YAKLAŞMAK gçz. f. 1. Bir şeye, bir asla hiç kimseye yaklaşmak, birbirine yaklaşmak, bir şeyle, bir kimselerle arasındaki uzaklığı az...
YAKLAŞMAK gçz. f.
1. Bir şeye, bir asla hiç kimseye yaklaşmak, birbirine yaklaşmak, bir şeyle, bir kimselerle arasındaki uzaklığı azaltacak şekilde ilerlemek, onun yanına, yakınına gelmek; bir yere varmak suretiyle olmak: Hemşire yavaşça hastanın yatağına yaklaştı. Ona çok yaklaşma, gribi var. Vapur kıyıya yaklaşıyor. Sokakta tanımadığım biri yanıma yaklaştı, nereye gittiğimi sordu. Birazcık yaklaşın, yüzünüzü göremiyorum.
2. Bir şeye (soyut) yaklaşmak, belli bir sınıra varmak; bir amaca varmak, bir duruma ulaşmak suretiyle olmak: Sonuca yaklaşıyoruz. Ellisine yaklaşıyor. Gerçeğe oldukça yaklaştık.
3. (Bir yere) yaklaşmak, bir ses sözkonusuysa, giderek daha net duyulur olmak: Giderek yaklaşan motor uğultuları.
4.A. Bir tarih, bir olay sözkonusuysa, gerçekleşmek suretiyle olmak: Yaklaşan bir çekince. Sınavlar iyice yaklaştı.
5. Bir asla hiç kimseye, bir topluluğa yaklaşmak, onunla ilişki, haberleşme-iletişim, yakınlık oluşturmak, yakınlaşmak: Ona yaklaşmayı niçin denemedin?
6. Bir asla hiç kimseye, bir mevzuya, bir soruna vb. belli bir halde yaklaşmak, onu belli bir halde ele almak, değerlendirmek, yorumlamak: Küçüklere anlayışla yaklaşmak. Mevzuya bir de bu açıdan yaklaşalım.
7. Bir şeye yaklaşmak, onu çağrıştırmak, ona yakın olmak: Kübizme yaklaşan bir fotoğraf anlayışı.
8. Bir kimselerle cinsel ilişki oluşturmak. —Koregr. Yaklaşarak, öne doğru ilerleyerek, sahnenin kenarına gelmiş olarak. (Karşt. UZAKLAŞARAK.)
♦ yaklaşılmak edilg. f.
1. Yanına, yakına gelinmek: Hastanın yanına yaklaşılmaz.
2. ilişki, haberleşme-iletişim, yakınlık kurulmak: Yaklaşılması güç bir adam.
3. Bir kimseden, bir mevzudan vb. söz ederken, belli bir halde ele alınmak: Küçüklere iyi mi yaklaşılacağını bilmek. Soruna hangi açıdan yaklaşıldı?
♦ yaklaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (bir şeye, bir asla hiç kimseye) yaklaştırmak, iki şeyi (birbirine) yaklaştırmak, onları daha yakına koymak, yakın duruma getirmek; aralarındaki uzaklığı azaltmak: Sandalyesini sobaya yaklaştırmak. Kablonun iki ucunu birbirine yaklaştırmak. Kulağını kapıya yaklaştırmak. Işığı yaklaştırın, hiçbir şey göremiyoruz.
2. Bir kimseyi (bir zamana, bir düzeye) yaklaştırmak, onun yakın olmasını sağlamak; o kimselerle o an arasındaki süre süresini kısaltmak onu belli bir düzeye getirecek süre süresini azaltmak: Yitirilen her saat toprak altında kalanları ölüme yaklaştırıyor. Bu netice sizi başarıya birazcık daha yaklaştırdı.
3. Bir kimseyi, bir asla hiç kimseye yaklaştırmak; insanları, birbirine yaklaştırmak, onları daha yakın ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya itmek: Bu olay onları birbirlerine yaklaştırdı.
1. Bir şeye, bir asla hiç kimseye yaklaşmak, birbirine yaklaşmak, bir şeyle, bir kimselerle arasındaki uzaklığı azaltacak şekilde ilerlemek, onun yanına, yakınına gelmek; bir yere varmak suretiyle olmak: Hemşire yavaşça hastanın yatağına yaklaştı. Ona çok yaklaşma, gribi var. Vapur kıyıya yaklaşıyor. Sokakta tanımadığım biri yanıma yaklaştı, nereye gittiğimi sordu. Birazcık yaklaşın, yüzünüzü göremiyorum.
2. Bir şeye (soyut) yaklaşmak, belli bir sınıra varmak; bir amaca varmak, bir duruma ulaşmak suretiyle olmak: Sonuca yaklaşıyoruz. Ellisine yaklaşıyor. Gerçeğe oldukça yaklaştık.
3. (Bir yere) yaklaşmak, bir ses sözkonusuysa, giderek daha net duyulur olmak: Giderek yaklaşan motor uğultuları.
4.A. Bir tarih, bir olay sözkonusuysa, gerçekleşmek suretiyle olmak: Yaklaşan bir çekince. Sınavlar iyice yaklaştı.
5. Bir asla hiç kimseye, bir topluluğa yaklaşmak, onunla ilişki, haberleşme-iletişim, yakınlık oluşturmak, yakınlaşmak: Ona yaklaşmayı niçin denemedin?
6. Bir asla hiç kimseye, bir mevzuya, bir soruna vb. belli bir halde yaklaşmak, onu belli bir halde ele almak, değerlendirmek, yorumlamak: Küçüklere anlayışla yaklaşmak. Mevzuya bir de bu açıdan yaklaşalım.
7. Bir şeye yaklaşmak, onu çağrıştırmak, ona yakın olmak: Kübizme yaklaşan bir fotoğraf anlayışı.
8. Bir kimselerle cinsel ilişki oluşturmak. —Koregr. Yaklaşarak, öne doğru ilerleyerek, sahnenin kenarına gelmiş olarak. (Karşt. UZAKLAŞARAK.)
♦ yaklaşılmak edilg. f.
1. Yanına, yakına gelinmek: Hastanın yanına yaklaşılmaz.
2. ilişki, haberleşme-iletişim, yakınlık kurulmak: Yaklaşılması güç bir adam.
3. Bir kimseden, bir mevzudan vb. söz ederken, belli bir halde ele alınmak: Küçüklere iyi mi yaklaşılacağını bilmek. Soruna hangi açıdan yaklaşıldı?
♦ yaklaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (bir şeye, bir asla hiç kimseye) yaklaştırmak, iki şeyi (birbirine) yaklaştırmak, onları daha yakına koymak, yakın duruma getirmek; aralarındaki uzaklığı azaltmak: Sandalyesini sobaya yaklaştırmak. Kablonun iki ucunu birbirine yaklaştırmak. Kulağını kapıya yaklaştırmak. Işığı yaklaştırın, hiçbir şey göremiyoruz.
2. Bir kimseyi (bir zamana, bir düzeye) yaklaştırmak, onun yakın olmasını sağlamak; o kimselerle o an arasındaki süre süresini kısaltmak onu belli bir düzeye getirecek süre süresini azaltmak: Yitirilen her saat toprak altında kalanları ölüme yaklaştırıyor. Bu netice sizi başarıya birazcık daha yaklaştırdı.
3. Bir kimseyi, bir asla hiç kimseye yaklaştırmak; insanları, birbirine yaklaştırmak, onları daha yakın ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya itmek: Bu olay onları birbirlerine yaklaştırdı.
Kaynak: Büyük Larousse
Hastanın sorununa iyi mi yaklaşmak gerekir?
Rüyada Sevilen Birine Yaklaşmak
YAKLAŞTIRICI sıf. Yaklaştıran; yakına getiren.
—Anat. Yaklaştırıcı kas, yaklaştırma hareketi yaptıran kas. (Bk. ansikl. böl.)
—Zool. Yaklaştırıcı kas, ikiçenetli yumu- şakçalarda kavkının kapanmasını elde eden kas.
—ANSİKL. Anat. Uyluk yaklaştırıcı kasları, uyluğun iç yüzünde bulunan önemli bir kas grubudur. Kalça kemiği kanadından
uyluk kemiğine bir üçgen biçiminde uzanır, iki bacağı birbirine yaklaştırırlar.
—Anat. Yaklaştırıcı kas, yaklaştırma hareketi yaptıran kas. (Bk. ansikl. böl.)
—Zool. Yaklaştırıcı kas, ikiçenetli yumu- şakçalarda kavkının kapanmasını elde eden kas.
—ANSİKL. Anat. Uyluk yaklaştırıcı kasları, uyluğun iç yüzünde bulunan önemli bir kas grubudur. Kalça kemiği kanadından
uyluk kemiğine bir üçgen biçiminde uzanır, iki bacağı birbirine yaklaştırırlar.
Kaynak: Büyük Larousse
yaklaşmak
(-e durum ekiyle kullanılan fiil)
1 . (süre ya da uzaklık için) Arada azca bir aralık duracak şekilde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak ya da büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek:
"Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu."- S. F. Abasıyanık.
"Yaklaştıkça gördüm ki bu kuş bir yılanla pençeleşiyor."- M. Ş. Esendal.
2 . Benzemek, çağrıştırmak, uygun olmak.
3 . Bir mevzuyu, bir problemi ele alarak değerlendirmek.
4 . Yakınlaşmak:
"Bir dükkânın önünde bir kalabalık görerek oraya yaklaştı."- H. Taner.
"Aydın vapuru geçmiş, Kınalı önlerine yaklaşıyor."- S. M. Alus.
(-e durum ekiyle kullanılan fiil)
1 . (süre ya da uzaklık için) Arada azca bir aralık duracak şekilde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak ya da büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek:
"Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu."- S. F. Abasıyanık.
"Yaklaştıkça gördüm ki bu kuş bir yılanla pençeleşiyor."- M. Ş. Esendal.
2 . Benzemek, çağrıştırmak, uygun olmak.
3 . Bir mevzuyu, bir problemi ele alarak değerlendirmek.
4 . Yakınlaşmak:
"Bir dükkânın önünde bir kalabalık görerek oraya yaklaştı."- H. Taner.
"Aydın vapuru geçmiş, Kınalı önlerine yaklaşıyor."- S. M. Alus.
yaklaşmak ingilizcesi
- to approach, to near, to draw near, to come near; to approximate, to verge on
Hastanın sorununa iyi mi yaklaşmak gerekir?
Rüyada Sevilen Birine Yaklaşmak
YORUMLAR