil. En yaygın kullanımıyla yananlam terimi hususi bir dilsel araç-gereç kullanımıyla elde edilmiş ikincil anlamlar bütününü belirtir Bu tüm düzanlamın oluşturduğu kavramsal ya da bilisel temel anlama eklenmiş olur, mesela, at, küheylan, at aynı düzanlamı (aynı hayvanı) belirtir, ama yananlamlarıyla birbirlerinden ayrılırlar: yansız olan at'a bakılırsa küheylan şiirsel bir dile, beygirse teklifsiz dile girer. Yananlamlar, dilsel topluluğun tümünün, belirgin bir topluluğun (örn. ziraatçi ve köylü sözcükleri her yerde aynı şekilde algılanmaz) ya da bir kişinin deneyimlerine bağlıdır. Bu yüzden duygusal ya da coşkusal anlamdan da söz edilir.
Bir söylemin ya da bir metnin yananlam ağı, yazarının coğrafi ya da toplumsal kökeni ölçüsünde, metni yönelttiği kişiye karşı dikkatli ya da şuur dışı tutumunu da aydınlatır.
Yananlam doğuran dilsel gereçlerin yalnızca sözcükler olmadığını da vurgulamak gerekir; hususi bir söyleyiş, tümce yapısı ya da söylem düzeni sözkonusu olabilir. Başka bir deyişle, yananlam birimleri daima düzanlam birimleriyle örtüşmez.
Biçimsel düzlemde L. Hjelmslev'den sonrasında, dilin (düzanlam boyutu) özelliği bir anlatımla bir içeriğin birleşmesi olarak tanımlandığına bakılırsa, yananlam sunumu düzanlam olan ve kendi içeriğini bu düzanlama katan ikincil bir dizgedir.
Yananlam/düzanlam karşıtlığı, felsefe ve mantıkta (J. S. Mill'in ve bilhassa de Frege ile anglosakson analitik okulunun etkisiyle) kimi vakit, mana gönderme ayrımına verilen anlama yakın bir mealde kullanılır.
—AnsIkl. Dilbil. En yaygın kullanımıyla yananlam terimi hususi bir dilsel araç-gereç kullanımıyla elde edilmiş ikincil anlamlar bütününü belirtir Bu tüm düzanlamın oluşturduğu kavramsal ya da bilisel temel anlama eklenmiş olur, mesela, at, küheylan, at aynı düzanlamı (aynı hayvanı) belirtir, ama yananlamlarıyla birbirlerinden ayrılırlar: yansız olan at'a bakılırsa küheylan şiirsel bir dile, beygirse teklifsiz dile girer. Yananlamlar, dilsel topluluğun tümünün, belirgin bir topluluğun (örn. ziraatçi ve köylü sözcükleri her yerde aynı şekilde algılanmaz) ya da bir kişinin deneyimlerine bağlıdır. Bu yüzden duygusal ya da coşkusal anlamdan da söz edilir.
Bir söylemin ya da bir metnin yananlam ağı, yazarının coğrafi ya da toplumsal kökeni ölçüsünde, metni yönelttiği kişiye karşı dikkatli ya da şuur dışı tutumunu da aydınlatır.
Yananlam doğuran dilsel gereçlerin yalnızca sözcükler olmadığını da vurgulamak gerekir; hususi bir söyleyiş, tümce yapısı ya da söylem düzeni sözkonusu olabilir. Başka bir deyişle, yananlam birimleri daima düzanlam birimleriyle örtüşmez.
Biçimsel düzlemde L. Hjelmslev'den sonrasında, dilin (düzanlam boyutu) özelliği bir anlatımla bir içeriğin birleşmesi olarak tanımlandığına bakılırsa, yananlam sunumu düzanlam olan ve kendi içeriğini bu düzanlama katan ikincil bir dizgedir.
Yananlam/düzanlam karşıtlığı, felsefe ve mantıkta (J. S. Mill'in ve bilhassa de Frege ile anglosakson analitik okulunun etkisiyle) kimi vakit, mana gönderme ayrımına verilen anlama yakın bir mealde kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
yananlam ingilizcesi
- connotation
mana ingilizcesi
1. meaning, sense.
2. connotation.
- ayk internal contradiction.
- pejoration.
- daralmasý semantic restriction.
- değilmesi semantic change.
-ýna gelmek to mean, come to mean, amount to.
- geniþlemesi semantic extension.
- kaymasý semantic displacement, semantic transference.
1. meaning, sense.
2. connotation.
- ayk internal contradiction.
- pejoration.
- daralmasý semantic restriction.
- değilmesi semantic change.
-ýna gelmek to mean, come to mean, amount to.
- geniþlemesi semantic extension.
- kaymasý semantic displacement, semantic transference.
Mecaz Mana, Gerçek Mana ve Yan Mana
Yan mana, terim mana ve deyim ne anlama gelir?
Gerçek mana, yan mana, mecaz mana nedir?
YORUMLAR