MEVC a. (ar. mevc). Esk. 1. Dalga: "Gâh denizlere düşerem mevc olup taşra taşaram" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.). 2. Mevc urm...
MEVC a. (ar. mevc). Esk.
1. Dalga: "Gâh denizlere düşerem mevc olup taşra taşaram" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.).
2. Mevc urmak, vurmak, dalgalanmak: "Mevc urup ol bahrı umman bunda bıraktı beni" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.).
3. Mevc-a-mevc, dalga dalga: "Çık da bir seyret baharın cûşı rengârengini / Nefhi sûrun dinle mevcâmevc olan âhengini" (M. A. Ersoy). || Mevc-dar, dalgalı. || Mevc -hiz, dalgalandıran: "Mevc-hiz oldu gene lücce-i deryâ-yı Aden" (Nedim, XVIII. yy.). / Mevczar, dalgaların çok olduğu yer. || Mevc-zen, dalga kıran, dalgayı engellemiş olan: “bazen olur bahirei kalbimde mevc -zen" (Tevfik Fikret). || Mevc-i derya, deniz dalgası. || Mevc-i enhar, dere dalgası.
1. Dalga: "Gâh denizlere düşerem mevc olup taşra taşaram" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.).
2. Mevc urmak, vurmak, dalgalanmak: "Mevc urup ol bahrı umman bunda bıraktı beni" (Eşrefoğlu Rumi, XV. yy.).
3. Mevc-a-mevc, dalga dalga: "Çık da bir seyret baharın cûşı rengârengini / Nefhi sûrun dinle mevcâmevc olan âhengini" (M. A. Ersoy). || Mevc-dar, dalgalı. || Mevc -hiz, dalgalandıran: "Mevc-hiz oldu gene lücce-i deryâ-yı Aden" (Nedim, XVIII. yy.). / Mevczar, dalgaların çok olduğu yer. || Mevc-zen, dalga kıran, dalgayı engellemiş olan: “bazen olur bahirei kalbimde mevc -zen" (Tevfik Fikret). || Mevc-i derya, deniz dalgası. || Mevc-i enhar, dere dalgası.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR