Ölçü ,Herhangi bir büyüklüğü ya da niceliği ölçmek için, tarih süresince çok değişik ölçü sistemleri geliştirilmiştir. Mesela bundan...
Ölçü,Herhangi bir büyüklüğü ya da niceliği ölçmek için, tarih süresince çok değişik ölçü sistemleri geliştirilmiştir. Mesela bundan 60 yıl ilkin devletimizde kumaşlar arşın ile ölçülür, ekmek okka ile, buğday kile ile tartılırdı. Bugün bu birimler tümüyle unutulÂdu; zira senelerdir dunvanın birçok ülkesinde olduğu benzer biçimde metre sistemini (metrik sistemi) kullanıyoruz. Fakat değişik bir ölçü sistemi kullanan İngiliz ve Amerikalıların bir uzaklıÂğı mil ile, bir sıvıyı galon ile ölçmeleri de bu kez metre sistemini kullanan ülkelerle anlaşÂma güçlüğü yaratıyor.
Hakkaten de aynı büyüklüğün her ülkede değişik bir birimle ölçülmesi günlük yaşamda, internasyonal ticaÂrette, bilhassa bilim dünyasında büyük karıÂşıklıklara neden olur. Bu karışıklığa son vermek için, 1960ta Birleşmiş Milletler örgütünün öncülüğüyle internasyonal bir ölçü sistemi oluşÂturuldu. Fransızca adı Systeme Internationale d'Unites (Internasyonal Birimler Sistemi) olan ve tüm dünyada SI kısaltmasıyla malum bu sistem bugün bilim dünyasında büyük seviyede benimsenmiştir. Fakat günlük kullanımda metre sistemi ile İngiliz ve Amerikan sistemÂleri hâlâ egemenliğini sürdürüyor. Bu maddeÂde, bugün tüm dünyada kullanılmakta olan bu üç büyük sistemin en mühim birimlerim gösteren bir takım sıralama verilmiştir. Eski toplum-larca kullanılan bazı ölçü sistemlerinin doğuÂşunu ve gelişmesini ya da bir zamanlar TürkiÂye'de kullanılmış olan eski ölçü birimlerinin metre sistemindeki eşdeğerlerini ise Ölçme maddesinde bulabilirsiniz.
Kaynak: Temel Britannica
Mısra, beyit ve ölçü nedir, örnek verir misiniz?
Vezin (Ölçü) Nedir?
Tamlama, ritim ve özgür ölçü nedir, örnek verir misiniz?
ölçü
TDK,Türk Dil Kurumu
isim
1 . Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine nazaran oranlayarak değerlendirme, mizan.
2 . Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi:
"Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür."- R. E. ünaydın.
3 . Ölçme sonucu bulunan sayı:
"Odanın ölçüsü."- .
4 . Belirlenmiş boyut:
"Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."- .
5 . Ölçüt.
6 . mecaz Kıymet, saygınlık:
"Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı."- Y. Z. Ortaç.
7 . mecaz Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu:
"Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."- .
8 . edebiyat Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.
9 . müzik Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
TDK,Türk Dil Kurumu
1 . Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine nazaran oranlayarak değerlendirme, mizan.
2 . Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi:
"Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür."- R. E. ünaydın.
3 . Ölçme sonucu bulunan sayı:
"Odanın ölçüsü."- .
4 . Belirlenmiş boyut:
"Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."- .
5 . Ölçüt.
6 . mecaz Kıymet, saygınlık:
"Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı."- Y. Z. Ortaç.
7 . mecaz Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu:
"Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."- .
8 . edebiyat Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.
9 . müzik Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- ölçü almak
- ölçüyü kaçırmak
Birleşik Sözler
- ölçü bilimi
- bir seviyede
- aruz ölçüsü
- hece ölçüsü
- uzunluk ölçüsü
ÖLÇü a.
1. Ölçmek eylemi, işlemi: Ölçü birimleri
2. Bir ölçmede karşılaştırma terimi olarak kullanılan, temel birim olarak ele alınan nicelik, ölçü birimi: Metrekare bir alan ölçüsü birimidir.
3. Bir şeyin ölçülmesinden elde edilmiş netice: Bel ölçüsü.
4. Uzunluk ölçmeye yarayan vasıta.
5. Bir şeyi değerlendirme aracı, bir şeye biçilen kıymet: insan her şeyin ölçüsüdür.
6. Eylemde, davranışta, değerlendirmede, yargılamada vb. ılımlılık: Ölçü diye bir şey bilmiyor. Hiçbir şeyde ölçüyü kaçırmaz.
7. Ölçüt, ölçek: Hanım adam ilişkisinde ölçüler zaman içinde değişiyor.
8. Ölçü atmak, istenilen boyutlarda uygun bir nesneyi bulmak ya da yapmak için o nesnenin tüm boyutlarını ölçmek; bir terzi söz mevzusu olduğunda, elbise dikeceği kişinin vücut ölçülerini saptamak. || Ölçü üstüne, ısmarlama. (Ayakkabıcıya, terziye, marangoza vb.) ölçü vermek, bu kimselere yaptırılacak şeyle ilgili olarak o şeyin ölçülerini bildirmek. || Ölçüye vurmak, ölçmek! Ölçüyü kaçırmak, doğru olanı aşmak, haklarının sınırlarının ötesine geçmek: Akşam yemeğinde ölçüyü kaçırdım, tüm gece uyuyamadım. || Seviyede, ölçüsünde, oranında, kadar: Size elimden geldiği seviyede, olanaklarım ölçüsünde, olabildiği seviyede destek olacağım. || Belli bir seviyede, belli seviyede, belli bir oranda: Olup bitenden belli bir seviyede o da mesuldür. || Büyük seviyede, oldukça, bir noktaya kadar: Söyledikleri büyük seviyede doğru.
—Dilbil. Ölçü belirteci — NİCELİK' BELİFTTECİ.
—Dişç. cerr. Ölçü alma, protez yapımında kullanılacak bir kalıp elde etmek suretiyle içine alçı dökmek için bir çenenin tümünün ya da bir kısmının kalıbını çıkarma.
—Ed. - VEZİN.
—Fels. Hegel'de varlık öğretisinin kalite ve nicelikten sonrasında üçüncü mantıksal kısmı. (Bk. ansikl. böl.)
—Geom. Bir açı kesmesinin ölçüsü, "iyi seçilmiş" bir vektörel yarıdoğru İkilisi açısının ölçüsüyle tanımlı gerçek sayı. (Bk. ansikl. böl.) || Bir açının ölçüsü, bir vektörel yarıdoğru İkilisi açısının, belirli bir eş- yapı uygulamasıyla görüntüsü olan ger çek sayı. (Bk. ansikl. böl.) || Biri,A, B) çift- noktasının cebirsel ölçüsü, xA ile xB sırayla A ile B nin apsisleri olduğuna ve (AB) doğrusu bir işaretle donatıldığına nazaran, AB ile gösterilen, xB-xA ya eşit gerçek sayı. (AB, kimi kez "AB çizgi" diye okunması mümkün.) [Bk. ansikl. .böl.]
—inş. Dış ölçü, duvar kalınlıklarını da hesaba katan plan boyutu. || iç ölçü, duvar kalınlıkları dışta bırakılarak duvardan duvara alınan ölçü.
—Müc. Çaplarını denetlemek için, altın tellerinin içinden geçirildiği halka.
—Müz. Ritmin, orantılı değerlere bölünmesi. (Bu bölümler süre birimleri olur.) Ij XVIII. yy.'dan başlayarak, eşit değerde ikili ya da üçlü zamanlar oluşturmak suretiyle 2 ya da 3 birimin tertipli olarak bir araya gelmesi. (Ölçü, birbirine eşit 1, 2, 3. 4 ... zamanı kapsar.) (Klasik ve çağıl müzikte, içinde ne olduğu ne olursa olsun, iki ölçü çizgisi içinde kalan süre.
—Ölçbil. Bir büyüklüğün birim olarak alınan aynı cinsten bir başka büyüklüğe sayısal oranı. || Ölçü birimi, bir ölçme işlemi fişin temel birim ya da karşılaştırma birimi işlevi gören nicelik: Metre kare bir yüzey ölçüsü birimidir. (BİRİM.)
—Petr. san. Ölçü tablosu, bir depolama tankının, bir tankerin taşımış olduğu sıvı düzeyine nazaran sığasını veren tablo.
—Ruhbil. Ölçü kuramı, kontrol yöntemini temellendiren ve öznenin almış olduğu notun gerçek not ve yanılgı olarak iki bölüme ayrılabileceğini ortaya koyan kuram. Eskiden bu notlara değişmez bir gerçeklik tanınırdı. Şimdiyse bu notlar mevzusunda meydana getirilen tanımlamalar çoğu zaman uzlaşımsal tanımlamalar olarak görülmektedir.
—Su işler. Ölçü kutusu, su yollarının yapım ve bakım işleriyle görevli kimselerin, verilen su miktarını ölçmede kullandığı, üstünde birçok delik bulunan kutu.
—Tek. res. Bir teknik resmin ya da mimari bir çizimin üstüne yazılan ve canlandırılan cismin bir boyutunu veren sayı. || Nominal ölçü, bir parçanın, kendisine verilecek üretim toleranslarının belirlenmesinden önceki kuramsal ölçüsü.
—‘ferz. Endüstri ölçüsü, seri halinde elbise üretim tekniği. (Belirli bir müşteriye nazaran bazı minik düzeltmelerin yapılabilmesi de hesaba iştirak etmiştir.)
—Zootekn. Ölçü bastonu, çiftlik hayvanlarının çeşitli vücut ölçülerini almak için kullanılan baston biçiminde ve ölçekli ölçme aracı. || Ölçü pergeli, aynı amaçla kullanılan ölçülü pergel (ölçü bastonu ile ölçülmesi güç ve nispeten minik ölçüler için kullanılır). || Ölçü şeridi, aynı amaçla kullanılan mezür.
♦ ölçüler çoğl. a. Bir kimsenin boyunu ve yapısını belirleyen ve belli bir amaç için saptanan boyutların dizisi: Bu elbise sizin ölçülerinize uygun değil.
—ANSİKL. Fels. Ölçü (alm. Mass), durumu gereği, nitelenmiş nicelik'tir. Bu niteliğiyle, varlığın kendine dönüşünü, kendi gerçeğini ortaya koyar Bununla beraber "ölçü, hemen hemen varlığın kendine mutlak dönüşü olmaktan çok, varlık alanı içinde kendine dönüşüdür†(VVİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Varlık", 3). Buna nazaran ölçü, özün hareketine yer bırakmak zorundadır; varlık, kendini varoluş, somut gerçeklik ve kavram olarak gösterecek, sadece özün hareketiyle tümüyle kendine dönebilecektir.
—Huk. Ölçü ve tartı. 26 mart 1931 tarih ve 1782 sayılı Ölçüler kanunu'na nazaran Türkiye'de kullanılacak ölçüler için metre sistemi kabul edilmiştir. Bu yasada kullanılan ölçü sözcüğü tartıyı da ifade eder. Uzunluk; ağırlık; hacim ölçü aletleri; areometreler; hububat muayene aletleri; su, akaryakıt, elektrik ve havagazı sayaçları ile taksimetrelerin ayarlanarak damgalanmış olmaları gerekir (md. 2).
—ANSİKL. Kimi kez "bilimsel ölçübilim†de denen bu bilim dalı, bir ölçüm sonucuna yalnızca bu sonuçtan beklenebilecek anlamı vermeye olanak elde eden tüm detayları-bilgileri kapsar. Ölçülecek cismin ayırtedici özellikleri, kullanılan aygıt ve yöntem, çevrenin tesiri, birimin vizyonu, birimin en yüksek duyarlılık düzeyinde gerçekleştirilmesi (ölçüm zincirleri) ve birimlerin tutarlı, evrensel ve devamlı bir sistem içinde tanımlanması benzer biçimde işlemleri mevzu alır. Ölçübilim, bilhassa elverişli yöntemlerle giderebilmek ya da uygun düzeltmeler uygulayarak bu tarz şeyleri hesaba katmak için hata larını çözümlemeye itina gösterir. Her hususi durum içinde aslında bilinme
yen, sadece istatistiksel düzeyde verilebilecek artık hataları inceler. Bu, son belirsizliğin belli sınırları içinde kalma olasılığını kestirmeye olanak verir.
Yasal ölçübilim'in amacı ise ticari işlemlerde ve mevzuata doğal olarak alanlarda ölçülerin geçerliliğini sağlamak için yasaları ve yönetmelikleri bu bilimsel temeller üstüne oturtmaktır. Yasal ölçübilim bilhassa birimleri, aygıtların denetim koşullarını ve bu alanlarda kabul edilen toleransları tespit eder.
