Kitle Toplumu Kitle toplumu insanı, dünyayı bildiği şekilde görmek ister. Bizim medyamız da, Kitle toplumu insanına, onun kafasındak...
Kitle Toplumu
Kitle toplumu insanı, dünyayı bildiği şekilde görmek ister. Bizim medyamız da, Kitle toplumu insanına, onun kafasındaki dünyaya ters düşmeyecek bir televizyon veya gazete sunmak ister. Yayınları da buna göre kodlar. Kitle toplumu insanı, her türlü farklı lığa, değişim ihtimaline tereddütle yaklaşır. Böyle bir inanışın karşısında kendi önyargılarının desteklendiğ ini, düşünce kırıntılarının doğru olduğunun onayını görmek ister.
Çağın en kritik toplumsal görünümü olan kitlenin ortaya çıkışı sanayi devrimiyle başlar. Sanayileşeme ve kentleşmeye bağlantılı bi şekilde insanların başta üretim olmak üzere muhtelif koşullarda kabalık yığınlar halinde kalması 19. yyin sonlarına doğru birkaç çekici 1 toplumsal olgu bi şekilde dile getirilmiştir.
Kitle içerisinde bulunan insanın durumu epey farklıdır. fert yalnızken muhakemede bulunabilir. Özgür iradesini kullanarak 1 karara varır. Buna göre fert ancak başınayken manipüle edilme imkanı yoktur. fakat kitle içerisinde bireyin durumu bunun bütün tersidir. Diğer yandan tarafından gerçekleştirilen zihinsel kuşatma bireyin hür iradesini ortadan kaldırmıştır. fert kitle kontak araçları ve medyanın manipülesi karşısında çaresizdir. Çünkü kitle toplumunda karşılıklı ve serbest düşünce alışverişi değil tek taraflı, buyurgan ve yönlendirici 1 kontak akımı bulunur. Bu da fertler arası hür tartışma yoluyla kamuoyu oluşumunu engellemektedir.
Kitle toplumdaki bireyin özelliği ve kendiliği medya aracılığıyla anonim 1 kimlik içinde erir. Burada popüler 1 kültürel kimlik kadar, başat 1 kontak sisteminin de belirleyici olduğu söylenebilir. Göreceli bi şekilde bireyin kitle kontak sürecine katılması olabilir görünse de bu katılım fert etkileştiren, bağlantılı ve güdümlü kılan 1 özelliğe sahiptir. Kamuoyu araştırmalarında hakikat görümünde seçenekler bulunur. Bireyden 1 seçim yapmasını istenir. yalnız hiçbir vakit seçim bireyin serbest iradesiyle oluşmaz. Kitle toplumu farklılığı irade üzerindeki manipülasyonu, bireyin ayrı ayrı ikna etme yolu birlikte değil toplum pusulasını biçimlendirmek yoluyla sağlamasıdır.
Sonuç bi şekilde kitle toplumundaki günümüz insanın etkiye ve manipülasyona açık yalnız hiçbir tepkisi olmayan yığınlar halinde geldiği kitle kontak araçlarının kitleleri istediği gibi yönlendirdiği ve Baudrillardın ifadesiyle temsil gücünü de kaybeden sessiz çoğunluk içinde kültür gibi veri, kuvvet ve toplumsallığın da gittiğidir.
Atatürkçülüğün Türk toplumu için önemi nedir?
Toplum mu bireyi, birey mi toplumu etkiler?
İnsan hakları toplumu nasıl etkiler?
KİTLE İLETİŞİMİ VE KİTLE TOPLUMU
Çağın en önemli toplumsal görünümü olan kitlenin ortaya çıkışı sanayi devrimiyle başlar. Sanayileşeme ve kentleşmeye bağlı olarak insanların başta üretim olmak üzere çeşitli koşullarda kabalık yığınlar halinde kalması 19. yy'in sonlarına doğru birkaç çekici bir toplumsal olgu olarak dile getirilmiştir.
Kitle içerisinde bulunan insanın durumu çok farklıdır. Birey yalnızken muhakemede bulunabilir. Özgür iradesini kullanarak bir karara varır. Buna göre birey yalnız başınayken manipüle edilme imkanı yoktur. Ama kitle içerisinde bireyin durumu bunun tam tersidir. Diğer yandan tarafından gerçekleştirilen zihinsel kuşatma bireyin özgür iradesini ortadan kaldırmıştır. Birey kitle iletişim araçları ve medyanın manipülesi karşısında çaresizdir. Çünkü kitle toplumunda karşılıklı ve serbest fikir alışverişi değil tek taraflı, buyurgan ve yönlendirici bir iletişim akımı vardır. Bu da bireyler arası özgür tartışma yoluyla kamuoyu oluşumunu engellemektedir.
Kitle toplumdaki bireyin özelliği ve kendiliği medya aracılığıyla anonim bir kimlik içinde erir. Burada popüler bir kültürel kimlik kadar, başat bir iletişim sisteminin de belirleyici olduğu söylenebilir. Göreceli olarak bireyin kitle iletişim sürecine katılması mümkün görünse de bu katılım birey etkileştiren, bağlı ve güdümlü kılan bir özelliğe sahiptir. Kamuoyu araştırmalarında gerçek görümünde seçenekler vardır. Bireyden bir seçim yapmasını istenir. Ancak hiçbir zaman seçim bireyin serbest iradesiyle oluşmaz. Kitle toplumu farklılığı bilinç üzerindeki manipülasyonu, bireyin ayrı ayrı ikna etme yolu ile değil toplum pusulasını biçimlendirmek yoluyla sağlamasıdır.
Sonuç olarak kitle toplumundaki günümüz insanın etkiye ve manipülasyona açık ancak hiçbir tepkisi olmayan yığınlar halinde geldiği kitle iletişim araçlarının kitleleri istediği gibi yönlendirdiği ve Baudrillard'ın ifadesiyle temsil gücünü de kaybeden sessiz çoğunluk içinde kültür gibi bilgi, güç ve toplumsallığın da gittiğidir.
Kitle Toplumu
Sanayileşme ile bir taraftan, seri üretim ile ürünlerde standartlaşma sağlanırken, diğer taraftan kitle haberleşme araçlarının gelişmesi ve etkinliğiyle düşüncelerde ve hayat tarzlarında standartlaşma sağlanmış, böylece kitle toplumu ve kitle kültürü meydana gelmiştir. Kitle toplumu ve kitle kültürü, kapitalist ekonomik sistemin tüketim boyutunda anlam kazanmaktadır. üretimin sürekliliğini sağlamak için kitle psikolojisi bağlamında, reklam ve moda endüstrileriyle tüketim teşvik edilmektedir. Kültür ürünleri de standartlaştırılarak tüketimi özendirilmektedir. Adorno'nun söylemiyle “kültür endüstrisi†hayat alanlarımızı kuşatmaktadır.
Kitle tüketim toplumu ve kitle tüketim kültüründe, insanlar sadece nicelik olarak önem ifade ederler. Tüketim pazarının bir müşterisi olan birey, maddi hazlara yönelik hedonistik bir kültür içinde hayatını sürdürmektedir. Bu maddi hayat tarzı ve kitleselleşme, insanları özüne yabancılaştırmaktadır. İleri derecede kapitalistleşmiş toplumlarda kitle toplumu ve kültürüne bir tepki olarak, iletişim araçlarının gelişimine paralel, her sosyal grup ve cemaatin kendi kültürünü yaşamak istemesi oranında kitle toplumu çözülmektedir. Maddi hazlara yönelik hayat tarzının yerine insanlar, dinsel ve etnik cemaatlerine sığınmaktadırlar.
İleri derecede sanayileşmiş toplumların “refah toplumu†ya da “tüketim toplumu†aşamasında yaşadıkları bunalımlar, tüketim pazarının müşterisi olan gelişmekte olan ülkelerde de yaşanmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin 1980'den sonra uygulamaya çalıştığı serbest piyasa ekonomisi, toplumun yapısı uygun ve hazır olmadığı için bunalımlı olmaktadır. Kapitalizmin geçirdiği evreleri geçirmeyen Türkiye, sanayileşmenin motor gücü olan girişimci burjuva tipini de yaratamamıştır. Serbest piyasa ekonomisini, herkesin istediği malı istediği fiyata satabileceği kuralsız bir sistem olarak algılama, ekonomik yapının anomik çerçevede yapılanmasına neden olmuştur. Henüz sanayileşmesini tamamlayamamış olan Türkiye, medyanın yönlendirmesiyle de gelişmiş kapitalist ülkelerin tüketim pazarı haline gelmiş, değişim de “çağ atlamak†olarak nitelendirilmiştir. Oysa, fert başına düşen milli gelir oranının 1991 verilerin göre 1820 Dolar ve sosyal sınıflar arasında gelir farklılığının çok fazla olduğu düşünülürse, tüketim toplumu olmanın paradoksu ortaya çıkmaktadır. Anomik ekonomik yapılanma rüşvet, yolsuzluk ve köşe dönme felsefesinin artmasına, dolayısıyla toplumda insanların birbirine ve düzene yabancılaşmasına neden olmaktadır.
Bütün bu yaşanılan anomi ve yabancılaşma, hızlı değişen maddi kültür ile ondan daha yavaş değişen manevi kültür arasındaki dengesizlik sonucu oluşan ve Ogburn'un ifadesiyle “kültürel boşluk†ya da “kültürel gecikme†durumudur. Bu durum aynı zamanda, Merton'un belirttiği, sosyal yapı ile kültürel yapı arasındaki uyumsuzluğun neden olduğu anomiyi de ifade etmektedir.
Kitle Toplumu
Batı tipi toplumları özellikle de ABD'yi tanımlamak için kullanılan terim.
Kitle toplumu kavramı, öncelikle büyük ölçekli sanayileşmeyi, büyük kentleşme haÂreketlerini ve işbölümünde yüksek düzeyde uzmanlaşmayla yönetimi bir bütün olarak bürokratikleşmiş bir toplumsal ortamı ifade eder.
Kitle toplumu terimini kullanan yazar ve düşünürler, çoğunluk bireyin toplumuyla olan ilişkisi üzerinde yoğunlaşırken, bireyin modern toplumda sahip olduğu özgürlük deÂrecesini, bireyin toplumsal çevresini nasıl algılayıp, ona ne şekilde değer biçtiğini inÂcelerler. Bu bağlamda, biri İnsandaki özgürÂlük kaybına, artan vasatilik ve yanılsamayla birlikte yabancılaşmaya dikkat çeken, diğeri ise geleneksel bağların ortadan kalkışının İnsana yeni avantajlar sağladığını dile getiÂren iki ayrı ve karşıt görüş varolmakla birÂlikte, genel kanaat kitle toplumunu eleştirel bir gözle değerlendirir. Sözgelimi, Gasset ve Heidegger gibi, terimi ilk kez olarak kullanan düşünürlere göre, kitle toplumu, özgürlüklerini çok büyük ölçüde yitirmiş, geleneksel kültürün uygarlaştırıcı etkisiyle aydınlanmamış, basmakalıp değerleri beÂnimsemek zorunda kalan yabancılaşmış, ilkel, kültürsüz, alelade İnsanlardan oluşan bir yığındır. Frankfurt Okulu düşünürlerinÂden Adorno ve Horkheimerin gözünde kitle toplumu, İnsanların edilgen, ilgisiz, atomize varlıklar haline geldikleri, gelenekÂsel bağlarından, dinsel kimliklerinden kopaÂrıldıkları, kitle iletişim araçlarının tek yönlü baskısı altında yalnızlaştıkları, tepeden taÂhakküme imkan veren bir toplum biçimidir.
Kitle toplumu, kapitalizmin bir ürünü olup, sanayileşme, kentleşme ve modernleşÂme süreçleriyle ortaya çıkmıştır. Bütün bu süreçler, bireyler arasındaki farklılıkların ortadan kalkmasına, bireylerin özgürlüklerini yitirmelerine, onların birbirlerinden yalıtÂlanmalarına, bireylerin birbirlerine daha benzer hale gelmelerine neden olmuştur. Kitle toplumunun kültürel alandaki ifadesi ise, kitle kültürüdür. Başka bir deyişle, kitle toplumunda kitleyi oluşturan bireylerin hemen hemen tamamı okuryazar olsa da, onlar klasik eğitimden yoksun kaldıkları için, sıradan veya düşük düzeyde, ve hiçbir zaman seçici olmayan beğenilere sahip olurlar. Kitle toplumunda, yüksek kültürle aşağı kültür arasındaki sınır çizgisi yok olur veya daha doğru bir deyişle, yüksek kültüÂrün yerine, hem yüksek kültürü ve hem de geleneksel toplumların halk kültürünü yok eden ve aleladiliği, uyumluluğu, edilgenliği ve kaçışı teşvik eden bir kitle kültürü gelişir
Ansiklopedi
Atatürkçülüğün Türk toplumu için önemi nedir?
Toplum mu bireyi, birey mi toplumu etkiler?
İnsan hakları toplumu nasıl etkiler?
YORUMLAR