YARIM sıf. 1. Bir bütünün yarısını söylemek için kullanılır: Yarım ekmek. Yanm şişe şarap içtik. 2. Tam olmayan, eksiklikleri bulun...
YARIM sıf.
1. Bir bütünün yarısını söylemek için kullanılır: Yarım ekmek. Yanm şişe şarap içtik.
2. Tam olmayan, eksiklikleri bulunan: Yarım iş. Yarım bilgi.
3. Sağlığını mühim seviyede yitirmiş ya da sakat olan kimse için kullanılır: Bu kazadan sonrasında bundan sonra yarım bir insandı.
4. Yarım ağız, yanm ağızla, istemeye istemeye, gönülsüzce: Bizi de yarım ağız çağırdı. || Yarım akıllı, aptal, aklı kıt. || Yanm elma gönül alma, bir armağanın ufak de olsa gönül almaya yeteceğini vurgular. || Yanm kalmak, sözkonusu bir iş ya da eylemse tamamlanmamak, sonuçlanmamak. || Yarım pabuçlu, yoksul, işi olmayan kimse || Yarım barıncak -» PANSİYON. || Yarım porsiyon, küçücük; çelimsiz kimse (arg.). || Yarım sağ (sol) etmek, az bir sağ (sol) yana dönmek. || Yanm yamalak, noksan, kusurlu, üstünkörü: Şu şekilde yarım yamalak okudu ve kâğıdı bana iade etti.
—Ask. Yanmadım, dakikada ortalama30 -40 santimetre'lik 114 adım atılarak kısa süre ve mesafelerde meydana getirilen yürüyüş şekli.
—Balıkç. Yarım çark, ipi yakalamaya ve dolamaya yarayan, durağan tamburlu ufak çark parçası. (Çengel şeklinde, sepet sapı şeklinde vb yarım çarklar vardır.)
—Bine. Yarım piruet, at terbiyesinde bir atın kalçası ya da ön ayakları üstünde daireyi tamamlamadan dönmesi.
—Ed. Yarım uyak UYAK. || Yarım uyaklı, yarım uyak özelliği gösteren.
—Esk. dökme. Yarım diba -* ISTABRAK.
—Etol. Yanm günlük döngü, hayvanlarda, değişmez koşullarda ortalama 12,4 saat arayla yinelenen endojen etkinlik düzünü. (Bk, ansikl. böl.)
—Giy. Yarım sutyen, destekli yarım başlıklarıyla göğsü dik tutan ve göğüslerin üst kısmını açıkta bırakan, askıları çıkarılabilir sutyen.
—Matbaac. Yarım kadrat, dizgide, harf genişliği, harf yüksekliğinin yarısı (ufak kadratın yarısı) kadar olan boşluk.
—Mim. Yanm sahanlık, bir merdivende, iki kat arasındaki kolları birbirlerinden ayrıştıran basamak uzunlukta kare sahanlık. || Yarım sütun, yarısı bir duvarın ya da ayağın içine gömülmüş sütun.
♦ a.
1. Bir bütünün yarısı kadar olan miktar: Bana ait için yarımı kafi.
2. Saat için on iki otuz: (Saat) yanmda seni temenni ediyorum.
—Antropol. Yarım sistemi, topluluk üyelerinin iki kısma ayrılmış olduğu ve bu bölümlerin kendi aralarında türlü rekabet ve ortaklık biçimlerine dayanan karmaşık bağıntılar kurmuş oldukları toplumsal sistem. (Tek- çizgili soyzinciri ilkesine dayanan yarımlar, genel olarak kesinlikle dıştanevli bir kalite taşırlar.)
—ANSİKL. Devamlı gelgitlerin bulunmuş olduğu ortamda büyümemiş bir takım kıyı türlerinin, düzünlü şekilde ortalama 12 saatlik aralıklarla etkinliklerini yinelemeye devam ettikleri görülür (yengeçler, Patella, vb.). Uca cinsinden yengeçlerin ve Convoluta rocof- fensıs'in yarım günlük döngülerinde etkin
lik her gün bundan önceki güne oranla 50 da- . kika ilkin başlar.
