KAHRETMEK g. f. (ar. kahrdan). 1. Bir kimseyi kahretmek, ona derin acılar, üzüntüler vermek ya da onu ezmek, perişan etmek, mahvetm...
KAHRETMEK g. f. (ar. kahrdan).
1. Bir kimseyi kahretmek, ona derin acılar, üzüntüler vermek ya da onu ezmek, perişan etmek, mahvetmek: Çocuğun hali ailesini kahrediyor. Reddedilmek onu kahretti. Düşmanı kahretmek.
2. Kahretsin!, ah etme, ilenme sözü: Tanrı onları kahretsin! Kahretsin! Bugün tüm aksilikler beni buluyor.
♦ gçz. f. Esk. Çok üzülmek, bir şeyi dert edinmek; içlenmek
1. Bir kimseyi kahretmek, ona derin acılar, üzüntüler vermek ya da onu ezmek, perişan etmek, mahvetmek: Çocuğun hali ailesini kahrediyor. Reddedilmek onu kahretti. Düşmanı kahretmek.
2. Kahretsin!, ah etme, ilenme sözü: Tanrı onları kahretsin! Kahretsin! Bugün tüm aksilikler beni buluyor.
♦ gçz. f. Esk. Çok üzülmek, bir şeyi dert edinmek; içlenmek
Kaynak: Büyük Larousse
kahretmek
(-i durum ekiyle kullanılan eylem) Arapça kahr + Türkçe etmek
1 . Ezmek, perişan etmek.
2 . Çok üzmek:
"Kendini de, dostlarını da kahredeceksin, öyleki mi?"- C. Meriç.
3 . (nesne almayan eylem) Kendine dert etmek, içlenmek, çok üzülmek.
4 . (-e durum ekiyle kullanılan eylem) İlenmek, ah etme etmek.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem) Arapça kahr + Türkçe etmek
1 . Ezmek, perişan etmek.
2 . Çok üzmek:
"Kendini de, dostlarını da kahredeceksin, öyleki mi?"- C. Meriç.
3 . (nesne almayan eylem) Kendine dert etmek, içlenmek, çok üzülmek.
4 . (-e durum ekiyle kullanılan eylem) İlenmek, ah etme etmek.
kahretmek ingilizcesi
- to overpower, to overwhelm, to crush; to cast sb down, to distress, to upset; to feel sorrow, to be depressed; to curse
YORUMLAR