Ay'ın Gizemi

Ay'ın ve Mars'ın uydular aracılığıyla bize gönderilen fotoğraflarının insanlara şaşırtıcı gelmesi normaldir Sonuçta bu foto...

Ay'ın ve Mars'ın uydular aracılığıyla bize gönderilen fotoğraflarının insanlara şaşırtıcı gelmesi normaldir

Sonuçta bu fotoğraflar daha önce araştırılmamış ve haklarında yanlış teoriler üretilmiş dünyalara aittir. Son bir kaç yüzyıl içinde Ay'ı gözlemleyen astronomlar parlak ışıklar, sis ve bulutlar gibi normal olmayan bazı olaylar rapor etmektedirler. Çoğu bilim adamı ise bu gelişmeler hakkında kısa yorumlar yapmakla yetinmekte ve ortaya atılan yeni teorileri çürütmeye çalışmaktan başka bir şey yapmamaktadır.





AY

Doğal uydumuz Ay'ın esrarengiz yüzü hakkında bilinen çok az şey vardır; bu bilgilerin çoğu da bilimsel düşüncenin merkezindekiler tarafından göz ardı edilmektedir vede saklanmaktadır.. Ay'ın uzay araçları tarafından çekilen fotoğraflarında, fizik yasalarına uymayan esrarengiz yapılar göze çarpmaktadır. Ay kraterlerinde gözlemlenen bu devasa yapılar çevrelerindeki gizemli ışıklar ve bulutlarla kendilerini göstermektedirler. Ay düzlüklerinde milyarlarca yıllık meteor bombardımanlarına rağmen hala ayakta kalmayı başarmış, şaşırtıcı yüksekliklerde sivri tepeler bulunmaktadır. Bunların varlığına ilişkin fotografik kanıtlar NASA'nın internet sayfasında yer almaktadır ki bunlar sadece konunun halka aksettirilen bölümünü oluşturmaktadır.

Bu gizlilik, yayımlanan görüntülerin çoğunun neden kötü kalitede olduğu; Apollo uzay aracının Ay'a iniş fotoğraflarının neden stüdyo lı gibi göründüğü; NASA'nın Ay araştırmalarını neden durdurulduğu gibi soruların cevapsız kalmasına neden olmuştur. Ay, düşünüldüğü gibi ölü bir gezegen değildir; Apollo astronotlarının Ay'daki araştırmaları, Ay'ın gerçekte uzaylı varlıkların bir üssü olduğuna yönelik bilgilerin kamuoyuna sızmasını önlemek için sıkı bir şekilde denetlenmiş ve elde edilen bilgilerin çoğu hasır altı edilmiştir.

Apollo'dan sonra Ay'a gönderilen tek araç askeri keşif amaçlı Clementine uydusudur. Peki, ABD Savunma Bakanlığı neden ölü gezegen olduğuna karar verilen Ay'la tekrar ilgilenmeye başlamıştır? Clementine tarafından yollanan fotoğraflar oldukça detaylıdır, fakat ilginçtir ki fotoğraflarda daha önce tespit edilen devasa büyüklükteki yapılara ilişkin hiçbir iz bulunmamaktadır. Tüm bunlar bize, uzay araştırmaları konusundaki resmi gizlilik ve örtbasın hala devam ettiğini düşündürmektedir.



Ay'da Yaşam

Moongate: ABD Uzay Programı'nın Gizlenen Bulguları†adlı kitabın yazarı William L. Brian, Ay'la ilgili bu tür teorilerin babası olarak kabul edilmektedir. Brian, NASA'nın Ay üzerinde bulunan uzaylı üsleri ile ilgili gerçekleri gizlediğini gösterebilmek için geometrik ispatlara dayanan metodolojik bir çalışma yapmıştır. Brian'ın kozmik tezi, NASA'nın “Ay'ın yerçekimi Dünyanın altıda biridir†açıklamasının doğru olmadığı yönündeki iddiasına dayanmaktadır. Brian, NASA'nın 1960'larda Ay'ın yerçekiminin dünyanın yerçekiminin yüzde 64'üne eşit olduğunu öğrendiğini söylemektedir.

