YAĞLI sıf. 1. Yağdan oluşan ya da yağ içeren bir şey için kullanılır: Yağlı maddeler. Cilt için yağlı bir krem. 2. Bedeni çok yağ i...
YAĞLI sıf.
1. Yağdan oluşan ya da yağ içeren bir şey için kullanılır: Yağlı maddeler. Cilt için yağlı bir krem.
2. Bedeni çok yağ içeren bir hayvan için kullanılır: Yağlı bir tavuk. Yağlı bir hindi.
3. Yağı çok olan şey için kullanılır: Yağlı yiyecekleri sevmiyor.
4. Yağ içeren, yağ katmanları olan et için kullanılır: Yağlı pastırma. Yağlı pirzola. Yağlı but.
5. Yağ bezleri fazla çalışan bir kimsenin cildi, saçı için kullanılır: Yağlı saçlar için yeni bir şampuan.
6. Yağa bulanmış, lekelenmiş, kirlenmiş bir şey için kullanılır: Yağlı bir gömlek. Yağlı kâğıtlar, tabaklar. Yağlı eller.
7. Tkz. Bilhassa para bakımından bolca kazanç elde eden: Yağlı bir iş. Yağlı bir tavsiye.
8. Yağlı ballı olmak, araları çok iyi olmak, aralarından su sızmamak: Sen karışma, onlar sonrasında gene yağlı ballı olur, sen düşman. || Yağlı ip, darağacı. || Yağlı kapı, çalıştırdığı kişinin alın terini kucak kucak ödeyen aile ya da müessese. || Yağlı kuyruk, kolayca ve bol miktarda para kazanılabilecek ya da bu tarz şeyleri sağlayabilecek yer, iş, şahıs: Bulmuşsun bir yağlı kuyruk, sesini çıkarma. || Yağlı alan kişi, parası bolca, çok alışveriş icra eden kimse.
—Hidr. bağl. Yağlı harç, içinde büyük oranda kireç bulunan harç. || Yağlı kireç, hacmi büyüyen kireç.
—Kâğ. san. Yağlı hamur harcı, çekim ya da vakum etkisiyle süzülmeye bırakıldığında seyreltme suyundan kolaylıkla ayrılama- yan hamur harcı. (Yağlı hamur harcı ileri derecede uygulanan bir dövme işlemiyle elde edilir.) || Yağlı kâğıt, bileşiminde mekanik hamur harcı bulunmayan, yağ geçirgenliği çok azca kâğıt. (Yağ geçirgenliğinin azlığı hamurun aşırı dövülmesiyle sağlanır.)
—Karb. kim. Yağlı taşkömürü ya da yağlı kömür, bileşimindeki uçucu madde oranı ortalama % 20-30 içinde değişen, ısı tesiri altında şişerek hamursu bir eriyik vermesiyle tanınan ve uçucu maddelerin ayrılmasından sonrasında koku gerçekleştiren kömür.
—Mutf. Yağlı hamur harcı, hamura yağ yedirilerek hazırlanan hamur harcı. (Bk. ansikl. böl.)
—Org. kim. Yağlı maddeler, kâğıt üstüne sürüldüğünde saydam ve kalıcı bir kir bırakan; yoğunluğu sudan daha düşük olan ve suda çözünmeyen; alkolde azca, buna rağmen eter, benzen, petrol eteri, klorlu çözücülerde çok çözünen, hafifçe bir kokusu ve tadı olan hayvansal ya da bitkisel madde. (Bk. ansikl. böl.)
—Patol. Yağlı yozlaşma, hücrenin yağ topaklarıyla dolmasıyla belirgin hücre hastalığı.
—Petr. san. Yağlı parafin, yağlı vakstan elde edilmiş, yağı tamamen giderilmemiş parafin. ]| Yağlı vaks, petrol yağlarının parafini giderilerek elde edilmiş arıtılmamış yağlı parafin; içindeki ticari parafin terletme ya da tekrardan kristalleştirme yöntemiyle elde edilir.
—Ziraat. Yağlı tohum, yüksek oranda yağ içeren ve verdiği yağ yiyecek olarak ya da sanayide kullanılabilen her çeşit tohum. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Mutf. Kullanım yeri ne olursa olsun yağlı hamura asla şeker katılmaz. Hamura altı kez yağ yedirilir ve bu aralarda yağı iyice emmesi için hamur harcı dinlendirilir Bu işlem hamurun esnekliğini yitirip, pişerken kabarmasını ve kat kat olmasını sağlar. Yağlı hamur harcı tuzlularda (volovan) olduğu şeklinde tatlılarda da (milföy) kullanılır. —Org. kim. Yağlı maddeler, erime ve yumuşama sıcaklıklarına nazaran üç ana gruba ayrılır; olağan sıcaklıkta sıvı durumunda bulunan yağlara sıvı yağlar; 20-50°C içinde eriyen terayağı, gres ve içyağı şeklinde yağlara yarıkatı yağlar, 60°C'ın üstünde eriyen mum, balmumu şeklinde yağlı maddelere de katı yağlar denir. Yağlı maddeler çoğu zaman yağ asitlerinin trigliseritler'idir; steroller ya datriterpenlerle beraber bulunurlar; buna karşılık mumların bir çok yağ asitleri ile CH3—(CH2)â€â€”CH2OH tipinde uzun zincirli alkollerin esterleridir.
Yağlı maddeler hidrolizlendiğinde, yağ asitleri ile gliserini ya da uzun zincirli alkolleri verir. Hidrolizlenme ürünlerinin yanı sıra devamlı, bileşiminde steroller (sığır yağındaki kolesterol) ile triterpenler (iç- yağdaki lanosterol) bulunan ve sabunlaşmayan bir kesim elde edilir. Trigliseritlerin hidrolizlenmesi yöntemiyle elde edilmiş yağ asitleri doymuş (katı yağlar) ya da doymamış (sıvı yağlar) olabilir. Hidrolizleme alkali bir ortamda uygulandığında bu işleme sabunlaştırma denir ve işlem sonunda sabunları gerçekleştiren yağ asitlerinin alkali tuzları elde edilir. Yağlı maddeler, havayla uzun süre temas halinde bırakıldığında uzun karbon zincirlerinin parçalanmasına neden olan yükseltgenme sonunda butirik asit şeklinde çok fena kokulu daha hafifçe yağ asitlerinin açığa çıkmasına bağlı olarak bozulur ve acılaşır.
Yağlı maddeler canlılarda yedek gıda ve enerji deposu işlevi görür. Sıvı yağlar çoğu zaman bitkisel, yarıkatı yağlar hayvansal kökenlidir. Presleme ve/ya da eritme yöntemiyle elde edilirler. Gıda ve ecza sanayisinde, mum ve sabun yapımında, makinelerin yağlanmasında kullanılırlar. Hayvansal ya da bitkisel yağlı maddeler, ısıya karşı duyarlı olduklarından makinelerin yağlanmasında, çoğu zaman hidrokarbonlardan oluşan ve ısıya karşı daha kesin olan mineral sıvı ve katı yağlar yeğlenir.
—Ziraat. Türkiye'de üretilen yağlı tohumların başlangıcında çiğit (pamuk tohumu) ve ayçiçeği gelir: her biri yılda 1 milyon tona yakın. Bu tarz şeyleri epey uzaktan soya (200 0001), yerfıstığı (50 0001), susam (45 000 t) izler Haşhaş, keten, kenevir, aspir ve kolza ise mühim sayılmaz (150 ila 4 0001 arası).
1. Yağdan oluşan ya da yağ içeren bir şey için kullanılır: Yağlı maddeler. Cilt için yağlı bir krem.
2. Bedeni çok yağ içeren bir hayvan için kullanılır: Yağlı bir tavuk. Yağlı bir hindi.
3. Yağı çok olan şey için kullanılır: Yağlı yiyecekleri sevmiyor.
4. Yağ içeren, yağ katmanları olan et için kullanılır: Yağlı pastırma. Yağlı pirzola. Yağlı but.
5. Yağ bezleri fazla çalışan bir kimsenin cildi, saçı için kullanılır: Yağlı saçlar için yeni bir şampuan.
6. Yağa bulanmış, lekelenmiş, kirlenmiş bir şey için kullanılır: Yağlı bir gömlek. Yağlı kâğıtlar, tabaklar. Yağlı eller.
7. Tkz. Bilhassa para bakımından bolca kazanç elde eden: Yağlı bir iş. Yağlı bir tavsiye.
8. Yağlı ballı olmak, araları çok iyi olmak, aralarından su sızmamak: Sen karışma, onlar sonrasında gene yağlı ballı olur, sen düşman. || Yağlı ip, darağacı. || Yağlı kapı, çalıştırdığı kişinin alın terini kucak kucak ödeyen aile ya da müessese. || Yağlı kuyruk, kolayca ve bol miktarda para kazanılabilecek ya da bu tarz şeyleri sağlayabilecek yer, iş, şahıs: Bulmuşsun bir yağlı kuyruk, sesini çıkarma. || Yağlı alan kişi, parası bolca, çok alışveriş icra eden kimse.
—Hidr. bağl. Yağlı harç, içinde büyük oranda kireç bulunan harç. || Yağlı kireç, hacmi büyüyen kireç.
—Kâğ. san. Yağlı hamur harcı, çekim ya da vakum etkisiyle süzülmeye bırakıldığında seyreltme suyundan kolaylıkla ayrılama- yan hamur harcı. (Yağlı hamur harcı ileri derecede uygulanan bir dövme işlemiyle elde edilir.) || Yağlı kâğıt, bileşiminde mekanik hamur harcı bulunmayan, yağ geçirgenliği çok azca kâğıt. (Yağ geçirgenliğinin azlığı hamurun aşırı dövülmesiyle sağlanır.)
—Karb. kim. Yağlı taşkömürü ya da yağlı kömür, bileşimindeki uçucu madde oranı ortalama % 20-30 içinde değişen, ısı tesiri altında şişerek hamursu bir eriyik vermesiyle tanınan ve uçucu maddelerin ayrılmasından sonrasında koku gerçekleştiren kömür.
—Mutf. Yağlı hamur harcı, hamura yağ yedirilerek hazırlanan hamur harcı. (Bk. ansikl. böl.)
—Org. kim. Yağlı maddeler, kâğıt üstüne sürüldüğünde saydam ve kalıcı bir kir bırakan; yoğunluğu sudan daha düşük olan ve suda çözünmeyen; alkolde azca, buna rağmen eter, benzen, petrol eteri, klorlu çözücülerde çok çözünen, hafifçe bir kokusu ve tadı olan hayvansal ya da bitkisel madde. (Bk. ansikl. böl.)
—Patol. Yağlı yozlaşma, hücrenin yağ topaklarıyla dolmasıyla belirgin hücre hastalığı.
—Petr. san. Yağlı parafin, yağlı vakstan elde edilmiş, yağı tamamen giderilmemiş parafin. ]| Yağlı vaks, petrol yağlarının parafini giderilerek elde edilmiş arıtılmamış yağlı parafin; içindeki ticari parafin terletme ya da tekrardan kristalleştirme yöntemiyle elde edilir.
—Ziraat. Yağlı tohum, yüksek oranda yağ içeren ve verdiği yağ yiyecek olarak ya da sanayide kullanılabilen her çeşit tohum. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Mutf. Kullanım yeri ne olursa olsun yağlı hamura asla şeker katılmaz. Hamura altı kez yağ yedirilir ve bu aralarda yağı iyice emmesi için hamur harcı dinlendirilir Bu işlem hamurun esnekliğini yitirip, pişerken kabarmasını ve kat kat olmasını sağlar. Yağlı hamur harcı tuzlularda (volovan) olduğu şeklinde tatlılarda da (milföy) kullanılır. —Org. kim. Yağlı maddeler, erime ve yumuşama sıcaklıklarına nazaran üç ana gruba ayrılır; olağan sıcaklıkta sıvı durumunda bulunan yağlara sıvı yağlar; 20-50°C içinde eriyen terayağı, gres ve içyağı şeklinde yağlara yarıkatı yağlar, 60°C'ın üstünde eriyen mum, balmumu şeklinde yağlı maddelere de katı yağlar denir. Yağlı maddeler çoğu zaman yağ asitlerinin trigliseritler'idir; steroller ya datriterpenlerle beraber bulunurlar; buna karşılık mumların bir çok yağ asitleri ile CH3—(CH2)â€â€”CH2OH tipinde uzun zincirli alkollerin esterleridir.
Yağlı maddeler hidrolizlendiğinde, yağ asitleri ile gliserini ya da uzun zincirli alkolleri verir. Hidrolizlenme ürünlerinin yanı sıra devamlı, bileşiminde steroller (sığır yağındaki kolesterol) ile triterpenler (iç- yağdaki lanosterol) bulunan ve sabunlaşmayan bir kesim elde edilir. Trigliseritlerin hidrolizlenmesi yöntemiyle elde edilmiş yağ asitleri doymuş (katı yağlar) ya da doymamış (sıvı yağlar) olabilir. Hidrolizleme alkali bir ortamda uygulandığında bu işleme sabunlaştırma denir ve işlem sonunda sabunları gerçekleştiren yağ asitlerinin alkali tuzları elde edilir. Yağlı maddeler, havayla uzun süre temas halinde bırakıldığında uzun karbon zincirlerinin parçalanmasına neden olan yükseltgenme sonunda butirik asit şeklinde çok fena kokulu daha hafifçe yağ asitlerinin açığa çıkmasına bağlı olarak bozulur ve acılaşır.
Yağlı maddeler canlılarda yedek gıda ve enerji deposu işlevi görür. Sıvı yağlar çoğu zaman bitkisel, yarıkatı yağlar hayvansal kökenlidir. Presleme ve/ya da eritme yöntemiyle elde edilirler. Gıda ve ecza sanayisinde, mum ve sabun yapımında, makinelerin yağlanmasında kullanılırlar. Hayvansal ya da bitkisel yağlı maddeler, ısıya karşı duyarlı olduklarından makinelerin yağlanmasında, çoğu zaman hidrokarbonlardan oluşan ve ısıya karşı daha kesin olan mineral sıvı ve katı yağlar yeğlenir.
—Ziraat. Türkiye'de üretilen yağlı tohumların başlangıcında çiğit (pamuk tohumu) ve ayçiçeği gelir: her biri yılda 1 milyon tona yakın. Bu tarz şeyleri epey uzaktan soya (200 0001), yerfıstığı (50 0001), susam (45 000 t) izler Haşhaş, keten, kenevir, aspir ve kolza ise mühim sayılmaz (150 ila 4 0001 arası).
Kaynak: Büyük Larousse
Yağlı Boya Resimler
Yağlı Boya Fotoğraf ve Teknikleri
Kırkpınar Yağlı Güreşleri
YAĞLIBOYA a. Kolay kuruyan hamursu ya da akışkan bir bağlayıcının katılmasıyla renkli pigmentlerden hazırlanan, nesneleri renklendirmek ya da onları dış etkilerden korumak amacıyla kullanılan madde. ( -> boya.)
—Sonbahar. sant. Bağlayıcı olarak anorganik ya da bitkisel bir (ya da daha çok) yağlı madde ya da uçucu yağın kullanıldığı boya.
♦ sıf. ve a. Bu boyayla yapılmış fotoğraf için kullanılır.
♦ ünl. Tkz. “Yol verin, açılın, savulun!" anlamında uyarı sözü.
—Sonbahar. sant. Bağlayıcı olarak anorganik ya da bitkisel bir (ya da daha çok) yağlı madde ya da uçucu yağın kullanıldığı boya.
♦ sıf. ve a. Bu boyayla yapılmış fotoğraf için kullanılır.
♦ ünl. Tkz. “Yol verin, açılın, savulun!" anlamında uyarı sözü.
Kaynak: Büyük Larousse
yağlı
ödat
1 . üstünde ya da içinde yağı olan.
2 . Yağı çok olan.
3 . Yağla yapılmış.
4 . Besili, semiz:
"Bir de vakaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun."- O. C. Kaygılı.
5 . mecaz, teklifsiz konuşmada Bolca ve kolay kazanç elde eden.
6 . Yağdan kirlenmiş ya da lekelenmiş olan:
"Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor."- Ö. Seyfettin.
7 . mecaz Parası bolca, varlıklı:
"Dükkâna yağlı bir alan kişi arıyordu."- R. H. Karay.
Birleşik Sözler
yağlı ballı
yağlı nebat
yağlı boya
yağlı boyacı
yağlı güreş
yağlı güreşçi
yağlı ip
yağlı kâğıt
yağlı kapı
yağlı kara
yağlı kömür
yağlı kuyruk
yağlı alan kişi
yağlı toprak
tereyağlı
zeytinyağlı
ödat
1 . üstünde ya da içinde yağı olan.
2 . Yağı çok olan.
3 . Yağla yapılmış.
4 . Besili, semiz:
"Bir de vakaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun."- O. C. Kaygılı.
5 . mecaz, teklifsiz konuşmada Bolca ve kolay kazanç elde eden.
6 . Yağdan kirlenmiş ya da lekelenmiş olan:
"Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor."- Ö. Seyfettin.
7 . mecaz Parası bolca, varlıklı:
"Dükkâna yağlı bir alan kişi arıyordu."- R. H. Karay.
Birleşik Sözler
yağlı ballı
yağlı nebat
yağlı boya
yağlı boyacı
yağlı güreş
yağlı güreşçi
yağlı ip
yağlı kâğıt
yağlı kapı
yağlı kara
yağlı kömür
yağlı kuyruk
yağlı alan kişi
yağlı toprak
tereyağlı
zeytinyağlı
yağlı ingilizcesi
- fat; adipose; fatty, greasy, oily; rich
Yağlı Boya Resimler
Yağlı Boya Fotoğraf ve Teknikleri
Kırkpınar Yağlı Güreşleri
YORUMLAR