nedim isim, eskimiş (nedi:mi) Arapça ned³m 1 . Dost, yakın dost. 2 . Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve ...
nedim
isim, eskimiş (nedi:mi) Arapça ned³m
1 . Dost, yakın dost.
2 . Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse.
Nedim
Nedim Gürsel
Nedim Saban
NEDİM a. (ar. nedim). Esk.
1. Yakın dost; söyleşi arkadaşı, samimi dost.
2. Büyükleri fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse.
*Kur. tar. OsmanlI devletinde padişahın yakını ve sırdaşı olan saray adamı. (Bk. ansikl. böl.)
*Yeniçeri ocağı'nda acemilere yakıştırılan ad. (Bu terim, Mahmut I döneminden [1730-1754] başlayarak kullanıma girdi. Nedimler ortası al, tepe ve yanları yeşil çuha, üst kısımları siyah iplik işlemeli ve ağzı beyaz çuha üzerine çizgili kavuk giyerlerdi.)
♦ sıf. Güzel hikâyeler özetleyen, tatlı dilli, hoşsohbet, konuşma kabiliyeti olan.
*ANSİKL. Nedimler padişaha güzel sözler söyler, yerine gore fıkralar anlatarak onu eğlendirir ya da dinlendirir, ayrıca sırrını paylaşır, bilhassa sıkıntılı günlerinde derdini dinleyip avuturiardı. Bunlar padişahların çevresini, çoğu zaman yükselme döneminde aldılar. Sonraları nedimlere alışan, bu tarz şeyleri yaşamlarının bir parçası olarak gören padişahlar yardımıyla sayıları giderek arttı. Nedimler içinde padişahı eğlendirenler, yararlı işler hayata geçirmeye yöneltenler bulunmuş olduğu benzer biçimde, devlete ziyanı dokunanlar da vardı. Zaman içinde sarayda güç kazanmaları sonucu, devlet adamlarına hükmetme, isteklerini yerine getirmeyen sadrazamları padişaha çekiştirme, gazabını kışkırtacak halde iftiralarda bulunma, kimini azlettirip kimini sürgüne gönderme ya da öldürtme alışkanlığı edindiler. Ek olarak, tımar ve zeametleri hakkı olanlara verdirmeyip kendi üstlerine yaptırtmaları, sancak beyliklerini ve valilikleri rüşvet karşılığında satmaları da devlet yönetiminin yozlaşmasına neden olan başlıca nedenler oldu. Böylece halk içinde nedim zorbalığından yaka silkenlerin sayısı arttıkça, saraya yönelik ayaklanmalarda ilkin nedim kellesi istemek alışkanlık haline geldi.
1. Yakın dost; söyleşi arkadaşı, samimi dost.
2. Büyükleri fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse.
*Kur. tar. OsmanlI devletinde padişahın yakını ve sırdaşı olan saray adamı. (Bk. ansikl. böl.)
*Yeniçeri ocağı'nda acemilere yakıştırılan ad. (Bu terim, Mahmut I döneminden [1730-1754] başlayarak kullanıma girdi. Nedimler ortası al, tepe ve yanları yeşil çuha, üst kısımları siyah iplik işlemeli ve ağzı beyaz çuha üzerine çizgili kavuk giyerlerdi.)
♦ sıf. Güzel hikâyeler özetleyen, tatlı dilli, hoşsohbet, konuşma kabiliyeti olan.
*ANSİKL. Nedimler padişaha güzel sözler söyler, yerine gore fıkralar anlatarak onu eğlendirir ya da dinlendirir, ayrıca sırrını paylaşır, bilhassa sıkıntılı günlerinde derdini dinleyip avuturiardı. Bunlar padişahların çevresini, çoğu zaman yükselme döneminde aldılar. Sonraları nedimlere alışan, bu tarz şeyleri yaşamlarının bir parçası olarak gören padişahlar yardımıyla sayıları giderek arttı. Nedimler içinde padişahı eğlendirenler, yararlı işler hayata geçirmeye yöneltenler bulunmuş olduğu benzer biçimde, devlete ziyanı dokunanlar da vardı. Zaman içinde sarayda güç kazanmaları sonucu, devlet adamlarına hükmetme, isteklerini yerine getirmeyen sadrazamları padişaha çekiştirme, gazabını kışkırtacak halde iftiralarda bulunma, kimini azlettirip kimini sürgüne gönderme ya da öldürtme alışkanlığı edindiler. Ek olarak, tımar ve zeametleri hakkı olanlara verdirmeyip kendi üstlerine yaptırtmaları, sancak beyliklerini ve valilikleri rüşvet karşılığında satmaları da devlet yönetiminin yozlaşmasına neden olan başlıca nedenler oldu. Böylece halk içinde nedim zorbalığından yaka silkenlerin sayısı arttıkça, saraya yönelik ayaklanmalarda ilkin nedim kellesi istemek alışkanlık haline geldi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR