TAVİZ 1. Bir haktan, bir yarardan, bir istekten ya da bir koşuldan vazgeçme taviz: ülke, bu tavizlerin bedelini ağır ödeyebilir. 2...
TAVİZ
1. Bir haktan, bir yarardan, bir istekten ya da bir koşuldan vazgeçme taviz: ülke, bu tavizlerin bedelini ağır ödeyebilir.
2.Ödün vermek, karşısındakine uzlaşma sağlamak için kimi haklardan, koşullardan, isteklerden karşı taraf yararına caymak; taviz vermek.
1. Bir haktan, bir yarardan, bir istekten ya da bir koşuldan vazgeçme taviz: ülke, bu tavizlerin bedelini ağır ödeyebilir.
2.Ödün vermek, karşısındakine uzlaşma sağlamak için kimi haklardan, koşullardan, isteklerden karşı taraf yararına caymak; taviz vermek.
- Karşılık verme karşılık olarak bir şey verme; verilme.
- Bir cismin yerine bir başkasının geçmesi.
Kaynak: Büyük Larousse
Ödün
Karşılık olarak verilen şey.
Feragat etmek.
Taviz vermek.
Karşılık olarak verilen şey.
Feragat etmek.
Taviz vermek.
Ödün Nedir?
1-Savunduğu şey her neyse onun arkasında duramamak, değerleri elden kaçırmak, geri adım atmak, kendini eksiltmek.
2-Kendi yaşam çizgisinin sınırını silip başkalarına ait görüşlerini yaşam çizgisine katmış kendindeki kendini başkaları uğruna parça parça yollara seren boşuna insan.
3-Prensiplerinden caymak.
1-Savunduğu şey her neyse onun arkasında duramamak, değerleri elden kaçırmak, geri adım atmak, kendini eksiltmek.
2-Kendi yaşam çizgisinin sınırını silip başkalarına ait görüşlerini yaşam çizgisine katmış kendindeki kendini başkaları uğruna parça parça yollara seren boşuna insan.
3-Prensiplerinden caymak.
ödün ingilizcesi
1. (a) concession (something given up in order to reconcile a difference).
2. (a) compensation.
- vermek to make a concession; /a/ to appease or conciliate (someone) by making a concession (usually at the sacrifice of one´s principles).
1. (a) concession (something given up in order to reconcile a difference).
2. (a) compensation.
- vermek to make a concession; /a/ to appease or conciliate (someone) by making a concession (usually at the sacrifice of one´s principles).
TAVİZAT
-tı çoğl. a. (ar. ta'vizin çoğl. tacvizSf). Esk. Karşılıklı olarak verilen şeyler, ödünler.
TAVİZCİ
sıf.
1. Ödün vermekten çekinmeyen bir kimse için kullanılır: Tavizci bir insan.
2. Ödün vererek, tavizlerle yürüyen: Tavizci bir dış pditika seyretmek.
TAVİZCİLİK
a. Tavizci olma şartları; tavizci bir kimsenin, topluluğun vb tutumu.
TAVİZEN
be. (ar. faVız'den tarvizen). Esk. Ödün kanalıyla, karşılık alınmak suretiyle.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR