Element : (Özet) Kimyasal metodlarla daha rahat parçacıklara ayrılamayan, aynı cins atomlardan meydana gelen en rahat yapıdaki madde. Elemen...
Element : (Özet) Kimyasal metodlarla daha rahat parçacıklara ayrılamayan, aynı cins atomlardan meydana gelen en rahat yapıdaki madde.
Element Nedir : (Detay)
Kimyasal çözümlemeyle ayrıştırılamayan ya da bireşim yöntemiyle elde edilemeyen maddeye Element, denir. Elementler Aynı Cins Atomlardan meydana gelen saf maddelerdir.
Elementlerin özellikleri
Elementler fizyolojik ve kimyasal yollarla kendisinden daha rahat maddelere ayrıştırılmazlar. Elementlerin en minik yapı taşları atomdur. Elementler sembollerle gösterilir. Elementler saf maddelerdir. Elementleri öz kütleler i ve erime, kaynama noktaları sabittir. Elementler tabiatta hem katı, hem Sıvı hem de gaz halinde bulunurlar.Saf ve benzeşik maddelerdir Durağan(durgun) öz kütleleri vardır.
Kullandığımız Elementler
Hidrojen, Oksijen ve karbon vücudumuzu oluşturan başlıca elementlerdir. Ötekiler de azca miktarlarda olmasına karşın yaşantımız için olmazsa olmaz önemdedirler. Bu elementler yapımızda yer aldıkları benzer biçimde onları hayatımız süresince doğadan sağlarız. Lüzumlu olmadığı halde birçok element bedenimize girer. Sadece onları zararsız hale getirecek özelliklerimiz vardır. Genel olarak bakarsak yaşamamız için ihtiyaç duyulan element miktarının çok olmadığını görürüz. Selenyum çok önemlidir. Fakat ihtiyaç duyulan dozun üstündeki miktar öldürücüdür. Canlı organizmaların,kendilerine ihtiyaç duyulan maddeleri hangi oranda alacağı evrim ile belirlenmiştir.
Aynı şekilde yararsız olan yabancı maddelere karşı direnç te Gelişim sürecinde kazanılmıştır. Bu direncin seviyesi, çevrelerindeki element çokluğu ile ilgilidir. Başka bir ifade ile, Canlılar lüzumlu ve gereksiz Elementlerle iç içe yaşar. Fakat evrimsel birikimleri ile metabolizmaları yaşamsal ayrımı gerçekleştirir. Elementlerin birbirleri ile birleştiklerinde bizlere acayip gelen özellikleri vardır. Hem oksijen hem de Hidrojen ateşe karşı duyarlıdır. Oksijenin bizzat kendisi yanıcı değildir,yalnız başka maddelerin yanmasını kolaylaştırır.
Hidrojen gaz halinde iken son aşama yanıcıdır. Fakat bir ar Aya geldiklerinde ort aya çıkan özellik tam tersidir. Ayrı ayrı yanma vakasını tetikleyen bu iki element uygun oranda birleştiklerinde ateşi söndürür.
sodyum kararsız bir Elementtir. klor ise oldukça toksiktir,doğrusu bünyede zehirlenme tesiri yapar. su içine azca oranda bile saf Sodyum atılırsa güçlü bir patlama olur. Klor azca yoğunlukta kullanılır ise Mikroorganizmaları yok eder. Fakat yoğunluğun artması bizim için çok tehlikelidir.
Nitekim Yüzme havuzlarına mikrop öldürücü olarak atılan klor çok seyreltilmiş haldedir. Buna karşın onun varlığını hissederiz. Ayrı ayrı bizlere zararı dokunan olan bu iki element bir araya ulaşınca garip bir oluşum gerçekleşir.Sodyum klorür. Kısaca yemeklerimize kattığımız sofra tuzu. Bir element naturel yollardan bünyemize girmiyorsa ona karşı direnç sistemimiz yoktur. Şžo şekilde de ifade edebiliriz:Yaşantımız için direkt ya da dolaylı ilgisi olmayan maddeler bizim için zararlıdır. Mesela kurşun insan açısından zehirlidir.Zira onu zararsız hale getirecek savunmamız yoktur. Cıva ve plütonyum da böyledir.
Elementlerin sınıflandırılması
Elementler kimyasal özellikleri bakımından üçe ayrılır. Metaller ametaller Soy gazlar .
Metaller
Tabiatta atomik halde bulunur.
Çoğu zaman yüzeyi parlak görünüşlüdür.
Levha ve tel haline getirilebilir.
Isı ve Elektrik akımını iletir.
Oda sıcaklığında hepsi katıdır. ( cıva hariç )
Ametaller
Yüzeyleri parlak görünüşlü değil, mattır.
Çoğu zaman erime noktası düşüktür.
Katı olan ametaller tel ve levha hâline getirilemez. Kırılgandır.
Tabiatta oda sıcaklığında üç halde de bulunur. ( Klor gaz, brom Sıvı, iyot katıdır. )
elektrik akımını iletmez. ( Karbonun bir allotropu olan grafit hariç )
Soy gazlar
He, Ne, Ar, Kr, Xe, Rn Elementleri soy gazdır.
Soy Gazlar son yörüngesinde maksimum sayıda elektron bulundurur. Bu s ayı Helyum için 2, öteki beş soy gaz için 8 dir.
Soy gazlar yansız atomlar olarak kalmayı tercih ederler. Elektron almaz, vermez ve ortaklaşmazlar.
Elementlerin Simgeleri
Element simgesi, her elemente ilişik bir ya da iki harften oluşan simgelerin, internasyonal geçerliliği vardır. Çok azca sayıda elementin bilinmiş olduğu zamanlarda, Elementler, Yayla’nun Eski Yunanlıların kullandığı toprak - hava - su ve ateş sembollerinden yapmış olduğu uyarlamalarla simgeleniyordu. Ondan sonra yeni elementler keşfedildikçe, tüm elementlerin eninde sonunda †altın “a dönüşeceği düşüncesinden yola çıkan simyacılar tarafınca, Güneş ( Altın ) merkezli sistemdeki her gezegenin adı, bir elemente verildi. O dönemde malum elementlerin bazılarının †simya †sembolleri kullanılıyordu.
Element ele alınacak bir mevzu fakat tartışılması uzun devam eden bir münakaşa olurdu kimyacılarla felsefecilerin yapmış olduğu bir münakaşa hayalleniyor beynimde. gerçellik,soyut,somut,kişisellik,kristizm.benzer biçimde mevzular açılır. elementler çok uçuk bir mevzu tartışılması zor ve güç. basite indirgenirse. doğda bulunan 4 ana yaşam membaıdır.
Yeryüzündeki Elementler
Çevremizde en bolca bulunan element oksijendir.
Yerkabuğunun nerede ise %50 sini oluşturur.
Bazı elementlere ,mesela fransiyuma çok nadir rastlanır.
Bolluk açısından oksijenden sonrasında gelen elementin hangisi olduğu bir çok şahıs için şaşırtıcıdır.
Bu,silikondur.Titanyum onuncu sıradadır.
Elementlerin dünyamızın yapısındaki miktar olarak çokluğu bizi iyi mi etkisinde bırakır?
Herşeyden ilkin bolluk sıralaması onları tanımamızı gerektirmez.
Normal olarak kimyager ve eczacı benzer biçimde meslekten olmayan kişilerden bahsediyorum.
Hatta onları kullanıyor olmamız bile adlarını duymamız açısından mühim değildir.
Minimum bildiğimiz elementlerden birçoğu ,daha iyi bildiklerimizden daha boldur.
Mesela dünyamızda bakırdan çok seryum vardır.
Lantan miktarı, kobalt ve nitrojenden daha çoktur.
Bir şaşırtıcı saptama daha:Derhal hepimiz kalayı duymuştur.
Fakat praseodim,samaryum,gadolimyum gibilerden daha azdır.
Elementlerin bolluğu ile onların keşfedilme zamanı içinde bir ilgi olmayabilir.
Aliminyum miktar açısından dördüncüdür.
Çevremizdeki her maddenin onda biri kadardır.Fakat keşfedilmesi 19.yy.dır.
En garip olgu ise element bolluğunun,onların önemi ile ilgisiz oluşudur.
Karbon ,miktar olarak 15. sıradadır ve yerkabuğunun yalnız %0,05 ini oluşturur.
Sadece yaşam için eğer olmazsa olmaz diyebileceğimiz derecede önemlidir.
Karbon atomu öteki atomlarla kolayca birleşebilir.Canlıların protein ve DNA yapımında yer alır.
Sadece yaşamsal açıdan son aşama bağımlı olduğumuz karbonun sayısı yapımızda çok değildir.
İnsan vucudundaki her 200 atomdan 126 tanesi hidrojen,51 tanesi oksijendir.
Karbon sayısı ise yalnız 19 tanedir.Bu 200 atomun geri kalan 3 tanesini nitrojen teşkil eder.
İsmini sıraladığım elementlerin haricinde kalan öteki elementler yaşamın doğuşu için lüzumlu değildir.
Buna karşın yaşamın devamı açısından son aşama önemlidirler.
Mesela hemoglobin üretmek için ne olursa olsun demir lazımdır.Ya da kobalt, B12 vitamini için gereklidir.
Molibden,manganez,vanadyum benzer biçimde elementler enzimlerimizin işlemesini sağlarlar.
Fakat bu üçünün kendi içimizde varolduğunu kaç şahıs bilincinde?
Hidrojen,oksijen ve karbon vucudumuzu oluşturan başlıca elementlerdir.
Ötekiler de azca miktarlarda olmasına karşın yaşantımız için olmazsa olmaz önemdedirler.
Bu elementler yapımızda yer aldıkları benzer biçimde onları hayatımız süresince doğadan sağlarız.
Lüzumlu olmadığı halde birçok element vucudumuza girer.
Sadece onları zararsız hale getirecek özelliklerimiz vardır.
Genel olarak bakarsak yaşamamız için ihtiyaç duyulan element miktarının çok olmadığını görürüz.
Selenyum çok önemlidir.Fakat ihtiyaç duyulan dozun üstündeki miktar öldürücüdür.
Canlı organizmaların,kendilerine ihtiyaç duyulan maddeleri hangi oranda alacağı evrim ile belirlenmiştir.
Aynı şekilde yararsız olan yabancı maddelere karşı direnç te gelişim sürecinde kazanılmıştır.
Bu direncin seviyesi, çevrelerindeki element çokluğu ile ilgilidir.
Başka bir ifade ile,canlılar lüzumlu ve gereksiz elementlerle iç içe yaşar.
Fakat evrimsel birikimleri ile metebolizmaları yaşamsal ayrımı gerçekleştirir.
Elementlerin birbirleri ile birleştiklerinde bizlere acayip gelen özellikleri vardır.
Hem oksijen hem de hidrojen ateşe karşı duyarlıdır.
Oksijenin bizzat kendisi yanıcı değildir,yalnız başka maddelerin yanmasını kolaylaştırır.
Hidrojen gaz halinde iken son aşama yanıcıdır.
Fakat bir araya geldiklerinde ortaya çıkan özellik tam tersidir.
Ayrı ayrı yanma vakasını tetikleyen bu iki element uygun oranda birleştiklerinde ateşi söndürür.
Sodyum kararsız bir elementtir.Klor ise oldukça toksiktir,doğrusu bünyede zehirlenme tesiri yapar.
Su içine azca oranda bile saf sodyum atılırsa güçlü bir patlama olur.
Klor azca yoğunlukta kullanılır ise mikroorganizmaları yok eder.
Fakat yoğunluğun artması bizim için çok tehlikelidir.
Nitekim yüzme havuzlarına mikrop öldürücü olarak atılan klor çok seyreltilmiş haldedir.
Buna karşın onun varlığını hissederiz.
Ayrı ayrı bizlere zararı dokunan olan bu iki element bir araya ulaşınca garip bir oluşum gerçekleşir:
Sodyum klorür.Kısaca yemeklerimize kattığımız sofra tuzu.
Bir element naturel yollardan bünyemize girmiyorsa ona karşı direnç sistemimiz yoktur.
Şžo şekilde de ifade edebiliriz:
Yaşantımız için direkt ya da dolaylı ilgisi olmayan maddeler bizim için zararlıdır.
Mesela kurşun insan açısından zehirlidir.Zira onu zararsız hale getirecek savunmamız yoktur.
Civa ve plütonyum da böyledir.
YORUMLAR