Kabuk Nedir?

Kabuk -ğu isim 1 . Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı korumuş olan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır: &...

Kabuk -ğu

isim





1 . Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı korumuş olan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır:

"Ağaç kabuğu."- .
"Meyve kabuğu."- .
"Midye kabuğu."- .

2 . Ekmeğin pişme esnasında içinden daha çok sertleşen dış kısmı.

3 .
(gök bilimi) Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman:

"Yer kabuğu."- .

4 . tıp
Deri üstünde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm.

5 .
(hayvan bilimi) Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı:

"Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak."- S. F. Abasıyanık.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • kabuğu dışına çıkmak
  • kabuğuna çekilmek
  • kabuğunu çatlatmak (ya da kırmak)
  • kabuk bağlamak (ya da tutmak)
  • kabuk benzer biçimde
Birleşik Sözler

  • kabuk bilimi
  • kabuk böcekleri
  • kabuk değişiklik yapma
  • kabuk kahvesi
  • kabuk yönetim
  • böcekkabuğu
  • denizkabuğu
  • fındıkkabuğu
  • limon kabuğu
  • meyve kabuğu
  • yer kabuğu









  • Kıtasal Kabuk


  • Rüyada Kabuk Görmek


  • Fındığın kabuk kısmına ne ad verilir?




Kabuk (Botanik)
Temel Britannica





Ağaç ve çalıların beden, dal ve kökleri aynı insan vücudunu saran deri kat­manı benzer biçimde kabuk denen bir örtüyle kaplıdır. Odunsu bitkilerde koruyucu bir rol oynayan bu kalınca katmana otsu bitkilerde rastlan­maz; onun yerini ince, zarsı bir örtü almıştır.
Kabuk ağacın su geçirgenliğini ortadan kaldırmasına karşılık, iç dokular ile atmosfer arasındaki gaz alışverişini (solunumu) engel­lemez. Nitekim bir ağacın kabuğuna, mesela mantar meşesinin kabuğundan koparılan bir bölüme dikkatlice bakarsanız koyu renkli çizgiler halinde dizilmiş solunum yayınlarını görebilirsiniz.
Ağaçlar büyüdükçe kabukları kalınlaşır. Fakat ayrıca, bilhassa yaşlandıkça gövdesi de genişlediği için gövdeyi saran kabuk bu gerilime dayanamayıp çeşitli yerlerinden çat­lar ve garip bir doku oluşturur. Ağaçtan ağaca değişim gösteren bu doku ağaçların tanınmasında çok mühim bir rol oynar. Örne­ğin saplı meşenin kabuğu derin çatlaklıdır, buna karşılık pırnal meşesinin gençken düz­gün kabuğu, ağaç yaşlandıkça levhalar halin­de çatlar.
Bir ağacın dalı yaralandığında yaranın üze­rinde derhal yeni bir kabuk oluşur. Bu aynı parmağımızdaki bir kesiğin üstünde yeni deri oluşmasına benzer. Her iki vakada da oluşan yeni katman yardımıyla yaraya mikropların girmesi önlenir. Fakat, eğer bir ağacın yarası bu şekilde kapanamayacak kadar büyükse yaralı bölgeye mantar ve bakteri benzer biçimde hastalık yapıcı canlıları yok edecek bir madde sürül­mesi gerekir. Ağaçlar kabukları soyulduğun­da çoğu zaman ölürler. Tavşan ve geyik benzer biçimde ağaç kabuğu yiyen bazı hayvanlar bu yolla ağaçlara çok büyük zararlar verir.
Bitkilerin bir çok organı benzer biçimde kabukları da çok çeşitli amaçlar için kullanılır. Mesela, man­tar meşesinin tümüyle mantarlaşmış kabuğun­dan can yeleği, bardak altlığı ve şişe mantarı yapılır. Salep ve bazı sütlü tatlıların üzerine serptiğimiz hoş kokulu tarçın tozu, Hindistan ve Malezya'da yetişen bir ağacın kabuklarının öğütülmesiyle hazırlanmış olur. Gene başta meşe ağaçları olmak suretiyle çeşitli ağaçların kabuk­ları toz haline getirildikten sonrasında kumaş boyamakta ve deri sepilemekte kullanılır. Kınakına ağacının kabuklarından uzun seneler süresince kullanılan en etkili sıtma ilaçlarından kabul edilen kinin bileşiği çıkarılır. Ağaç kabukla­rının ek olarak, bazı mahalli kullanımlarına da rastlanır. Mesela, Şimal ABD Yerlileri'nin huşağacının kabuklarından kano, Pasi­fik Adaları'nda yaşayan bazı Yerli halkların da ağaç kabuklarından hâlâ elbise yaptıkları bilinmektedir.





Kabuk (Zooloji)
Temel Britannica

Kabuk çeşitli hayvanların gövdesini kap­layan koruyucu, azca ya da çok sertleşmiş bir örtüdür. Pek azca omurgalı hayvanın kabuğu vardır. Bu hayvanlar içinde en tanınmışı olan kaplumbağanın sert ve kalınca kabuğu bağa adıyla tanınır.
Omurgasız hayvanların kabukları temel olarak salgıladıkları maddelerden oluşmuşÂ­tur. Bu madde ıstakoz, böcek, örümcek ve diğer eklembacaklılarda kitin'dir. Adlarını yu­muşak ve peltemsi gövdelerinden alan yumu­şakçalar, çoğu zaman kalsiyum karbonatlı bir kabukla korunmuştur. Beden ile kabuk ara­sında örtenek (manto) adında olan bir doku katmanı vardır. Kabuğu oluşturan maddeyi örtenek salgılar.
Yumuşakçaların kabuklarına kimi zaman kavkı denir. Midye ve istiridye benzer biçimde kabukları iki parçadan oluşan yumuşakçaların her bir ka­buk parçası kapak ya da çenet adıyla tanınır. Denizde yaşayan yumuşakçaların kabukları, değişik şekil, renk ve desenleriyle dikkat çeker. Bu kabuklar topluca denizkabuğu adıyla tanınır. Denizkabuklarına ilgi duyan ve bu tarz şeyleri biriktiren birçok insan vardır. Filipinler'de denizden çıkarılan ve 1960'a kadar başka bir örneği bulunamayan bir deniz sal­yangozunun kabuğu büyük kıymet ve ün ka­zanmıştır.


KABUK a.

1. Ağaçların ve diğeri çokyıl- lık bitkilerin gövdelerini, dallarını, köklerini ve bazı meyvelerin üzerini (portakal kabuğu) kaplayan ayrılabilir yüzeysel bölüm. (Botanikçiler bu terimi, damarlı bitkilerin genç organlarında (ilk yapı], üstderi ile iç- deri [ya da merkez silindir] arasındaki dokuların tümü için kullanırlar.) [Bk. ansikl. böl. Deric.]

2. Biyol. Bazı hayvanların ve bazı bitkisel organların üstünü kaplayan azca ya da çok kalınca ve sert örtü: Portakal, muz kabuğu. Salyangoz kabuğu.

3. Deri üstünde yaralanmadan ya da yüzeye sızan sıvının kurumasıyla oluşan azca çok sert plak.

4. Yumurtayı saran sert kısım.

5. Ekmeğin pişme esnasında sertleşen dış kısmı.

6. Bir kimseyi başkalarıyla ilişki kurmaktan uzak tutan şey: Artık kabuğunu kır, hayata açıl. Yavaş yavaş kabuğunu çatlatıyor. Sonunda kabuğundan çıktı.

7. Kabuk bağlamak, kabuk tutmak, üstünde kabuk oluşmak, üstü kabukla örtülüp kapanmak: Yarası kısa sürede kabuk bağladı. || Kabuk değişiklik yapmak, bir durumdan başka bir duruma geçmek: ülke hızla kabuk değiştiriyor. ||Kabuk koparmak, durulmaya yüz tutmuş bir vakası eşeleyerek fena sonuçların doğmasına yol açmak. || (Kendi) kabuğuna çekilmek, dışarıyla, çevresiyle olan ilişkilerini keserek kimselerle görüşmemek: O vakadan sonrasında kabuğuna çekilmiş, kimselerle görüşmez olmuştu.


—Anat. Beyin kabuğu - KORTEKS. ||Lokma kabukları, diz eklemi kapsülünün arka kısmında beliren kalınca doku.


—Bes. san. Kabuk çıkarma, içini ortaya çıkarmak suretiyle, kabuklu meyvelerin kabuğunu taze iken ya da fırında ya da güneşte kuruttuktan sonrasında soyarak ya da kırarak çıkarma işlemi.


—Boyac. Depolama kaplarının yüzeyinde havayla temas sonucu oluşan çoğunlukla dalgalı, katı katman.


—Denizbil. ve Jeotiz. Ara kabuk, Yer kabuğunun, kıta ve okyanus kabukları arasındaki geçiş bölgesinde yer edinen kısmı. (Bu kabuğun doğası hemen hemen kesinlikle bilinmemektedir; bu kabuk, okyanus boşluğunun oluşumundan ilkin kıta kabuğunun incelmesinden lanabilir) çeşitli kabuk türleri Kıta kabuğu, Yer kabuğunun, kıtalar altında yer edinen ve okyanus kabuğundan daha kalınca (ortalama 30-40 km) olan, çok karmaşık yapılı kısmı (tepelerde çökelek, sonrasında bilhassa asit kayaçlar). ||Okyanus kabuğu, Yer kabuğunun, okyanus derinliklerinde yer edinen ve katmanlara dağılmış bileşenlerinin doğası ve yoğunluğuyla kıta kabuğundan değişik olan kısmı. j|Yer kabuğu, Yer'in üst kesimi. (Yer kabuğu, okyanus kabuğu ve kıta kabuğu biçiminde ikiye ayrılır; Yer kabuğu derinliğe doğru MOHO da denilen Mohorovicic süreksizliğiyle sınırlanır.)


—Eczc. Bitkilerin sap, kök, meyve, vb. kısımlarının dış tarafınca elde edilmiş droglara verilen ad (kınakına, turunç, nar kökü kabuğu, vb.).


—Geom. M de (küme içinde) yıldızlı bir E kümesinin bir iç noktası X olduğuna nazaran [MX] yarıdoğrusuyla E nin sınırının arakesiti olarak elde edilmiş, sonlu uzaklıktaki noktaların kümesi.


—Ger. day. Eğrilik yarıçapları ve diğer boyutlarına nazaran birbirine uzaklıkları daha ufak olan iki eğri yüzeyle sınırı olan katı. (Kabuklar, ortalama yüzeylerine teğet düzlemdeki içkuvvetleri ve bu yüzeye dik iç- kuvvetleri göz önüne alan bir kuramın konusunu oluşturur.)


—Gezbil. Manyetik kabuk, bir manyetos- feri olan bir gezegen çevresindeki sanal yüzey. (Kabuk üstünde yüklü parçacıklar, fırdönme, sıçrama ve kayma devinimleriyle yer değiştirir.)


—Hayvc. Kabuk yağı, kesim hayvanlarında, gövdenin yüzeyinde ete sıkı sıkıya yapışık bulunan ve muntazam (kesiksiz ve parçasız), kılçıklı (çizgiler halinde) ya da parçalı olarak adlandırılan kalınca, orta ya da ince yağ tabakası.


—inş. Çoğu zaman biçimi ve bileşenlerinin özellikleriyle bükülmezlik kazanan, eğrisel yüzeyli, ince, kesintisiz strüktür (XX. yy.). [Bk. ansikl. böl.] ||Kesme kireçtaşlarının yüzünde oluşan patina türü koruyucu katman. (Onarım esnasında meydana getirilen müdahaleler bu naturel koruyucuyu bozar.)


—inş. ve Bayınd. Kabuk dengesi, kabuklar kuramında, kabuğun kalınlığı üstünde yalnızca muntazam yayılı ve kabuğun ortalama yüzeyine belli bir noktada teğet bir düzleme koşut olarak bu noktaya yönelen gerilemelerle gerçekleşebilen denge. (Buna dayanılarak gerilme durumu iki düzgüsel gerilme ve kayma gerilmesiyle tanımlanır; demek ki gerilme durumu bir plak öğesinin dengesini belirten üç denklemden yola çıkılarak belirlenebilir; yalnızca statik denklemleriyle çözülür ve şekil değiştirmeleri göz önüne almaz. Kabuk dengesi, kabuğun mahalli kuvvetlerin tesiri karşısında gösterdiği dayanımı ortaya koyamaz.)


—Jeotiz. Yer kabuğu denge kuramı -> İZOSTAZİ.


—Jeomorfol. Demirli (ya da boksitli) katılaşma; zırhtan, dokusunun daha gevşek ve sertliğinin daha azca olmasıyla ayrılır.


—Mak. san. Kabuk soyma, kimi metallerde sıcak işleme sonunda oluşan yüzeysel kabuğu alma.


—Metalürj. Külçelerde ve kalıplanmış parçalarda bir çatlak yüzünden döküm esnasında parçayla kalıp arasına sızan sıvı metalden ya da dökümün kesilmesinden lanan döküm özürü. ||Porfaka/ kabuğu, soğuk çekme işleminden sonrasında ki mi sacların yüzeyinde pürüzler biçiminde görünen özür. (Bu özür başlangıç sacındaki tane iriliğinin emaresidir.)


—Mutf. Ordövr ya da başlangıç yemeği olarak bir deniz hayvanı kabuğu ya da tek kişilik güveç içinde sunulan sosla kaplı yiyecek. ||Yemeğin yanı sıra sofraya getirilen tereyağının çeşitli sunuş biçimlerden kabul edilen dürülmüş tereyağı tabakası.


—Müz. Salyangoza benzer hayvanların kabuklarından meydana getirilen ve Asya'nın (şank- ha), Avrupa'nın, ABD'nın ve Okyanusya'nın çeşitli bölgelerinde ve Madagaskar'da işaretleşmek amacıyla kullanılan üflemeli çalgı.


—Orm. san. Kabuk alma, mantar meşesinin kaba kabuğunu sıyırıp çıkarma işlemi. (Bu işlemle elde edilmiş kabuk yalıtkan kütle ya da yonga levha yapımında kullanılır.) Kabuk odunu, sepici tozu elde etmek için kabuğu soyulduktan sonrasında yakacak olarak kullanılan meşe odunu.


—Patol. Kökeni irin ya da ur olan ve bir organı ya da yapısal elemanı kaplayan sert doku.


—Pedol. ve Jeomorfol. Yeraltı suyu örtüsünün üst sınırında, mineral tuzlar bakımından yüklü suların buharlaşmasıyla oluşan pedolojik kökenli taşlaşma (kireçli, demirli, lateritli, alçıtaşlı kabuk). [Bu terim giderek, özellikle yarıkurak bölgelerde sıkça görülen kireçli katılaşmalar için kullanılmaktadır.] (Bk. ansikl. böl.)


—Petrogr Donmuş kabuk, bir magma so- kulumunun ince taneli ya da camsı saçağı. (Magmanın yantaş kayaçlarıyla temas ederek ani soğuması sonucu oluşur.)


—Seram. Yumurta kabuğu, çok ince, hafifçe ve yarı saydam hamurdan çin, japon porselen türü. (Çin'de Yongcıng [1723 -1735] ve Çienlong [1736-1796] dönemlerinde ortaya çıktı; çoğu zaman pembe tonlu . emaylarla bezenir, altları kimi vakit rubyback denilen koyu kırmızı renktedir.)


—Sütç. Peynirin su kaybederek azca ya da çok sertleşmiş dış kısmı.


—Şarapç. üzüm çekirdeği kabuğu. (Bk. ansikl. böl.)


—Tekst. Kenevir sapının üzerini kaplayan sert bölüm. (Çin'de, eskiden sandalet yapımında kullanılırdı.)


—ferz. - KARPUZ ÇEKİRDEĞİ.


—Yerbil. Mineral maddelerin çökelmesi sonucunda bir nesne üstünde oluşan katman. (Kireçli kayaçlardan geçen su, çözünebilen kalsiyum bikarbonatı yüklenir ve bunu, mahalli karbondioksit açığı olan yerlerde, çözünmeyen kalsiyum karbonat biçiminde geri verir. Bu karbonat, kaynağın çevresinde bulunan bitkiler [tüf oluşumu] ya da herhangi bir nesne üstünde kabuklaşır) Ekmek kabuğu biçiminde yanardağ bombası, çoğu zaman iğ biçiminde ve yüzeyinde büzülme çatlaklan bulunan yanardağ bombası.


—Zool. Eski kabuk, eklembacaklılarda her kabuk değişiminden sonrasında atılan eski kutikula.


♦ sıf. Metalürj. Kabuk kalıp yöntemi, iki yarı kokilden oluşan ince bir kalıpta kalıplama yöntemi. (Bk. ansikl. böl.)


—ANSİKL. Deric. Birçok bitkinin kabuğunda tanen vardır. Meşe kabuğu, XIX. yy.'ın sonuna kadar, ayakkabı sayası ve tabanı için deri ve kösele üretiminde kullanılan tek bitkisel sepileme maddesiydi. Günümüzde bile "yavaş sepileme" ya da “havuz sepilemesi" denilen eski sepileme yöntemiyle çalışan sepiciler meşe kabuğu kullanmaktadırlar. Meşe kabuğu bu işte öğütülerek toz halinde kullanılır. Orta Avrupa'nın dağlık devletlerinde ladin kabuğu, başka ülkelerdeki meşe kabuğunun yerini meblağ. Batı Akdeniz devletlerinde ha- lep çamının ve mantar meşesinin kabuğu da aynı amaçla kullanılır. Natal'de, geniş çapta yetiştirilen Avustralya kökenli bir akasya türünden (Acacia decurrens) elde edilmiş ve °/o 35 oranında tanen içeren kabuk, dünyanın en mühim sepileme maddelerinden biri durumuna gelmiştir. Tanen bu kabuktan özütlenerek çıkarılıp kullanılır. Kanada göknarından (Abies canadensis) elde edilmiş kabuk, ABD'de başlıca sepileme maddelerinden biridir. Finlandiya'da, İsveç'te, Norveç'te ve bilhassa Rusya'da söğüt ve huş kabuğu kullanılır. Hindistan'ın kuzeyinde Acacia arabica kabuğu "babul" adıyla kullanılır. Bazı mangrav türlerinin (rhizophora, bruguiera, ceriops ve carapa) kabukları °/o 40'a kadar varan tanen ihtiva eder. Sadece bu tanen, iyi görünüşlü ve kaliteli bir deri vermez. Yalnızca düşük oranda ve karışım yapılarak kullanılır. Okaliptüs türleri içinde bazılarının kabuğu tanence çok zengindir. Eucalyptus occidentalis var. astringens % 40 oranında iyi kaliteli tanen ihtiva eder. Ne yazık ki bu tur okaliptüs anavatanı olan Avustralya haricinde yetiştirilememiştir. Eucalyptus sideroxyloriun kabuğu da tanence zengindir. Bu ağaç Fas'ta iklim koşullarına alıştırılmıştır, fakat taneni ötekilerde olduğu benzer biçimde kaliteli değildir.


—İnş. Kabuk, betonarme, metal, ahşap ya da plastik, eğrisel bir plaktır. Kâgir tonozların tersine, çekmeye çalışabilir. Eğri, rahat (ince kabuk), tek yönde çift eğrilikli (küre ve türevleri) ya da ters eğrilikli (paraboloitler) olabilir. Kabukların bir modüle nazaran geliştirilebilmesi inşaat esnasında büyük kolaylıklar sağlar. Bu strüktürler birçok sanat yapıtının gerçekleştirilmesine ve örtülerde geniş açıklıkların geçilmesine olanak vermiştir.


—Metalürj. Isılsertleşir bir reçine katılmış kum, 200 ile 240 °C içinde ısıtılmış bir plakmodel üzerine dökülürse (Croning C yöntemi) ya da püskürtülürse (Dietert D yöntemi), topaklaşarak birkaç mm genişliğinde (30 sn'de 3-6 mm, 50 sn'de 8-12 mm) bir yarı-kabuk oluşturur. Isı yetersizliği yüzünden topaklaşmayan artık kum dökülür ve tekrardan kullanılabilir. Yarı kokil kalıp, daha yüksek sıcaklıkta (350' °C ile 400 °C'ta 1 ile 5 dakika) polimerleştirilerektam sertleştirilir. Plakmodel söküldükten sonrasında, iki yarı-kabuk yapıştırılır ve tek bir kabuk kalıp elde edilir. Aktarma ve depolama kolaylığı, bükülmezlik, boyut duyarlığı (mm'de -^0,002 ile 0,005) ve yüzey durumu kabuk kalıp yönteminin en mühim üstünlüklerini oluşturur; bu yöntem tüm metallerin dökümüne elverişlidir, fakat bilhassa dökme demirde kullanılır. Aynı yöntemle maça yapmak için, ısıtılmış metal maça kutuları kullanılır ve topaklaşmamış kumu boşaltarak içi boş maçalar elde edilir. Kabuk kalıp yöntemini endüstri alanında ilk kez alman Johannes Croning uyguladı; patenti 1943-44'te alındı ve 1948'den sonrasında geliştirildi; sadece bulucusunun adı çoğu zaman Croning maça yapım yöntemi için kullanılır. Sertleştirici katkılı ya da katkısız kullanılan reçineler, kalıp bozucu ürünler, sıcaklıklar ve ısıtma süreleri, sanayide hususi hallere göre değişiklik gösterir.


—Pedol. ve Jeomorfol. Çoğu zaman, kalsiyum karbonatın, kalsiyum sülfatın ve silisin çökelmesine neden olan vaka buharlaşmadır. Kabuklar, biçimleri çok iyi korudukları için, yer biçimlerinin evrim aşamalarını saptamakta yararlı göstergelerdir, sadece bunların paleoklimatik önemi ihtiyatla yorumlanmalıdır.


—Şarapç. üzüm çekirdeğinin kabuğunda tanen, fosforik asit vb. maddeler bulunur. Bundan dolayı çekirdek kabuğu bilhassa şaraba renk vermede mühim rol oynar, ihtiva ettiği antosiyanlı maddeler, maserasyon esnasında yayılarak şaraba renk verir Kabukta bulunan aroma maddeleri de taze şaraba hoş bir koku verir. Bu koku, üzümün cinsine göre değişiklik gösterir. Fakat bu kokuyu, şarapta uzun zamanda meydana gelen “büke" ile karıştırmamak gerekir.

Kaynak: Büyük Larousse


kabuk ingilizcesi


1. outer covering.

2. bark.

3. rind, peel, skin, hull (of a fruit); pod, husk (of a vegetable or grain); shell (of a nut).

4. (shellfish) shell.

5. eggshell.

6. crust.

7. scab (of a wound).

8. anat. cortex.

- baðlamak to biçim a crust or scab.

-una çekilmek to withdraw into one´s shell; to refuse to associate with others.

-unu soymak /ýn/ to peel, strip, skin.





  • Kıtasal Kabuk


  • Rüyada Kabuk Görmek


  • Fındığın kabuk kısmına ne ad verilir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kabuk Nedir?
Kabuk Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kabuk-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kabuk-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content