Ölçübilim tüm teknik alanlarda, bilhassa de sanayide mühim bir rol oynar; makine parçalarının montajına ve birbirinin yerini tutmasına, üretim yöntemlerini ve devamlı çalışan karmaşık sistemleri denetlemeye, hammaddelerin ve elde edilmiş ürünlerin kalitelerinin kontrolüne olanak verir. Ölçübilim gereksinimlerinin iyi bir şekilde değerlendirilmesi, istenilen duyarlılık derecesi ile artan ölçüm giderlerini ve kabul edilebilir toleranslara uyulmasından ya da bu toleransların yanlış değerlendirilmesinden lanan ıskarta mal, iş durmaları ya da kaza giderlerini optimize etmeyi sağlar.
1. Ölçmek eylemi, işlemi: Ölçü birimleri
2. Bir ölçmede karşılaştırma terimi olarak kullanılan, temel birim olarak ele alınan nicelik, ölçü birimi: Metrekare bir alan ölçüsü birimidir.
3. Bir şeyin ölçülmesinden elde edilmiş netice: Bel ölçüsü.
4. Uzunluk ölçmeye yarayan vasıta.
5. Bir şeyi değerlendirme aracı, bir şeye biçilen kıymet: insan her şeyin ölçüsüdür.
6. Eylemde, davranışta, değerlendirmede, yargılamada vb. ılımlılık: Ölçü diye bir şey bilmiyor. Hiçbir şeyde ölçüyü kaçırmaz.
7. Ölçüt, ölçek: Hanım adam ilişkisinde ölçüler zaman içinde değişiyor.
8. Ölçü atmak, istenilen boyutlarda uygun bir nesneyi bulmak ya da yapmak için o nesnenin tüm boyutlarını ölçmek; bir terzi söz mevzusu olduğunda, elbise dikeceği kişinin vücut ölçülerini saptamak. || Ölçü üstüne, ısmarlama. (Ayakkabıcıya, terziye, marangoza vb.) ölçü vermek, bu kimselere yaptırılacak şeyle ilgili olarak o şeyin ölçülerini bildirmek. || Ölçüye vurmak, ölçmek! Ölçüyü kaçırmak, doğru olanı aşmak, haklarının sınırlarının ötesine geçmek: Akşam yemeğinde ölçüyü kaçırdım, tüm gece uyuyamadım. || Seviyede, ölçüsünde, oranında, kadar: Size elimden geldiği seviyede, olanaklarım ölçüsünde, olabildiği seviyede destek olacağım. || Belli bir seviyede, belli seviyede, belli bir oranda: Olup bitenden belli bir seviyede o da mesuldür. || Büyük seviyede, oldukça, bir noktaya kadar: Söyledikleri büyük seviyede doğru.
—Dilbil. Ölçü belirteci — NİCELİK' BELİFTTECİ.
—Dişç. cerr. Ölçü alma, protez yapımında kullanılacak bir kalıp elde etmek suretiyle içine alçı dökmek için bir çenenin tümünün ya da bir kısmının kalıbını çıkarma.
—Ed. - VEZİN.
—Fels. Hegel'de varlık öğretisinin kalite ve nicelikten sonrasında üçüncü mantıksal kısmı. (Bk. ansikl. böl.)
—Geom. Bir açı kesmesinin ölçüsü, "iyi seçilmiş" bir vektörel yarıdoğru İkilisi açısının ölçüsüyle tanımlı gerçek sayı. (Bk. ansikl. böl.) || Bir açının ölçüsü, bir vektörel yarıdoğru İkilisi açısının, belirli bir eş- yapı uygulamasıyla görüntüsü olan ger çek sayı. (Bk. ansikl. böl.) || Biri,A, B) çift- noktasının cebirsel ölçüsü, xA ile xB sırayla A ile B nin apsisleri olduğuna ve (AB) doğrusu bir işaretle donatıldığına nazaran, AB ile gösterilen, xB-xA ya eşit gerçek sayı. (AB, kimi kez "AB çizgi" diye okunması mümkün.) [Bk. ansikl. .böl.]
—inş. Dış ölçü, duvar kalınlıklarını da hesaba katan plan boyutu. || iç ölçü, duvar kalınlıkları dışta bırakılarak duvardan duvara alınan ölçü.
—Müc. Çaplarını denetlemek için, altın tellerinin içinden geçirildiği halka.
—Müz. Ritmin, orantılı değerlere bölünmesi. (Bu bölümler süre birimleri olur.) Ij XVIII. yy.'dan başlayarak, eşit değerde ikili ya da üçlü zamanlar oluşturmak suretiyle 2 ya da 3 birimin tertipli olarak bir araya gelmesi. (Ölçü, birbirine eşit 1, 2, 3. 4 ... zamanı kapsar.) (Klasik ve çağıl müzikte, içinde ne olduğu ne olursa olsun, iki ölçü çizgisi içinde kalan süre.
—Ölçbil. Bir büyüklüğün birim olarak alınan aynı cinsten bir başka büyüklüğe sayısal oranı. || Ölçü birimi, bir ölçme işlemi fişin temel birim ya da karşılaştırma birimi işlevi gören nicelik: Metre kare bir yüzey ölçüsü birimidir. (BİRİM.)
—Petr. san. Ölçü tablosu, bir depolama tankının, bir tankerin taşımış olduğu sıvı düzeyine nazaran sığasını veren tablo.
—Ruhbil. Ölçü kuramı, kontrol yöntemini temellendiren ve öznenin almış olduğu notun gerçek not ve yanılgı olarak iki bölüme ayrılabileceğini ortaya koyan kuram. Eskiden bu notlara değişmez bir gerçeklik tanınırdı. Şimdiyse bu notlar mevzusunda meydana getirilen tanımlamalar çoğu zaman uzlaşımsal tanımlamalar olarak görülmektedir.
—Su işler. Ölçü kutusu, su yollarının yapım ve bakım işleriyle görevli kimselerin, verilen su miktarını ölçmede kullandığı, üstünde birçok delik bulunan kutu.
—Tek. res. Bir teknik resmin ya da mimari bir çizimin üstüne yazılan ve canlandırılan cismin bir boyutunu veren sayı. || Nominal ölçü, bir parçanın, kendisine verilecek üretim toleranslarının belirlenmesinden önceki kuramsal ölçüsü.
—‘ferz. Endüstri ölçüsü, seri halinde elbise üretim tekniği. (Belirli bir müşteriye nazaran bazı minik düzeltmelerin yapılabilmesi de hesaba iştirak etmiştir.)
—Zootekn. Ölçü bastonu, çiftlik hayvanlarının çeşitli vücut ölçülerini almak için kullanılan baston biçiminde ve ölçekli ölçme aracı. || Ölçü pergeli, aynı amaçla kullanılan ölçülü pergel (ölçü bastonu ile ölçülmesi güç ve nispeten minik ölçüler için kullanılır). || Ölçü şeridi, aynı amaçla kullanılan mezür.
♦ ölçüler çoğl. a. Bir kimsenin boyunu ve yapısını belirleyen ve belli bir amaç için saptanan boyutların dizisi: Bu elbise sizin ölçülerinize uygun değil.
—ANSİKL. Fels. Ölçü (alm. Mass), durumu gereği, nitelenmiş nicelik'tir. Bu niteliğiyle, varlığın kendine dönüşünü, kendi gerçeğini ortaya koyar Bununla beraber "ölçü, hemen hemen varlığın kendine mutlak dönüşü olmaktan çok, varlık alanı içinde kendine dönüşüdür†(VVİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Varlık", 3). Buna nazaran ölçü, özün hareketine yer bırakmak zorundadır; varlık, kendini varoluş, somut gerçeklik ve kavram olarak gösterecek, sadece özün hareketiyle tümüyle kendine dönebilecektir.
—Huk. Ölçü ve tartı. 26 mart 1931 tarih ve 1782 sayılı Ölçüler kanunu'na nazaran Türkiye'de kullanılacak ölçüler için metre sistemi kabul edilmiştir. Bu yasada kullanılan ölçü sözcüğü tartıyı da ifade eder. Uzunluk; ağırlık; hacim ölçü aletleri; areometreler; hububat muayene aletleri; su, akaryakıt, elektrik ve havagazı sayaçları ile taksimetrelerin ayarlanarak damgalanmış olmaları gerekir (md. 2).
—ANSİKL. Kimi kez "bilimsel ölçübilim†de denen bu bilim dalı, bir ölçüm sonucuna yalnızca bu sonuçtan beklenebilecek anlamı vermeye olanak elde eden tüm detayları-bilgileri kapsar. Ölçülecek cismin ayırtedici özellikleri, kullanılan aygıt ve yöntem, çevrenin tesiri, birimin vizyonu, birimin en yüksek duyarlılık düzeyinde gerçekleştirilmesi (ölçüm zincirleri) ve birimlerin tutarlı, evrensel ve devamlı bir sistem içinde tanımlanması benzer biçimde işlemleri mevzu alır. Ölçübilim, bilhassa elverişli yöntemlerle giderebilmek ya da uygun düzeltmeler uygulayarak bu tarz şeyleri hesaba katmak için hata larını çözümlemeye itina gösterir. Her hususi durum içinde aslında bilinme
yen, sadece istatistiksel düzeyde verilebilecek artık hataları inceler. Bu, son belirsizliğin belli sınırları içinde kalma olasılığını kestirmeye olanak verir.
Yasal ölçübilim'in amacı ise ticari işlemlerde ve mevzuata doğal olarak alanlarda ölçülerin geçerliliğini sağlamak için yasaları ve yönetmelikleri bu bilimsel temeller üstüne oturtmaktır. Yasal ölçübilim bilhassa birimleri, aygıtların denetim koşullarını ve bu alanlarda kabul edilen toleransları tespit eder.
Ölçübilim tüm teknik alanlarda, bilhassa de sanayide mühim bir rol oynar; makine parçalarının montajına ve birbirinin yerini tutmasına, üretim yöntemlerini ve devamlı çalışan karmaşık sistemleri denetlemeye, hammaddelerin ve elde edilmiş ürünlerin kalitelerinin kontrolüne olanak verir. Ölçübilim gereksinimlerinin iyi bir şekilde değerlendirilmesi, istenilen duyarlılık derecesi ile artan ölçüm giderlerini ve kabul edilebilir toleranslara uyulmasından ya da bu toleransların yanlış değerlendirilmesinden lanan ıskarta mal, iş durmaları ya da kaza giderlerini optimize etmeyi sağlar.
Kaynak: Büyük Larousse
Nesnelerin belli bir özelliğe haiz olup olmadığını, haiz ise; haiz oluş derecesini gözleyip, gözlem neticelerini daha o kadar da sayısal sembollerle ifade etmeye ölçme denir.
Ölçme mevzusu olan belli bir özelliktir. Varlıkların birden çok özelliği vardır. Mesela bir kitabın; boyutu, sayfa sayısı, kağıt kalitesi, içinde ne olduğu, türü.. birer özelliktir. Ölçme kitabın tümüyle değil, tek bir özelliği ile mesela sayfa sayısı ile ilgilidir.
Aynı tür varlıklardan-ismi aynı olan varlıkların tüm özellikleri aynı olsaydı; ölçme ihtiyacı olmayacaktı. Yediğimiz elmaların tadı, rengi, ağırlığı, fiyatı... aynı olsaydı manav elmayı tartmadan standart fiyatıyla pazarlardı. Oysa pazarda tadı, rengi, ağırlığı, fiyatı değişik elmalar var. Bizim aradığımız özellik hangisinde vardır diye gözlem-ölçme yaparız. Netice olarak ölçmenin yapılış gerekçesini aynı varlıkların değişik derecelerde özelliklere haiz olmasıyla açıklayabiliriz.
DEVAMI
ölçü ingilizcesi
1. measurement, measure, measuring.
2. unit of measurement.
3. measurement; size: masanýn ölçüleri the table´s measurements.
4. measure; proper degree; suitable limit, bounds.
5. mus. (a) measure.
6. poet. meter.
-sünü almak /ýn/ to measure.
- belirteci gram. adverb of degree; adverb of frequency.
-yü kaçýrmak to go too far, exceed the proper limit, overdo things.
- þeridi tape measure, measuring tape.
-sünü vermek /ýn, a/ to give (someone) the measurements of.
1. measurement, measure, measuring.
2. unit of measurement.
3. measurement; size: masanýn ölçüleri the table´s measurements.
4. measure; proper degree; suitable limit, bounds.
5. mus. (a) measure.
6. poet. meter.
-sünü almak /ýn/ to measure.
- belirteci gram. adverb of degree; adverb of frequency.
-yü kaçýrmak to go too far, exceed the proper limit, overdo things.
- þeridi tape measure, measuring tape.
-sünü vermek /ýn, a/ to give (someone) the measurements of.
Mısra, beyit ve ölçü nedir, örnek verir misiniz?
Vezin (Ölçü) Nedir?
Tamlama, ritim ve özgür ölçü nedir, örnek verir misiniz?
YORUMLAR