1. Bir bütünün yarısını söylemek için kullanılır: Yarım ekmek. Yanm şişe şarap içtik.
2. Tam olmayan, eksiklikleri bulunan: Yarım iş. Yarım bilgi.
3. Sağlığını mühim seviyede yitirmiş ya da sakat olan kimse için kullanılır: Bu kazadan sonrasında bundan sonra yarım bir insandı.
4. Yarım ağız, yanm ağızla, istemeye istemeye, gönülsüzce: Bizi de yarım ağız çağırdı. || Yarım akıllı, aptal, aklı kıt. || Yanm elma gönül alma, bir armağanın ufak de olsa gönül almaya yeteceğini vurgular. || Yanm kalmak, sözkonusu bir iş ya da eylemse tamamlanmamak, sonuçlanmamak. || Yarım pabuçlu, yoksul, işi olmayan kimse || Yarım barıncak -» PANSİYON. || Yarım porsiyon, küçücük; çelimsiz kimse (arg.). || Yarım sağ (sol) etmek, az bir sağ (sol) yana dönmek. || Yanm yamalak, noksan, kusurlu, üstünkörü: Şu şekilde yarım yamalak okudu ve kâğıdı bana iade etti.
—Ask. Yanmadım, dakikada ortalama30 -40 santimetre'lik 114 adım atılarak kısa süre ve mesafelerde meydana getirilen yürüyüş şekli.
—Balıkç. Yarım çark, ipi yakalamaya ve dolamaya yarayan, durağan tamburlu ufak çark parçası. (Çengel şeklinde, sepet sapı şeklinde vb yarım çarklar vardır.)
—Bine. Yarım piruet, at terbiyesinde bir atın kalçası ya da ön ayakları üstünde daireyi tamamlamadan dönmesi.
—Ed. Yarım uyak UYAK. || Yarım uyaklı, yarım uyak özelliği gösteren.
—Esk. dökme. Yarım diba -* ISTABRAK.
—Etol. Yanm günlük döngü, hayvanlarda, değişmez koşullarda ortalama 12,4 saat arayla yinelenen endojen etkinlik düzünü. (Bk, ansikl. böl.)
—Giy. Yarım sutyen, destekli yarım başlıklarıyla göğsü dik tutan ve göğüslerin üst kısmını açıkta bırakan, askıları çıkarılabilir sutyen.
—Matbaac. Yarım kadrat, dizgide, harf genişliği, harf yüksekliğinin yarısı (ufak kadratın yarısı) kadar olan boşluk.
—Mim. Yanm sahanlık, bir merdivende, iki kat arasındaki kolları birbirlerinden ayrıştıran basamak uzunlukta kare sahanlık. || Yarım sütun, yarısı bir duvarın ya da ayağın içine gömülmüş sütun.
♦ a.
1. Bir bütünün yarısı kadar olan miktar: Bana ait için yarımı kafi.
2. Saat için on iki otuz: (Saat) yanmda seni temenni ediyorum.
—Antropol. Yarım sistemi, topluluk üyelerinin iki kısma ayrılmış olduğu ve bu bölümlerin kendi aralarında türlü rekabet ve ortaklık biçimlerine dayanan karmaşık bağıntılar kurmuş oldukları toplumsal sistem. (Tek- çizgili soyzinciri ilkesine dayanan yarımlar, genel olarak kesinlikle dıştanevli bir kalite taşırlar.)
—ANSİKL. Devamlı gelgitlerin bulunmuş olduğu ortamda büyümemiş bir takım kıyı türlerinin, düzünlü şekilde ortalama 12 saatlik aralıklarla etkinliklerini yinelemeye devam ettikleri görülür (yengeçler, Patella, vb.). Uca cinsinden yengeçlerin ve Convoluta rocof- fensıs'in yarım günlük döngülerinde etkin
lik her gün bundan önceki güne oranla 50 da- . kika ilkin başlar.
Kaynak: Büyük Larousse
Yarım litre nedir?
Feysbuk'ta resimlerin yarım görünmesinin sebebi nedir?
Firavun Anubis - Yarım Kalan
YARIMAY a. Dördün.
—Anat. Yanmay gangliyonları,karın sempatiğinin iki gangliyonuna (güneş sinir ağına dahil) verilen isim. || Yanmay kemiği, bilek kemiklerinin birinci esnasında, sandal kemik ile piramit kemik içinde yer edinen kemik.
