1 . Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine bakılırsa oranlayarak değerlendirme, mizan. 2 . Bu değerlendirmede kullanı...
1 . Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine bakılırsa oranlayarak değerlendirme, mizan.
2 . Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi:
"Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür."- R. E. Ünaydın.
3 . Ölçme sonucu bulunan sayı:
"Odanın ölçüsü."- .
4 . Belirlenmiş boyut:
"Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."- .
5 . Ölçüt.
6 . Mecaz | Kıymet, saygınlık:
"Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı."- Y. Z. Ortaç.
7 . Mecaz | Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu:
"Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."- .
8 . Edebiyat | Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.
9 . Müzik | Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı.
* Edebiyatta ölçü nedir ? Aşağıdaki yazımızı okuyun.. Vezin (Ölçü) Nedir ? (Özet) :
Vezin edebiyat'ta ölçü anlamına gelir. Nazımda uyum sağlamak amacıyla kullanılan söz ölçüsüdür.
Ölçü sistemleri dillerin yapısına bakılırsa değişmektedir. Dizelerdeki hece sayısının eşitliğine dayanan ölçülere kantitatif ya da syllabique; hecelerin uzunluk-kısalık şeklinde ses değerlerinin temel alındığı ölçülere ise kalitatif ya da rythmique ölçüler denir. Sözgelimi, uzun sesin bulunmadığı Türkçenin naturel söz ölçüsü hece sayısı eşitliğine dayanır.
Hecelerin seslerinin uzun ya da kısa olabildiği Arap ve Fars dillerindeyse ses değerlerine dayanan bir ölçü sistemi benimsenmiştir. Türk edebiyatının gelişim sürecinde iki tür ölçü sistemi kullanılmıştır. Hece ölçüsü Türkçenin naturel ölçüsüdür.
İslâm kültürü benimsendikten sonrasında da aruz ölçüsü Türk dilinin yapısına uydurulmaya çalışılmıştır. Fakat bu zorlama, dilin yapısına aykırı olduğundan başlangıçta Türkçe sözcüklerin ses değerlerinin bozulmasına, ölçü düşüklüklerine yol açmış, sadece Osmanlıca denilen karma dilin oluşumuyla çözümlenebilmiştir. Divan şiirinde aruzun egemenliğine karşılık, halk şiirinde yalnız hece ölçüsü kullanılmış; dinî-tasavvufî halk şiirindeyse, hece ölçüsüne yaklaşan aruzlu biçimler yeğlenmiştir. Vezin (Ölçü) Çeşitleri
1. Hece Vezni:
Hece ölçüsü şiiri oluşturan dizelerdeki hece sayılarının eşit olmalı kuralına dayanan ölçüdür. Hece ölçüsünde dizeler iki yada daha çok bölüme bölünür. Dizelerin bu bölüm yerlerine durak denir. Duraklar sözcükleri bölmez.
2. Aruz Vezni:
Aruz ölçüsü hecelerin kısa uzun (açık kapalı) olması kuralına dayanan ölçüdür. ölçü, ahengi elde eden ögelerdir.
3. Satranç Vezni:
Halk şiirinde aruzun "müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün" kalıbı.
"Ben asla vezne, kafiyeye bakmam, bu bana bir Tanrı vergisi, içimden gelir söylerim." - M. Ş. Esendal.
"Divan şairlerimiz aruz vezninde pek güzel kasideler, gazeller yazmışlar." - B. Felek. Vezin (Hece) Örnekleri:
1. Hece Ölçüsü (Hece Vezni)
1. Şiirde mısralar arası hece sayısı eşitliğine dayanır.
2. Türkçe kelimelerde nerede ise tüm heceler eş değerde söylenir. Hecelerde kalınlık, incelik, uzunluk, kısalık farkı gözetilmez. Bu bakımdan hece ölçüsü Türk dilinin yapısına da en uygun ölçüdür.
3. Ulusal ölçümüzdür.
4. Hece ölçüsüne parmak hesabı da denilir.
5. Hece ölçüsü, Türk edebiyatının başlangıcından bu yana kullanılmıştır. İslamiyetten sonrasında Divan edebiyatında aruz ölçüsü kullanılırken, Halk edebiyatında hece ölçüsü kullanılmaya devam etmiştir. .
6. Hece ölçüsünün âhece sayısıâ veâduraklarâ olmak suretiyle iki temel özelliği vardır.
a. Hece Sayısı: Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirin tüm mısralarında eşit sayıda bulunur. Hece sayısı bununla beraber o şiirin kalıbı anlamına gelir.
Bu va tan top ra ğın ka ra bağ rın da
Sı ra dağ lar gi bi du ran la rın dır
Bir ta rih bo yun ca o nun uğ run da
Ken di ni ta ri he ve ren le rin dir
Bu dörtlükteki tüm dizeler 11 heceden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu şiir Hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla yazılmıştır.
Bu da ğı a şam de dim
A şam do la şam de dim
Bir ha yır sız yâr i çin
Her ke se pa şam de dim
Bu dörtlük 7’li hece kalıbıyla yazılmıştır.
Baş ka sa nat bil me yiz, kar şı mız da du rur ken
Söy len me miş bir ma sal gi bi A na do lu’muz
Bu şiir Hece Ölçüsünün 14’lü kalıbıyla yazılmıştır.
b. Durak: Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi çoğaltmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu fark yerlerine durak (durgunlanma) denir.
1. Durak, uyum elde eden bir çeşit ses kesimidir.
2. Sözün gidişi zorluk çekmeden şiir okuyucusuna bir nefes oranı bırakılmıştır.
3.Duraklarda kelimelerden ortalarından bölünemez. İyi bir durakta kelime kesinlikle bitmiştir.
Not: Bir şiirde, tüm dizelerin durakları aynı olabileceği şeklinde, belli dizelerde değişik duraklar da kullanılabilir. Bir şiirin her dizesinde değişik duraklar kullanılmışsa, o şiir duraksız kabul edilir.
4. Hece ölçüsünde ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı duraklar kullanılmıştır.
Kalıplar:
1. Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirde, bir mısradaki hece sayısı o şiirin kalıbıdır.
2. Hece ölçüsünde âikiliâ den âyirmiliâ ye kadar kalıp vardır.
3. Türk şiirinde en fazlaca kullanılan kalıplar yedili, sekizli, onbirli, ondörtlü kalıplardır.
Yedili kalıp:
Giderim-/yolum yaya 3+4=7’li hece ölçüsü
Cemâlin-/benzer aya
Eridim-/hayal oldum
Günleri-/saya saya
Sekizli kalıp:
Gel dilberim-/kan eyleme 4+4=8’li hece ölçüsü
Seni kandan-/ sakınırım
Doğan aydan / esen yelden
Seni gülden / sakınırım
Ãşık Ömer
Hece ölçüsünün on birli kalıbı:
İptida Bağdad’a / sefer olanda 6+5=11’li hece ölçüsü
Atladı hendeği / geçti Genç Osman
Vuruldu sancaktar / kaptı sancağı
İletti, bedene / dikti Genç Osman
Kayıkçı Kul Mustafa
Başka sanat bilmeyiz / karşımızda dururken
Söylenmemiş bir masal / şeklinde Anadolu’muz 7+7=14’lü hece ölçüsü.
Dost, biz bu yolda/ türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun / ayrılıyor yolumuz
Faruk Nafiz Çamlıbel
Duraksız şiir: (Hece ölçüsünün on birli kalıbı):
Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrüm 11
Gençlik böyledir işte, gelir gider; 11
Ve kırılır sonrasında kolun kanadın; 11
Koşarsın pencereden pencereye 11
Cahit Sıtkı Tarancı
Yukarıdaki dörtlüğü oluşturan tüm dizelerdeki hece sayısı 11’dir. Fakat tüm dizelerde duraklar aynı yerde değildir. Kelimeler ortadan bölünemeyeceğine bakılırsa bu dörtlüğü duraksız kâbul etmek zorundayız. Bu durumda yukarıdaki şiir hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla ve duraksız olarak yazılmıştır diyebiliriz. 2. Aruz Ölçüsü (Aruz Vezni)
Aruz, Arapça bir kelimedir ve âÇadırın ortasına dikilen direkâ anlamına gelir. Bir edebiyat terimi olarak âhecelerin uzunluk ve kısalıkları temeline dayanan nazım ölçüsüâ anlamına gelir.
1. Aruz ölçüsü ilk olarak Arap edebiyatında kullanılmıştır. Sonrasında İran Edebiyatı’na geçen bu ölçü, XI yüzyıldan itibaren Türk şairlerince de uygulanmaya başlanmıştır.
2. Rahat kullanılabilmesi için bolca oranda uzun heceye gereksinim duyan bu ölçü, aslında Türkçe’nin kelime yapısına uygun değildir. Bu yüzden Aruzu ilk kere kullanan Karahanlılar Türkçe’nin kelimelerini bozarak kısa heceleri uzun okuma yoluna gitmişlerdir. Zaman içinde bu da kafi olmamış; şairler, Arapça ve Farsça kelimeleri sık sık kullanmaya başlamışlardır. Bu durum, Türk dilinin kelime hazinesinin giderek yabancı kelimelerle dolmasına yol açmış, böylece şairlerin güzel kullanışlarından yoksun kalan Türkçe, anlam ve kavram bakımından yoksullaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Öteki taraftan Türkçe, almış olduğu bu yabancı kelime ve kavramları Türkçeleştirdiği vakit kuvvetli bir dil olmuştur. Aruzla beraber, halk içinde yaşamaya devam eden ulusal şiir ölçümüz hece, bu yoksullaşmayı bir seviyede durdurmuş ve Türkçe kendi geleneği içinde varlığını sürdürmüştür.
3.1908’den sonrasında şairler içinde süregelen aruz hece tartışması, hecenin zaferi ile sonuçlanmış; sadece Divan Edebiyatı nazım ölçüsü olan aruzun da artık bir Türk şiir ölçüsü olduğu kabul edilmiştir.
4. Aruz ölçüsü daha çok Divan Edebiyatında kullanılır.
5. Aruzla yazılan ilk Türk eseri Yusuf Özgü Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig’dir.
6. Aruz XI. asırdan beri heceyle birlikte kullandığımız ölçüdür. Bu ölçü zaman içinde Türkçe’ye en iyi şekilde uygulanmış. Mehmet Ãkif, Yahya Kemâl, Faruk Nafiz şeklinde şairlerimizin elinde ustalıkla kullanılmıştır.
Not: Aruz ölçüsünün temeli, hecelerin uzun ve kısa olmaları özelliğine dayanır. Ölçünün doğru bulunması için ilkin mısradaki hecelerin değerinin tespit edilmesi gerekir. Aruz vezninde heceler iki şekilde değerlendirilir.
Açık / kısa heceler ( . ) ( v ) | Kapalı / uzun heceler ( - )
1.Açık / kısa heceler :
a. Ünlülerle biten hecelerdir.
b. Bu heceler aruz incelemesinde ( . ) ve ( v ) işaretleriyle gösterilir.
c. Açık - kısa hecelerin ses değerleri âyarımâ kabul edilir.
2. Kapalı / uzun heceler: Tam ses kıymeti taşıyan hecelerdir.
a. Ünsüzlerle ve dilimize Arapça ve Farsça’dan geçmiş uzun ünlüler (â, î, û )’le biten hecelerdir.
b. Bu heceler aruz incelemesinde (-) işaretiyle gösterilir.
c. Kapalı- uzun hecelerin ses kıymeti âtamâdır.
Not 1: Arapça ve gelme Farsça’dan gelme uzun ünlülerle kurulan ( âb, ûlâ¦) şeklinde iki sesli hecelerle; ( rûy, rûy, cûyâ¦) şeklinde üç sesliler yerine bakılırsa, aruzda bir buçuk hece değerinde tutulur ve (- . ) işaretiyle gösterilir. Gene bu dillerden gelen iki ünsüz bitişik düzende olan (aşk, ahdâ¦) şeklinde heceler de, yerine bakılırsa bir buçuk hece değerinde kabul edilir.
Not 2: mısra sonundaki tüm heceler uzun - kapalı ( - ) hece kabul edilir. Kısaca mısra sonundaki ses ister uzun ister kısa olsun, kesinlikle uzundur.
1- Aruz ölçüsünde heceler açık (kısa), kapalı (uzun) ve medli hece olmak suretiyle üçe ayrılır.
2- Başlıca tefâileler şunlardır: Faâ (-), Fe ul (. -),Faâ lün (- -), Fe i lün (. . -),Fâ i lün (- . -), Fe û lün (. - -), Mef û lü (- - .), Fe i lâ tün (. . - -), Fâ i lâ tün (- . - -), Fâ i lâ tü (- . - .), Me fâ i lün (. - . -), Me fâ î lün (. - - -), Me fâ î lü (. - - .), Müf te i lün (- . . -), Müs tef i lün (- - . -), Mü te fâ i lün (. . - . -)⦠Burada tefâilelerle ayraç içindeki hecelerinin değerlerinin aynı olduğuna dikkat ediniz.
3- Aruz vezninde tefâileler heceleri bölebilir. Hece ölçüsündeki şeklinde okuyuşta tefâilelerde durgu yapılmaz.
4- Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğundan bazı Türkçe kelimeler kısa olmasına rağmen vezin gereği uzun okunması mümkün; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir. Zihaf ise imalenin tersine uzun heceyi kısa yapmayı sağlar. Hece ölçüsünde bu şekilde bir sorun yoktur. Türk edebiyatında imale çok sayıda bulunmakla birlikte zihaf kusuru hoş karşılanmadığı için çok azca yapılmıştır.
5- Farsça tamlama eki olan â-iâ ile âveâ anlamındaki âü, vüâ bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.
6- Medli heceler hafifçe bir âi, ıâ sesi varmış şeklinde okunması mümkün. Bahâr kelimesi bahâr[ı], eşkden kelimesi ise eşk[i]den şeklinde söylenmelidir.
7- Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün kalıbıyla yazılan şiirlerde ilk tefâile bazı mısralarda Fâilâtün, son tefâile ise Faâlün olabilir. Bu bir tek bu kalıba özgü bir durumdur. Bu kalıpla yazılan şiirlerde başta imale halletmeye gerek kalmamıştır. Değişik tefâile ayraç içinde derhal altında gösterilir.
8- Türkçe kelimelerle aruz veznindeki başarı Muallim Naci ile başlamış olup Türk aruzu Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Ãkif Ersoy tarafınca gerçekleştirilmiştir. Hatta Mehmet Ãkif o denli başarıya ulaşmış olmuştur ki bir çok şahıs İstiklâl Marşı’nın hece ölçüsüyle yazıldığını zanneder. Oysa bu marş aruzun âFe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lâ tün /Fe i lünâ kalıbıyla yazılmıştır.
9- Aruzla yazılan bir şiirin hece sayısı bazan eşit olabilir. Mısralardaki açık kapalı dizilişinin aynı olması o şiirin aruzla yazıldığın gösterir.
Cânı cânânı tüm vârımı alsın da Hüdâ 15 hece
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ 15 hece
10- Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonrasında sesli ile süregelen bir hece var ise birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar. Ulama çoğu zaman yapılır; fakat devamlı yapılmak mecburiyetinde değildir.
11- Servet-i Fünun edebiyatçıları bir şiirde değişik aruz kalıpları kullanmak suretiyle özgür vezne zemin hazırlamışlardır. Cenap Şahabetin’in âElhân-ı Şitaâ adlı şiiri bu şekilde yazılmıştır. Bu şiirdeki bazı mısralar Feilâtün / Mefâilün / Feilün, bazı mısralar ise Mefâûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün kalıbıyla yazılmıştır.
12- Bir şiirin vezni minimum iki mısradan hareket ederek bulunabilir. Tek mısraa bakarak vezin bulunmaz.
13- Bu kitaptaki Divan edebiyatına ilişik şiirlerin imale ve zihaf kusuru olan heceleri altı çizilerek belirtilmiştir.
14- Bir şiirin vezni bulunurken şu işlemler yapılır:
a) Veznini bulacağımız mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat ederek yazmalıyız.
b) Ilkin mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları tesbit edilir.
c) Medli hece olup olmayacağı bilhassa denetim edilmelidir. Bu dikkatsizlik edilirse bir mısradaki hece kıymeti tamamlanmamış çıkar. Mısralardaki heceler sayılarak medli hece olup olmadığı mevzusunda bir ipucu yakalayabiliriz.
d) Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı denetim edilir. Ilkin imkân var ise ulama, yoksa imale yapılır. Zihaf çok azca bulunmuş olduğu için en sonrasında o olasılık düşünülür.
e) Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonrasında açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir. Mısra sayısına bakılırsa tefâile sayısı tahmin edilmeye başlanır. İlk tefâile minimum heceden oluşur. Genel anlamda azca heceli Fa’, Fe i lün, Fâ i lün şeklinde tefâileler sonda bulunur.
f) Yazılan aruz kalıbı ile işaretler içinde uyum olmasına dikkat etmelidir.
ARUZ KALIPLARIYLA İLGİLİ UYGULAMALAR
1. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Saçma ey gö/z eşk[i]den gön / lümdeki od / lare su
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Kim bu denlü / tutuşan od / lare kılmaz / çâre su
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Fuzûlî
2. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Dinle neyden / kim hikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Nahifî
3. Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa’lün)
Hani ol gül / gülerek gel / diği demler / şimdi
. . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _
Ağlarım hâ / tıra geldik / çe gülüştük / lerimiz
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _
Mâhir
4. Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa’lün)
Ne Süleymân / ne Selîm’in / kuluyuz
. . _ _ / . . _ _ / . . _
Hazret-i Rab / b-i rahîmin / kuluyuz
_ . _ _ / . . _ _ / . . _
Esrar Dede
5. Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün
Anı hoş tut / garîbindir / efendi iş / te biz gittik
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Gönül derler / ser-i kûyun / da bir dîvâ / nemiz kaldı
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Hayâlî
6. Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün
Geçer firkat / zamânı böy / le kalmaz
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _
Sağ olsun sev / diğim Mevlâ / kerimdir
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _
Nâilî
7. Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün
Cihânda â / şık-ı mehcû / r[ı) sanma râ / hat olur
. _ . _ / . . _ _ / . _ _ _ / _ . _
Neler çeker / bu gönül söy / lesem şikâ / yet olur
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ . _
Şeyhülislâm Yahya
8. Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün
Ağlatma / yacaktın yo / la baktırma / yacaktın
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Ol va'de / -i tekrâr[ı] / -be-tekrârı / unutma
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Esrar Dede
9. Mef’ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün
Gül hasre / tinle yolla / ra tutsun ku / lağını
_ _ . / _ . _ . / . _ _ . / _ . _
Nergis gi / bi kıyâme / te dek çeksi / n intizar
_ _ . /. _ _ . / . _ _ . / _ . _
BâkîÖzgür Ölçü (Özgür Vezin)
Özgür ölçü, hece, aruz şeklinde herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür. Hecelerin açık ya da kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna bakılırsa yazmasıdır. Özgür ölçü, Türk şiirinde 1940'lardan sonrasında Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmaya adım atmıştır. Günümüzde yazılan şiirlerin bir çok özgür seviyede yazılmaktadır.
YORUMLAR