Karikatür Tarihi Nedir

Bir kişinin bir şeyin ya da bir olayin garip ve komik taraflarini meydana koyacak şekilde yapilan fotoğraf. Karikatürler, güdülen amaçlara n...

Bir kişinin bir şeyin ya da bir olayin garip ve komik taraflarini meydana koyacak şekilde yapilan fotoğraf. Karikatürler, güdülen amaçlara nazaran, latife etmek, alay etmek ya da minik düşürmek için yapilmiş olabilir. Güçlü bir anlatim kudretini gerektirdiği için ince ve mühim bir sanat şubesidir. Edebiyattaki gülmece ve yerginin resimdeki şeklidir.

Bugünkü anlamiyla karikatürün meydana gelişi rönesans devrine rastlar bizde xiv. yüzyilda başlamış olan karagöz oyunu bir çeşit karikatürdür. Fakat karikatürlerin bulunmuş olduğu gülmece dergileri sadece xix. yüzyilin sonlarina doğru çikmağa başlamiştir. Son yillarda da karikatür sanati bizde, dünya ölçüsünde bir gelişme kazanmiştir.


Karikatür Nedir



Karikatür, herhangi bir insanoğlunun, fikrin ya da bir olayın resimlendirilerek komik şekilde anlatılması. Bir insanoğlunun ya da bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir düşünce vermek ya da çoğu zaman güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir halde resimlendirilmesi. Karikatür, bir fotoğraf sanatıdır. Bu resimleri çizenlere karikatürcü ya da karikatürist denir.

Karikatür, özelliği itibarıyla tanınan, malum orijinalinden farklıdır. Karikatür, mevzu olan bir kişinin ya da bir olayın dikkati çekici özelliklerini ortaya koyar. Bir çok vakit kişinin bazı özelliklerinin abartılmasını mevzu eden karikatür, o kişiyi hicvetmek, küçültmek ve onunla alay etmek vasıtası olarak da kullanılmaktadır. Alay etmek, insanların birbirlerini hafife alması, rencide etmesi, onu minik ve komik duruma düşürmesi anlama gelir. Bu hususta Avrupalı felsefeci Bergson İnsanlar, yalnız insanları ya da insanlarla ilgili vakaları gülünçleştirmeyi düşünmüşlerdir. demiştir.

Çok eski devirlerden beri karikatürün yapıldığı bilinmektedir. Pompei ve Herculanın kazılarında, duvar ve vazolarda çeşitli karikatür örneklerine rastlanmıştır. Esas karikatür sanatı, Rönesans devrinde adım atmıştır. Fakat Champfleury, eskiden meydana getirilen resimleri karikatürden saymamaktadır. Resme mevzu olan kişilerin özellikleri aydınlatılmadığı için karikatür sayılmaz. Bunlara bürlesk denir.

Taş, tuğla, çiçeklik ve duvar şeklinde bölgelere meydana getirilen karikatür, baskı makinesi bulunup da kitaplar ve gazeteler yayınlanmaya başlayınca daha da gelişti.

18. yüzyılda yaşamış İspanyol ressamı Goya, siyasal karikatürleriyle ün yapmış oldu. Aynı çağda yaşamış İngiliz ressamı William Hogarth'da eserlerinde bu özelliğe çok yer verdi.

Gazeteciliğe karikatürü ilk kez Fransız ressamı Charles Philipon getirdi. Hatta 1831'de Paris'te La Caricature Gazetesini kurdu. Ondan sonrasında İngilizler ve Almanlar da karikatürü gazetecilikte kullanmaya başladı. İngiltere'deki meşhur siyasal gülmece dergisi Punch bu çığırın kısa zamanda gelişmesine yol açtı.

Karikatür, kendine özgü sadeliği ve didaktik (öğretici) tarafı sebebiyle hepimiz tarafınca benimsendi. Karikatürde insanları ya da tipleri hicivli olarak canlandırma şekli ilk olarak 16. yüzyılda olmuştur. Örnek olarak, Agostino Carracci ve Giovanni Bernini tarafınca ele alınmıştır. 16. yüzyılın tanınmış karikatürlerinden birisi, minik bir el otomobilinde midesini taşıyan ve bir taraftan da kusan bir oburu tasvir eden Alman karikatürüdür.

Siyasal mevzuları amaç edinen karikatürler, 18. yüzyılda çoğaldı. Luterciliğin ortaya çıkışı İngiltere'de Hannover Hanedanıyla Jakobitler içinde meydana gelen vakaları özetleyen çizgiler mühim siyasal karikatürler içinde sayılmaktadır. Son zamanlarda milletlerarası karikatürcüler içinde Fransa'da Sempe,Ronald Searle, Guérin ve Effel; İngiltere'de Sir David Low; Almanya'da da P. Simmel bilinmektedir. Şžair ve edipliklerinin yanında Victor Hugo ile Alfred de Musset birer karikatürcüydüler.

Türkiye'de ilk karikatür; Teodor Kasap'ın 1870'te çıkardığı Diyojen Dergisi'nde görüldü. Malum ilk Türk karikatürcüsü Ali Fuat Bey'dir.Sultan Abdülhamit döneminde kesintiye uğrayan gülmece dergiciliğinde İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla beraber bir patlama olur.Bu devrin en mühim karikatürcüsü Cem'dir. Damgasını vurmuş olduğu Kalem ve çıkardığı Cem dergilerinde batı anlayışına uygun olarak Osmanlı Devletini ve idarecilerini hicvetmiştir.Bu zamanda birbiri ardına çıkan Karagöz, Geveze, Dalkavuk, Davul şeklinde dergilerde siyasal karikatürün ilk örnekleri verilmiştir. Kurtuluş Savaşı'na karşı Aydede'de Rıfkı ve Kurtuluş Savaşı yanlısı Güleryüz'de Sedat Simavi de devrin mühim imzalarıdır. Cumhuriyet sürecinin karikatürcü simgeleri olarak Cemal Ender ve Ramiz Gökçe'yi görürüz. Bu iki karikatürcü, çizdikleri toplumsal ağırlıklı karikatürlerle Türkiye'de bu sanatın geniş kitleler tarafınca benimsenip sevilmesini sağlamışlardır.Aynı devrin çizerleri olarak Münif Fehim, Sedat Nuri, Şževki Çankaya, Necmi Rıza Ayça, Orhan Ural, Sururi Gümen, Salih Erimez,İhap Hulusi adları da anılmaya değerdir... 1940'ların sonlarına doğru çıkmaya başlamış olan Marko Paşa dergisinde Mim Uykusuz toplumcu gerçekçi karikatürün başyapıtlarını vermiştir. Aynı dönemde Ratip Tahir de CHP çizgisinde kalem oynatarak politik karikatürlerin başarı göstermiş örnekleriyle okuyucuyu buluşturmuştur. Daha sonraki döneme damgasını vuran 1950 kuşağı karikatürcüleri ise batıdaki değişime paralel olarak karikatürde kara mizaha kayan ve yazısız olmaya itina gösteren bir anlayışla eserler verdiler...Eflatun Nuri,Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Nehar Tüblek, Ferruh Doğan,Ali Ulvi, Güngör Kabakçıoğlu, Tonguç Yaşar, Yalçın Çetin, Altan Erbulak,Bedri Koraman, Mıstık, Cafer Sıkıntılı şeklinde karikatürcüler bu zamanda ve hemen sonra mühim yapıtlara imzalarını atmışlardır. Aynı karikatürcü kuşağının en genç üyesi Oğuz Aral, 1972'de yayınlamaya başladığı Gırgır dergisiyle, 1960'lar süresince düşüş gösteren gülmece dergiciliğine büyük bir ivme kazandırmış ve 1970'lerin sonunda 300 bin, 80'lerde 500 binin üstü tirajları elde etmiştir.Yaşamın her alanını kucaklamaya çalışan Gırgır karikatürcüleri içinde İlban Ertem, Nuri Kurtcebe, İrfan Sayar, Hasan Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci, Necdet Şžen, Engin Ergönültaş, Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün,Ergün Gündüz, Zafer Temoçin,Birol Bayram, Metin Üstündağ sayılabilir.Aynı dönemde Tan Oral,Sami Caner, Atilla Kanbir, Emre Senan, Kemal Gökhan, Behiç Ak , Musa Kart, Salih Memecan şeklinde karikatürcüler de daha değişik tarzlarda gazete ve sergi karikatürleri çizmişlerdir...90'lı yılların sonlarına doğru yeni karikatür anlayışları filizlenmeye başlamış ve undergraund tarzda yaklaşımlar öne çıkmaya adım atmıştır.Bu son devrin önde gelen adları içinde Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu, Bahadır Baruter, Bülent Üstün sayılabilir...