—Denize. Filikalarda, küreklerin içine oturtulduğu, pirinçten ya da paslanmaz bir metalden yapılmış ayça şeklinde ıskarmoz.
—Mim. ve Şehirc. Sokağa bakan bir cephede ya da bir çevre duvarında, arabaların girip çıkması için bir kapısı bulunan içbükey girinti. (Bu seviye, sokağın dar olması durumunda arabaların giriş çıkışını kolaylaştırır.) || Yarım çember şeklinde meydan.
—Nöroanat. Yanmay gangüyonu,GASSER GANGLİYONU'nun eşanlamlısı. || Yanmay kıvrımı,şakak kutbunun en ön ve en iç kısımı.
—Nörol. Yanmay lopçuğu,beyincik ön lopçuklarının en üstte olanı. Beyincik vermişine ait bu lopçuğa insan anatomisinde ön yarımay lopçuğu da denir.
♦ sıf. Anat. Yarımay şeklinde olan organa denir.
—Nalbantl. Yarımay nal,dik tırnaklı tayların tırnak biçimini düzeltmek için çakılan, sünbük kısımı dışarı taşan, kol uçlarına doğru incelen nal.
—Anat. Yanmay gangliyonları,karın sempatiğinin iki gangliyonuna (güneş sinir ağına dahil) verilen isim. || Yanmay kemiği, bilek kemiklerinin birinci esnasında, sandal kemik ile piramit kemik içinde yer edinen kemik.
—Denize. Filikalarda, küreklerin içine oturtulduğu, pirinçten ya da paslanmaz bir metalden yapılmış ayça şeklinde ıskarmoz.
—Mim. ve Şehirc. Sokağa bakan bir cephede ya da bir çevre duvarında, arabaların girip çıkması için bir kapısı bulunan içbükey girinti. (Bu seviye, sokağın dar olması durumunda arabaların giriş çıkışını kolaylaştırır.) || Yarım çember şeklinde meydan.
—Nöroanat. Yanmay gangüyonu,GASSER GANGLİYONU'nun eşanlamlısı. || Yanmay kıvrımı,şakak kutbunun en ön ve en iç kısımı.
—Nörol. Yanmay lopçuğu,beyincik ön lopçuklarının en üstte olanı. Beyincik vermişine ait bu lopçuğa insan anatomisinde ön yarımay lopçuğu da denir.
♦ sıf. Anat. Yarımay şeklinde olan organa denir.
—Nalbantl. Yarımay nal,dik tırnaklı tayların tırnak biçimini düzeltmek için çakılan, sünbük kısımı dışarı taşan, kol uçlarına doğru incelen nal.
Kaynak: Büyük Larousse
YARIM DAİRE a. Anat.
1. Dairenin yarısı şeklinde olan organa denir.
2. Yarımdaire kanalları, şakak kemiğinin kayamsı parçası içinde birbirine dikey üç düzlemde yer edinen ve hem kemik, hem zar halinde iç içe kanallardan oluşan yarım daire şeklinde üç içkulak kanalına verilen isim. (Yarımdaire kanalları, başın mekândaki konumunu ve yer değiştirmesini anlamaya yarayan duyu organı, doğrusu denge organıdır.)
1. Dairenin yarısı şeklinde olan organa denir.
2. Yarımdaire kanalları, şakak kemiğinin kayamsı parçası içinde birbirine dikey üç düzlemde yer edinen ve hem kemik, hem zar halinde iç içe kanallardan oluşan yarım daire şeklinde üç içkulak kanalına verilen isim. (Yarımdaire kanalları, başın mekândaki konumunu ve yer değiştirmesini anlamaya yarayan duyu organı, doğrusu denge organıdır.)
Kaynak: Büyük Larousse
YARIM DİZE a.
1. Bir dizenin (bilhassa alexandrin'in) bir durakla belirgin kılınmış yarısı.
2. Bir dizenin ortasına yerleştirilmiş olan durak.
1. Bir dizenin (bilhassa alexandrin'in) bir durakla belirgin kılınmış yarısı.
2. Bir dizenin ortasına yerleştirilmiş olan durak.
Kaynak: Büyük Larousse
YARIM TON a. Müz. Bir tonun yarısı kıymetindeki aralık.
—ANSKİL. Yarımton, ayarlı gamda iki yanaşık aşama içinde bulunan en ufak aralıktır. Diyatonik yarımton, aynı ismi taşımayan iki nota içinde, kromatik yarım- ton aynı ismi taşıyan, ama içlerinden birisi bir diyez ya da bemolle değişimlenmiş iki nota içinde yer alır. Diyatonik ve kromatik yarımtonların koma' şeklinde sayısal olarak düzenlenmeleri kullanılan sisteme bakılırsa (Pythagoras sistemi, Holder sistemi, Zarlino'nun ayarlı sistemi) değişiyor.
—ANSKİL. Yarımton, ayarlı gamda iki yanaşık aşama içinde bulunan en ufak aralıktır. Diyatonik yarımton, aynı ismi taşımayan iki nota içinde, kromatik yarım- ton aynı ismi taşıyan, ama içlerinden birisi bir diyez ya da bemolle değişimlenmiş iki nota içinde yer alır. Diyatonik ve kromatik yarımtonların koma' şeklinde sayısal olarak düzenlenmeleri kullanılan sisteme bakılırsa (Pythagoras sistemi, Holder sistemi, Zarlino'nun ayarlı sistemi) değişiyor.
Kaynak: Büyük Larousse
yarım
ödat
1 . Tüm bir şeyin ayrılmış olduğu iki eşit parçadan her birisi:
"yanm elma, gönül alma."- Atasözü.
"Bu otuz dakika içinde evde neler geçti?"- Y. Z. Ortaç.
2 . Tam ve istenildiği benzer biçimde olmayan, noksan, noksan:
"Ötekinde de yarım kavala çok benzeyen kalınca bir çığırtma vardı."- O. C. Kaygılı.
3 . mecaz Hastalıklı, sakat, sağlıksız.
4 . isim Bir bütünün yarısı olan miktar:
"Billahi yarım elmanın yarısı sen, yarısı o..."- S. M. Alus.
5 . isim (saat için) On iki otuz.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yarım elma, gönül alma
yarım elmanın yarısı o, yarısı bu
yarım kalmak
yarım pabuçlu
yarım sağ etmek
yarım sol etmek
Birleşik Sözler
yarımada
yarım adam
yarım ağız
yarım akıllı
yarım altın
yarım asalak
yarım ay
yarım ayak
yarım kafa ağrısı-sancısı
yarım daire
yarım daire kanalları
yarım doğru
yarım gün
yarım kafiye
yarım kanatlılar
yarım kubbe
yarım küre
yarım mesai
yarım pabuçlu
yarım barıncak
yarım porsiyon
yarım seren
yarım tarife
yarım uyak
yarım vokal
yarım yamalak
ödat
1 . Tüm bir şeyin ayrılmış olduğu iki eşit parçadan her birisi:
"yanm elma, gönül alma."- Atasözü.
"Bu otuz dakika içinde evde neler geçti?"- Y. Z. Ortaç.
2 . Tam ve istenildiği benzer biçimde olmayan, noksan, noksan:
"Ötekinde de yarım kavala çok benzeyen kalınca bir çığırtma vardı."- O. C. Kaygılı.
3 . mecaz Hastalıklı, sakat, sağlıksız.
4 . isim Bir bütünün yarısı olan miktar:
"Billahi yarım elmanın yarısı sen, yarısı o..."- S. M. Alus.
5 . isim (saat için) On iki otuz.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yarım elma, gönül alma
yarım elmanın yarısı o, yarısı bu
yarım kalmak
yarım pabuçlu
yarım sağ etmek
yarım sol etmek
Birleşik Sözler
yarımada
yarım adam
yarım ağız
yarım akıllı
yarım altın
yarım asalak
yarım ay
yarım ayak
yarım kafa ağrısı-sancısı
yarım daire
yarım daire kanalları
yarım doğru
yarım gün
yarım kafiye
yarım kanatlılar
yarım kubbe
yarım küre
yarım mesai
yarım pabuçlu
yarım barıncak
yarım porsiyon
yarım seren
yarım tarife
yarım uyak
yarım vokal
yarım yamalak
yarım ingilizcesi
- pref. mezzo, semi, hemi
- n. half
Yarım litre nedir?
Feysbuk'ta resimlerin yarım görünmesinin sebebi nedir?
Firavun Anubis - Yarım Kalan
YORUMLAR