İnsanların en mühim özelliği düşünme kabiliyetidir. Sıhhatli bir yaşam sürebilmeleri için, işlerini başarı göstermiş bir biçimde yapabilmele...
İnsanların en mühim özelliği düşünme kabiliyetidir. Sıhhatli bir yaşam sürebilmeleri için, işlerini başarı göstermiş bir biçimde yapabilmeleri için düşünmeye, düşünceye gereksinimleri vardır. İşte bir yazarın da edebî metin ortaya koymasında onun fikirleri ön plana çıkar.
Derhal her edebî metnin arka planında bir fikir vardır. Eğer bu fikir eğer olmazsa metni yapısal olarak ortaya koymak, vakaları kurgulamak, kişileri anlatmak mümkün değildir. Fakat bu fikir bir felsefî metinde olduğu benzer biçimde, edebî metnin tamamına yayılmaz. Edebiyat metninde felsefeyle ilgili bir mevzuya yüzeysel bir şekilde değinilir. Bu fikir bir ya da birden fazla tümcede felsefe boyutunda, felsefeye özgü bir anlatımla dile getirilir. Aslına bakarsan felsefî bir mevzuyu edebî metnin tamamında anlatmak ya da mevzunun ağırlıklı olarak felsefi yönüne değinmek, edebî metnin değerine, işlevine gölge düşürür.
Madde ve yaşamayı türlü yönleriyle inceleyen bir fikir sistemi olan felsefe, bazen araç olarak edebî metinleri kullanmıştır. Bir takım edebî metinlerin arka planında bir takım düşünceler yatar. Toplumları etkileyen bu düşünceler, felsefî metin yalınlığıyla değildir, değiştirilip dönüştürülerek anlatılır. Sayfalarca devam eden bir edebî metnin arkasında bir cümlelik, bir iki kelimelik bir fikir olabilir. Edebî metin, bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılır. Mesela Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı, Düşüş vs.) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir.
YORUMLAR