Uzay araştırmaları başlamadan önce bilim adamları, Dünya ile Ay arasında yer alan ve hem Dünyanın hem de Ay'ın yerçekimsel gücünün sıfırlandığı nokta olan nötral yerçekimi noktasının, Ay yüzeyinin yaklaşık 23.900 mil üstünde bulunduğunu tahmin ediyorlardı. Ayın yerçekiminin Dünyanın 1/6'sı olduğu teorisi de bu tahminlere dayanarak ortaya atılmıştı. Fakat yapılan araştırmalar nötral noktanın gerçekte Ay yüzeyinin yaklaşık 43.495 mil üstünde olduğunu ortaya çıkarmıştır. Gerçek uzaklıklara dayanarak yapılan hesaplar sonucu, Ay'ın yerçekiminin bilinenin aksine Dünya yerçekiminin yüzde 64'ü olduğu bulunmuştur.

Brian'a göre bu keşfin anlamı çok büyüktü. Eğer Brian'ın da belirttiği gibi Ay'ın yerçekimi gerçekten de Dünyanınkine yakınsa, bu sadece Newton'un evrensel yerçekimi teorisini çürütmekle kalmıyor, geleneksel fizik bilimini de temelden sarsıyordu. Ay'ın güçlü bir yerçekimine sahip olması, burada aynı zamanda atmosferin de bulunabileceği anlamına gelmekteydi ki bu da oldukça heyecanlandırıcı bir gelişmeydi: Havanın olduğu yerde yaşam da olabilirdi.

Astronotlar, Ay'ın esintileri altında kendi uzaylı eşlerini bulmuş olabilirlerdi. Brian, Apollo 11 astronotları Neil Armstrong ve Edwin E. “Buzz†Aldrin'in Ay'a iner inmez Ay kraterlerinin üzerinde dev UFO'lar gördüklerini ve bu UFO'ların astronotları izlediklerini söylemektedir. UFO biliminde sık sık sözü edilen bu olay, eski NASA görevlisi Otto Binder tarafından da onaylanmıştır. Binder, astronotlarla Kontrol Kulesi arasında geçen bu diyalogun kendi VHF alıcıları bulunan telsiz istasyonları tarafından da kayda geçirildiğini bildirmiştir. Armstrong, kayda geçmeyen açıklamalarında ise Ay yüzeyinin uzaylılarla dolu olduğunu söylemektedir.

Görüldüğü üzere, UFO'lar NASA'nın insanlı uzay programını yakından izlemektedirler. Pek çok uzay uçuşunda gözlemlenen, John Glenn'in “ateşböcekleri†adını verdiği parlak partiküller, NASA tarafından UFO egzozu değil “boya kırıntısı†olarak tanımlanmıştır. Uzay roketlerini kullananlar da, NASA uzay kapsüllerinin yanlarında ve arkalarında disk biçiminde cisimler gözlemlediklerini rapor etmişlerdir. Genelde bu gözlemler, elektrikli ekipmanların esrarengiz bir biçimde bozulduğu anlarda gerçekleşmektedir. NASA bu olayları elektronik hatalar olarak tanımlamaktadır.

1950'li yıllar temasçıları George Adamski ve Howard Menger'in açıklamalarını örnek gösteren Brian, nükleer silahlarla ilgili gelişmelerden rahatsızlık duyan uzaylıların dünyanın savaş teknolojisini denetlediklerini söylemektedir. Brian'a göre, NASA'nın uzay araştırmaları aslında askeri araştırmaları gizlemekte kullanılan bir paravan olduğundan, NASA'nın uzay programı UFO'lar tarafından yakından izlenmektedir.

Hem George Adamski hem de Howard Menger temaslarının birinde uzaylılar tarafından Ay'daki kubbe biçimli UFO üslerine götürüldüklerini anlatmaktaydılar. Adamski'nin Ay'la ilgili anlatımları oldukça dikkat çekiciydi:

“Bu en yakın komşumuz hakkında ne kadar yanlış fikirlere sahip olduğumuzu gördüğümde hayrete düştüm. Kraterlerin pek çoğu gerçekte, Ay yüzeyinde geçmişte yaşanan büyük değişiklikler sonucu oluşmuş engebeli dağlarla çevrili geniş vadilerdi. Doğru, kraterlerin bazıları Ay yüzeyine meteorların çarpması sonucu oluşmuşlardı, yine de hiçbir kraterin dibinde baca biçiminde oluşumlar yoktu. Önümüzdeki ekrandan Ay'ın yüzeyini büyütülmüş olarak izlerken, yerde ve bazı kayalarda derin pas izleri gördüm; bunlar ancak geniş çapta bir su akışı sonucu oluşmuş olabilirlerdi. Bu yerlerden bazılarında hala bitki gelişimi olduğu fark ediliyordu. Yüzeyin bir bölümü ince ve tozlu görünüyordu, diğer yerler ise taş ve çakıl benzeri daha büyük partiküllerle kaplıydı.â€

Bu açıklamalar yıllar sonra bilim çevreleri tarafından da doğrulanmıştır. Ay'a insansız uçuşlar başlamadan önce, astronomlar Ay yüzeyinin yapısı hakkında tartışmaktaydılar. Greenwich Gözlemevi'nden Dr. Thomas Gold, 1955'te yaptığı açıklamada Ay denizlerinin bir toz katmanıyla örtülü olduğunu belirtmiştir. Apollo 11 astronotlarından Neil Armstrong ise 1969'da Ay'a ayak bastığında yaptığı, “yüzey ince ve tozlu†açıklamasıyla bu spekülasyonlara son noktayı koymuştur.

Brian, Adamski ve Menger'in anlatımlarını teorisine bir kanıt olarak göstermektedir. Ona göre, NASA'nın Ay'da yaşam olmadığı yönünde açıklamaları gerçeği yansıtmamaktadır. Ay, gerçekte safran renkli göklere sahip, ılıman yerlerinde bitki ve hayvanların yaşadığı, içinde göller, ırmaklar bulunan ve çeşitli büyüklükte uzaylı komünlerine ev sahipliği yapan bir yerdir.

Brian'ın Ay'la ilgili bir başka teorisine göre ise, Ay'daki kraterler aslında yaklaşık 30.000 yıl önce yaşanan ve Ay'ı da içine alan korkunç bir savaşın ve savaşta kullanılan gelişmiş silahların bıraktığı izlerdir. Bu teoriye göre, Mars ve Jüpiter arasında eskiden var olan boş gezegen, yüksek teknolojili ışınlarla yok edilmiş ve geride astroid kuşağını bırakmıştır. Maldek adı verilen bu astroid kuşağa ait olan Ay, yerçekimi yaratan ışınların yardımıyla Dünya yörüngesine taşınmıştır.

Bunlar, NASA tarafından gizlenen gezegenler arası sırlardan sadece bir kaçıdır. NASA, bunlar gibi, UFO'ların yerçekimine bağlı olmayan itici güçlere sahip olduklarını da halktan gizlemektedir. Brian'a göre, NASA da kendi Ay araçlarında kullanmak için bu tür bir güç geliştirmiş olabilir; bu Amerikan Hükümeti'nin UFO'lar konusundaki suskunluğu açıklamaktadır. NASA aynı zamanda Güneş sistemimizdeki bir çok gezegende üstün teknolojiye sahip varlıkların yaşadığını da bilmektedir.


Clementine ve Geçici Ay Olayları



Ay'ın ölü bir gezegen olduğu yerleşmiş bir bilimsel olgudur. Buna göre, Ay'daki volkanik olaylar milyarlarca yıl önce sona ermiştir. Ay'ın atmosferi bulunmamaktadır, dolayısıyla burada yaşam da yoktur. Fakat yıllar geçtikçe, Ay üzerinde çalışmalar yapan pek çok deneyimli astronom teleskoplarıyla esrarengiz olaylar gözlemlemişlerdir. Birdenbire parlayan ışıklar, gazlar, renk değişimleri ve bulutlar bunlardan bazılarıdır. Hatta bazı astronomlar, Ay üzerindeki arazilerin zaman içinde değişime uğradığını söylemektedirler. Bunlara geçici Ay olayları adı verilmektedir. Bu olaylara Ay'ın bazı bölgelerinde daha sık rastlanmaktadır; Aristarchus bölgesi bunlardan biridir.

Geçici Ay Olayları tabirinin isim babası astronom Patrick Moore, bu olayları “Ay'daki depremler sonucu meydana gelen gazlı oluşumlar†olarak nitelendirmiştir. Apollo 11 ve 12 tarafından Ay yüzeyine bırakılan aygıtlar ise yüzeyde su buharı bulunduğunu ve bunların “çatlaklardan gayzer gibi püskürdüğünü†belirlemişlerdir.

Yakın zamanlarda, bu geçici Ay olayları ile ilgili yeni kanıtlar elde edilmiştir. Astronomy Dergisi'ne göre, Ay yüzeyinin Clementine uydusu tarafından çekilen fotoğrafları, amatör astronom Robert Manske'nin rapor ettiği olayı destekler niteliktedir. Manske, Aristarchus bölgesindeki Cobrahead adlı çökmüş lav birikintisinde gölge ya da karartı benzeri oluşumlar gözlemlemiştir. Master öğrencisi Sascha Calkins'in Clementine fotoğrafları arasında bulduğu Aristarchus bölgesinin Manske'nin bahsettiği anda çekilmiş fotoğrafı Manske'nin gözlemine güçlü bir kanıt oluşturmaktadır. Clementine bulguları aynı zamanda Ay yüzeyindeki kraterlerden birinin yavaşça renk değiştirdiğini de ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular üzerindeki tartışmalar hala devam etmektedir.

Ay yüzeyinde araştırmalarda bulunan Amerikalı astronotlar, burada geometrik yapılar bulunduğunu gözlemlemişlerdir. Bunlar doğal oluşumlar değillerdir ve bu yüzden de dünyadan ya da dünya dışından gelen varlıklar tarafından inşa edildikleri düşünülmektedir. Fakat ne yazık ki Ay'a giden 6 Apollo uzay aracının biri bile, belki de bilinçli olarak, bu yapıların yakınına inmemiştir. Apollo astronotları, Ay'da ayrıca 200 metre çaplarında devasa parlak kubbeler gördüklerini rapor etmişlerdir. Astronotlar bu kubbelerin saydam gibi göründüklerini ve çevrelerinden daha farklı bir renkte olduklarını söylemişler ve bunların büyük ihtimalle plastik bir materyal ya da renkli cam panellerinden yapıldıklarını sözlerine eklemişlerdir. Astronotlar Ay yörüngesindeyken devasa bir dikdörtgen şeklinin yanında geometrik bir paterne sahip birtakım sivri uçlu piramitler de gözlemlemişlerdir.



Ay'daki Uzaylı üsleri



Her geçen gün daha çok insan Ay'da bir uzaylı üssü olduğunu söylemektedir. Anlatılanlara göre bu ay üssü, Ay'ın Dünya'dan görülmeyen karanlık tarafında bulunmaktadır.