Bugüne dek bulunmuş ilk resimler, mağara duvarlarına çizilmiş hayvan resimleri, av sahneleri ve gene mağara duvarlarına basılmış el izleridir. Bunlar, insanoğlunun soyut düşünme kabiliyetini bu dönemlerde bile geliştirmiş bulunduğunu ispatladıkları için ek olarak kıymet taşırlar.Teknoloji geliştikçe fotoğraf yapmakta kullanılan malzemeler de gelişmiş, nebat yağlarıyla elde edilmiş ve öylece kullanılan pigmentlerin yerini bileşik pigmentlerle yapılmış, sağlığa daha azca zararı olan, daha kalıcı, kullanımı daha kolay boyalar almıştır. Tarih süresince duvarlara, taşa, tahtaya, deriye, metallere, kumaşlara, kanvasa, kağıda (ve çeşitlerine), cama, bileşik malzemelere fotoğraf yapılmıştır.

İçerik açısından malum ilk fotoğraf örneklerinin fena ruhları uzak tutmak, bolluk getirmek şeklinde dini inançlarla yapılmış oldukları tahmin edilir. Mısır, Çin ve Hindistan'da M.Ö. yapılmış resimler, gündelik yaşamı betimlerler, hikayeler anlatırlar ve kılavuz nitelikleri taşırlar.

Batı resmi, milattan sonrasında dini mevzuları simgesel bir halde resmetmeye odaklanmıştır sadece figürler hareketsiz, kompozisyonlar ise kuralcıdır. Rönesanstan sonrasında dini konuların dışına çıkılmaya başlanmış, ressamlar eserlerine vermek istedikleri anlamlara nazaran nüanslar katmaya başlamışlardır. Rönesans ile canlanan ve doğayı inceleyerek, detaylı şekilde, olduğu şeklinde resmetme arzusu perspektif tekniğinin geliştirilmesine yol açmıştır. Leonardo da Vinci'nin anatomi analizleri eşsizdir.

İslam dini, Tanrı yaratılarını öykünmek etmeyi insanoğluna yasakladığı için İslami resimler 18. Yüzyılın ortalarına kadar, daha çok soyut desenler ve yazının şekillendirilmesi Hat sanatı, Ebru ve minyatür ile sınırı olan kalmıştır.

1860-1869 döneminde, Paris’te Gerome’un talebesi olan Osman Hamdi Bey, ülkesine döndükten sonrasında gerçekleştirdiği yapıtlar ve Sanayii Nefise Mektebi'ni kurmasıyla beraber, fotoğraf sanatı Doğu toplumlarında yaygınlaşmaya adım atmıştır. Günümüzde, dünya fotoğraf tarihinin mühim bir parçası olarak kabul edilen bir çok Türk ressam bulunmaktadır.

1880'lerde, bazısına nazaran Tonalizm, bazısına nazaran Sembolizm akımlarıyla başlamış olan çağıl fotoğraf, konusunu avam insanda, onun gündelik yaşamında, psikolojisinde bulur. Kompozisyon, ışık, renk, çizgi, perspektif mevzularında konmus kurallari yıkma, özgürleşme arzusu öne çıkar.

Türk Karikatür Zamanı



1. Başlangıç Süreci



Osmanlı döneminde ilk karikatür 1867'de yayımlanmıştır. 1870'te Teodor Kasap'ın yayımladığı Diyojen ise ilk Türk gülmece dergisidir. Bu dergiyi başkaları izlemekle beraber, ilk karikatürlerin yayımlanmasından sonrasında uzunca bir süre karikatürsüz bir dönem yaşandı. II. Abdülhamid'in baskıcı yönetimi gazete ve dergilerin çıkmasını engellemiş, çıkabilenlerde de eleştiri amaçlı gülmeceye izin verilmemiştir.

Bu zamanda Türk karikatürü Türkiye haricinde piyasaya sürülen gazete ve dergilerde yer alarak sürdü. 1908'de II. Meşrutiyet'ten derhal sonrasında bu tür yerli yayınlar tekrardan çoğaldı, bu da karikatürde bir canlanmaya niçin oldu.

İlk dönem Türk karikatürünün özelliklerinden biri çizimlerin fotoğraf şeklinde oluşudur. Başka bir deyişle, karikatürler gerçekçi çizimler üzerine kuruluydu. Abartıyı sağlamak için düzenleme ve çizim özelliklerine ehemmiyet veriliyor, gülmece daha çok yazıya dayanıyordu. Altyazılarda açıklamalar, karşılıklı konuşmalar yer aliyor, ek olarak çizimde gösterilen figürlerin üzerine de kim ya da ne oldukları yazılarak açıklanıyordu.

