Yabancı sivil toplum örgütleri nelerdir?

Yabancı sivil cemiyet örgütleri nedir? Sivil kuruluşlar sivilleşiyor Sivil kuruluşların şikayeti devlet yanlısı ya da karşıtı bir...

Yabancı sivil cemiyet örgütleri nedir?

Sivil kuruluşlar sivilleşiyor

Sivil kuruluşların şikayeti devlet yanlısı ya da karşıtı bir ikileme sokulmaları. Bu da sivilleşmenin amacını saptıran en en temel nokta.

Sivil cemiyet kuruluşları fert ile devlet arasındaki ara mekanizmayı oluşturuyor. Demokrasi kültürü gelişmiş toplumlarda sivil halkın örgütlediği bu kuruluşların temel amacı, bireyi devletin karşısında yalnız ve savunmasız bırakmamak. Ihtiyaç duyulan durumlarda bireyi devlet baskısından koruma amacı da taşıyan sivil cemiyet kuruluşları bilhassa Batılı ülkelerde, devlet ve siyasal hükümetler nezdinde de oldukça prestijli bir konuma haiz. Bağımsız sivil kuruluşlar, ABD ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde, hükümet politikalarının belirlenmesinde etkin rol üstüne alıyor ve halk adına siyasileri denetleme işlevini yerine getiriyor.





Ortalama 6 ay ilkin meydana getirilen Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Birliği'ne adaylığı kabul edilen Türkiye ise sivil kuruluşlar açısından sorunlu bir coğrafya. Devlet, siyaset ve siyasal hükümetlere karşı, toplumsal muhalefeti temsil eden sivil cemiyet kuruluşları, ilk muhalif partileri bile iktidar kadrolarından çıkan Türkiye'de, başlangıçtan günümüze ciddi varlık gösteremedi. Sivil kurumların en etkili olduğu bölgeler, hep ideolojik amaçlara yönelik kesimler oldu. Türkiye'de kardeş kavgalarının yaşandığı dönemlerde sivil kuruluşlar, temsil ettikleri sık dokulu ideolojik grupların sözcülüğüne soyundu.

Rusya'da 80 bin kurum

Soğuk cenk sürecinin sona erişinin üstünden tam 10 yıl geçti. Batılı ülkeler bir yana, eski Doğu Bloku ülkeleri bile liberal rüzgarların estiği son 10 yılı, demokratikleşme yolunda mühim adımlar atarak ve bu amaçla sivil toplumu geliştirerek geçirdi. Buna en somut örnek Rusya. Arı Hareketi lideri Kemal Köprülü'nün verdiği şaşırtıcı bilgilere bakılırsa, Rusya'da, şimdilerde tam 80 bin sivil cemiyet kuruluşu etkinlik gösteriyor.


Peki dünyadaki bu sarsıcı gelişmelere rağmen Türkiye sivil örgütlenme açısından ne durumda? Turgut Özal'ın gayretleri ile soğuk cenk sonrası dünyadaki gelişimleri iyi değerlendiren ve buna bakılırsa kendi konumunu belirleyen vatanımızda, sivil cemiyet kuruluşları da mühim aşamalar kaydetti. Bilhassa 1990'lı yılların başlangıcında yayına geçen hususi tv kanallarının özgür yayınları, konuşan, tartışan , sorgulayan ve örgütlenme bilincine haiz bir cemiyet için zemin hazırladı. Sadece tüm bu gelişmelerin üstünden, 'postmodern darbe' tanımını hak eden bir 28 Şubat süreci geçti. Toplumdaki değişik kesimler üstünde adeta 'Demokles'in kılıcı' şeklinde bir baskı sürecinin başlangıcı olan 28 Şubat 1997, hayırlı gelişmelere de milat olma özelliğine haiz. Yoğun baskı döneminde, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlük şeklinde temel kavramların kendilerine de lazım bulunduğunu anlayan değişik kesimler, artık 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' zihniyetini aşmış görüntüsü veriyor.


Hepimiz için insan hakları


28 Şubat sürecinde toplumsal muhalefetin sözcülüğünü yapmaları gerekirken, hakim güçlere payanda olan ve mahşerin beş atlısı olarak vasıflandırılan DİSK, TOBB, TüRK-İŞ, TESK, TİSK şeklinde kuruluşların verdiği fena sınava karşın bu durum, gerçek sivil cemiyet örgütlenmelerinin oluşmasına da zemin hazırladı. Gelinen noktada ülkemizdeki bağımsız sivil cemiyet kuruluşları her ne kadar devletten ve hükümetlerden yeteri kadar destek görmese de, gerçek işlevlerine uygun tavır alıyor. Buna en güzel örnek iki değişik dünya görüşüne haiz insan hakları derneği olan İHD ve MAZLUM-DER.


İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, bundan 10 yıl ilkin sağ görüşlü insanların hakları ihlal edildiğinde buna karşı hiçbir tavır geliştirmediklerini üzüntüyle itiraf ediyor. Hasan Celal Güzel için yaptıkları destek toplantısını hatırlatan Öndül'ün şu sözleri, gelinen noktaya ışık tutuyor:


"Böyle bir durum 10 yıl ilkin aklımızın ucundan bile geçmezdi. Sadece yaşanmış olan sancılı süreçlerde hepimiz kendisini geliştirdi. Artık değişik kesimlerdeki insanların temel hakları ihlal edildiğinde 'görmedik,duymadık' demeyeceğiz. Biz özeleştirimizi yaptık. Memlekete aslolan hizmette budur."

Yeni bir anlama dili empati

Tutucu görüşlü insanların temsil etmiş olduğu MAZLUM-DER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu da, Öndül'ün görüşlerini paylaşırken, İHD ile aralarında çok hususi bir ilişki oluştuğunu vurguluyor. Ensaroğlu, tozpembe bir tablo çizmekten kaçınmasına karşın birbirinden çok değişik düşünen kuruluşların bir araya gelip, tartışıp konuşmuş olduğu ve aralara örülmüş duvarların yıkıldığı bir sürecin başladığını söylemeyi de dikkatsizlik etmiyor.


Bu şekilde bir sürecin başladığına ve sivil alanda örgütlenme bilincinin tabana yayılma eğiliminde olduğuna mühim bir örnek de, Trabzon'da kurulan Empati Grubu. Değişik dünya görüşlerine haiz Şinasi Haznedar, Ali Değermenci, Osman Çıtlak ve Aşkın Bakkalcı isminde girişimci bir ekibin kurduğu EMPATİ Grubu, enerjisini demokrasi rotasında birleştirmiş. Nerede ise toplumun ortak beklentisi haline gelen daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok sulh, daha çok insan hakları ve daha azca devlet talebinin kendilerine güç verdiğini vurgulayan EMPATİ ekibi, kimsenin birbirini anlamadığı ya da idrak etmek istemediği bir süreçte, temiz politika, özgür fert ve örgütlü topluma katkı için savaşım ediyor. Netice olarak Türkiye'de sivil cemiyet kuruluşları artık hakikaten sivilleşme yolunda. Mühim olan bu sürecin devamı, devletin bu kurumları dışlamaması ve sivil örgütlenmelerin toplumsal anlamda taban bulmaları.


TüRKİYE'DEKİ YABANCI SİVİL KURULUŞLAR


Türkiye'de sancılı süreçlerden geçen ve gerçek anlamda etkinlik gösteremeyen yerli sivil kuruluşlara rağmen, yabancı patentli örgütler oldukça etkin.


Bunlara en mühim örnek, Hıristiyan Demokrat Parti'ye destek veren Alman KONRAD ADENAUER VAKFI. Senelik 200 milyon marklık bütçesi ve 80 ülkedeki şubeleri ile çok etkili bir kurum olan Konrad Vakfı, Türkiye'de demokrasinin gelişmesi adına mühim organizasyonlara da imza atıyor. Vakfın Türkiye temsilcisi Dr. Wulf Schönbohm, vatanımızda mahalli medyanın durumunu, bizlerden çok daha iyi biliyor. Alman patentli bir öteki sivil kurum ise FRİEDRİCH NAUMANN VAKFI da liberal amaçlar için etkinlik gösteriyor. Türkiye'deki ekonomik iyileşmeyi sağlamayı hedef olarak belirleyen vakıf, ekonomik liberalleşmeyi ve KOBİ'leri destekliyor. Gene ülkemizdeki faaliyetleri ile dikkati çeken Avrupalı-Amerikan bir sivil cemiyet örgütü olan DOĞU-BATI ENSTİTüSü, 51 ülkede 40 bin kişilik bir ustalaşmış ekiple etkinlik gösteriyor. Enstitü bilhassa Avrupa, Avrasya ve Şimal ABD arasındaki haberleşme-iletişim ve işbirliğini teşvik eden değerlere dayalı bir fiil ağı rolünü benimsemiş. Enstitünün bilhassa Rusya, Kafkaslar ve Orta Asya üstüne yoğunlaşması dikkat çekici. Önde gelen bu üç örnek haricinde ülkemizi etkinlik alanı olarak seçmiş bir çok yabancı sivil kuruluştan söz etmek de mümkün.


Sivil kurum sözcüleri ne diyorlar?


MAZLUM-DER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu: Sivilleşme bile devlet kontrolünde!

Bizim geçmişimizde karşıcılık partisi bile iktidar kadrolarınca kuruldu. Cari sistem sivil örgütlenmeyi bile devlet kontrolünde yapmış oldu. Bu yüzden hususi yasalarla kurulmuş meslek kuruluşları ve barolar başta olmak suretiyle iş ve işveren örgütleri kendi üyelerinin çıkarlarını korumaktan çok resmi politikaların pekiştirilmesini ve sürdürülmesi misyonunu icra ediyorlar.


Bu görevi kabul ediyorsanız akredite oluyor, bütçeden hisse alıyor ve medya desteğini de arkanıza alıyorsunuz. Devlet dışı kalıp sivil toplumu örgütlemeye çalışanlar ise dar bir alanda tutuluyor, marjinalleştiriliyor ve gündemden çıkarılıyor. Hakkaten sivil cemiyet örgütü sayısı son aşama azca. Türkiye'de insan hakları ihlallerinin bu kadar uzun süre devam etmesinin altında toplumun kamplara bölünmesi var. Bir tarafa yönelik baskılar ötekini rahatsız etmiyor. Ben başkalarına karşı sessiz kaldığım için o da bana sessiz kalıyor.


İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül: Majestelerinin sivil kuruluşu olmaz


Sistemin antidemokratik yapısı sivil sahada etkilerini gösteriyor. Dolayısıyla bazı sivil cemiyet kuruluşları devletten bağımsız olmaları gerekirken sadece bu şekilde sivil kurum olabilecekken bu baskıcı sistem bazı sivil kuruluşları devlet ya da hükümet yanlısı haline getiriyor.


O kuruluşlar da devletle yan yana durmayı güvenceli görüyorlar. Bu durum, sivil toplumun kamu otoritesini denetlemesinin önünde engel. Resmi politikaları eleştiren kurumlar, bu baskıcı sistem sebebiyle yaptırıma doğal olarak tutuluyor. Dini görüşü de olsa, toplumcu de olsa, hiçbir ideolojik yönü olmasa da muhalif olan yaptırım görüyor. Türkiye'de yaşanmış olan tüm olumsuzluklara karşın majestelerinin insan hakları ve sivil cemiyet örgütü olmama anlayışı giderek pekişiyor.

Arı Hareketi lideri Kemal Köprülü: Sivil kurumların kredisi yükseliyor


Türkiye'de ise hemen hemen bu aşamada değiliz. Biz 15 - 20 yıl önceki dünyadayız. Sivil kuruluşlar bizde yeni kuruluyor ve olgunlaşıyor. Susurluk, 28 Şubat ve zelzele şeklinde kilometre taşları olgunlaştırıyor. Olgunlaşma oldukça itimat geliyor.


Bu olunca yönetenler yavaş yavaş bizi dinliyor hale gelmeye başladı. Bugün TEMA Vakfı hükümeti etkileyecek güç haline geldi. Çevre mevzusunda kanunları etkileyecek güce haiz. Bu çok mühim. Değişik mevzularda aynı noktayı yakalamamız lazım. Artk bir kapı açıldı. Bazı sivil kurumların kredisi çok terfi etti. Kısaca sıhhatli bir sürece girdik. Biz Arı Hareketi olarak bu şekilde bir Türkiye istiyoruz.





  • Sıhhat alanınında çalışan sivil cemiyet örgütleri nedir?


  • Sivil cemiyet örgütleri nedir?


  • Eğitim alanınında çalışan sivil cemiyet örgütleri nedir?




Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Sivil kuruluşlar sivilleşiyor

Sivil kuruluşların şikayeti devlet yanlısı ya da karşıtı bir ikileme sokulmaları. Bu da sivilleşmenin amacını saptıran en en temel nokta.

Sivil cemiyet kuruluşları fert ile devlet arasındaki ara mekanizmayı oluşturuyor. Demokrasi kültürü gelişmiş toplumlarda sivil halkın örgütlediği bu kuruluşların temel amacı, bireyi devletin karşısında yalnız ve savunmasız bırakmamak. Ihtiyaç duyulan durumlarda bireyi devlet baskısından koruma amacı da taşıyan sivil cemiyet kuruluşları bilhassa Batılı ülkelerde, devlet ve siyasal hükümetler nezdinde de oldukça prestijli bir konuma haiz. Bağımsız sivil kuruluşlar, ABD ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde, hükümet politikalarının belirlenmesinde etkin rol üstüne alıyor ve halk adına siyasileri denetleme işlevini yerine getiriyor.





Ortalama 6 ay ilkin meydana getirilen Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Birliği'ne adaylığı kabul edilen Türkiye ise sivil kuruluşlar açısından sorunlu bir coğrafya. Devlet, siyaset ve siyasal hükümetlere karşı, toplumsal muhalefeti temsil eden sivil cemiyet kuruluşları, ilk muhalif partileri bile iktidar kadrolarından çıkan Türkiye'de, başlangıçtan günümüze ciddi varlık gösteremedi. Sivil kurumların en etkili olduğu bölgeler, hep ideolojik amaçlara yönelik kesimler oldu. Türkiye'de kardeş kavgalarının yaşandığı dönemlerde sivil kuruluşlar, temsil ettikleri sık dokulu ideolojik grupların sözcülüğüne soyundu.

Rusya'da 80 bin kurum

Soğuk cenk sürecinin sona erişinin üstünden tam 10 yıl geçti. Batılı ülkeler bir yana, eski Doğu Bloku ülkeleri bile liberal rüzgarların estiği son 10 yılı, demokratikleşme yolunda mühim adımlar atarak ve bu amaçla sivil toplumu geliştirerek geçirdi. Buna en somut örnek Rusya. Arı Hareketi lideri Kemal Köprülü'nün verdiği şaşırtıcı bilgilere bakılırsa, Rusya'da, şimdilerde tam 80 bin sivil cemiyet kuruluşu etkinlik gösteriyor.


Peki dünyadaki bu sarsıcı gelişmelere rağmen Türkiye sivil örgütlenme açısından ne durumda? Turgut Özal'ın gayretleri ile soğuk cenk sonrası dünyadaki gelişimleri iyi değerlendiren ve buna bakılırsa kendi konumunu belirleyen vatanımızda, sivil cemiyet kuruluşları da mühim aşamalar kaydetti. Bilhassa 1990'lı yılların başlangıcında yayına geçen hususi tv kanallarının özgür yayınları, konuşan, tartışan , sorgulayan ve örgütlenme bilincine haiz bir cemiyet için zemin hazırladı. Sadece tüm bu gelişmelerin üstünden, 'postmodern darbe' tanımını hak eden bir 28 Şubat süreci geçti. Toplumdaki değişik kesimler üstünde adeta 'Demokles'in kılıcı' şeklinde bir baskı sürecinin başlangıcı olan 28 Şubat 1997, hayırlı gelişmelere de milat olma özelliğine haiz. Yoğun baskı döneminde, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlük şeklinde temel kavramların kendilerine de lazım bulunduğunu anlayan değişik kesimler, artık 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' zihniyetini aşmış görüntüsü veriyor.


Hepimiz için insan hakları


28 Şubat sürecinde toplumsal muhalefetin sözcülüğünü yapmaları gerekirken, hakim güçlere payanda olan ve mahşerin beş atlısı olarak vasıflandırılan DİSK, TOBB, TüRK-İŞ, TESK, TİSK şeklinde kuruluşların verdiği fena sınava karşın bu durum, gerçek sivil cemiyet örgütlenmelerinin oluşmasına da zemin hazırladı. Gelinen noktada ülkemizdeki bağımsız sivil cemiyet kuruluşları her ne kadar devletten ve hükümetlerden yeteri kadar destek görmese de, gerçek işlevlerine uygun tavır alıyor. Buna en güzel örnek iki değişik dünya görüşüne haiz insan hakları derneği olan İHD ve MAZLUM-DER.


İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, bundan 10 yıl ilkin sağ görüşlü insanların hakları ihlal edildiğinde buna karşı hiçbir tavır geliştirmediklerini üzüntüyle itiraf ediyor. Hasan Celal Güzel için yaptıkları destek toplantısını hatırlatan Öndül'ün şu sözleri, gelinen noktaya ışık tutuyor:


"Böyle bir durum 10 yıl ilkin aklımızın ucundan bile geçmezdi. Sadece yaşanmış olan sancılı süreçlerde hepimiz kendisini geliştirdi. Artık değişik kesimlerdeki insanların temel hakları ihlal edildiğinde 'görmedik,duymadık' demeyeceğiz. Biz özeleştirimizi yaptık. Memlekete aslolan hizmette budur."

Yeni bir anlama dili empati

Tutucu görüşlü insanların temsil etmiş olduğu MAZLUM-DER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu da, Öndül'ün görüşlerini paylaşırken, İHD ile aralarında çok hususi bir ilişki oluştuğunu vurguluyor. Ensaroğlu, tozpembe bir tablo çizmekten kaçınmasına karşın birbirinden çok değişik düşünen kuruluşların bir araya gelip, tartışıp konuşmuş olduğu ve aralara örülmüş duvarların yıkıldığı bir sürecin başladığını söylemeyi de dikkatsizlik etmiyor.


Bu şekilde bir sürecin başladığına ve sivil alanda örgütlenme bilincinin tabana yayılma eğiliminde olduğuna mühim bir örnek de, Trabzon'da kurulan Empati Grubu. Değişik dünya görüşlerine haiz Şinasi Haznedar, Ali Değermenci, Osman Çıtlak ve Aşkın Bakkalcı isminde girişimci bir ekibin kurduğu EMPATİ Grubu, enerjisini demokrasi rotasında birleştirmiş. Nerede ise toplumun ortak beklentisi haline gelen daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok sulh, daha çok insan hakları ve daha azca devlet talebinin kendilerine güç verdiğini vurgulayan EMPATİ ekibi, kimsenin birbirini anlamadığı ya da idrak etmek istemediği bir süreçte, temiz politika, özgür fert ve örgütlü topluma katkı için savaşım ediyor. Netice olarak Türkiye'de sivil cemiyet kuruluşları artık hakikaten sivilleşme yolunda. Mühim olan bu sürecin devamı, devletin bu kurumları dışlamaması ve sivil örgütlenmelerin toplumsal anlamda taban bulmaları.


TüRKİYE'DEKİ YABANCI SİVİL KURULUŞLAR


Türkiye'de sancılı süreçlerden geçen ve gerçek anlamda etkinlik gösteremeyen yerli sivil kuruluşlara rağmen, yabancı patentli örgütler oldukça etkin.


Bunlara en mühim örnek, Hıristiyan Demokrat Parti'ye destek veren Alman KONRAD ADENAUER VAKFI. Senelik 200 milyon marklık bütçesi ve 80 ülkedeki şubeleri ile çok etkili bir kurum olan Konrad Vakfı, Türkiye'de demokrasinin gelişmesi adına mühim organizasyonlara da imza atıyor. Vakfın Türkiye temsilcisi Dr. Wulf Schönbohm, vatanımızda mahalli medyanın durumunu, bizlerden çok daha iyi biliyor. Alman patentli bir öteki sivil kurum ise FRİEDRİCH NAUMANN VAKFI da liberal amaçlar için etkinlik gösteriyor. Türkiye'deki ekonomik iyileşmeyi sağlamayı hedef olarak belirleyen vakıf, ekonomik liberalleşmeyi ve KOBİ'leri destekliyor. Gene ülkemizdeki faaliyetleri ile dikkati çeken Avrupalı-Amerikan bir sivil cemiyet örgütü olan DOĞU-BATI ENSTİTüSü, 51 ülkede 40 bin kişilik bir ustalaşmış ekiple etkinlik gösteriyor. Enstitü bilhassa Avrupa, Avrasya ve Şimal ABD arasındaki haberleşme-iletişim ve işbirliğini teşvik eden değerlere dayalı bir fiil ağı rolünü benimsemiş. Enstitünün bilhassa Rusya, Kafkaslar ve Orta Asya üstüne yoğunlaşması dikkat çekici. Önde gelen bu üç örnek haricinde ülkemizi etkinlik alanı olarak seçmiş bir çok yabancı sivil kuruluştan söz etmek de mümkün.


Sivil kurum sözcüleri ne diyorlar?


MAZLUM-DER Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu: Sivilleşme bile devlet kontrolünde!

Bizim geçmişimizde karşıcılık partisi bile iktidar kadrolarınca kuruldu. Cari sistem sivil örgütlenmeyi bile devlet kontrolünde yapmış oldu. Bu yüzden hususi yasalarla kurulmuş meslek kuruluşları ve barolar başta olmak suretiyle iş ve işveren örgütleri kendi üyelerinin çıkarlarını korumaktan çok resmi politikaların pekiştirilmesini ve sürdürülmesi misyonunu icra ediyorlar.


Bu görevi kabul ediyorsanız akredite oluyor, bütçeden hisse alıyor ve medya desteğini de arkanıza alıyorsunuz. Devlet dışı kalıp sivil toplumu örgütlemeye çalışanlar ise dar bir alanda tutuluyor, marjinalleştiriliyor ve gündemden çıkarılıyor. Hakkaten sivil cemiyet örgütü sayısı son aşama azca. Türkiye'de insan hakları ihlallerinin bu kadar uzun süre devam etmesinin altında toplumun kamplara bölünmesi var. Bir tarafa yönelik baskılar ötekini rahatsız etmiyor. Ben başkalarına karşı sessiz kaldığım için o da bana sessiz kalıyor.


İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül: Majestelerinin sivil kuruluşu olmaz


Sistemin antidemokratik yapısı sivil sahada etkilerini gösteriyor. Dolayısıyla bazı sivil cemiyet kuruluşları devletten bağımsız olmaları gerekirken sadece bu şekilde sivil kurum olabilecekken bu baskıcı sistem bazı sivil kuruluşları devlet ya da hükümet yanlısı haline getiriyor.


O kuruluşlar da devletle yan yana durmayı güvenceli görüyorlar. Bu durum, sivil toplumun kamu otoritesini denetlemesinin önünde engel. Resmi politikaları eleştiren kurumlar, bu baskıcı sistem sebebiyle yaptırıma doğal olarak tutuluyor. Dini görüşü de olsa, toplumcu de olsa, hiçbir ideolojik yönü olmasa da muhalif olan yaptırım görüyor. Türkiye'de yaşanmış olan tüm olumsuzluklara karşın majestelerinin insan hakları ve sivil cemiyet örgütü olmama anlayışı giderek pekişiyor.

Arı Hareketi lideri Kemal Köprülü: Sivil kurumların kredisi yükseliyor


Türkiye'de ise hemen hemen bu aşamada değiliz. Biz 15 - 20 yıl önceki dünyadayız. Sivil kuruluşlar bizde yeni kuruluyor ve olgunlaşıyor. Susurluk, 28 Şubat ve zelzele şeklinde kilometre taşları olgunlaştırıyor. Olgunlaşma oldukça itimat geliyor.


Bu olunca yönetenler yavaş yavaş bizi dinliyor hale gelmeye başladı. Bugün TEMA Vakfı hükümeti etkileyecek güç haline geldi. Çevre mevzusunda kanunları etkileyecek güce haiz. Bu çok mühim. Değişik mevzularda aynı noktayı yakalamamız lazım. Artk bir kapı açıldı. Bazı sivil kurumların kredisi çok terfi etti. Kısaca sıhhatli bir sürece girdik. Biz Arı Hareketi olarak bu şekilde bir Türkiye istiyoruz.




 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Yabancı sivil toplum örgütleri nelerdir?
Yabancı sivil toplum örgütleri nelerdir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yabanc-sivil-toplum-orgutleri-nelerdir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yabanc-sivil-toplum-orgutleri-nelerdir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content