Bilimde deneyin yeri nedir? Neden önemlidir? Bilimde deneyin yardımı ve deneylerin öğrettiği gerçekler hakkında bilgi. Bilimde Deney Neden ...
Bilimde deneyin yeri nedir? Neden önemlidir? Bilimde deneyin yardımı ve deneylerin öğrettiği gerçekler hakkında bilgi.
Bilimde Deney Neden Önemlidir?
DENEY
Bilimde, bir gerçeği göstermek için yapılan denemelere «deney» denir Bugünkü bilim adamları, gerçekleri kitaplardan okuyarak değil, deneyler yaparak öğrenirler Öğretimin birçok kollarında da deneyler önemli bir yer tutar.
Bilim hayatında deney o kadar önemlidir ki, çok defa sırf deney için özel makineler, cihazlar yapılır. Uçak yapımını ele alalım. Hazırlanan yeni bir uçak modeli «rüzgâr tüneli» denilen özel bir yere konulur. Burada uçağın havada karşılaşacağı çeşitli şiddetteki rüzgârların tam bir benzeri, büyük pervaneler vasıtasiyle, meydana getirilir. Bu deney sayesinde uçağın çeşitli yerlerinin uğrayacağı sürtünme, kanatlara düşen basınç hesaplanır.
Bilimde Deneyin Yardımı
XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren atılmaya başlayan roket ve uyduların çoğu da deney maksadını gütmüştür. Deney olarak fırlatılan birçok füzelerden toplanan bilgiler sayesinde, insanları uzaya uçurmak mümkün olmuştur. İnsanın uzaya gitmesi de daha ileride yapılacak teşebbüsler için bir deney mahiyetindedir.
Bir konu üzerinde deney yapılırken ilk elde edilen sonuçlara hemen güvenilmez. Aynı şartlar altında birçok deneyler yapılır. Eğer bütün deneyler aynı sonucu verirse o zaman yeni bir şey öğrenilmiş olur.
Deney yapmanın en büyük şartı dikkattir. Küçük bir dikkatsizlik yapılırsa harcanan emekler boşa gider. Bilim adamlarının çok zaman «dalgın» olmaları bundan ileri gelir; çünkü bir bilim adamı yeni bir buluşun deneyleri üzerinde çalıştığı müddetçe başka bir şeyle ilgilenmez, bütün aklını, zamanını buna harcar.
Bilim adamları, bir şeyin gerçek bilimsel değerini ancak deneylerin sonucuna dayanarak bulurlar. Deneylerin bildirdiği gerçekler de, artık bilim alanında bir kanun olarak kalır. Bazı önemli deneyler sonunda bulunan gerçekleri bugün hepimiz biliyoruz. Meselâ Arşimet‘in hamamdan çırılçıplak fırlayarak: «Eureka! Eureka!» (Buldum! Buldum !) diye bağırması bütün dünyada bir mesel haline gelmiştir. Aynı şekilde Büyük İngiliz fizik bilgini Newton‘un elmaların ağaçtan düşmesine bakarak yerçekimi hakkındaki kanunu bulması, Amerikalı bilim adamı Benjamin Franklin‘in elektrik üzerinde deneyler yapmak üzere fırtınalı havada uçurtma uçurması bilim tarihine geçen deneyler arasındadır.
Deneylerin Öğrettiği Gerçekler
Günlük hayatımızda mutlak doğru olduğunu sandığımız bazı şeyler vardır ki küçük bir deney bunların yanlışlığını göstermeye yeter. Meselâ dolaptan temiz ve kuru bir bardak alalım. Gözümüzle baktığımız zaman bunun kuru olduğuna hiçbir şüphemiz yoktur. Ama, bardağın altını bir mumun alevinde ısıtmaya başlarsak üst taraflarında su zerreciklerinin toplandığını görürüz. Çünkü bardağın cidarındaki gözle görülmeyen su molekülleri ısınma ile uçmuş, daha soğuk olan üst kesiminde yeniden yoğunlaşarak gözle görülür hale gelmiştir.
Bu bardağı gerçekten kurutmak için de şöyle bir deney yapalım: Bir miktar kalsiyum klorürü (tuzu) bir tabağa koyarak bardağı bunun üzerine ters kapatalım. Birkaç dakika bu şekilde tutalım. Ondan sonra ilk denemeyi tekrarlayalım. O zaman su zerreciklerini göremeyiz. Çünkü tuz bütün su moleküllerini emmiştir.
Selüloz, şeker, nişasta gibi bileşimlerde de su vardır. Bunlara «karbonhidratlar» denir. Hepsinde karbon, hidrojen ve oksijen bulunur. Bunlardaki hidrojenle oksijenin oranı genel olarak sudaki oran gibidir. ,Bu bakımdan, görünüşte kuru gibi olan nişasta, şeker veya selülozu ısıtırsanız su buharı çıkar, daha fazla ısıtılırsa bileşim bozulur, su tamamen ayrılır.
YORUMLAR