maraz isim, eskimiş Arapça maraø 1 . Hastalık. 2 . mecaz Dayanılması güç durum. 3 . ödat, mecaz Huysuzluğu ve titizliği ...
maraz
isim, eskimiş Arapça maraø
1 . Hastalık.
2 . mecaz Dayanılması güç durum.
3 . ödat, mecaz Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan:
"Aman ne maraz adamsın!"- .
Maraz Ali hangi ekibi tutuyor?
MARAZ a. (ar. maraz).
1. Hastalık.
2. Dayanılması güç durum; dert, bela: Merhametten maraz doğar.
3. Aksaklık, kusur.
*-*Esk. Maraz-ı sinirli, sinir bozukluğu. II Maraz-ı aşk, aşk hastalığı; tutkunluk. || Maraz-ı beledi, tüm bir şehre yayılan ve uzun devam eden salgın hastalık. || Maraz-ı had, çok süratli ilerleyen hastalık. || Maraz-ı indi- fai, çıban, sivilce ya da urun patlamasıyla ortaya çıkan hastalık. || Maraz-ı kalb, kalp hastalığı; üzüntü, acı. || Maraz-ı mühlik-i müstevli, hayvanların telef olmasına yol açan salgın hastalık. || Maraz-ı müstevli, salgın hastalık. || Maraz-ı müzmin, kronik hastalık. || Maraz-ı sakıt, sara. || Maraz-ı sari, bulaşıcı hastalık.
*-*İsi. huk. Maraz-ı mevt, kişinin ölümüne yol açan hastalık. (Hastalık kişiyi işlerini yürütemeyecek derecede hasta bırakmış ve hasta bir yıl içinde ölmüşse bu kişinin hastayken yapmış olduğu vakıf, bağışlama ve bağışları vasiyet hükmünde sayılır.)
♦ sıf. Rahatsız edecek, can sıkacak kadar huysuzluk eden, titizlik gösteren kimse için kullanılır.
1. Hastalık.
2. Dayanılması güç durum; dert, bela: Merhametten maraz doğar.
3. Aksaklık, kusur.
*-*Esk. Maraz-ı sinirli, sinir bozukluğu. II Maraz-ı aşk, aşk hastalığı; tutkunluk. || Maraz-ı beledi, tüm bir şehre yayılan ve uzun devam eden salgın hastalık. || Maraz-ı had, çok süratli ilerleyen hastalık. || Maraz-ı indi- fai, çıban, sivilce ya da urun patlamasıyla ortaya çıkan hastalık. || Maraz-ı kalb, kalp hastalığı; üzüntü, acı. || Maraz-ı mühlik-i müstevli, hayvanların telef olmasına yol açan salgın hastalık. || Maraz-ı müstevli, salgın hastalık. || Maraz-ı müzmin, kronik hastalık. || Maraz-ı sakıt, sara. || Maraz-ı sari, bulaşıcı hastalık.
*-*İsi. huk. Maraz-ı mevt, kişinin ölümüne yol açan hastalık. (Hastalık kişiyi işlerini yürütemeyecek derecede hasta bırakmış ve hasta bir yıl içinde ölmüşse bu kişinin hastayken yapmış olduğu vakıf, bağışlama ve bağışları vasiyet hükmünde sayılır.)
♦ sıf. Rahatsız edecek, can sıkacak kadar huysuzluk eden, titizlik gösteren kimse için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR