YALITIK sıf. Yalıtlanmış. —Geom Denklemi f(x. y)=0 olan bir eğrinin, eğimlerim2-f? + 2m-rv+f? = 0 denkleminin kökleri olan ve sana...
YALITIK sıf. Yalıtlanmış.
—Geom Denklemi f(x. y)=0 olan bir eğrinin, eğimlerim2-f? + 2m-rv+f? = 0
denkleminin kökleri olan ve sanal teğetleri bulunan iki kattan oluşan bir noktası için kullanılır [Bu durumda (fJJ2 - f?â– fi} lt;0 dır.)
—Nüfus genet. Yalıtık nüfus, tanımlanabilmek için yeterince yalıtlanmış ve özelliklerini oluşturan çeşitli parametrelerin kati bir şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayacak seviyede azca üyeli nüfus kitlesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Topol. Bir kümenin, yığılma noktası olmayan bir yapışma noktası için kullanılır.
—ANSİKL Nüfus genet. Açıkça anlaşılacak nedenlerle deneye başvurmasına olanak bulunmayan nüfus genetikçisi, gerçekliği olduğu benzer biçimde gözlemlemekle yetinmek ve bazı sonuçlar çıkarmaya olanak elde eden koşulları bir araya getiren kimi nadir fırsatlardan yararlanmak zorundadır. Oysa genetik mirasın bileşimini değiştiren etkenlerin bir çok, düşük yoğunluklu etkenlerdir; çoğu zaman birbirlerine karşıt etkide bulunurlar, gözlemlenebılen bütünsel bileşkede bu mevzuda işleyen mekanizmaları açıkça ortaya koymaya elvermez. Bilhassa, oldukça mühim sayıda insanı kapsayan göç vakası, derinden işleyen etkisiyle selektif sonuçların araştırılmasını boş bir çaba durumuna getirir. Bu göç olanaksız, hiç olmazsa yeterince sınırı olan olduğu vakit, bu insan topluluğu bir “yalıtık" topluluk oluşturuyor anlamına gelir; nüfus burada katıksız, saf bir durumda, davranışların ve çevrenin tesirleri dış katkılarla maskelenmemiş olarak gözlemlenebilir. Hele bu yalıtlanmış insan grupları azca sayıda bireyden oluşuyorsa ve ekolojik açıdan bazı “uç" koşullar içinde yaşıyorsa, bunların genetik mirasındaki değişikliklerin, gözlemlenebilmelerını sağlayacak kadar süratli bir ritmde gerçekleşeceği umulabilır
*Sapma ve kanbağı. Bir nülusun yalıtıl- mışlığının neticelerinden biri kendisini oluşturan bireylerin birbirleriyle akraba olmasıdır: bireylerden her birinin atalarının kuramsal sayısı (gf kuşakta 29) hızla grubun N mevcudunun üzerine çıkar" sözko- nusu atalardan çoğuna çeşitli soyağaçları kanalıyla erişilebileceğini gösterir.
Bu artan akrabalığı ölçmenin bir yolu da “ortalama kanbağlılığı oranı "nı (ag) hesaplamaktır. Bu oran, g kuşağından rasgele seçilen bir ferdin herhangi bir karakterle ilgili olarak almış olduğu iki genin ' 'özdeş' ' (kısaca ilk kuşağa ilişkin aynı bir genin karşılığı) olma olasılığının derecesini gösterir.
Böylece, her türlü göç yokluğunda, a nin, a,,=1 -e-95N formülü uyarınca, 1e yöneldiği görülür. Bu durumda, son noktada tüm genler özdeş anlamına gelir Hiçbir değişinime uğramamaları durumunda tüm genler aynı "alel "i temsil ederler ve nüfus kitlesi bağdaşıktır.
Sadece, bu netice tümüyle göç yokluğu varsayımına bağlıdır. Her dönem için n, Tik bir değişmez göçmen akını, kanbağı oranı sınırını 1'den 1/(1+4n,)'e indirir Demek ki, dönem başına tek bir göçmen, sözko- nusu oranı 0,2'ye indirmeye yeterlidir.
Kuramsal modellerin incelenmesi bakımından yararlı olan ortalama kanbağlılığı terimi, somut durumların çözümlenmesinde pek elverişli görünmemektedir, Yalıt- lanmış bir grup karşısında en iyi bilgi membaı, onun gerçek biyolojik tarihini yansıtan soyağaçlarının ortaya çıkarılmasıdır. Bunlardan yola çıkılarak, çeşitli bireylerin ya da çeşitli kuşakların kanbağı katsayısı hesaplanabilir. Ne var ki, bu soyağaçları, toplanan bilgilerin çok yetersiz bir özetidir. Buna karşılık, "genlerin* kökeni olasılığı" terimi, genetik mirasın kuşaktan kuşağa evrimini belirlemeye ve ihtimaller içinde “kurucu etkisinde bırakır' 'in önemini değerlendirmeye olanak veren daha somut bir kavramdır.
*Yalıtık nüfusların farklılaşması.^ Başlangıçta bağdaşık olmakla beraber coğrafi, toplumbilimsel ya da dini bazı nedenlerle kuşaklar süresince birbirinden genetik bakımdan ayrı kalmış nüfus kitleleri, yavaş yavaş farklılaşırlar. Bu farklılaşma sürecinin hızı, nüfus sayılarını, göç akımlarının sertliğini ve çeşitli ortamların ihtimaller içinde selektif baskılarını hesaba katan kuramsal modeller vasıtasıyla incelenebilir. Sadece, hesaba iştirak etmesi ihtiyaç duyulan parametrelerin sayısı o denli çoktur ki, sadece pek azca sayıda genel netice çıkarılabilir.
Bununla beraber, tam yalıtlanmışlık ve seleksiyon yokluğu durumunda, bir ale- lin frekanslarının “standart çeşitlenme "si, aşağıdaki formülde gösterildiği benzer biçimde, ortalama kanbağı katsayısına eşittir: Burada, Pg.sözkonusu alelin frekans ortalamasını, Vg de onun tüm nüfus kitlesi için çeşitlenmesini gösterir Öyleyse, alel ne olursa olsun, yukarıdaki oran değişmez; gözlem sonuçlarıyla yapılacak bir karşılaştırma, bu kuramsal model ile gerçeklik arasındaki sapmayı ölçmemizi sağlayabilir; "standart çeşitlenmelerin gerçekte kuramın bildirdiğinden çok daha dağınık olduğu görülmektedir; bu durum, uzun solukta etkili selektif baskıların varlığını (bu selektif baskılar direkt açıkça gösterilmeyecek kadar zayıf olsa bile) gösteren dolaylı, fakat ağırlıklı bir kanıt oluşturur.
—Geom Denklemi f(x. y)=0 olan bir eğrinin, eğimlerim2-f? + 2m-rv+f? = 0
denkleminin kökleri olan ve sanal teğetleri bulunan iki kattan oluşan bir noktası için kullanılır [Bu durumda (fJJ2 - f?â– fi} lt;0 dır.)
—Nüfus genet. Yalıtık nüfus, tanımlanabilmek için yeterince yalıtlanmış ve özelliklerini oluşturan çeşitli parametrelerin kati bir şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayacak seviyede azca üyeli nüfus kitlesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Topol. Bir kümenin, yığılma noktası olmayan bir yapışma noktası için kullanılır.
—ANSİKL Nüfus genet. Açıkça anlaşılacak nedenlerle deneye başvurmasına olanak bulunmayan nüfus genetikçisi, gerçekliği olduğu benzer biçimde gözlemlemekle yetinmek ve bazı sonuçlar çıkarmaya olanak elde eden koşulları bir araya getiren kimi nadir fırsatlardan yararlanmak zorundadır. Oysa genetik mirasın bileşimini değiştiren etkenlerin bir çok, düşük yoğunluklu etkenlerdir; çoğu zaman birbirlerine karşıt etkide bulunurlar, gözlemlenebılen bütünsel bileşkede bu mevzuda işleyen mekanizmaları açıkça ortaya koymaya elvermez. Bilhassa, oldukça mühim sayıda insanı kapsayan göç vakası, derinden işleyen etkisiyle selektif sonuçların araştırılmasını boş bir çaba durumuna getirir. Bu göç olanaksız, hiç olmazsa yeterince sınırı olan olduğu vakit, bu insan topluluğu bir “yalıtık" topluluk oluşturuyor anlamına gelir; nüfus burada katıksız, saf bir durumda, davranışların ve çevrenin tesirleri dış katkılarla maskelenmemiş olarak gözlemlenebilir. Hele bu yalıtlanmış insan grupları azca sayıda bireyden oluşuyorsa ve ekolojik açıdan bazı “uç" koşullar içinde yaşıyorsa, bunların genetik mirasındaki değişikliklerin, gözlemlenebilmelerını sağlayacak kadar süratli bir ritmde gerçekleşeceği umulabilır
*Sapma ve kanbağı. Bir nülusun yalıtıl- mışlığının neticelerinden biri kendisini oluşturan bireylerin birbirleriyle akraba olmasıdır: bireylerden her birinin atalarının kuramsal sayısı (gf kuşakta 29) hızla grubun N mevcudunun üzerine çıkar" sözko- nusu atalardan çoğuna çeşitli soyağaçları kanalıyla erişilebileceğini gösterir.
Bu artan akrabalığı ölçmenin bir yolu da “ortalama kanbağlılığı oranı "nı (ag) hesaplamaktır. Bu oran, g kuşağından rasgele seçilen bir ferdin herhangi bir karakterle ilgili olarak almış olduğu iki genin ' 'özdeş' ' (kısaca ilk kuşağa ilişkin aynı bir genin karşılığı) olma olasılığının derecesini gösterir.
Böylece, her türlü göç yokluğunda, a nin, a,,=1 -e-95N formülü uyarınca, 1e yöneldiği görülür. Bu durumda, son noktada tüm genler özdeş anlamına gelir Hiçbir değişinime uğramamaları durumunda tüm genler aynı "alel "i temsil ederler ve nüfus kitlesi bağdaşıktır.
Sadece, bu netice tümüyle göç yokluğu varsayımına bağlıdır. Her dönem için n, Tik bir değişmez göçmen akını, kanbağı oranı sınırını 1'den 1/(1+4n,)'e indirir Demek ki, dönem başına tek bir göçmen, sözko- nusu oranı 0,2'ye indirmeye yeterlidir.
Kuramsal modellerin incelenmesi bakımından yararlı olan ortalama kanbağlılığı terimi, somut durumların çözümlenmesinde pek elverişli görünmemektedir, Yalıt- lanmış bir grup karşısında en iyi bilgi membaı, onun gerçek biyolojik tarihini yansıtan soyağaçlarının ortaya çıkarılmasıdır. Bunlardan yola çıkılarak, çeşitli bireylerin ya da çeşitli kuşakların kanbağı katsayısı hesaplanabilir. Ne var ki, bu soyağaçları, toplanan bilgilerin çok yetersiz bir özetidir. Buna karşılık, "genlerin* kökeni olasılığı" terimi, genetik mirasın kuşaktan kuşağa evrimini belirlemeye ve ihtimaller içinde “kurucu etkisinde bırakır' 'in önemini değerlendirmeye olanak veren daha somut bir kavramdır.
*Yalıtık nüfusların farklılaşması.^ Başlangıçta bağdaşık olmakla beraber coğrafi, toplumbilimsel ya da dini bazı nedenlerle kuşaklar süresince birbirinden genetik bakımdan ayrı kalmış nüfus kitleleri, yavaş yavaş farklılaşırlar. Bu farklılaşma sürecinin hızı, nüfus sayılarını, göç akımlarının sertliğini ve çeşitli ortamların ihtimaller içinde selektif baskılarını hesaba katan kuramsal modeller vasıtasıyla incelenebilir. Sadece, hesaba iştirak etmesi ihtiyaç duyulan parametrelerin sayısı o denli çoktur ki, sadece pek azca sayıda genel netice çıkarılabilir.
Bununla beraber, tam yalıtlanmışlık ve seleksiyon yokluğu durumunda, bir ale- lin frekanslarının “standart çeşitlenme "si, aşağıdaki formülde gösterildiği benzer biçimde, ortalama kanbağı katsayısına eşittir: Burada, Pg.sözkonusu alelin frekans ortalamasını, Vg de onun tüm nüfus kitlesi için çeşitlenmesini gösterir Öyleyse, alel ne olursa olsun, yukarıdaki oran değişmez; gözlem sonuçlarıyla yapılacak bir karşılaştırma, bu kuramsal model ile gerçeklik arasındaki sapmayı ölçmemizi sağlayabilir; "standart çeşitlenmelerin gerçekte kuramın bildirdiğinden çok daha dağınık olduğu görülmektedir; bu durum, uzun solukta etkili selektif baskıların varlığını (bu selektif baskılar direkt açıkça gösterilmeyecek kadar zayıf olsa bile) gösteren dolaylı, fakat ağırlıklı bir kanıt oluşturur.
Kaynak: Büyük Larousse
yalıtık ingilizcesi
- insulated, isolated
YORUMLAR