Halk Edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. Dil., şekil, mevzular, duyarlıklar bakımından halk k...
Halk Edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. Dil., şekil, mevzular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır.
HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ
İslamiyet'ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı içindeki biçimidir. Bir anlamda sözlü edebiyat dönemimizin gelişmiş biçimi olarak düşünebiliriz. Halk edebiyatı ürünleri yazılı değildir. Müzik eşliğinde sözlü olarak oluşur. Divan edebiyatında olduğu benzer biçimde şiir gene egemen türdür. Şžiirlerde başlık yoktur, biçimiyle adlandırılır. Nazım birimi dörtlüktür. Ölçü, hece ölçüsüdür, En fazla yedili, sekizli, on birli kalıplar kullanılmıştır. Şžiirlere genel olarak yarım uyak hakimdir. Dil halkın konuşmuş olduğu günlük konuşma dilidir. Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. Benzetmeler somut kavramlardan yararlanılarak yapılır. Söyledikleri her şey gerçek yaşamdan alınmadır. Bilhassa 18. yüzyıldan itibaren halk şairleri, divan şairlerinden etkilenerek aruzun belirli kalıplarıyla şiirler yazmayı denemişlerdir. Hatta divan şiirinin mazmunlarını da kullanmışlardır. Bu durumun ortaya çıkmasında halk şairlerinin, aydınlar ve divan şairlerince hor görülmelerinin, değersiz ve kuvvetsiz sayılmalarının tesiri de vardır. Halk şiirinde “mâni†ve “koşma†tipi olarak iki ana şekil vardır. Aslında azca sayıda olan diğeri biçimler bu iki ana biçimden çıkmıştır.Dizelerin kümelenişi, dizelerin hece sayısı ve uyak düzeni bakımından özellik gösterenler “biçimâ€, biçimi ne olursa olsun mevzu bakımından benzerlerinden ayrılanlar da tür adı altında toplanmıştır.
I. Anonim Halk Şžiiri Nazım Biçimleri:
MÂNİ: Halk şiirinde en minik nazım biçimidir. Yedi heceli dört dizeden oluşur. Uyak düzeni aaxa şeklindedir. Birinci ve üçüncü dizeleri özgür, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı mâniler de vardır (xaxa).Mânilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Temel duygu ve fikir son dizede ortaya çıkar. Başlıca mevzusu aşk olmakla beraber bunun haricinde türlü mevzularda da yazılabilir.Le beni eyle beni İpek yorgan düreyimElekten ele beni Aç koynuna gireyimAlacaksan al artık Açıldıkça ört beniDüşürme dile beni Var olduğun bileyimBirinci dizesi yedi heceden azca olan mâniler de vardır. Dizeleri cinaslı uyaklarla kurulduğu için bu şekilde mânilere “Cinaslı Mâni†ya da “Kesik Mâni†denir.Bugün al SürüneYârim giymiş bugün al Madem çoban değilsinŞžâd edersen bugün et Ardındaki sürü neCan alırsan bugün al Ben bir körpe kuzuyum Al kat beni sürüne Beni bu şekilde yandıran Sürüm sürüm sürüne
TÜRKÜ: Türlü ezgilerle söylenen anonim halk şiiri nazım biçimidir. Söyleyeni belli türküler de vardır. Halk edebiyatının en varlıklı alanıdır. Anadolu halkı tüm acılarını ve sevinçlerini türkülerle dile getirmiştir.Türkü iki bölümden oluşur. Birinci bölüm aslolan sözlerin bulunmuş olduğu bölümdür ki buna “bent†adı verilir.İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen nakarattır. Bu bölüme “bağlama†ya da “kavuştak†denir.Türküler, çoğu zaman yedili, sekizli, on birli hece kalıplarıyla yazılmıştır. Mevzuları çok değişik olabilir. Ninniler de bu gruptandır.Söğüdün yaprağı narindir narinİçerim yanıyor dışarım serin( bent )Zeynep’i bu hafta ettiler gelin Zeynebim Zeynebim anlı Zeynebim Üç köyün içinde şanlı Zeynebim ( nakarat )
II. Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri:
KOŞžMA: Halk edebiyatında en fazla kullanılan biçimdir. Çoğu zaman hece ölçüsünün on birli (6+5 ya da 4+4+3) kalıbıyla yazılır. Dörtlük sayısı üç ile beş içinde değişmiş olur. Şžair koşmanın son dörtlüğünde adını ya da mahlasını söyler. Uyak düzeni çoğu zaman şöyleki olur:baba - ccca - ddda...Eğer benim ile gitmek dilersenEğlen güzel yaz olsun da gidelimBizim iller kıraçlıdır aşılmazYollar çamu kurusun da gidelim...... ...... .....Karac’oğlan der ki buna ne yararAsla rağbet kalmadı yoksula baydaBu ayda eğer olmazsa gelecek aydaOnbir ayın birisinde gidelim
DESTAN: Dört dizeli bentlerden oluşan, oldukça uzun bir nazım biçimidir. Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden fazladır. Çoğu zaman hece ölçüsünün on birli kalıbıyla yazılır. Uyak düzeni koşma gibidir.baba - ccca - dddaDestanın son dörtlüğünde ozan mahlasını söyler.Mevzuları bakımından destanları cenk, yangın, zelzele, salgın hastalık, meşhur kişilerin yaşamları, mizahi....benzer biçimde gruplanadırabiliriz. Esnaf Destanı ................................... Nalbant oldum kırdım nalın çoğunu Bir katır nalladım dinle oyunu Meğer acemiymiş bilmiyorum huyunu Çenemi teptirdim nalın sökerken Manav oldum elma armut sav çürür Cambaz oldum ip üstünde kim yürürKasap oldum her gün gözüm kan görür Yüreğim bayıldı kana bakaraken Ben bu sanatları tek tek dolaştım Yine gelip şairliğe bulaştım Kâmili mürşidin eline düştüm Tekke-i aşk içre çile çekerken.
SEMÂİ: Hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla yazılır (4+4 duraklı ya da duraksız). Dörtlük sayısı üç ile beş içinde değişmiş olur. Semâilerin kendine özgü bir ezgisi vardır ve bu ezgiyle okunması mümkün. Uyak düzeni koşma gibidir:baba - ccca - dddaSemâilerde daja çok sevgi, tabiat, güzellik benzer biçimde mevzular işlenir.İncecikten bir kar yağar Karac’oğlan eğmelerinTozar Elif Elif diye Gönül sevmez değmelerinDedil gönül abdal olmuşİliklemiş düğmelerinGezer Elif Elif diyeÇözer Elif Elif diye.
VARSAÄžI: Cenup Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Türklerinin hususi bir ezgiyle söyledikleri türkülerden gelişmiş bir biçimdir. Dörtlük sayısı ve uyak düzeni “Semâi†gibidir. Varsağılar yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir. Bu da dörtlüklerin içindeki “bre†“hey†“behey†benzer biçimde ünlemlerle sağlanır. Halk edebiyatında en fazla varsağı söylemiş ozan Karacaoğlan’dır.Bre ağalar bre beylerBehey elâ gözlü dilberÖlmeden bir dem sürelimVaktin geçer demedim miGözümüze kara toprakHarami olmuş gözlerinDolmadan bir dem sürelim Beller keser demedim mi Karacoğlan
TÜRKÜ: Hece ölçüsünün türlü kalıplarıyla söylenen ezgili, anonim şiirlerdir. Kimi zaman de kime ilişik olduğu malum şiirler, türkü formlarıyla söylenir. Türkülerde çoğu zaman iki bölüm bulunur. Birincisi, şiirin iskeletini oluşturan “aslolan bölüm†; ikincisi “kavuştakâ€tır. Kavuştaklar, aslolan bölümlerin arasına gelmiş olarak onları birbirine bağlar.
Ã‚ŞžIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
Âşık edebiaytı nazım türleri çoğu zaman koşma ve semâi biçimiyle yazılır. Bu türler koşma ve semâilerden mevzuları bakımından ayrılır.
GÜZELLEME: Tabiat güzelliklerini anlatmak ya da hanım, at benzer biçimde sevilen varlıkları övmek için yazılan şiirlerdir.Kulak verin ağalar medhin eyleyimYokuşa yukarı kekli sekişliElma yanaklımın kara kaşlımın İnişe aşağı tavşan büküşlüO gül yüzlerine kurban olayım Düşmanın görünce şahin bakışlıDal gerdanlımın da sırma saçlımınKuğuya benziyor boynu kıratın Noksani Köroğlu
TAŞžLAMA: Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yanlarını eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir.Ormanda büyüyen adam azgınıÇarşıda pazarda insan beğenmezMedres kaçkını softa bozgunuMerhaba vermek için kesan beğenmez Kazak Abdal
KOÇAKLAMA: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla cenk ve dövüşleri özetleyen şiirlerdir.Köroğluyum medhim merde yeğineKoç yiğit değişmez cengi düğüneSere serpe gider düşman önüneÖlümü karşılar meydan içinde
AÄžIT: Bir kimsenin ölümü üstüne duyulan acıları anlatmak amacıyla söylenen şiirlerdir (Anonim halk şiiri ürünü olan ağıtlar da vardır).Civan da canına bu şekilde kıyar mıHasta başın taş yastığa koyar mıErgen kıza beyaz bezler uyar mıAl giy allı balam şalların hani Hıfzi
MUAMMA: Kapalı bir şekilde anlatılan bir olayın ya da bilginin okuyucu tarafınca anlaşılmasını, bunlarla ilgili soruların cevaplandırılmasını isteyen bir tür manzum bilmecedir.
NASİHAT: Bir şey öğretmek,bir düşüncenin yayılmasına çalışmak benzer biçimde amaçlarla söylenen didaktik şiirlerdir.
NOT: “Destan, tanrısal, nefes ve demeâ€, hem birer nazım biçimi, hem de tür olarak değerlendirilir
HALK ŞžAİRLERİNİN GRUPLANDIRILMASI
Halk şairleri, halk şiirinin yerleşmiş kurallarına bağlı kalmakla beraber, türlü kültürel nedenlerle dil, ifade, ölçü kullanımı bakımından değişik yönelişler içine girebilmektedirler. Ek olarak yaşadıkları çevre de onların sanat anlayışlarını farklılaştıran bir etmen olarak karşımızı çıkmaktadır. Halk şairlerini, işte bu benzer biçimde noktaları dikkate alarak şöyleki ayırıyoruz:
1. GÖÇEBE(GEZGİN) ŞžAİRLER Bir yere bağlı kalmadan gezerler. Çoğu zaman eğitim görmedikleri için, Divan Edebiyatı’ndan etkilenmezler. Dilleri sadedir. Hece ölçüsüne bağlıdırlar. Geleneksel şiir anlayışını sürdürürler.
2. YENİÇERİ ŞžAİRLER Osmanlılar zamanında askerlik, yaşam boyu devam eden bir meslekti. Orduda vazife içinde şairler yetişmiştir. Bunlar, katıldıkları savaşlarla ilgili yiğitlik şiirleriyle dikkati çekerler. Dil, ifade, ölçü bakımından, göçebe şairler benzer biçimde geleneksel şiir anlayışına bağlıdırlar.
3. KÖYLÜ ŞžAİRLERHayatları köylerde, kasabalarda geçer. Büyük kentlerle ilgileri olmadığı için, şehir kültüründen, Divan Edebiyatı’ndan etkilenmeden, halk şiiri geleneklerine bağlı kalmışlardır.
4.KENTLİ ŞžAİRLERÇoğu zaman Divan Edebiyatı’nın tesirinde bırakılırlar. Hem Halk, hem de Divan Edebiyatı tarzında şiirler söylerler. Dillerinde Arapça ve Farsça sözcüklerin oranı yüksektir. Hece ölçüsüyle beraber aruza da yer verirler.
5. TASAVVUF (TEKKE ) ŞžAİRLERİTekkelerde yetiştikleri, din ve tasavvuf mevzusunda eğitim gördükleri için, dilleri, göçebe, yeniçeri ve köylü şairlere nazaran kimi zaman daha ağırdır. Ara sıra Divan Edebiyatı’nın dil, ifade, şekil, ölçü özelliklerini taşıyan şiirler söylerler. Mesela Yunus Emre bile, aruz ölçüsü ve mesnevi düzeniyle Risaletü’n-Nushiyye adlı bir yaratı vermiştir.
HALK ÖYKÜLERİ
Halk öyküleri, destanların zaman içinde şekil ve öz değişimine uğramaları sonunda ortaya çıkmış sözlü eserlerdir. Anonimdir. Başlıca türleri şunlardır:
1. DESTAN ÖYKÜLERDestanlardaki olağanüstülük benzer biçimde bazı özellikleri sakınan halk öyküleridir XIII.-XIV.yüzyılda Doğu Anadolu’da ortaya çıkan Dede Korkut Öyküleri ile Köroğlu Öyküsü, bu türün tanınmış örnekleridir.
2. AŞžK ÖYKÜLERİİki sevgilinin aşkını, bunların kavuşmasını önleyen engellerle mücadelesini özetleyen öyküler olup en tanınmışları Kerem ile Aslı, Emrah ile Selvi, Asuman ile Zeycan ,Aşık Acayip.v.b.’dir.
3. DİNİ ÖYKÜLER İslamiyet’in yayılmasına katkıları olan kişilerin hayatlarını ve mücadelelerini temel alan öykülerdir .Hz. Ali’nin savaşlarını özetleyen Kan Kalesi Cengi, Hayber Kalesi Cengi; Anadolu’da İslamiyet’in yayılması için savaşım eden komutanların savaşlarını özetleyen Battal Gazi Öyküsü, Dnişment Gazi Öyküsü benzer biçimde sözlü, anonim eserler, bu türün örnekleri içinde yer alır.
TEKKE EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
Din ve tasavvufla ilgili terimi duygu, fikir, ilke ve kuralları halka yaymak amacıyla bir tarikata bağlı şairlerce yazılan şiirlerdir.
İLAHİ: Din ve tasavvuf konularının işlendiği şiirlere “ilahi†denir. Tanrıyı övmek, ona yalvarmak için yazılan şiirlerdir. Hususi bir ezgiyle okunması mümkün. Koşma benzer biçimde uyaklanan ilahilerde 4-4 duraklı 8’li ölçü kullanılır.
Aden aden dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı
Bana seni gerek seni
Yunus Emre
NEFES: Bektaşi şairlerinin yazdıkları tasavvufi şiirlere denir. Nefeslerde çoğu zaman Hz. Muhammet ve Hz. Ali için de övgüler bulunur.
Pir Sultan Abdal şâhımız
Hakk’a ulaşır yolumuz
On iki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
Aleviler, bu türde yazılmış olan şiirlere “DEME†adını verirler.
İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir.
ŞžATHİYÂT-I SOFİYÂNE: İnançlardan alaylı bir üslupla söz eder benzer biçimde yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır. Bu tür şiirlere çoğu zaman Bektaşi şairlerinde rastlanır. Medrese hocalarına nazaran bu şathiyeler sövgü sayılır.
Yücelerden yüce gördüm
Erbabsın sen koca Tanrı
Âlem okur kelâm ile
Sen okursun hece Tanrı
Asi kullar yaratmışsın
Varsın şöyleki dursun deyü
Anları koymuş orada
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı
NOT: Manzum olmayan Anonim Halk Edebiyatı ürünleri de vardır. Bu tarz şeyleri masallar, halk öyküleri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Battal Gazi, Hz. Ali Cenkleri.........), bilmeceler, atasözleri, deyimler, Karagöz ve ortaoyunları şeklinde sıralayabiliriz.
HALK EDEBİYATININ ÖNEMLİ ŞžAİRLERİ
YUNUS EMRE: (13.yy) Tasavvuf düşüncesini benimseyen ozan Tanrı aşkını ve insan sevgisini dile getirmiştir.Tekke edebiaytının en lirik şairidir. Halkın konuşmuş olduğu Türkçeyi bir edebiyat dili haline getirmiştir. Yalın ve içten bir söyleyişi vardır. Ara sıra aruz ölçüsüyle ve divan edebiyatı anlayışıyla da şiirler yazmıştır.Tüm insanların eşit ve kardeş olduğuna inanmış; dil, din, ırk ayrımı yapılmasına karşı çıkmıştır. Türkçe divan sahibi ilk şairdir. Ek olarak Risaletü’n-Nushiyye adlı öğretici bir mesnevisi vardır.
HACI BAYRAM VELİ : XIV.yüzyıl ikinci yarısıyla XV. Yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir tasavvuf şairidir. Bayramiyye tarikatını kurmuştur. Yunus Emre tesirinde mütevazı bir dil ve lirik bir anlatımla dile getirmiş olduğu şiirlerinden yalnızca birkaç tanesi bilinmektedir.
KAYGUSUZ ABDAL: (16.yy) Softa görüşle alay eden özgür düşünceli bir Bektaşi şairidir. Hem heceyle hem de aruzla yazılmış şiirleri vardır.
PİR SULTAN ABDAL: (16.yy) Alevi-Bektaşi şiir geleneğinin en meşhur şairidir. Dinsel inançların etkili olduğu bir ayaklanmanın önderliğini yapmış, asılarak öldürülmüştür. Şžiirini bir vasıta olarak kullanmasına karşın kuru bir öğreticiliğe düşmemiş, şiirini duygu yönünden de beslemiştir.
KÖROÄžLU: (16.yy) Çoğunlukla koçaklama türünde örnekler vermiş coşkulu şiirler söylemiştir. Bolu Beyi’yle olan mücadelesi efsaneleşen ozan, halkın gönlünde yerini almıştır.
KARACAOÄžLAN: (17.yy) Din dışı mevzularda yazmış, yaşama luğu, insan ve tabiat sevgisini dile getirmiştir. Âşık edebiyatının duygu yönünden en varlıklı ve kuvvetli şairidir.. Yaşamı hakkında kati bilgilere haiz olmadığımız Karacaoğlan’ın XVI ya da XVII . yüzyılda Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayıp gezdiği sanılmaktadır. Şžair Toroslar’da, Türkmen boyları içinde yetişmiş; göçebe bir ozan olarak Anadolu içinde ve haricinde gezmiştir. Geleneksel şiirin dil, ifade, ölçü anlayışından ayrılmadan aşk, tabiat, ölüm, ayrılık benzer biçimde temaları işlemiştir;bilhassa koşma ve semai biçimlerinde büyük başarı kazanmıştır.
GEVHERİ: (17.yy) Aruz ölçüsünü de sıkça kullanan Kırımlı bir halk ozanıdır.
DERTLİ: (19.yy) Toplumsal yergi içerikli, softalığı, yobazlığı eleştiren şiirleriyle tanınan Bolu’lu bir halk ozanıdır.
DADALOÄžLU: (19.yy) Çukurova yöresinde yetişen halk şairlerindendir. Türkmen boylarının yerleşik hayata geçirilmesi için 1865’te yöreye yollanan Fırka-i İslahiye adlı Osmanlı ordusuyla Türkmenler arasındaki çatışmalara katılmış, bu vakaları yiğitçe bir eda ile koçaklamalarına yansıtmıştır. Ek olarak aşk ve doğadan söz eden şiirleri de başarılıdır. Şžiirlerini temiz bir halk diliyle ve hece ölçüsü ile yazmıştır.
Ã‚ŞžIK VEYSEL: XX. yüzyıl halk şairidir. Şžarkışla’da doğup büyümüş, Cumhuriyetin onuncu senesinde Ankara’ya gelmiş olarak şiirlerini okumuş, bundan sonrasında ünü yayılmaya adım atmıştır. Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığıyla gözünü kaybeden ozan; çoğu zaman seyyah bir yaşam sürmüş ; şehir şehir dolaşarak aşktan, doğadan , kardeşlikten, birlikten, sulh içinde yaşamaktan ve insanı insan icra eden erdemlerden bahseden şiirlerini saz eşliğinde söylemiş; bu içeriğin halka yakın düşmesi , ona kitlesel bir sevginin doğmasına yol açmıştır. Tasavvuf felsefesinin kazandırdığı hoşgörü anlayışı, şiirinin temellerinden biridir. Şžiirlerini Deyişler, Sazımdan Sesler adlı iki kitapta toplamıştır. Son olarak tüm şiirlerini , Umut Yaşar Oğuzcan tarafınca Dostlar Beni Hatırlasın adıyla yayımlanmıştır.
YORUMLAR