Türkler'in dışındakı Osmanlı uyrukları batılılasma hareketine mühim katkıda bulunmuşlardır. Bilhassa Ermeni kökenli sanatçılar, tiyatro ve mimarlık alanında olduğu şeklinde, karikatür alanında da batı etkilerine açık çalişmalarıyla tanınırlar. İlk dönem karikatürcüleri, içinde Nişan Berberyan, Santr, Opçandassis'in yanı sıra Ali Fuat Bey şeklinde adlar vardır. Bu zamanda bir çok karikatür de imzasız olarak yayımlanmıştır. II. Meşrutiyet'i izleyen dönemde ise Sedat Nuri İleri, Scarselli, A. Rigopulos, Mehmed Baha, Halit Naci, Münir Osman yer alir. Devrin en önde gelen sanatçısı ise Cemil Cem'dir.

2. Klasik Karikatür Süreci



Türk karikatürünün ikinci süreci cumhuriyetin kurulmasını izleyen yıllarda ortaya çıkmıştır. 1928'de yeni Türk alfabesinin benimsenmesi okuryazar sayısını çoğalttığı şeklinde basın gösterim alanında da mühim bir canlanmaya yol açtı. Bu değişme ve gelişimleri izleyen yıllarda karikatürün günlük gazetelerin ayrılmaz bir parçası olmuş ve klasik Türk karikatürünün en büyük ustaları yetişmiştir.

Bu devrin karikatürünün en belirgin özelliği çizimdeki değişmedir. Bundan önceki devrin sonlarına doğru başlamış olan çizimlerdeki yalınlaşma süreci bu zamanda de sürmüştür. Çizimlerde artik en ince ayrıntılardan vazgeçilmiştir. Karikatürün gündelik olması bu detay düzeyinde emek harcamayı olanaksız kılmaktaydı. Devrin bir başka çizim özelliği de insanların dışındaki varlık ve olguların da karikatür kalıpları içinde çizilmeye başlanmasıdır. Çizim düzeyindeki üçüncü gelişme ise bazısı batıdan alınmış simgelerin ve kalıpların kullanılmasıdır. Mesela şaşıran birinin şapkası uçar, birinin başının üstünde uçuşan yıldızlar onun canının yanmış bulunduğunu anlatır. Yazı bu zamanda de gülmeceyi iletmede en mühim unsur olmayı sürdürmüştür. Karikatürler resimlendirilmiş birer fıkra gibidirler. Bundan önceki döneme nazaran bu alanda da bir yalınlaşma gözlenmektedir. Artık olayın hangi ortamda geçmiş olduğu, konuşmaların kimler içinde olduğu şeklinde, çizimin açık seçik gösterdiği şeyler yazıyla açıklanmaz olmuştur. Eskiden olduğu şeklinde bu zamanda de tümüyle yazısız anlatımların kullanıldığı olmaktadır, fakat bunların sayısı çok değildir. Yeni yazıyla piyasaya sürülen ilk karikatür albümlerinin çıkması, ilk karikatür sergilerinin açılması, ilk hanım karikatürcünün yetişmesi ortalama 1950'ye kadar süre bu dönem içinde olmuştur.

Devrin en mühim sanatçısı Cemal Ender Güler'dir. Bu devrin özelliği olarak söylenenlerin hepsinde katkısı olan bu sanatçı çizgide sağlam bir ifade dili kurmuştur. İlk çizgi roman sayılabilecek Amcabey'i yaratmış, onun öykülerini çizgi film biçimine getirmeye emek harcayarak bu alandaki ilk denemeleri yapmıştır. İlk hanım karikatürcü olan Selma Emiroğlu'nun da öğretmenidir. Cemal Ender karikatür sanatının sevilmesinin, benimsenmesini elde etmiş, genç karikatürcüleri özendirmiştir. Devrin önde gelen diğeri adları içinde Münif Fehim Özarman, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Kozma Togo, Salih Erimez, Orhan Ural, Necmi Rıza Ayça bulunmaktadır. Bu sanatçılardan birçoğu sonraki dönemlerde de karikatürcülüğü sürdürmüştür.

3. Uygar Karikatür Süreci



Türk karikatürünün üçüncü süreci 1950'de adım atar. II. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonrasında Türkiye'nin dış dünyaya açılmasına, siyasal ve ekonomik alanda liberalleşmesine paralel olarak basın-yayın yaşamında gözlenen canlanma ve çeşitlenme karikatüre de yansımış, Türk karikatürü yenilenip çağdaşlaşmaya başlamış, çalışmalarını internasyonal düzeyde kabul ettiren sanatçılar yetişmiştir. Yeni karikatür anlayışının en etkin olduğu dönem 1950-1960 arasıdır. Önde gelen temsilcileri günümüzde de yapıt vermeyi sürdürmekte, ek olarak bir çok genç karikatürcü günümüzde de bu devrin ustalarının ilkelerini tatbik eden yapıtlar vermektedir.

Üçüncü dönemdeki en mühim değişim çizimde görülmektedir. Belli bir yalınlaşma sürecinden geçmiş de olsa, ikinci dönem karikatürü anlatımı direkt desteklemeyen ayrıntılarla doludur. 1950 kuşağı adıyla da malum yeni karikatür neredeyse bir çırpıda denecek kadar hızla kendini bunlardan arındırmış, gereksiz her türlü ayrıntıyı çizimden çıkarmıştır. Uygar eğilimlere paralel bu gelişme bir süre sonrasında karikatürün çizgiyle gülmece yapma sanatı olarak tanımlanmasına yol açmıştır.

Çizgide görülen tutumluluğun benzeri yazıda da görülmektedir. Gülmeceyi ileten yazı artık kendi başına bir fıkra olmaktan çıkmış, çizimi bütünleyen, sadece onunla anlam kazanan bir unsur durumuna gelmiş, yazısız karikatür öne çıkmıştır. Bu anlayışı tatbik eden en mühim sanatçılar Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy ve Ferruh Doğan olmuşlardır. Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak, Mustafa Eremektar (Mıstık) ve Oğuz Aral da bu devrin karikatürcüleri arasındadır. Onları Yalçın Çetin, Tonguç Yaşar, Tan Oral ve Tekin Aral izlemişlerdir. Suat Yalaz hemen sonra çizgi romana yönelmiştir.

Bu zamanda Türk karikatürcüleri yurtdışındaki yarşmalarda ödüller kazanmış, yapıtları yabancı gazete ve dergilerde yayımlanmış, karikatürleri albümlere, müzelere alınmıştır. Türkiye'de de ulusal ve internasyonal yarışmalar düzenlenmeye başlanmıştır. Karikatürcülerin çizgi roman, canlandırma sineması diye de anılan çizgi film, kitap resimleme, poster şeklinde sanat alanlarında da emekler yapmışlardır. Karikatürün ne olduğu ve ne olması gerektiğine ilişkin ilk kurumsal çalışmalara da gene bu zamanda rastlanır.

Türk karikatürü 1960'tan sonrasında bir duraklama dönemine girdi. Sanatçıların ifade açısından yenilikler getirmeyişinin yanı sıra okuyucu ve seyirci de karikatüre daha azca ilgi göstermeye başladı. Gazete ve dergiler yalnız yurtdışından alınan karikatürleri ve adını duyurmuş Türk sanatçılarının yapıtlarını yayımlıyor, genç sanatçıların çalışmalarına fazla talih tanımıyordu. Duraklamaya yol açan etkenlerden biri karikatürün giderek soyut bir grafik sanat düzeyine gelmesi, anlatımını karmaşık simgeler ve çizim teknikleriyle iletir olmasıdır. Karikatür çizgiyle gülmece yapma sanatıdır düşüncesi yerini, karikatür güldürmez düşundürür düşüncesine bıraktı, gülmecesi sınırı olan bu yaklaşım da geniş seyirci kitlesi tarafınca benimsenmedi. Mevzu ya da ifade yolu bulamayan karikatürcüler güncel vakaları resimlemekten ileri geçemeyen yapıtlar üretir oldular. Bu devrin sonlarında, 1969'da Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören'le beraber Karikatürcüler Derneği'ni kurdu.

4. Yeni Karikatür Süreci



1970'lerin başlangıcında karikatür bir kendini yenileme sürecine girdi, böylece de günümüze kadar devam eden dördüncü ve sonuncu dönem başlamış oldu. Bu zamanda karikatür büyük yaygınlık kaznarak bir çok şahıs, bilhassa de gençler için bir ifade, bir dışavurum aracı oldu. 1975'te de İstanbul'da, Tepebaşı'nda Türkiye'nin ilk Karikatür Müzesi kuruldu.

Devrin özelliklerinden biri soyut anlatımlarından uzaklaşmak olmuştur. Bir başka çizim özelliği de karikatürün çizgi romana özgü ifade tekniklerinden yararlanmaya başlamasıdır. Altyazılar ortadan kalkarak, sözlerin konuşma balonları içine alınması, çizgi romana özgü ünlem, sözcük ve işaretlerin karikatürde de kullanılması, daha devingen, canlı, çarpıcı çizimlerin araştırılması, yazarı ile çizeri ayrı ortak yapımların çoğalması karikatüre yeni bir nefes kazandırmış, karikatürün tekrardan yaygın bir ifade aracı olarak kullanılmasını elde etmiştir.

Devrin gülmece açısından özelliği yazıdan kaçınmaması, dahası yüzyıllardır kullanılan bazı sözlü gülmece özelliklerine dayanarak bunu karikatüre aktarmasıdır. Ek olarak gülmece açısından bir başka mühim adım daha atmış, bilinmeyen üçüncü kişilere yönelik iğnelemeler yerine direkt sokaktaki insanı mevzu alan bir gülmeceye yönelinmiştir. Yazında gülmece yazarı Aziz Nesin'le başlamış olan, Türk insanının kendi kendisinin alaya alan gülmece yaklaşımının karikatüre iştirak etmesi da bu sanata yeni bir canlılık veren en mühim etkenlerden biridir. Bu devrin önde gelen adı, 1950 kuşağının en genç karikatürcülerinden önde gelen Oğuz Aral'dır. Onun yönetimini üstlendiği Gırgır adlı gülmece dergisi yeni anlayışa öncülük etmiş, bir çok genç sanatçının yetişmesini elde etmiştir. 1971'den beri çıkan ve adı 1989'da Oğuz Aral'ın yarattığı bir çizgi roman kahramanı olan Avni'ye dönüştürülen bu mecmua görülmedik bir başarı kazanarak, tüm dünyada piyasaya sürülen üçüncü büyük gülmece dergisi durumuna gelmiştir. Devrin diğeri karikatürcüleri içinde Hasan Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci şeklinde adlar vardır. Engin Ergönültaş, Can Barslan, Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün de aynı anlayışı sürdürmüşlerdir. Yeni anlayışa ayak uydurabilen, Oğuz Aral'ın kardeşi Tekin Aral bir taraftan başarı göstermiş portre karikatürleriyle tanınırken bir taraftan da Türkiye'nin büyük gülmece dergilerinden Fırt'ı yönetmektedir. Kemal Aratan, Serhat Gürpınar, Yavuz Taran ise bir sonraki çizer kuşağının temsilcileridir. Bu zamanda hanım çizerlerin de sayısı çoğalmıştır. En başarı göstermiş olanlarından biri Deli Bediş adlı çizgi romanın yaratıcısı Özden Ögrük'tür. Ayrıca bu zamanda karikatürcülüğünün yanı sıra gülmece yazarlığı meydana getiren adlar de görülür. Cihan Demirci, Gani Müjde ve Metin Üstündağ şeklinde isiler hem çizer hem de yazar olarak öteki mizahçılardan ayrılırlar.

Karikatür günümüz Türkiye'sinde yaygınlık açısından en önde gelen sanat dalı durumuna gelmiştir. Sanatla alakalı yaratıcılık alanı olarak geniş kitleler tarafınca ilgiyle izlenmekte ve sevilmektedir. Gülmece dergilerinin sayısı çoğalmış, ek olarak gazete ve dergiler de gülmece ekleri vermeye, amatör çizer köşeleri düzenlemeye başlamişlardır. Büyük kentlerin haricinde da sergiler, yarışmalar düzenlenmektedir. Bunlara paralel olarak karikatürün tarihini, kuramını mevzu alan yazılar, kitaplar yayımlanmaktadır.

Kaynakça

Semih Balcıoğlu, Cumhuriyet'in 75. Senesinde Türk Karikatürü / İş Bankası Kültür Yayınları / İstanbul
Üstün Alsaç, Türkiye’de Karikatür, Çizgi Roman ve Çizgi Film / İletişim Yayınları / İstanbul, 1994 /

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Karikatür Tarihi Nedir
Karikatür Tarihi Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/karikatur-tarihi-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/karikatur-tarihi-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content