Uzayadamı , uzay görevlerine katılmak üzere eğitilen kişi. İnsanlı uzay uçuşlarının seyrekliği nedeniyle eğitim gören uzayadamlarını...
Uzayadamı, uzay görevlerine katılmak üzere eğitilen kişi. İnsanlı uzay uçuşlarının seyrekliği nedeniyle eğitim gören uzayadamlarının bir kısmı yedek kadroda kalarak uzay görevi alamadı. Buna karşılık, uzay turistleri, gerekli eğitimi aldıkları için uzayadamı olarak adlandırılabilir.
Uzaya insan gönderen ülkelerin dillerinde
Uzayadamına İngilizce astronot, Rusça kozmonot (коÑмонаÌвт ) denir. Bu iki kelime, Yunanca ástron (yıldız) ve kosmos (evren) kelimelerinin nautes (denizci) kelimesiyle birleşmesinden oluşur. Türkçede de ABD'li ve Rus veya Sovyet uzayadamları için yaygın olarak kullanılır.
Çince (pinyin) uzayadamına hángtiĞn yuán denir. Çince terimin taykonot olduğu yönünde Çin dışında yanlış bir kanı vardır. Taykonot terimi, Malezyalı etnik bir Çinli tarafından 1998'de ortaya atılmış ve batı medyasında hızla yayılmıştır. Çince tà ikŞng (uzay) teriminden türeyen bu kelime Çin'de kullanılmadı. Buna en yakın Çince terim, tà ikŞng rén, uzaya çıkmış kişi anlamında kullanılmaktadır. Türkçe uzayadamı teriminin karşılığı olarak uzun süre yÇ”háng yuán (evren gezgini) kullanıldı. HángtiĞn yuán, Çin hükümetinin resmi yazışmalarda kullandığı terimdir.
Uzaya insan gönderen ülkeler şu ana kadar ABD, Rusya (Sovyetler Birliği) ve Çin olmakla birlikte, diğer ülkelerin dillerinde, özellikle bu üç ülkeyle yaptıkları işbirliği sayesinde kendi uzayadamlarını uzaya gönderen milletlerin dillerinde farklı kelimeler vardır. Örneğin, Fransızca spationaute (okunuşu: spasyonot) kelimesi Latince spatium kelimesinden türetilmiştir.
Uzaya insan gönderen ülkelerin dillerinde
Uzayadamına İngilizce astronot, Rusça kozmonot (коÑмонаÌвт ) denir. Bu iki kelime, Yunanca ástron (yıldız) ve kosmos (evren) kelimelerinin nautes (denizci) kelimesiyle birleşmesinden oluşur. Türkçede de ABD'li ve Rus veya Sovyet uzayadamları için yaygın olarak kullanılır.
Çince (pinyin) uzayadamına hángtiĞn yuán denir. Çince terimin taykonot olduğu yönünde Çin dışında yanlış bir kanı vardır. Taykonot terimi, Malezyalı etnik bir Çinli tarafından 1998'de ortaya atılmış ve batı medyasında hızla yayılmıştır. Çince tà ikŞng (uzay) teriminden türeyen bu kelime Çin'de kullanılmadı. Buna en yakın Çince terim, tà ikŞng rén, uzaya çıkmış kişi anlamında kullanılmaktadır. Türkçe uzayadamı teriminin karşılığı olarak uzun süre yÇ”háng yuán (evren gezgini) kullanıldı. HángtiĞn yuán, Çin hükümetinin resmi yazışmalarda kullandığı terimdir.
Uzaya insan gönderen ülkeler şu ana kadar ABD, Rusya (Sovyetler Birliği) ve Çin olmakla birlikte, diğer ülkelerin dillerinde, özellikle bu üç ülkeyle yaptıkları işbirliği sayesinde kendi uzayadamlarını uzaya gönderen milletlerin dillerinde farklı kelimeler vardır. Örneğin, Fransızca spationaute (okunuşu: spasyonot) kelimesi Latince spatium kelimesinden türetilmiştir.
Astronot Balığı (Astronotus ocellatus)
ASTRONOT. Bir uzay aracının pilotu ya da teknik ve bilimsel donanımının sorumlusu olarak uzay
yolculuğuna çıkan kişilere astroÂnot denir. "Yıldız gezgini" anlamındaki bu sözcüğün Rusça'daki karşılığı ise "evren gezÂgini" anlamındaki kozmonoftur. Uzayda yolÂculuk yapan ilk insan, Sovyet kozmonotu Yuri Gagarin oldu. Gagarin 12 Nisan 1961'de çıktığı bu yolculuğunda, Dünya çevresindeki dolanımını yaklaşık 90 dakikada tamamlaÂmıştı.
Bir uzay uçuşunun özel koşullarına insan vücudunun dayanıp dayanmayacağı bilinmeÂdiği için, ilk uzay yolculukları astronotlar için bilinmeyen bir tehlikeye atılmak demekti. Oysa bugün insanlı uzay uçuşları neredeyse sıradan bir yolculuk haline gelmiştir. Artık astronotlar düzenli olarak uzay yolculuğuna çıkıyor ve gelip geçici rahatsızlıklar dışında hiç yakınmadan aylarca uzayda kalabiliyorlar. Ama bu gelişme, uzay yolculuklarının tehliÂkeli olmaktan çıktığı anlamına gelmez. Uzay çağının başlamasından bu yana birçok Sovyet ve Amerikan astronotu yaşamını yitirdi. 1986'da, uzay mekiği Challengefm fırlatıldıkÂtan kısa bir süre sonra patlaması ve içindeki yedi ABD'li astronotun ölmesi en büyük kazalardan biriydi.
ABD'nin uzaya fırlattığı Mercury, Gemini ve Apollo ile SSCB'nin fırlattığı Vostok gibi ilk insanlı uzay araçları, komuta ve hizmet modüllerine iki-üç kişinin ancak sığabildiği küçük boyutlu uzay araçlarıydı. üstelik bunÂlar yalnız W kez kullanılabiliyordu. SSCB'de, yakın zamana kadar kozmonotları uzay üssü ile yörünge arasındaki gidiş ve dönüş yolcuÂluklarında taşıyan Soyuz uzay araçları da gene tek bir uçuşluk, küçük araçlardı. Ama Dünya çevresindeki yörüngesine oturtulan Salyut uzay istasyonlarında, kozmonotlara ayrılan bölüm çok daha geniş ve rahattı. Bugün ABD'li astronotlar uzay yolculuklarıÂna uzay mekiği denen bir araçla çıkarlar. Uzay mekiği daha çok uçağı andıran, delta kanatlı bir yörünge aracıdır ve astronotlar yolculuğun büyük bölümünü evlerindeymiş gibi rahatça dolaşarak geçirebilirler. Uzay mekikleri tıpkı bir uçak gibi yere inebilir ve ilk uzay araçlarından farklı olarak yeniden kullanılabilir.
Astronotların Seçimi ve Eğitilmesi
İlk uzay uçuşlarında görevlendirilen astronotÂların çoğu, tehlike anında hızla karar verip uygulayabilmek üzere eğitilmiş, uçuş deneyiÂmi fazla olan deneme pilotlarıydı. Çünkü bilinmeyen bir dünyaya atılan bu ilk adımlarÂda astronotların seçimi çok önemliydi. Bugün uzay eskisi kadar bilinmeyenle dolu olmadığı için, astronotların mutlaka uzman pilot olmaÂları gerekmez. Örneğin uzay mekikleriyle yapılan yolculuklara pilot astronotların yanı sıra uçuş deneyimi olmayan bilim ekibi de katılır. Böylece pilotlar aracı yönlendirirken, bilim ekibi de programın öngördüğü bilimsel araştırmaları yürütür.
Astronotlara, uçuş programında üstleneÂcekleri göreve bağlı olarak belli bir eğitim uygulanır. Örneğin pilotların eğitiminde, uzay mekiğindeki bütün koşulların yaratıldığı özel deneme araçlarında kalkış ve iniş provaÂlarına ağırlık verilir. "Simülatör" denen bu araçlar gerçek uzay aracının bir maketi gibidir ve uzay mekiğindeki bütün komuta ve deneÂtim aygıtlanyla donatılmıştır. Bilgisayar deneÂtimli olan simülatörde pilot uçuş provası yaparken, önündeki ekrana da uzayda karşıÂlaşacağı görüntüler yansıtılır.
Bilim ekibindeki astronotlar gerçi uçuşla ilgili herhangi bir görev üstlenmezler, ama mekiğin nasıl çalıştığını bilmeleri gerekir. Bu astronotların eğitimi daha çok bir uyduyu uzaya fırlatıp yörüngeye oturtmak ve deney aletlerini kullanmak gibi bilimsel ve teknik uygulamalara yöneliktir.
Bu görev eğitiminin dışında, ister uçuş. ister bilim ekibinden olsun bütün astronotlar uzay uçuşuna hazır duruma getirilmek için yoğun bir eğitimden daha geçirilir. En can alıcı noktalardan biri, uzay aracının fırlatılışı sırasında karşılaşacakları şiddetli ivmeye vüÂcutlarını hazırlamaktır. Bu amaçla astronotÂlar, santrifüj kapsülü denen bir silindirin içine alınır. Bu silindir kendi ekseni çevresinde büyük bir hızla dönerken, bu merkezkaç (santrifüj) kuvvet çok yüksek bir ivme yaratır (bak. Merkezkaç Kuvvet). İkinci önemli nokÂta, yörüngeye oturtuldukları zaman yerçekimi kuvvetinden kurtulacak olan astronotları bu "ağırlıksız" ortama hazırlayabilmektir. BuÂnun için iki yöntem uygulanır. Önce hızla yükselen, sonra yerçekimininkine eşit bir ivmeyle dalışa geçen bir uçakta astronotlar kısa bir an yerçekiminin dışında kalabilirler. Astronotları ağırlık bağlanmış dalgıç giysileÂriyle suya daldırmak da hemen hemen aynı etkiyi yaratır.
Yörüngede Yaşam
Dünya çevresindeki bir yörüngede yaşayan astronotların karşılaşacakları sorunların çoğu, bu ortamda yerçekimi olmamasından Âlanır. Yeryüzündeyken hiç farkında bile olÂmadan kolayca yapılan birçok eylem, örneğin yürümek, yemek, içmek, uyumak, yerçekimÂsiz yörüngede beklenmedik sorunlar yaratır (bak. Yerçekimi). Astronotlar kabinin boşluÂğunda yüzerek dolaşmak zorunda kalır ve bir yöne ilerlemek için duvarlara tutunarak vüÂcutlarını ileri doğru iterler. Bir masaya oturaÂrak yemek yemeleri olanaksızdır, çünkü maÂsa, sandalyeler, tabaklar, yiyecekler, kısacası her şey kayarak dört bir yana dağılır. Bu yüzden uzay istasyonundaki her şey sıkıca bir yere bağlanmıştır. Yiyecek paketleri, konserÂve kutuları, tepsi ve çatallar da mıknatısla ya da yapışkan bantlarla bir yere tutturulur. Aracın içinde kırıntı yapacak yiyecekler yeÂmek yasaktır, çünkü boşlukta yüzerek dağılan kırıntılar her yere girer.
Astronotların bir bardaktan su ya da içki içmesi de olanaksızÂdır; yerçekimi sıfır olduğunda sıvılar bulunÂdukları kaptan dışarı akamaz. Bu yüzden içeceklerini özel şırıngalarla ağızlarına püsÂkürtürler. Genellikle suyu uçurulmuş (konÂsantre) yiyecekler bulundurulduğundan, bu toz halindeki kuru besinleri yemeden önce özel torbalarının içine su şırıga etmek gerekir. Astronotlar uyuyacakları zaman uzay kabiniÂnin duvarlarına tutturulmuş uyku tulumlarına girer ve fermuarını çekerek kendilerini güÂvenceye alırlar.
Yerçekiminin yokluğu insan vücudunu, özellikle vücut sıvılarını çok etkiler. YolcuÂluğun ilk birkaç gününde, vücut bu yeni ortama uyum sağlayıncaya kadar astronotlaÂrın çoğunda "uzay çarpması" görülür. Uzayda haftalarca kalanlarda bu alışılmadık ortamın etkileri çok daha ağırdır. Örneğin kemiklerde kalsiyum kaybı olur, yerçekimine karşı koyÂmaya alışmış olan kaslar hızla zayıflamaya başlar. Kalsiyum kaybının nedeni henüz bilinÂmiyor, ama besinlerle ve mineral haplarıyla bu eksiklik giderilebilir. Kas zayıflamasını önlemek için de, astronotların antrenman bisikleti ve yürüyen bant üzerinde düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekir.
Yerçekimsiz bir ortamda vücut temizliği de başlıbaşına bir sorundur. Astronotlar yıkanÂmaya niyetlenseler bütün kabinin içi bir anda su damlacıklarıyla dolar. Bu yüzden uzayda kısa süre kalacak olan astronotların yapacağı tek şey vücutlarını ıslak bir havluyla ovarak temizlemektir. Uzun süre Salyut'ta yaşayan kozmonotlar ise duş lüksünün keyfini çıkaÂrırlar.
Astronotların uzay aracının içinde yaşayaÂbilmesini sağlayan "yaşam destek sistemidir". Bu sistem astronotların soluyacağı havayı verir, çıkan karbon dioksiti emer, ayrıca kabinin içindeki sıcaklık, nem ve basıncı uygun düzeyde tutar. Astronotlar zaman zaÂman uzayda çalışmak için uzay aracının dışına çıkmak zorunda kalırlar. O zaman özel bir uzay giysisi giyerek soluyacakları havayı da yanlarında taşımaları gerekir.
Uzay giysisi birkaç kattan oluşan kalın bir giysidir. En içte suyla soğutulan bir astar, onun üstünde basınçlı bir giysi, en dışta da astronotu tehlikeli ışınımlardan ve uzaydaki parçacık sağanaklarından koruyan başlıklı bir yalıtım giysisi bulunur. Astronot, soluyacağı havayı ve giysisinde dolaşan soğutma suyunu göbek bağı denen esnek bir boruyla uzay aracındaki ana yaşam destek sisteminden alır. Bazı uzay giysilerinde bu bağlantıya gerek kalmaz; çünkü giyside ayrı bir yaşam destek sistemi vardır. Örneğin uzay mekiklerinde bu tür giysiler kullanılır.
Uzay mekiğinin astronotları, çeşitli yönlere ateşlenebilen gaz j ederiyle donatılmış insanlı manevre modülleri sayesinde uzayda serbestÂçe dolaşabilirler. Bugün yörüngedeki uyduları onarmak için kullanılan bu modülleri belki gelecekte uzay limanlarında çalışan astronotÂlar kullanacaktır.
yolculuğuna çıkan kişilere astroÂnot denir. "Yıldız gezgini" anlamındaki bu sözcüğün Rusça'daki karşılığı ise "evren gezÂgini" anlamındaki kozmonoftur. Uzayda yolÂculuk yapan ilk insan, Sovyet kozmonotu Yuri Gagarin oldu. Gagarin 12 Nisan 1961'de çıktığı bu yolculuğunda, Dünya çevresindeki dolanımını yaklaşık 90 dakikada tamamlaÂmıştı.
ABD'nin uzaya fırlattığı Mercury, Gemini ve Apollo ile SSCB'nin fırlattığı Vostok gibi ilk insanlı uzay araçları, komuta ve hizmet modüllerine iki-üç kişinin ancak sığabildiği küçük boyutlu uzay araçlarıydı. üstelik bunÂlar yalnız W kez kullanılabiliyordu. SSCB'de, yakın zamana kadar kozmonotları uzay üssü ile yörünge arasındaki gidiş ve dönüş yolcuÂluklarında taşıyan Soyuz uzay araçları da gene tek bir uçuşluk, küçük araçlardı. Ama Dünya çevresindeki yörüngesine oturtulan Salyut uzay istasyonlarında, kozmonotlara ayrılan bölüm çok daha geniş ve rahattı. Bugün ABD'li astronotlar uzay yolculuklarıÂna uzay mekiği denen bir araçla çıkarlar. Uzay mekiği daha çok uçağı andıran, delta kanatlı bir yörünge aracıdır ve astronotlar yolculuğun büyük bölümünü evlerindeymiş gibi rahatça dolaşarak geçirebilirler. Uzay mekikleri tıpkı bir uçak gibi yere inebilir ve ilk uzay araçlarından farklı olarak yeniden kullanılabilir.
Astronotların Seçimi ve Eğitilmesi
İlk uzay uçuşlarında görevlendirilen astronotÂların çoğu, tehlike anında hızla karar verip uygulayabilmek üzere eğitilmiş, uçuş deneyiÂmi fazla olan deneme pilotlarıydı. Çünkü bilinmeyen bir dünyaya atılan bu ilk adımlarÂda astronotların seçimi çok önemliydi. Bugün uzay eskisi kadar bilinmeyenle dolu olmadığı için, astronotların mutlaka uzman pilot olmaÂları gerekmez. Örneğin uzay mekikleriyle yapılan yolculuklara pilot astronotların yanı sıra uçuş deneyimi olmayan bilim ekibi de katılır. Böylece pilotlar aracı yönlendirirken, bilim ekibi de programın öngördüğü bilimsel araştırmaları yürütür.
Astronotlara, uçuş programında üstleneÂcekleri göreve bağlı olarak belli bir eğitim uygulanır. Örneğin pilotların eğitiminde, uzay mekiğindeki bütün koşulların yaratıldığı özel deneme araçlarında kalkış ve iniş provaÂlarına ağırlık verilir. "Simülatör" denen bu araçlar gerçek uzay aracının bir maketi gibidir ve uzay mekiğindeki bütün komuta ve deneÂtim aygıtlanyla donatılmıştır. Bilgisayar deneÂtimli olan simülatörde pilot uçuş provası yaparken, önündeki ekrana da uzayda karşıÂlaşacağı görüntüler yansıtılır.
Bilim ekibindeki astronotlar gerçi uçuşla ilgili herhangi bir görev üstlenmezler, ama mekiğin nasıl çalıştığını bilmeleri gerekir. Bu astronotların eğitimi daha çok bir uyduyu uzaya fırlatıp yörüngeye oturtmak ve deney aletlerini kullanmak gibi bilimsel ve teknik uygulamalara yöneliktir.
Bu görev eğitiminin dışında, ister uçuş. ister bilim ekibinden olsun bütün astronotlar uzay uçuşuna hazır duruma getirilmek için yoğun bir eğitimden daha geçirilir. En can alıcı noktalardan biri, uzay aracının fırlatılışı sırasında karşılaşacakları şiddetli ivmeye vüÂcutlarını hazırlamaktır. Bu amaçla astronotÂlar, santrifüj kapsülü denen bir silindirin içine alınır. Bu silindir kendi ekseni çevresinde büyük bir hızla dönerken, bu merkezkaç (santrifüj) kuvvet çok yüksek bir ivme yaratır (bak. Merkezkaç Kuvvet). İkinci önemli nokÂta, yörüngeye oturtuldukları zaman yerçekimi kuvvetinden kurtulacak olan astronotları bu "ağırlıksız" ortama hazırlayabilmektir. BuÂnun için iki yöntem uygulanır. Önce hızla yükselen, sonra yerçekimininkine eşit bir ivmeyle dalışa geçen bir uçakta astronotlar kısa bir an yerçekiminin dışında kalabilirler. Astronotları ağırlık bağlanmış dalgıç giysileÂriyle suya daldırmak da hemen hemen aynı etkiyi yaratır.
Yörüngede Yaşam
Dünya çevresindeki bir yörüngede yaşayan astronotların karşılaşacakları sorunların çoğu, bu ortamda yerçekimi olmamasından Âlanır. Yeryüzündeyken hiç farkında bile olÂmadan kolayca yapılan birçok eylem, örneğin yürümek, yemek, içmek, uyumak, yerçekimÂsiz yörüngede beklenmedik sorunlar yaratır (bak. Yerçekimi). Astronotlar kabinin boşluÂğunda yüzerek dolaşmak zorunda kalır ve bir yöne ilerlemek için duvarlara tutunarak vüÂcutlarını ileri doğru iterler. Bir masaya oturaÂrak yemek yemeleri olanaksızdır, çünkü maÂsa, sandalyeler, tabaklar, yiyecekler, kısacası her şey kayarak dört bir yana dağılır. Bu yüzden uzay istasyonundaki her şey sıkıca bir yere bağlanmıştır. Yiyecek paketleri, konserÂve kutuları, tepsi ve çatallar da mıknatısla ya da yapışkan bantlarla bir yere tutturulur. Aracın içinde kırıntı yapacak yiyecekler yeÂmek yasaktır, çünkü boşlukta yüzerek dağılan kırıntılar her yere girer.
Astronotların bir bardaktan su ya da içki içmesi de olanaksızÂdır; yerçekimi sıfır olduğunda sıvılar bulunÂdukları kaptan dışarı akamaz. Bu yüzden içeceklerini özel şırıngalarla ağızlarına püsÂkürtürler. Genellikle suyu uçurulmuş (konÂsantre) yiyecekler bulundurulduğundan, bu toz halindeki kuru besinleri yemeden önce özel torbalarının içine su şırıga etmek gerekir. Astronotlar uyuyacakları zaman uzay kabiniÂnin duvarlarına tutturulmuş uyku tulumlarına girer ve fermuarını çekerek kendilerini güÂvenceye alırlar.
Yerçekiminin yokluğu insan vücudunu, özellikle vücut sıvılarını çok etkiler. YolcuÂluğun ilk birkaç gününde, vücut bu yeni ortama uyum sağlayıncaya kadar astronotlaÂrın çoğunda "uzay çarpması" görülür. Uzayda haftalarca kalanlarda bu alışılmadık ortamın etkileri çok daha ağırdır. Örneğin kemiklerde kalsiyum kaybı olur, yerçekimine karşı koyÂmaya alışmış olan kaslar hızla zayıflamaya başlar. Kalsiyum kaybının nedeni henüz bilinÂmiyor, ama besinlerle ve mineral haplarıyla bu eksiklik giderilebilir. Kas zayıflamasını önlemek için de, astronotların antrenman bisikleti ve yürüyen bant üzerinde düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekir.
Yerçekimsiz bir ortamda vücut temizliği de başlıbaşına bir sorundur. Astronotlar yıkanÂmaya niyetlenseler bütün kabinin içi bir anda su damlacıklarıyla dolar. Bu yüzden uzayda kısa süre kalacak olan astronotların yapacağı tek şey vücutlarını ıslak bir havluyla ovarak temizlemektir. Uzun süre Salyut'ta yaşayan kozmonotlar ise duş lüksünün keyfini çıkaÂrırlar.
Astronotların uzay aracının içinde yaşayaÂbilmesini sağlayan "yaşam destek sistemidir". Bu sistem astronotların soluyacağı havayı verir, çıkan karbon dioksiti emer, ayrıca kabinin içindeki sıcaklık, nem ve basıncı uygun düzeyde tutar. Astronotlar zaman zaÂman uzayda çalışmak için uzay aracının dışına çıkmak zorunda kalırlar. O zaman özel bir uzay giysisi giyerek soluyacakları havayı da yanlarında taşımaları gerekir.
Uzay giysisi birkaç kattan oluşan kalın bir giysidir. En içte suyla soğutulan bir astar, onun üstünde basınçlı bir giysi, en dışta da astronotu tehlikeli ışınımlardan ve uzaydaki parçacık sağanaklarından koruyan başlıklı bir yalıtım giysisi bulunur. Astronot, soluyacağı havayı ve giysisinde dolaşan soğutma suyunu göbek bağı denen esnek bir boruyla uzay aracındaki ana yaşam destek sisteminden alır. Bazı uzay giysilerinde bu bağlantıya gerek kalmaz; çünkü giyside ayrı bir yaşam destek sistemi vardır. Örneğin uzay mekiklerinde bu tür giysiler kullanılır.
Uzay mekiğinin astronotları, çeşitli yönlere ateşlenebilen gaz j ederiyle donatılmış insanlı manevre modülleri sayesinde uzayda serbestÂçe dolaşabilirler. Bugün yörüngedeki uyduları onarmak için kullanılan bu modülleri belki gelecekte uzay limanlarında çalışan astronotÂlar kullanacaktır.
"Kaynak: Temel Britannica"
Astronot olmak kolay değil
Çölde hayatta kalma eğitiminden zorlu simülasyonlara, uzaya çıkmanın bedeli hep çok ağır olmuş. Yıllar içinde değişen astronot eğitimleri ve rakamlarla uzay yolculuğunun ‘en'leri…
12 Nisan'da Yuri Gagarin'in uzay yolculuğunun 50. yılı kutlanıyor. BBC, yıllar boyunca değişen astronot eğitimlerini eski astronotlara sordu. Uzaya çıkmanın hiç de öyle kolay olmadığını gözler önüne seren araştırma aynı zamanda uzay yolculuğunun ‘en'lerini çarpıcı rakamlarla ortaya koyuyor.
Rus kozmonotların aldığı efsanevi eğitimlerin zaman zaman işkenceye dönüşecek derecede zorlu olduğu biliniyor. Washington D.C.'deki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi'nden Cathleen Lewis, kozmonotların savaş döneminde yüksek irtifa koşullarını görmüş pilotlardan seçildiğini belirtiyor.
Britanya asıllı astronot Piers Sellers BBC'ye yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Gagarin ve arkadaşları düşünebileceğiniz en ağır eğitimlerden geçtiler...Uzayın bir insanın dayanamayacağı kadar zorlu bir yer olacağı tahmin edilliyordu. Bu yüzden santrifüjlerde, oksijensiz alanlarda zalimce, hatta zaman zaman işkenceye varan eğitimlerden geçmeleri gerekti.â€
Amerika'da da durum pek farklı değildi. Uzay yolculuğu dönüşünde aracıyla okyanusa düşecek astronotlar hem okyanusta hayatta kalma eğitimi aldılar, hem de bir kaza sonucu çöle veya ormana düşerlerse orada nasıl hayatta kalabileceklerini de öğrendiler. Aynı şekilde bir kaza sonucu düşman bölgeye düşmesi ihtimaline karşın Gagarin'in Vostok aracındaki acil durum çantasında bir adet de tabanca bulunuyordu.
1959'da astronot olmak için gereken zorunlu eğitim 4 yıl iken 1967'de bu rakam 8,3 yıla çıkmıştı. Eğitimde olmazsa olmazlardan biri de düşük yer çekimi ve ağırlıksızlık eğitimleriydi. Bu durumda her astronotun yolu mutlaka Texas'da bulunan Johnson Uzay Merkezi'ndeki Nötr Yüzerlik Havuzu'ndan geçiyordu. Tam teçhizatlı astronotlar dünyanın en büyük kapalı havuzunda ne batar ne de yüzer şekilde saatlerce kalıyorlardı. Havuzda birebir boyutta uzay mekiği modelleri ve Uluslararası Uzay İstasyonu'nun modülleri de bulunuyor.
Teknolojinin ilerlemesiyle beraber eğitimlerin önemli kısmında sanal gerçeklikten de faydalanılmaya başlandı. Uzay yürüyüşleri ve robotlarla yapılan görevlerin eğitimlerinde sanal gerçeklik yoğun olarak kullanılıyor. Zaman içinde astronotların giderek artan sorumluluklarını Dr. Sellers şöyle açıklıyor: “Eskiden sadece bir kapsülü yönetmeleri gerekirken şimdi bir çok karmaşık sistemi çok iyi derecede kullanmaları gerekiyor.†Zamanla uzay araçlarının da çok değiştiğini ifade eden Sellers pilotun rolünün de buna bağlı olark değiştiğini belirtiyor ve ekliyor: “Kalkışta roket, yörüngede uzay aracı, inişteyse oldukça karmaşık bir planörü kontrol etmeleri gerekiyor.â€
Bütün bunların yanında astronotların bir de uzayda geçirecekleri uzun zamanın etkilerine karşı hazırlıklı olmaları gerekiyor. Aralıksız en uzun süre uzayda kalan kadın olan Suni Williams bu durumu şöyle açıklıyor: “Uçuş öncesinde hayatta hiç olmadığınız kadar zinde oluyorsunuz ama dönüşte durum tamamen değişiyor. Uzayda geçen her saniye kemik yoğunluğunuz ve kas kütleniz azalıyor; çünkü onlara pek ihtiyaç duymuyorsunuz.â€
Kaynak:
Sebep: KIRIK GÖRSEL!
Astronot
Uzay araçlarını yönetebilecek bilgiye ve uzay yolculuğuna dayanabilecek bedensel sağlamlığa sahip uzay pilotu.
Astronotlar özel olarak yetiştirilip yeryüzünde yapay olarak oluşturulan uzay koşullarında, türlü denemelerden geçirilirler. Dünyanın ilk astronotu Yuri Gagarin adında bir Sovyet albayıdır. Uzayda yürüyen ilk insanlarsa Sovyet kozmonotu Aleksey Leonof (18 Mart 1965) ve Amerikalı Edward White (Haziran 1965) oldular.
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
a gönderilen araçları kullanmak, gerektiğinde uzayda ve Dünya dışı gök cisimlerinde yürümekle görevlendirilen insan, uzay adamı. Astronot deyimi bilimsel literatüre 1959 yılında başlayan uzay çalışmalarıyla girmiştir. Ruslar ise astronot karşılığı olarak kozmonot kelimesini kullanırlar. Uzaya fırlatılan ilk araçlarda insan bulunmuyordu. Bu insansız uzay araçları yeryüzündeki üslerden idare ediliyor ve hareketleri tamamen elektronik haberleşme sistemleriyle ayarlanıyordu. Dünyamızın etrafında yörüngeye oturtulan uydulardan Venüs ve Mars gibi uzak gök cisimlerine gönderilen araştırma sondalarına kadar birçok uzay aracı bu sınıfa girer.
Altmışlı yılların başında insanlı uzay uçuşları başlatılınca, ve uzaya giden tarihin ilk astronotları oldular. Yuri Gagarin "Vostok", Alan Shepard Freedom-7 adı verilen ve günümüzde pek ilkel kabul edilen uzay araçlarıyla, yüzlerce kilometre yükseklikte Dünya çevresinde dönmüşlerdi. Önceleri uzaya sadece astronot gönderilirken, "Gemini" projesiyle iki ve hatta üç uzay adamı birden uzaya fırlatıldı. Altmışlı yılların sonunda bütün bu çalışmalaryla zirveye çıktı ve dünya tarihinin en büyük olaylarından biri gerçekleşti.
Ay'a insan göndermeyi hedefleyen bu proğram, projesiyle başarıya ulaşınca, Astronot Neil Armstrong, 'a ilk defa ayak basan insan ünvanını kazandı. Armstrong'u takip etti. Günümüzde astronotlar uzay mekikleriyle birçok defa uzaya gidip gelebilmekte ve dünya çevresinde dönen uzay laboratuvarlarında her çeşit deney yapabilmektedir. Rusu kozmonotu Romanenko, uzayda 326 gün kalarak ulaşılması güç bir rekor kırmıştır. Ancak Rus uzay adamı dünyaya dönen uzay kapsülünden sedye ile çıkarılmıştı. Kozmonot kalsiyum eksikliği ve kas erimesi yüzünden ayakta duramayacak hale gelmişti.
Astronotlar bir hayli uzun süren tecrübe ve testler sonucu seçilmektedirler. Çeşitli tıbbi testlerden geçen tecrübeli pilotlar, havasız ve ağırlıksız ortamlara uyum gösterebilmekten, sessizlik odalarına, psikolojik testlerden özel uçuş denemelerine kadar sayısız imtihana tabi tutulmakta ve başarılı olanlar astronot olmaya hak kazanmaktadır. Apollo projesi gibi çok önemli uzay uçuşlarında görev alacak astronotlar ise daha önce dünya çevresine kadar uzanan uzay uçuş tecrübesinden de geçirilmektedir. Mesela Apollo 11'in astronotları Armstrong, Aldrin ve Collins, Ay yolculuğuna çıkmadan yıllarca önce Gemini roketleriyle uzaya fırlatılmışlardı.
Son yıllarda bilim adamları, öğretmenler ve hatta sade vatandaşlar arasından da astronot yetiştirilmektedir.Astronotların her şeyden önce, beden ve özellikle ruhi bakımdan da son derece sağlıklı olmaları gerekir. Çünkü zaman zaman kendi ağırlığının 15 katına eşit basınçlara dayanabilecek, dünyadan binlerce kilometre uzaktayken içinde bulundukları araçta meydana gelebilecek tehlikeli bir arıza karşısında bile paniğe kapılmayıp, soğukkanlılığını korumasını bilecektir.
Uzaya giden bir astronot için giydiği özel elbise, onu uzaya taşıyan roket kadar büyük bir önem taşır. Çünkü bu özel elbise olmadan astronotların ne uzayda ne de ay üzerinde veya herhangi bir gezegende yürümeleri ve bir araçtan ötekine geçebilmeleri mümkün değildir. Çünkü uzayda atmosfer olmadığından, başka türlü nefes alamazlar ve basınçsızlıktan kanlarının dışarı fırlamasını engelleyemezler. Ayrıca bu elbiseler onları şiddetli sıcak ve soğuklardan muhafaza ettiği gibi, tehlikeli radyasyonlardan ve minik göktaşlarından da korur.
Bu çok özel uzay elbisesi iç içe tam 15 kattan meydana gelmiştir. Bu katlar içinde yer alan bazı cihazları sayacak olursak yeterli bir fikir vermiş oluruz. Oksijen tüpü, soğuk su dolu tüp ve su pompası, telsiz, sağlık araçları kontrol cihazı, uzay iç çamaşırı, çevresinde dolaşan incecik soğuksu boruları ve basınç ayar tertibatı.
İnsanoğlu Mars gibi uzak gezegenlere ulaştığında, uzay elbiseleri daha da gelişecek, yeni şartlara göre daha da mükemmelleşecektir. Milyonlarca kilometre uzaklıktaki bu gezegene yapılacak yolculuk aylarca sürebilecek ve bu yolculuğa çıkan astronotların ilk olarak çok sıkı psikolojik testlerden geçmesi gerekecektir.
Bir uzay bilimcinin deyimiyle, Mars yolcusuyla ölüm arasında uzay aracının duvar kalınlığı kadar mesafe vardır. En yakınındaki tam teşekküllü hastane, milyonlarca kilometre uzaklıktadır. Uzay gemisinin pencerelerinden dışarıya baktığında dünya simsiyah uzayda bir nokta gibi görünmektedir.Fakat her şeye rağmen güneş sistemini keşfe çıkan astronotların karşılaştığı zorluklar, Arabistan sıcaklarına alışmış ilk Müslümanların Anadolu ve Kafkasları fethederken karşılaştıklarından fazla olmayacaktır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Altmışlı yılların başında insanlı uzay uçuşları başlatılınca, ve uzaya giden tarihin ilk astronotları oldular. Yuri Gagarin "Vostok", Alan Shepard Freedom-7 adı verilen ve günümüzde pek ilkel kabul edilen uzay araçlarıyla, yüzlerce kilometre yükseklikte Dünya çevresinde dönmüşlerdi. Önceleri uzaya sadece astronot gönderilirken, "Gemini" projesiyle iki ve hatta üç uzay adamı birden uzaya fırlatıldı. Altmışlı yılların sonunda bütün bu çalışmalaryla zirveye çıktı ve dünya tarihinin en büyük olaylarından biri gerçekleşti.
