Nalet isim (la:net, l ince okunması mümkün) Arapça la¤net 1 . Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, ah etme: "Başı...
Nalet
isim (la:net, l ince okunması mümkün) Arapça la¤net
1 . Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, ah etme:
2 . ödat Ters, çok kötü, çok fena:
isim (la:net, l ince okunması mümkün) Arapça la¤net
1 . Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, ah etme:
"Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor."- Y. Z. Ortaç.
2 . ödat Ters, çok kötü, çok fena:
"Nalet filozofum diyerek ortaya çıkıp Tanrı'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!"- Ö. Seyfettin.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- nalet etmek
- nalet okumak
- nalet olsun!
Dj Ateş - Nalet Olsun
Abaddon Demon - Nalet
Arsız Bela Feat. Esmer Maruz, Mania Manzer Baran Akan - Nalet Sana Hanım
LANET a. (ar. Iarnet).
1. Tanrı'nırfinsanı kendi bağışlamasından, merhametinden sonsuza dek yoksun bırakması; Tanrı bağışlamasından, merhametinden yoksun kalma: Tanrı'nın laneti üstüne olsun. Tan- rı'nın lanetine uğramak.
2. Bir kimse için bunu dileme, bu amaçla söylenen sözler; ah etme, kargış: Bir hiç kimseye nalet etmek, lanetler yağdırmak.
3. (Bir şeye, bir hiç kimseye) nalet etmek, o şeye, ona ilenmek, onu kargımak; ondan nefret etmek, tiksinmek: Kendisini ikinci kez sınıfta bırakan hocalara nalet ediyordu. Onu evlatlarından ayıran muharebeye nalet ediyordu. Ona rastladığım güne nalet ediyorum. || Nalet halkası boğazına, boynuna geçmek, daima yakınacağı, kolay tolay içinden sıyrılıp kurtulamayacağı bir durum içine düşmek. || Birine, bir şeye nalet okumak, onun, onların Tanrı', ıın merhametinden yoksun kalmasını, Tanrı'nın gazabına uğramasını dilemek: Onu bu duruma düşürenlere nalet okuyordu. || Nalet olasıl, hiddet ve kızgınlık duyulan bir şey, bir kimse için kullanılır: Şu nalet ihtimaller içinde arıza olmasaydı, kente çoktan varmıştık. Nalet ihtimaller içinde kocakarı. || Nalet olsun, şiddetli bir kızgınlığı dışa vuran ünlem: Nalet olsuni gene elimizden kaçırdık. Nalet olsun onu gördüğüm güne.
—Esk. Nalet halkası, evlilik yüzüğü, evlilik bağları. || Nalet-i Hak, lanet-i ilahiye, lanet-i rabbaniye, lanet-i samedaniye, Tanrı'nın laneti, merhametinden yoksun bırakması. || Nalet-ullah, Tanrı laneti; "Tanrı kahretsin†anlamında kullanılır. || Nalet -ullahu aleyh, Tanrı'nın laneti onun üzerine olsun.
sıf.
1. Sorun veren, sinir bozucu bir yer, fena geçen bir vakit, işlevini yerine getirmediği için can sıkan bir şey için kullanılır: Bu nalet kasabadan ne vakit kurtulacaksın? Hiçbir şeyin yolunda gitmediği nalet bigün. Bu nalet arabayı iyi mi çalıştıracağız?
2. Aksi, ters, fena huylu bir kimse için kullanılır: Ne nalet adam. Nalet bir çocuk.
1. Tanrı'nırfinsanı kendi bağışlamasından, merhametinden sonsuza dek yoksun bırakması; Tanrı bağışlamasından, merhametinden yoksun kalma: Tanrı'nın laneti üstüne olsun. Tan- rı'nın lanetine uğramak.
2. Bir kimse için bunu dileme, bu amaçla söylenen sözler; ah etme, kargış: Bir hiç kimseye nalet etmek, lanetler yağdırmak.
3. (Bir şeye, bir hiç kimseye) nalet etmek, o şeye, ona ilenmek, onu kargımak; ondan nefret etmek, tiksinmek: Kendisini ikinci kez sınıfta bırakan hocalara nalet ediyordu. Onu evlatlarından ayıran muharebeye nalet ediyordu. Ona rastladığım güne nalet ediyorum. || Nalet halkası boğazına, boynuna geçmek, daima yakınacağı, kolay tolay içinden sıyrılıp kurtulamayacağı bir durum içine düşmek. || Birine, bir şeye nalet okumak, onun, onların Tanrı', ıın merhametinden yoksun kalmasını, Tanrı'nın gazabına uğramasını dilemek: Onu bu duruma düşürenlere nalet okuyordu. || Nalet olasıl, hiddet ve kızgınlık duyulan bir şey, bir kimse için kullanılır: Şu nalet ihtimaller içinde arıza olmasaydı, kente çoktan varmıştık. Nalet ihtimaller içinde kocakarı. || Nalet olsun, şiddetli bir kızgınlığı dışa vuran ünlem: Nalet olsuni gene elimizden kaçırdık. Nalet olsun onu gördüğüm güne.
—Esk. Nalet halkası, evlilik yüzüğü, evlilik bağları. || Nalet-i Hak, lanet-i ilahiye, lanet-i rabbaniye, lanet-i samedaniye, Tanrı'nın laneti, merhametinden yoksun bırakması. || Nalet-ullah, Tanrı laneti; "Tanrı kahretsin†anlamında kullanılır. || Nalet -ullahu aleyh, Tanrı'nın laneti onun üzerine olsun.
sıf.
1. Sorun veren, sinir bozucu bir yer, fena geçen bir vakit, işlevini yerine getirmediği için can sıkan bir şey için kullanılır: Bu nalet kasabadan ne vakit kurtulacaksın? Hiçbir şeyin yolunda gitmediği nalet bigün. Bu nalet arabayı iyi mi çalıştıracağız?
2. Aksi, ters, fena huylu bir kimse için kullanılır: Ne nalet adam. Nalet bir çocuk.
Kaynak: Büyük Larousse
nalet ingilizcesi
1. curse, imprecation.
2. cursed, accursed, damned.
- etmek/okumak /a/ to curse, damn.
- olsun! God damn him/her/it!
1. curse, imprecation.
2. cursed, accursed, damned.
- etmek/okumak /a/ to curse, damn.
- olsun! God damn him/her/it!
Dj Ateş - Nalet Olsun
Abaddon Demon - Nalet
Arsız Bela Feat. Esmer Maruz, Mania Manzer Baran Akan - Nalet Sana Hanım
YORUMLAR