YAKICI sıf. 1. Yakma özelliği olan, yakan ya da çok sıcak olan şey için kullanılır: Güneş bugün çok yakıcı. Yakıcı bigün. 2. insanı ...
YAKICI sıf.
1. Yakma özelliği olan, yakan ya da çok sıcak olan şey için kullanılır: Güneş bugün çok yakıcı. Yakıcı bigün.
2. insanı duygulandıran, etkileyen, onun içine işleyen şey için kullanılır; acıklı, etkisinde bırakan: Yakıcı bir bakış. Yakıcı bir türkü Yakıcı bir ses.
3. Çok kuvvetli: Yakıcı bir aşk.
—Fişekç. Yakıcı barut, fünyelerde ateşleyicilerin yapımında kullanılan kolay madde ya da piroteknik karışım. (Kimi süre bakır I asetilür, çoğu zaman de cıva fulminat ya da bileşimine potasyum klorat, potasyum nitrat, antimon sülfür, kurşun dioksit şeklinde çeşitli bileşiklerin katılmış olduğu kurşun trinitrorezorsinattan oluşur.) [Buna yakıcı karışım da denir.]
—Kim. Bir başka maddeyle bileştiğinde bu maddenin yanmasını elde eden bir madde ya da bileşik için kullanılır. (Mesela oksijen yanıcı değil, yakıcı bir maddedir.)
—Ted. Yakıcı madde, dokuları tahrip eden madde. (Yakıcı maddeler bu amaçla deri lezyonlarında kullanılır. Bazıları yavaş tesir gösterir [etçikli nedbelerin düzeltilmesinde gümüş nitrat]; bazıları süratli tahrip yapar [kromik, triklorasetik asitler]. Yakıcı maddelerin kullanımı oldukça kısıtlıdır.)
♦ a. 1. Yakıcı madde.
2. Yakı meydana getiren ve/ya da satan kimse.
—Öpt. Cisim-uzayda aynı noktadan çıkan ve hatalı kimi optik aletlerden geçen bir demetin ışık ışınlarına teğet düşen yüzey. (Eşanl. KOSTİK.) [Bk. ansıkl. böl.]
—Uz. havc. Bir roket-motorda, yakıt denilen kimyasal bileşiğin yanması için lüzumlu oksijeni elde eden bir başka kimyasal bileşik. (Yakıcı, sıvı ya da katı olabilir. Katı yakıcılar, yakıtla barut içinde iyice karıştınlır. En fazlaca kullanılan sıvı yakıcılar sıvı oksijen ve azot peroksittir [N204].)
—ANSİKL Opt. Aynı -noktadan çıkan ışık ışınları fena nitelikli bir optik aletten geçtikten sonrasında bir görüntü-noktada toplanmayan bir demet oluşturur. Bununla beraber, ışınlar gerçekte iki ayrı örtü halinde bulunan bir yüzeye devamlı teğet kalır. Bu yüzeyin tanıdığından birçok ışın geçer; buraya bir ekran yerleştirildiğinde büyük bir aydınlanma elde edilir (yakıcı teriminin kullanımı buradan lanır) Mesela bir aynada, cisim, eksen üstünde sonsuzda yer edinen bir noktaysa, yakıcı bu eksen üstünde dönel bir yüzeydir ve boylamı odakla teğetsel olarak birleşen iki kollu bir eğridir. Odak merkez ışınlarının hakkaten birleştiği noktadır, sadece yan ışıklar ana ekseni mecburi olarak değişik noktalardan keserler. Minik bir açıklığı olmayan aynaların uzaktaki bir cismin net görüntüsünü verememelerinin sebebi de budur. Burada, yüzeyin ikinci örtüsü odaktan hareket eden eksenin bir kesimine dönüşmüştür. Yakıcının bir yüzük ya da metal bir zil içinde oluşturduğu parlak çizgi kolaylıkla gözlemlenir. Bu yakıcılar çember zarfının açılımlarıdır. Bir doğrunun yansımasına bağlı yakıcı ışık noktasının görüntüsü olan bir noktadır; bir çemberin yakıcısıysa Pascal salyangoz eğrisinin açılımıdır.
1. Yakma özelliği olan, yakan ya da çok sıcak olan şey için kullanılır: Güneş bugün çok yakıcı. Yakıcı bigün.
2. insanı duygulandıran, etkileyen, onun içine işleyen şey için kullanılır; acıklı, etkisinde bırakan: Yakıcı bir bakış. Yakıcı bir türkü Yakıcı bir ses.
3. Çok kuvvetli: Yakıcı bir aşk.
—Fişekç. Yakıcı barut, fünyelerde ateşleyicilerin yapımında kullanılan kolay madde ya da piroteknik karışım. (Kimi süre bakır I asetilür, çoğu zaman de cıva fulminat ya da bileşimine potasyum klorat, potasyum nitrat, antimon sülfür, kurşun dioksit şeklinde çeşitli bileşiklerin katılmış olduğu kurşun trinitrorezorsinattan oluşur.) [Buna yakıcı karışım da denir.]
—Kim. Bir başka maddeyle bileştiğinde bu maddenin yanmasını elde eden bir madde ya da bileşik için kullanılır. (Mesela oksijen yanıcı değil, yakıcı bir maddedir.)
—Ted. Yakıcı madde, dokuları tahrip eden madde. (Yakıcı maddeler bu amaçla deri lezyonlarında kullanılır. Bazıları yavaş tesir gösterir [etçikli nedbelerin düzeltilmesinde gümüş nitrat]; bazıları süratli tahrip yapar [kromik, triklorasetik asitler]. Yakıcı maddelerin kullanımı oldukça kısıtlıdır.)
♦ a. 1. Yakıcı madde.
2. Yakı meydana getiren ve/ya da satan kimse.
—Öpt. Cisim-uzayda aynı noktadan çıkan ve hatalı kimi optik aletlerden geçen bir demetin ışık ışınlarına teğet düşen yüzey. (Eşanl. KOSTİK.) [Bk. ansıkl. böl.]
—Uz. havc. Bir roket-motorda, yakıt denilen kimyasal bileşiğin yanması için lüzumlu oksijeni elde eden bir başka kimyasal bileşik. (Yakıcı, sıvı ya da katı olabilir. Katı yakıcılar, yakıtla barut içinde iyice karıştınlır. En fazlaca kullanılan sıvı yakıcılar sıvı oksijen ve azot peroksittir [N204].)
—ANSİKL Opt. Aynı -noktadan çıkan ışık ışınları fena nitelikli bir optik aletten geçtikten sonrasında bir görüntü-noktada toplanmayan bir demet oluşturur. Bununla beraber, ışınlar gerçekte iki ayrı örtü halinde bulunan bir yüzeye devamlı teğet kalır. Bu yüzeyin tanıdığından birçok ışın geçer; buraya bir ekran yerleştirildiğinde büyük bir aydınlanma elde edilir (yakıcı teriminin kullanımı buradan lanır) Mesela bir aynada, cisim, eksen üstünde sonsuzda yer edinen bir noktaysa, yakıcı bu eksen üstünde dönel bir yüzeydir ve boylamı odakla teğetsel olarak birleşen iki kollu bir eğridir. Odak merkez ışınlarının hakkaten birleştiği noktadır, sadece yan ışıklar ana ekseni mecburi olarak değişik noktalardan keserler. Minik bir açıklığı olmayan aynaların uzaktaki bir cismin net görüntüsünü verememelerinin sebebi de budur. Burada, yüzeyin ikinci örtüsü odaktan hareket eden eksenin bir kesimine dönüşmüştür. Yakıcının bir yüzük ya da metal bir zil içinde oluşturduğu parlak çizgi kolaylıkla gözlemlenir. Bu yakıcılar çember zarfının açılımlarıdır. Bir doğrunun yansımasına bağlı yakıcı ışık noktasının görüntüsü olan bir noktadır; bir çemberin yakıcısıysa Pascal salyangoz eğrisinin açılımıdır.
Kaynak: Büyük Larousse
"Uygarlık o şekilde yakıcı bir ateştir ki bigane kalanı yakar" ne anlama gelir?
Bitkisel olarak hazırlanmış yağ yakıcı bir formül var mı?
yakıcı
ödat
1 . Yakma özelliği olan, yakan:
"Sanki sesleri güneşin yakıcı aydınlıklarını ürpertiyor."- Ö. Seyfettin.
2 . mecaz Etkili, acıklı.
3 . isim Yakı meydana getiren ya da satan kimse.
4 . kimya Başka bir maddeyle birleşerek o maddenin yanmasını elde eden (madde).
ödat
1 . Yakma özelliği olan, yakan:
"Sanki sesleri güneşin yakıcı aydınlıklarını ürpertiyor."- Ö. Seyfettin.
2 . mecaz Etkili, acıklı.
3 . isim Yakı meydana getiren ya da satan kimse.
4 . kimya Başka bir maddeyle birleşerek o maddenin yanmasını elde eden (madde).
yakıcı ingilizcesi
- burning, smarting; torrid; biting; caustic
"Uygarlık o şekilde yakıcı bir ateştir ki bigane kalanı yakar" ne anlama gelir?
Bitkisel olarak hazırlanmış yağ yakıcı bir formül var mı?
YORUMLAR