Ay'a insan göndermeyi hedefleyen bu proğram, projesiyle başarıya ulaşınca, Astronot Neil Armstrong, 'a ilk defa ayak basan insan ünvanını kazandı. Armstrong'u takip etti. Günümüzde astronotlar uzay mekikleriyle birçok defa uzaya gidip gelebilmekte ve dünya çevresinde dönen uzay laboratuvarlarında her çeşit deney yapabilmektedir. Rusu kozmonotu Romanenko, uzayda 326 gün kalarak ulaşılması güç bir rekor kırmıştır. Ancak Rus uzay adamı dünyaya dönen uzay kapsülünden sedye ile çıkarılmıştı. Kozmonot kalsiyum eksikliği ve kas erimesi yüzünden ayakta duramayacak hale gelmişti.
Astronotlar bir hayli uzun süren tecrübe ve testler sonucu seçilmektedirler. Çeşitli tıbbi testlerden geçen tecrübeli pilotlar, havasız ve ağırlıksız ortamlara uyum gösterebilmekten, sessizlik odalarına, psikolojik testlerden özel uçuş denemelerine kadar sayısız imtihana tabi tutulmakta ve başarılı olanlar astronot olmaya hak kazanmaktadır. Apollo projesi gibi çok önemli uzay uçuşlarında görev alacak astronotlar ise daha önce dünya çevresine kadar uzanan uzay uçuş tecrübesinden de geçirilmektedir. Mesela Apollo 11'in astronotları Armstrong, Aldrin ve Collins, Ay yolculuğuna çıkmadan yıllarca önce Gemini roketleriyle uzaya fırlatılmışlardı.
Son yıllarda bilim adamları, öğretmenler ve hatta sade vatandaşlar arasından da astronot yetiştirilmektedir.Astronotların her şeyden önce, beden ve özellikle ruhi bakımdan da son derece sağlıklı olmaları gerekir. Çünkü zaman zaman kendi ağırlığının 15 katına eşit basınçlara dayanabilecek, dünyadan binlerce kilometre uzaktayken içinde bulundukları araçta meydana gelebilecek tehlikeli bir arıza karşısında bile paniğe kapılmayıp, soğukkanlılığını korumasını bilecektir.
Uzaya giden bir astronot için giydiği özel elbise, onu uzaya taşıyan roket kadar büyük bir önem taşır. Çünkü bu özel elbise olmadan astronotların ne uzayda ne de ay üzerinde veya herhangi bir gezegende yürümeleri ve bir araçtan ötekine geçebilmeleri mümkün değildir. Çünkü uzayda atmosfer olmadığından, başka türlü nefes alamazlar ve basınçsızlıktan kanlarının dışarı fırlamasını engelleyemezler. Ayrıca bu elbiseler onları şiddetli sıcak ve soğuklardan muhafaza ettiği gibi, tehlikeli radyasyonlardan ve minik göktaşlarından da korur.
Bu çok özel uzay elbisesi iç içe tam 15 kattan meydana gelmiştir. Bu katlar içinde yer alan bazı cihazları sayacak olursak yeterli bir fikir vermiş oluruz. Oksijen tüpü, soğuk su dolu tüp ve su pompası, telsiz, sağlık araçları kontrol cihazı, uzay iç çamaşırı, çevresinde dolaşan incecik soğuksu boruları ve basınç ayar tertibatı.
İnsanoğlu Mars gibi uzak gezegenlere ulaştığında, uzay elbiseleri daha da gelişecek, yeni şartlara göre daha da mükemmelleşecektir. Milyonlarca kilometre uzaklıktaki bu gezegene yapılacak yolculuk aylarca sürebilecek ve bu yolculuğa çıkan astronotların ilk olarak çok sıkı psikolojik testlerden geçmesi gerekecektir.
Bir uzay bilimcinin deyimiyle, Mars yolcusuyla ölüm arasında uzay aracının duvar kalınlığı kadar mesafe vardır. En yakınındaki tam teşekküllü hastane, milyonlarca kilometre uzaklıktadır. Uzay gemisinin pencerelerinden dışarıya baktığında dünya simsiyah uzayda bir nokta gibi görünmektedir.Fakat her şeye rağmen güneş sistemini keşfe çıkan astronotların karşılaştığı zorluklar, Arabistan sıcaklarına alışmış ilk Müslümanların Anadolu ve Kafkasları fethederken karşılaştıklarından fazla olmayacaktır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Sebep: MESAJ DüZENİ!
ASTRONOT (Fransızcada Astronaute), Bir uzay aracının pilotu ya da yolcusu (Yerleşmiş bir geleneğe göre Sovyet uzay gemisinde yolculuk eden bir kişiyi belirtmek için Kozmonot terimi kullanılır).
Astronot sözcüğü, genellikle, Amerikan uzay gemisinde yolculuk etmiş kişileri belirtir. Geniş anlamıyla bu sözcük aynı zamanda böyle bir yolculuğu yerine getirmek amacıyla seçilmiş kişiler için de kullanılır. Bir astronot birliği kurma kararı, ilk kez 1958'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, Mercury pilotlu uzay uçuşları tasarısının hazırlık çalışmaları çerçevesinde alındı. Başkan Eisenhovver, ilk Amerikalı astronotların Birleşik Devletler Hava (US Air Force) ya da Deniz Kuvvetleri (US Navy) pilotları arasından seçilmesine karar verdi. Seçimde genel ölçütler şunlardı: 40 yaşını geçmemek, yüksek mühendis diplomasına sahip olmak, deneme pilotluğu eğitimi görmek ve en az 1 500 saat uçmuş olmak. Böylece I. astronot grubunu oluşturan 7 astronot seçildi ve adları 9 Nisan 1959'da açıklandı.
17 Eylül 1962'de yapılan astronot grubu seçimi için (II. grup) yaş sınırı 35'e indirildi ve uçak sanayisinde ya da NASA'da deneme pilotluğu yapmış olmak yeterli görüldü. Daha önceki koşulların böylece yumuşatılması, 9 astronottan ikisinin siviller arasından seçilmesini sağladı (bunlardan biri Ay'da ilk yürüyen insan Neil Armstrong'dur). III. grup için (18 Ekim 1963'te 14 kişi seçildi) pilotluk deneyimine verilen önem azaltıldı ve üniversite diploması öncelik kazandı. 28 Haziran 1 965'te seçilen IV. grup astronotları ise çok farklı ölçütlere göre saptandı, bu grup (toplam 6 kişi), Tıp ya da Fen Bilimleri Doktoru olan astronotlardan oluştu, 4 Nisan 1966'da seçilen V. grubun 19 astronotu da IV. grupta öngörülen ölçütlere göre belirlenmiş pilot astronotlardı. NASA, 4 Ağustos 1967'de fen bilimci VI. astronotlar grubunu ve 14 Ağustos 1969'da da vazgeçilmiş bir askeri programdan aktarılan VII. pilot astronotlar grubunu oluşturdu.
1962-1980 yılları arasında Mercury, Gemini, Apollo, Skylab ve Apollo-Soyuz programları çerçevesinde, toplam 73 astronot adayından 43'ü uzaya gönderildi, ilk gruplardan kimi astronotlar, daha sonra gerçekleştirilen uzay mekiği programınada katıldı. Ancak bu yeni program için, astronot seçimlerinin her yıl yinelenmesine karar verildi. Bu seçimlerden ilki 16 Ocak 1978'de yapıldı. Altısı kadın olmak üzere 35 kişi (15 pilot-astronot ve 20 fen bilimci) seçildi. Öte yandan uzay mekiği uçuşlarına profesyonel astronotlar dışında,' özel görev alanında uzman astronotlar da katıldı, bunlar çok iyi bildikleri bilimsel aygıtları uzayda kullanmak üzere kısa bir eğitimden geçiriliyordu. Bu çerçeve içinde yabancı astronotlar da mekikle uzaya gitme fırsatı buldu.
Astronot sözcüğü, genellikle, Amerikan uzay gemisinde yolculuk etmiş kişileri belirtir. Geniş anlamıyla bu sözcük aynı zamanda böyle bir yolculuğu yerine getirmek amacıyla seçilmiş kişiler için de kullanılır. Bir astronot birliği kurma kararı, ilk kez 1958'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, Mercury pilotlu uzay uçuşları tasarısının hazırlık çalışmaları çerçevesinde alındı. Başkan Eisenhovver, ilk Amerikalı astronotların Birleşik Devletler Hava (US Air Force) ya da Deniz Kuvvetleri (US Navy) pilotları arasından seçilmesine karar verdi. Seçimde genel ölçütler şunlardı: 40 yaşını geçmemek, yüksek mühendis diplomasına sahip olmak, deneme pilotluğu eğitimi görmek ve en az 1 500 saat uçmuş olmak. Böylece I. astronot grubunu oluşturan 7 astronot seçildi ve adları 9 Nisan 1959'da açıklandı.
17 Eylül 1962'de yapılan astronot grubu seçimi için (II. grup) yaş sınırı 35'e indirildi ve uçak sanayisinde ya da NASA'da deneme pilotluğu yapmış olmak yeterli görüldü. Daha önceki koşulların böylece yumuşatılması, 9 astronottan ikisinin siviller arasından seçilmesini sağladı (bunlardan biri Ay'da ilk yürüyen insan Neil Armstrong'dur). III. grup için (18 Ekim 1963'te 14 kişi seçildi) pilotluk deneyimine verilen önem azaltıldı ve üniversite diploması öncelik kazandı. 28 Haziran 1 965'te seçilen IV. grup astronotları ise çok farklı ölçütlere göre saptandı, bu grup (toplam 6 kişi), Tıp ya da Fen Bilimleri Doktoru olan astronotlardan oluştu, 4 Nisan 1966'da seçilen V. grubun 19 astronotu da IV. grupta öngörülen ölçütlere göre belirlenmiş pilot astronotlardı. NASA, 4 Ağustos 1967'de fen bilimci VI. astronotlar grubunu ve 14 Ağustos 1969'da da vazgeçilmiş bir askeri programdan aktarılan VII. pilot astronotlar grubunu oluşturdu.
1962-1980 yılları arasında Mercury, Gemini, Apollo, Skylab ve Apollo-Soyuz programları çerçevesinde, toplam 73 astronot adayından 43'ü uzaya gönderildi, ilk gruplardan kimi astronotlar, daha sonra gerçekleştirilen uzay mekiği programınada katıldı. Ancak bu yeni program için, astronot seçimlerinin her yıl yinelenmesine karar verildi. Bu seçimlerden ilki 16 Ocak 1978'de yapıldı. Altısı kadın olmak üzere 35 kişi (15 pilot-astronot ve 20 fen bilimci) seçildi. Öte yandan uzay mekiği uçuşlarına profesyonel astronotlar dışında,' özel görev alanında uzman astronotlar da katıldı, bunlar çok iyi bildikleri bilimsel aygıtları uzayda kullanmak üzere kısa bir eğitimden geçiriliyordu. Bu çerçeve içinde yabancı astronotlar da mekikle uzaya gitme fırsatı buldu.
Kaynak: Büyük Larousse
Astronot Balığı (Astronotus ocellatus)
YORUMLAR