KARAMAK g.f. Esk. 1. Bir kimseyi hor görmek: “Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme" (Karacaoğlan, XV...
KARAMAK g.f. Esk.
1. Bir kimseyi hor görmek: “Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme" (Karacaoğlan, XVII. yy.).
2. Bir kimseyi kötülemek, yermek, karalamak: "Ger iblis ile var ise ittihadın / Seni sen baştan aşağa karadın" (Şeyh Elvan Şirazi, XV. yy.).
3. Bakışı bir yöne ya da bir hiç kimseye yöneltmek; dikkatle bakmak.
1. Bir kimseyi hor görmek: “Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme" (Karacaoğlan, XVII. yy.).
2. Bir kimseyi kötülemek, yermek, karalamak: "Ger iblis ile var ise ittihadın / Seni sen baştan aşağa karadın" (Şeyh Elvan Şirazi, XV. yy.).
3. Bakışı bir yöne ya da bir hiç kimseye yöneltmek; dikkatle bakmak.
Kaynak: Büyük Larousse
karamak
(-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Hor görmek:
"Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme."- Karacaoğlan.
2 . Karalamak, kara çalmak, lekelemek.
3 . Kötülemek, yermek.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Hor görmek:
"Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme."- Karacaoğlan.
2 . Karalamak, kara çalmak, lekelemek.
3 . Kötülemek, yermek.
YORUMLAR