kakma isim 1 . Kakmak işi. 2 . ödat Ağaç üstünde ya da öteki ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere nazar...
kakma
isim
1 . Kakmak işi.
2 . ödat Ağaç üstünde ya da öteki ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere nazaran oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak meydana getirilen (iş):
"Sedef kakma nalın."- .
KAKMA a. Kakmak eylemi.
—inş. Bir kaplama şeridini kakmak eylemi; bu eylemin sonucu. || Taş kakma, taş bir duvarın lüzumlu noktalarında bazı taşları, hatta kimi zaman tüm bir sırayı değiştirmeye dayanan onarım.
—Süslem. sant. Bir metal, ahşap, taş üstüne oluşturulan yuvalara, başka bir metal (altın, gümüş), ahşap, sedef, fildişi vb. gömerek meydana getirilen süsleme. (Bk. ansikl. böl.) || Kakma işlemek, bir yüzeyi istenilen biçimlerde oyarak oluşturulan yuvalara, başka bir maddeden o yuvalara uygun olarak kesilen parçalan yerleştirmek. || Kakma kalemi, kakma işlerinde kullanılan ucu kes
kin çelik kalem. || Telkâri kakma, bir metal ya da ahşap üstüne oluşturulan yuvalara altın ya da gümüş tel kakarak elde edilmiş süsleme. (Şam kakması da denir.)
sıf.
1. Arkasından mil ya da kalıpla vurularak ön yüzünde kabartılı biçimler, resimler oluşturulmuş şey için kullanılır: Kakma gümüş sini.
2. üstünde oluşturulan oyuklara sedef, altın vb. süsleme maddeleri yerleştirilmiş şey için kullanılır: Sedef kakma hançer.
—Nalbantl. Kakma mahmuz, nalın kızdırılması ve daha ilkin açılmış olan yuvanın genişlemesi sonucu sokulan, nal soğutulunca yerine sıkıca tutunan, boynu yuvarlak ya da dört köşe mahmuz, (istendiğinde kolayca çıkarılamadığı için ayakta yara açma tehlikesi vardır.)
—ANSİKL. Metale başka bir metal kakmada ana ilke, yapıtın rengiyle zıt bir renk kullanmaktır. Bu tür kakmalarda yivlerin içine dolgu olarak tel, yuvalara da ince varaklar istenen şekilde kesilerek yerleştirilir. Anadolu'da Alacahöyük kazılarında ortaya çıkarılan kral mezarlarında bulunmuş tunç yapıtlar içinde gümüş kakmalı örnekler vardır (İ.Ö. III. binyıl ikinci yarısı). Metale başka bir metal kakma tekniği Yakındoğu'da uzun bir aralıktan sonrasında İslam döneminde canlanmaya başladı, bilhassa Selçuklularda Horasan'da büyük bir gelişme gösterdi (XII. yy.). Bu zamanda yivler ve yuvalar, çelik kalemlerle çalma ya da kazıma teknikleriyle açılıyordu. Başlangıçta yalnızca tunç yapıtlara uygulandı ve dolgu olarak kırmızı bakır ya da gümüş varaklar kullanıldı. XII. yy. sonlarında ve XIII. yy.'da pirinç yapıtlar yaygınlaştı, ilkin gümüş ve bakır, ondan sonra da altın ve siyah savat dolgular kullanıldı; böylece çok renkli kompozisyonlar elde edildi. Bu teknik XIII. yy. başlarında İran' dan Mezopotamya'ya, sonrasında da tüm İslam yaşamına yayıldı, XIII. ve XIV. yy.'lar- da başlıca metal süsleme tekniği oldu. Bu tür yapıtlar devamlı soylular ve zengin tüccarlar için hazırlanıyordu ve üzerlerinde taht, av, şölen, polo oyunları şeklinde görüntüler yer alıyordu (tahtta oturan hükümdar, avlanan şehzade şeklinde). Doğu'da ve İslam dünyasında, içinde yıldızların ve ufak fildişi levhaların yer almış olduğu çokgenlerle süslü kapılar da vardır; Sevilla'daki (ispanya) Alcazar sarayı'nın kapıları kakma tekniğiyle süslü güzel örneklerdendir. OsmanlIlar da maden sanatlarında kakma tekniğini başarıyla uyguladılar (ayna, mangal, sini, güğüm, miğfer, kılıç, kalkan, kama, bıçak, tabanca ve tüfek kabzaları). Ahşap sanatlarında da yaygın olan kakma işlerinde daha çok ceviz üstüne dolgu maddesi olarak sedef, fildişi, bağa, abanoz kullanılıyordu. Kimi örneklerde sedefler gümüş telle çevreleniyordu. Bu. yolla süslenmiş tahtlar, kapı ve pencere kanatları, minberler, dolaplar, kutular, çekmeceler, konsollar, rahleler, Kuran mahfazaları, ok kuburları vardır.
—inş. Bir kaplama şeridini kakmak eylemi; bu eylemin sonucu. || Taş kakma, taş bir duvarın lüzumlu noktalarında bazı taşları, hatta kimi zaman tüm bir sırayı değiştirmeye dayanan onarım.
—Süslem. sant. Bir metal, ahşap, taş üstüne oluşturulan yuvalara, başka bir metal (altın, gümüş), ahşap, sedef, fildişi vb. gömerek meydana getirilen süsleme. (Bk. ansikl. böl.) || Kakma işlemek, bir yüzeyi istenilen biçimlerde oyarak oluşturulan yuvalara, başka bir maddeden o yuvalara uygun olarak kesilen parçalan yerleştirmek. || Kakma kalemi, kakma işlerinde kullanılan ucu kes
kin çelik kalem. || Telkâri kakma, bir metal ya da ahşap üstüne oluşturulan yuvalara altın ya da gümüş tel kakarak elde edilmiş süsleme. (Şam kakması da denir.)
sıf.
1. Arkasından mil ya da kalıpla vurularak ön yüzünde kabartılı biçimler, resimler oluşturulmuş şey için kullanılır: Kakma gümüş sini.
2. üstünde oluşturulan oyuklara sedef, altın vb. süsleme maddeleri yerleştirilmiş şey için kullanılır: Sedef kakma hançer.
—Nalbantl. Kakma mahmuz, nalın kızdırılması ve daha ilkin açılmış olan yuvanın genişlemesi sonucu sokulan, nal soğutulunca yerine sıkıca tutunan, boynu yuvarlak ya da dört köşe mahmuz, (istendiğinde kolayca çıkarılamadığı için ayakta yara açma tehlikesi vardır.)
—ANSİKL. Metale başka bir metal kakmada ana ilke, yapıtın rengiyle zıt bir renk kullanmaktır. Bu tür kakmalarda yivlerin içine dolgu olarak tel, yuvalara da ince varaklar istenen şekilde kesilerek yerleştirilir. Anadolu'da Alacahöyük kazılarında ortaya çıkarılan kral mezarlarında bulunmuş tunç yapıtlar içinde gümüş kakmalı örnekler vardır (İ.Ö. III. binyıl ikinci yarısı). Metale başka bir metal kakma tekniği Yakındoğu'da uzun bir aralıktan sonrasında İslam döneminde canlanmaya başladı, bilhassa Selçuklularda Horasan'da büyük bir gelişme gösterdi (XII. yy.). Bu zamanda yivler ve yuvalar, çelik kalemlerle çalma ya da kazıma teknikleriyle açılıyordu. Başlangıçta yalnızca tunç yapıtlara uygulandı ve dolgu olarak kırmızı bakır ya da gümüş varaklar kullanıldı. XII. yy. sonlarında ve XIII. yy.'da pirinç yapıtlar yaygınlaştı, ilkin gümüş ve bakır, ondan sonra da altın ve siyah savat dolgular kullanıldı; böylece çok renkli kompozisyonlar elde edildi. Bu teknik XIII. yy. başlarında İran' dan Mezopotamya'ya, sonrasında da tüm İslam yaşamına yayıldı, XIII. ve XIV. yy.'lar- da başlıca metal süsleme tekniği oldu. Bu tür yapıtlar devamlı soylular ve zengin tüccarlar için hazırlanıyordu ve üzerlerinde taht, av, şölen, polo oyunları şeklinde görüntüler yer alıyordu (tahtta oturan hükümdar, avlanan şehzade şeklinde). Doğu'da ve İslam dünyasında, içinde yıldızların ve ufak fildişi levhaların yer almış olduğu çokgenlerle süslü kapılar da vardır; Sevilla'daki (ispanya) Alcazar sarayı'nın kapıları kakma tekniğiyle süslü güzel örneklerdendir. OsmanlIlar da maden sanatlarında kakma tekniğini başarıyla uyguladılar (ayna, mangal, sini, güğüm, miğfer, kılıç, kalkan, kama, bıçak, tabanca ve tüfek kabzaları). Ahşap sanatlarında da yaygın olan kakma işlerinde daha çok ceviz üstüne dolgu maddesi olarak sedef, fildişi, bağa, abanoz kullanılıyordu. Kimi örneklerde sedefler gümüş telle çevreleniyordu. Bu. yolla süslenmiş tahtlar, kapı ve pencere kanatları, minberler, dolaplar, kutular, çekmeceler, konsollar, rahleler, Kuran mahfazaları, ok kuburları vardır.
Kaynak: Büyük Larousse
kakma ingilizcesi
1. inlay work.
2. inlaid.
3. push, shove.
1. inlay work.
2. inlaid.
3. push, shove.
YORUMLAR