Ay araştırmalarının neden durdurulduğunu ve Ay'da neden bir üs kurmaya çalışmadığımızı hiç merak ettiniz mi? Sizce bu uzayda yüzer bir istasyon kurmaktan daha iyi bir fikir değil mi? Neil Armstrong'a göre, Ay'da uzaylılara ait bir üs bulunmaktadır, bu yüzden uzaylılar Ay'dan uzak durmamızı istemişlerdir. Eski Donanma İstihbarat görevlisi Milton Cooper da, Ay üzerinde bulunan ve istihbaratçıların “Uzaylı üssü Luna†olarak adlandırıldıkları bir üsten söz etmektedir. Cooper'a göre, Ay'ın uzak kesimlerinde bulunan bu uzaylı üssü Ay'a inen Apollo astronotları tarafından da görülmüş ve filme alınmıştır. Ana gemi adı verilen devasa uzay gemilerinin bulunduğu bu üste, çok büyük makinalar kullanılarak maden çalışmaları yapılmaktadır.

1960'larda Pentagon'un Araştırma ve Geliştirme Departmanı'nda görev yapan Yarbay Philiph Corso, ABD Ordusu'nun ve Hava Kuvvetleri'nin elinde astronotlar tarafından çekilen ve Ay'da uzaylıların varlığını açık bir biçimde kanıtlayan en az 122 fotoğrafın bulunduğunu iddia etmektedir.



ABC' de Ay'la İlgili Haberler



Amerikan ABC haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 Haziran 2000 tarihli makale Ay'la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir:

“Yeni elde edilen kanıtlar, Ay'ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. "

Aydınlık Yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater Langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris Gözlemevi'nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik Meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur.

Solan Işık: Dollfus, 30 Aralıkta büyük Langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir. Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan Langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.

Profesör Dollfus, detaylı olarak incelendiğinde Langnerus'un tabanında bir çok çatlak izine rastlanacağını söylemektedir. Ona göre söz konusu gaz bu deliklerden çıkmış olabilir.â€

















Kaynak: SİRİUS







  • Matematiğin Gizemi


  • Atatürk'ün Gizemi



Ay'da Zengin Titanyum Yatakları Bulundu


resizephpxy



Dünya'da yaygın olarak kullanılan değerli kimyasal element titanyumun Ay'da bol miktarda bulunduğu ortaya çıktı



Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın Ay Keşif Uydusu (LRO), bazı türleri çelik kadar sağlam, ancak ondan daha hafif olan titanyumun, ‘Maria bölgesi' adı verilen zengin yataklarını görüntüledi. ABD'deki Arizona üniversitesi'nden Mark Robinson ve Baltimore Johns Hopkins üniversitesi'nden Brett Denevi'nin LRO görevi bünyesindeki ortak çalışmasına göre, Ay'da sanılandan en az 10 kat daha fazla titanyum var.


Fransa'nın Nantes şehrinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir kongrede araştırma sonuçlarını açıklayan Robinson, Ay yüzeyinin, görünebilen ve ultraviyole dalgalarıyla elde edilen bir haritasında titanyum arazilerini keşfettiklerini kaydetti. Harita, LRO'nun çektiği 4 bin fotoğraftan oluşturuldu. 7 farklı dalga boyundaki ışığın Ay yüzeyinde gezdirildiğini belirten Robinson, sonuçların LRO kameralarına yansıdığını anlattı.


Doğru araçlarla Ay'a bakıldığında, gri yüzeyin bazı bölgelerde kırmızı ve mavi renge dönüştüğünü aktaran Denevi, bunun Ay'daki toprağın kimyası hakkında önemli bilgiler verdiğini, yüzeyin altında çok zengin titanyum ve demir madenleri olduğunu ifade etti.


İlk kez 1791'de İngiltere'de William Gregor tarafından keşfedilen titanyum, günümüzde sağlık, silah ve otomotiv sanayilerinden uzay mekiği ve jet motorları yapımına kadar birçok alanda kullanılıyor.


Kaynak:Gençbilim(17 Ekim 2011)



Ay Olmasaydı / Ay'ın Önemi


Ay olmasaydı ne olurdu? Bu durum Dünya'ya iklimlere, yeryüzünde yaşayan milyonlarca tür canlıya nasıl tesir ederdi? Ay, mevcut kütlesinden daha büyük veya küçük olsaydı neler olurdu? Dünya'nın yörüngesine rastgele girivermiş bir kütle midir Ay?


Soruları daha da artırmak mümkün. Maine üniversitesi'nden (ABD) Astronom Neil F. Comins, Ay'ın olmaması durumunda insanları nasıl bir senaryonun beklediğini yazdığı kitapta anlatmıştır.1 Comins'e göre, Dünya'nın kâinatta hayatı idame ettirmeye müsait tek ortam olmasının (günümüz verileri ışığında) milyonlarca sebebinden biri de, Dünya-Ay arasındaki hassas denge münasebetidir. Kâinatta hiçbir hâdise tesadüfen meydana gelmediği gibi, “Güneş ve Ay bir hesap iledir.â€2 ilâhî beyanıyla tavsif edilen Ay, bir denge unsuru olarak var edilmiştir. Bu denge o kadar hassastır ki, Ay olmasaydı, “Dünya'da sebepler plânında hayat da olmazdı.†denebilir.


Atmosferi olmayan, üzeri kraterlerle kaplı, toz ve kayalarla dolu bir küre parçası olan Ay, Dünya'nın tek uydusudur. Ay'ın yarıçapı, Dünya'nın yarıçapının yaklaşık dörtte biri; hacmi, Dünya'nın hacminin yaklaşık ellide biri; kütlesi ise, Dünya'nın kütlesinin yaklaşık seksen birde biri kadardır. Ay, Dünya'nın merkezinden yaklaşık 385.000 km uzaklıkta bulunmakta ve Dünya etrafındaki bir dönüşünü 29,5 günde tamamlamaktadır. Yaratılışı tam olarak aydınlatılmış olmasa da, hâlihazırda en geçerli nazariyeye göre, astronomların Theia ismini verdikleri, Dünya'dan on kat daha hafif başka bir gezegen Dünya'ya çarpmış ve bu çarpışmada Theia'nın bir bölümü kopup uzaya fırlamıştır.


Uzamış ve şeklini büyük ölçüde yitirmiş olan bu kütle, Dünya'nın çevresini dolandıktan sonra tekrar Dünya'ya çarpmıştır. Bu çarpışmada Theia'nın demirden çekirdeği, Dünya'nın merkezine çökelirken, mantosundaki hafif kayalar da uzaya saçılmıştır. Zaman içinde bu kaya parçaları birbirleriyle kaynaşarak Ay'ı oluşturmuştur. Ay, önce Dünya'dan yalnızca 22.000 kilometre uzaklıkta bir yörüngeye oturmuş; zaman içinde bu yörünge genişleyerek günümüzdeki ortalama 385.000 km'lik yarıçapa ulaşmıştır.3


Ay'ın Dünya üzerindeki en büyük tesiri med-cezir hâdisesidir. “Evrensel çekim†prensibi kâinattaki herhangi iki kütlenin birbirini çektiğini, bu çekme kuvvetinin maddelerin kütleleriyle doğru, aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olduğunu ifade eder. Dünya ile Ay arasındaki çekim kuvveti, suyla kara arasındaki adhezyon (Birbirine temas eden farklı maddeler arasındaki çekim kuvveti. Bardaktaki suyu boşalttığımızda bir miktarının bardakta kalması buna bir örnektir.) kuvvetinin nispî olarak zayıf olması sebebiyle dünyadaki okyanus ve denizlerin kabarmasına veya alçalmasına vasıta olur. Bu hâdiseye “med-cezir†(gel-git) denir ve Ay'ın konumuna göre med (kabarma) veya cezir (alçalma, çekilme) hâdiseleri gözlenir. Dünya'daki med-cezir hâdiselerinin üçte biri Güneş, geri kalanı ise Ay'ın çekim kuvveti sebebiyle yaratılmaktadır.


Ay, med-cezir hâdisesinden dolayı Dünya'dan her yıl yaklaşık 4 cm uzaklaşmaktadır.5 Bu uzaklaşma ile beraber Dünya-Ay sisteminin açısal momentumunun korunması için Dünya'nın kendi etrafındaki dönme süresinin (1 gün) yılda 0.02 milisaniye uzadığı tesbit edilmiştir.6 Şu an yaklaşık 24 saat olan Dünya'nın kendi ekseni etrafında dönme süresinin, Ay ilk yaratıldığında 8 saat olduğu, arada geçen süre zarfında günlerin uzayarak şimdiki hâline geldiği belirlenmiştir.


Ay yaratılmasaydı Dünya üzerinde med-cezir hâdisesinin meydana gelmemesinden dolayı, 1 gün yaklaşık yine sekiz saat olurdu ki, bu da Dünya'nın 3 kat daha hızlı dönmesi demektir. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi, yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesine yol açabilir. Meselâ kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürn'ün bir gününün yaklaşık 10 saat olduğu, bu sebeple yüzeylerinde doğu-batı doğrultusunda saatte hızı 500 km'ye varan sert rüzgârların estiği bilinmektedir. Bu gezegenlerin atmosferlerinde ve dönme yönlerinde bu şiddetli rüzgârların yol açtığı toz bulutları dünyadan teleskoplarla görülebilmektedir.

gjupiter



Jüpiter'in, Hubble Uzay Teleskobu ile çekilmiş yukarıdaki fotoğrafında görülen siyah nokta, en yakınında dolanan uydusu Io'nun gölgesidir. Jüpiter 10 saatte bir dönüşünü tamamladıkça atmosferini de beraberinde sürükler. Sürüklenen atmosferle doğu-batı doğrultusunda rüzgârlar oluşturulur. Fotoğraftaki koyu ve beyaz sarımlar Jüpiter üzerindeki rüzgârların istikametini göstermektedir.


Ay olmasaydı, Dünya'nın daha hızlı dönmesinden dolayı hava, kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu ve yeryüzünde doğu-batı doğrultusunda saatteki hızı yaklaşık 160 km olan kasırgalar eserdi. Bu da başta insan olmak üzere kompleks yapıda olan canlıların yaşamasına sebepler açısından elverişsiz şartların meydana gelmesi demektir. Meselâ konuşma ve dinleme gibi temel beşerî faaliyetler de gerçekleşemeyebilirdi. Bir gün sekiz saat olacağı için başta insan olmak üzere bazı canlıların biyolojik saatleri ile gün saati arasındaki farktan dolayı hayat karmaşık bir vaziyet alacak ve birtakım biyolojik dengesizlikler yavaş yavaş belirecekti. Ay olmasa idi kabarma hâdisesi düşük olacak ve deniz canlıları için uygun bir ortam meydana gelemeyebilecekti.1


Ay, Dünya'nın dönme ekseninin 23,5 derece açıda dengelenmesinde de rol almaktadır. Dünya'nın bu eğikliğinin mevsimlerin meydana gelmesine, eğiklik açısının kutupların ve Ekvator'un dengeli miktarda güneş ışığı almasına vesile olduğu, böylece Dünya'da hayatın devam etmesine uygun iklim şartlarının oluşturulduğu bilinmektedir. 7


Ay'ın Dünya üzerindeki bir başka tesiri de, Güneş'ten gelen ışığı yansıtarak Dünya'nın 0,2 ºC ısınmasına sebep olmasıdır.8 Ayrıca Ay, uzay boşluğunda gezen göktaşlarına karşı bir kalkan vazifesi gördüğünden, yokluğunda Dünya yüzeyine daha fazla göktaşı düşebilirdi.


Uzaydan gelen kozmik ışınların çoğu, Dünya'ya giydirilen manyetik alan tarafından zararsız hâle getirilmektedir. Çok azı da, Dünya'ya ulaşıp atmosferdeki ve yeryüzündeki kimyevî hâdiselerin meydana gelmesinde rol oynamaktadır. Ay olmasaydı, Dünya ile birlikte merkezi de hızlı dönecekti. Dünya'nın merkezinde hızlı dönen sıvı dış çekirdek sebebiyle manyetik alan da daha kuvvetli olacaktı. Bu durumda hem atmosferin yapısında değişiklikler meydana gelecek, hem de bazı bakteriler ve manyetik alanı kullanarak yön bulan deniz kaplumbağaları, som balıkları, yılan balıkları, güvercinler, göçmen kuşlar gibi birçok canlı menfî tesir görecek ve çeşitli ekosistemler bugünkünden çok daha farklı olacaktı.


Bilindiği gibi Ay, Güneş'le birlikte insanlık tarihi boyunca bir takvim olarak kullanılmıştır. Yüce kitabımız Kur'ân'ı Kerîm, “… hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz …â€9 İlâhî beyanıyla Güneş ve Ay'ın bu hizmetine dikkatimizi çeker:


Ay bağlandığı gezegene nispetle bilinen en büyük uydudur (Dünya kütlesinin % 1,23'ü kadar bir kütleye sahiptir)4 ve bu büyüklük daha önce de belirtildiği gibi Dünya'nın hassas dengesinin meydana getirilmesinde veya hayatın yeryüzünde tesis edilmesinde kritik bir öneme sahiptir. Dünya üzerindeki tesirleri incelendiğinde, Ay'ın hayatımız için özel olarak yaratıldığı görülecektir. Ay'ın bu ayrıcalığına yine Kur'ân'ı Kerîm dikkatimizi şöyle çekiyor: “... O, Güneş'i ve Ay'ı da ince birer hesap ölçüsü kıldı…†10

Netice itibariyle Ay'ın, “Gökyüzünü yükseltip ona bir nizam ve ölçü verenâ€11 tarafından ince bir hesap ile nice hikmet ve faydalar yüklenerek insanlığın hizmetine sunulduğu anlaşılmaktadır.

Dipnotlar:

1. Neil Comins, “What If the Moon Didn't Exist? Voyages to Earths That Might Have Beenâ€, New York, HarperCollins, 1993
2. Rahmân Sûresi 5. âyet
3. Marcus Chown, “The planet that stalked the Earthâ€, New Scientist 14 Ağustos 2004 syf. 27-30
4. Paul D. Spudis, “Moonâ€, World Book Online Reference Center, NASA, 2004
5. Tony Phillips, “What Neil Buzz Left on the Moonâ€, Science, NASA 2004
6. Richard Ray, “Ocean Tides and the Earth's Rotationâ€, IERS, 2001
7. Paul J. Henney,
8. John Gribbin, “A Mysterious Monthly Temperature Cycle,†New Scientist, s. 18, 28 Ocak 1995
9. İsrâ Sûresi 12. âyet
10. En'âm Sûresi 96. âyet
11. Rahmân Sûresi 7. âyet


Kaynak:Bilimvadisi


Ay'ın Kuzey Kutbunun Daha Önce Görülmemiş Fotoğrafı

aykutup1

Ay'ın kuzey kutbu'nun mozaiği, kuzey yazı boyunca 1 ay süreyle çekilmiş yaklaşık 1000 adet fotoğrafın birleştirilmesi ile oluşturuldu.

Bu görüntü, 2009 yılından beri ay'ın yörügesinde dolanan Lunar Reconnaissance Orbiter'ın (Ay Keşif Uydusu) kamerası ile elde edildi. Oluşturulan bu mozaik, derinlik ve doğal açılar olmadan birleştirilmiş bir dairesel görüntü olduğu için tuhaf görünebilir. Ama ilginç olduğu bir gerçek.

aykutup12jpg


Kaynak : (12 Haziran 2012)





  • Matematiğin Gizemi


  • Atatürk'ün Gizemi


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Ay'ın Gizemi
Ay'ın Gizemi
http://img27.imageshack.us/img27/9873/resizephpxy.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/ayn-gizemi.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/ayn-gizemi.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content