kaim ödat, eskimiş (ka:im) Arapça ®¥¢im 1 . Başka bir şeyin yerine geçen. 2 . Ayakta duran, mevcud. 3 . din b. Daima mev...
kaim
ödat, eskimiş (ka:im) Arapça ®¥¢im
1 . Başka bir şeyin yerine geçen.
2 . Ayakta duran, mevcud.
3 . din b.
Daima mevcud (Tanrı).
KAİM sıt. (ar. (câ'/m). Esk.
1. Bir şeyin ya da kimsenin yerine geçen, onun yerine kullanılan.
2. Dikilen, duran, dik bir durumda bulunan.
3. Daima mevcud anlamında Tanrı için kullanılır.
4. Varlığını sakınan, ayakta kalan.
5. Namaz kılan.
6. Kaim olmak, bir şeyin ya da kimsenin yerine geçmek, onun yerine kullanılmak: "Sökük düğmelerin yerine bunlar kâim olur" (H. C. Yalçın).
7. Kaim ve daim, mevcud, ayakta kalmaya devam eden.
—Esk. fels. Kaim bizzat, kendiliğinden var olabilen, Tanrı.
—Esk. geom. Dik: Hattı kaim (dik çizgi).
1. Bir şeyin ya da kimsenin yerine geçen, onun yerine kullanılan.
2. Dikilen, duran, dik bir durumda bulunan.
3. Daima mevcud anlamında Tanrı için kullanılır.
4. Varlığını sakınan, ayakta kalan.
5. Namaz kılan.
6. Kaim olmak, bir şeyin ya da kimsenin yerine geçmek, onun yerine kullanılmak: "Sökük düğmelerin yerine bunlar kâim olur" (H. C. Yalçın).
7. Kaim ve daim, mevcud, ayakta kalmaya devam eden.
—Esk. fels. Kaim bizzat, kendiliğinden var olabilen, Tanrı.
—Esk. geom. Dik: Hattı kaim (dik çizgi).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR