art -dı isim 1 . Arka, geri: "Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu."- T. Buğra . 2 . Bir şeyin diğer yüzü...
art -dı
isim
1 . Arka, geri:
"Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu."- T. Buğra.
3 . ödat Arkada bulunan:
"Art damak ünsüzü. Art teker."- .
Art Terapi
Art Rock
Art of Fighting
ART
a 1. Bir kimsenin, bir şeyin arkası, peşi: Ardına bakmadan kös kös gitti. Arkasından bakakalmak. Dağın ardında minik bir köy Birbiri ardına eklenen sorular.—2. Bir şeyin arkası, gizli saklı olan, görünmeyen yönü: Bu gülen yüzün ardında ne acılar var.
—3. insanoğlunun, hayvanın arkası, kıçı.
—A. Art arda, birbirini izleyerek, arka arkaya: Sözleşmişler benzer biçimde art arda geldiler. Ardı arası kesilmemek, asla ara vermeden sürüp gitmek: Ardı arası kesilmeyen savaşlar. Ardı ardına, aralıksız şekilde, ara vermeden: Ardı ardına gelen felaketler. Ardı kesilmek, gerisi gelmemek: Çok geçmeden tüm yardımların ardı kesildi. Ardı sıra, ardınca. arkasından, peşinden. Ardın ardın, geri geri. Bir kimsenin ardına düşmek, onu seyretmek. Ardına kadar açmak, kapıyı, pencereyi vb. sonuna değin açık bir duruma getirmek. Ardınca, ardı sıra. Arkasından, bir şeyden sonrasında, arkasından: Fırtına durdu, peşinden şiddetli bir yağmur başladı. Arkasından, arkasından atlı kovalamak, bir ış ya da eylemi gereksiz bir ivedilik ve telaşla yapmak: Yemeğim ağır ağır ye. peşinden atlı kovalamıyor ya Arkasından sapan taşı yetişmez, bir şeyin çok süratli gittiğini anlatmak için söylenir. Arkasından yetmek, bir kimsenin ya da bir şeyin peşinden koşmak, yetişmeye çalışmak (esk.). Bir işin ardını almak, getirmek. onu tamamlayıp bitirmek: işlerin ar dini alınca geliriz. Bir İşın ardını bırak mamak, onu sonuna kadar seyretmek, ondan vazgeçmemek. Bir şeyin, bir kimsenin ardını boşlamak, peşine düşmekten. onu izlemekten caymak. Ardını getirmek, ardını almak. Bir şeyin ardını kesmek, onun sürüp gitmesini, arkasının gelmesini durdurmak. Adsız arasız, devamlı, kesintisiz.
—Bine. Ardını sarkıtmak, (at için) adım atarken ya da tırıs giderken arka ayakların ön ayakların bıraktığı izlerin daha gerisine basmasıyla belirlenen bozuk yürüyüş. Ardını sürmek, atın, koşma esnasında arka ayaklarını gövdesinden ayrık ve ileride tutması. Ardını sürmeyen, sağrısı çalışmayan at için kullanılan terim.
—Dilbil. Arda almak, tümcenin bir öğesini, kuralsal sırayı değiştirerek bir başka öğeden sonrasında getirmek.
—Zool. Arttalamus. memelilerde talamu- sun art kısmı. (Arabeyinle ortabeyin ara sındaki sınırda bulunur ve yan dizsı gang- liyon [görsel] ile orta dizsi gangliycndan [işitsel] başka, bilhassa pulvinar. art çekirdek ve pretektum benzer biçimde görsel oluşumları ihtiva eder, insanda art talamus yan ve orta dizsi cisimlere karşılık gelir.)
—Zootekn. Dört bacaklı bir hayvanın, arka cepheden görünüşü. Ardı çok açık at, arka bacakları birbirinden çok ayrık olan at.
sıf. 1. Arkada yatan, ortaya konmamış fena niyet, fikir vb. için kullanılır: Ad düşünceli bir adam. Ne kadar ad niyetlisin. Hiçbir ad düşüncem yok —2. Arkada, içte, dipte yer edinen şey için kullanılır: Ad bölme —3. Ad ayağı ile kulağını kaşımak, sözkonusu bir kimse ise, densiz ve dengesizce davranışlarıyla akılsızca işler yapmak. Ad eteğinde namaz kılınır, çok temiz, iyi huylu, erdemli ve namuslu kimseler için söylenir —Oftalmol. Ad oda. gözde iris ile göz merceği içinde kalan bölüm.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR