Yağma [1] isim Yağmak işi. Yağma [2] isim (ya'ğma) Farsça ya¦mÂ¥ 1 . Bir sürü kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri m...
Yağma [1]
isim
Yağmak işi.
Yağma [2]
1 . Bir sürü kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması:
2 . tarih Akıncıların düşman topraklarına yaptıkları baskın, çapul.
3 . ödat Baskın ya da zor kullanarak elde edilmiş olan.
isim
Yağmak işi.
Yağma [2]
isim (ya'ğma) Farsça ya¦mÂ¥
1 . Bir sürü kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması:
"Yağma ve hırsızlıkla güvenlik ve huzuru bozmaktadır."- F. R. Atay.
2 . tarih Akıncıların düşman topraklarına yaptıkları baskın, çapul.
3 . ödat Baskın ya da zor kullanarak elde edilmiş olan.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- yağma etmek
- yağma gitmek
- yağma Hasan´ın böreği
- yağma yok
Tevfik Fikret'in "Hanı yağma" şiirinin kafiye, redif ölçüleri ve nazım birimi nedir?
Rüyada Yağma Görmek
YAĞMA a. (fars. yağmS).
1. Bir yeri topluca basıp orda bulunan malları sertlik kullanarak alıp kaçma; çapul, talan.
2.Yağma etmek, yağmalamak. || Yağma gitmek, bir malın çok satıldığını, alıcısının çok bulunduğunu anlatmak için kullanılır. || Yağma Haşan'm böreği, her önüne gelenin yararlandığı, kimsenin haiz çıkıp korumadığı . || Yağma yok, “öyle şey olmaz, buna kimse razı olmaz" anlamında kullanılır: Yağma yok, bırakırlar mı bu arsaları size asla?
—Esk. Yağmager, yağmacı. || Han-ı yağma -> HAN.
—Arıc. Yabancı arıların bal elde etmek için kovana saldırması. (Çoğu zaman kovanın yanında petek parçalarının bulunmasından ileri gelir. Bu hücum yüzünden yağmacı arılarla kovandaki arılar içinde kıyasıya bir kavga çıkar.)
—Cez. huk. Bir kimsenin elinde bulunan göç eder malını zor kullanarak ya da korkutarak ele geçirme (Eşanl. GASP)
—far. Eskiden harp alanlarında ya da kılıç diretmesiyle alınan şehirler ve kalelerde düşmandan elde edilmiş ganimetin evvelinde komutanlarca vaat edildiği benzer biçimde asker içinde paylaşılması.
♦ sıf. Yağmalama sonucu yakalanmış, elde edilmiş olan.
1. Bir yeri topluca basıp orda bulunan malları sertlik kullanarak alıp kaçma; çapul, talan.
2.Yağma etmek, yağmalamak. || Yağma gitmek, bir malın çok satıldığını, alıcısının çok bulunduğunu anlatmak için kullanılır. || Yağma Haşan'm böreği, her önüne gelenin yararlandığı, kimsenin haiz çıkıp korumadığı . || Yağma yok, “öyle şey olmaz, buna kimse razı olmaz" anlamında kullanılır: Yağma yok, bırakırlar mı bu arsaları size asla?
—Esk. Yağmager, yağmacı. || Han-ı yağma -> HAN.
—Arıc. Yabancı arıların bal elde etmek için kovana saldırması. (Çoğu zaman kovanın yanında petek parçalarının bulunmasından ileri gelir. Bu hücum yüzünden yağmacı arılarla kovandaki arılar içinde kıyasıya bir kavga çıkar.)
—Cez. huk. Bir kimsenin elinde bulunan göç eder malını zor kullanarak ya da korkutarak ele geçirme (Eşanl. GASP)
—far. Eskiden harp alanlarında ya da kılıç diretmesiyle alınan şehirler ve kalelerde düşmandan elde edilmiş ganimetin evvelinde komutanlarca vaat edildiği benzer biçimde asker içinde paylaşılması.
♦ sıf. Yağmalama sonucu yakalanmış, elde edilmiş olan.
Kaynak: Büyük Larousse
YAĞMACI sıf. ve a.
1. Bir yeri yağmalayan kimse için kullanılır; çapulcu.
2.Kendine ait olmayan bir malı, parayı kendi çıkarına kullanan kimse için kullanılır.
1. Bir yeri yağmalayan kimse için kullanılır; çapulcu.
2.Kendine ait olmayan bir malı, parayı kendi çıkarına kullanan kimse için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
YAĞMACILIK a.
1. Yağmalama işi; çapulculuk.
2. Kendine ait olmayan bir malı, parayı kendi çıkarına kullanma.
1. Yağmalama işi; çapulculuk.
2. Kendine ait olmayan bir malı, parayı kendi çıkarına kullanma.
Kaynak: Büyük Larousse
yağma ingilizcesi
- raining; snowing; booty, loot, plunder, the sack, pillage" çapul, talan
Tevfik Fikret'in "Hanı yağma" şiirinin kafiye, redif ölçüleri ve nazım birimi nedir?
Rüyada Yağma Görmek
YORUMLAR