YAŞ a. 1. Bir insanoğlunun, bir hayvanın doğumundan belli bir tarihe kadar geçen ve yıl birimiyle belirtilen vakit: Aşağı yukarı ayn...
YAŞ a.
1. Bir insanoğlunun, bir hayvanın doğumundan belli bir tarihe kadar geçen ve yıl birimiyle belirtilen vakit: Aşağı yukarı aynı yaştalar. 28 yaşındayım. Oğlunuzun yaşı kaç? Büyük bir yaş farkı. Ben sizin yaşınızdayken. Bir atın yaşı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bir bitkinin var duşunun başlangıcından, bazı şeylerin duşmasın- dan, üretilmesinden, kurulmasından bu yana geçen vakit: Bir ağacın yaşı. Bir kayanın yaşı. Evrenin yaşı. Güneşin yaşı. Tohumlann yaş sının. Demokrasimizin yaşı.
3. insan yaşamının evrelerinden birine denk gelen ya da bir etkinlik, bir davranış türü, bir düşünme biçimi vb. ile belirlenen dönem; çağ: Her yaşın kendine gore uğraşları vardır. Her yaşta yapılabilen bir spor. Bu yaşlarda bu tür sorunlarla karşılaşılabilir. Saçmalıklarla uğraşma yaşını çoktan geçti.
4. Yaşlılık: Yaşın tesiri.
5. Yaşı başı, bir kimsenin yaşam boyu kazanılmış olduğu deneyimlerin, görgü ve bilgilerin tümü, yetkinlik, dgunluk: Yaşına başına bakmadan bu şekilde bölgelere gidiyor || Yaş günü, bir kimsenin doğduğu günün yıldönümü. || Yaş haddi, bir hiç kimseye görevini sürdürmesi ya da o görevde kalması için yasaların tanımış olduğu en ileri yaş: Yaş haddinden emekli olmuştu. || Yaş ilerlemek, yaşlanmak. || Yaşı benzemesin, çok genç yaşta ölen biriyle bir evladı ya da genci harhangi bir yönden kaışılaştınrken söylenir. || Yaşı ne başı ne, sözü edilen bir işe, genç bir kimsenin bilgi ve tecrübe yönünden halletmeye elverişli olmadığını vurgulamak için söylenir. || Yaşı yerde sayılası, yaşı toprakta sayılası, "dilerim ki genç yaşta ölsün†anlamında söylenen ilenme sözü. || Yaşlarında, bir yaşını doldurmuş: Çocuk daha yaşlarında bile değil, dokuz aylık. || Yaşını almış yaşını başını almış yaşı oldukça ilerlemiş, yaşlanıp olgunlaşmış || Vş/nı göstermemek, dış görünüşüyle, davranışlarıyla olduğundan gençmiş benzer biçimde göstermek.
—Antropd. Yaş sınıfı, aynı yaşta olduklan için aynı statü altında toplanan ve aynı yükümlülüklere (en başta, ayrı zamanda aynı geçiş törenlerinden geçme yükümlülüğüne) doğal olarak tutulan her iki cinsten bireylerin tümü.
—Astrofiz. Evrenin yaşı, Evren'in ölçek faktörünün sıfır olduğu dönemden bugünkü döneme kadar geçen sûra (Bu süre, 12-15 milyar yıl içinde tahmin edilmektedir.)
—Çoc. doktor. Boy yaşı, boya gore belirlenen yaş. I Kemik yaşı, iskelette ortaya çıkan sertleşme noktalarının radyolojik de etmiş olduğu ortalama sonuçla birdir.
—Yet. Yaş tayini, dişlerin muayenesiyle hayvanın (bilhassa atlann) yaşını belirleme —Yerbil Bir katın var olduğu vakit dilimi ya da bunun jeokronolojik eşdeğeri.
—ANSİKL. Bitkinin yaşı, tohumun ya da daha ilkel bitkilerde sporun çimlenmesinden, yumurtlayan hayvanlarınki yavrunun yumurtadan çıkmasından, doğuran hayvanlarınki yavrunun doğmasından başlanarak hesaplanır. Bunlardan başka, döllenme anından başlayarak embriyonun, ekiminden başlanarak tohumun, farklılaşmasından başlanarak hücrenin yaşından, hatta bir organın, bir döl kuşağının yaşından da söz edilebilir.
Yaşın ilerlemesi, türe özgü bazı değişimleri bununla beraber getirir. Bu değişikliklerden nerede ise evrensel olanı büyümedir. ileride ölümle sonuçlanacak olan üreme ya da çoğalma, büyümeyle ya beraber olur ya da onu izler. Canlı birçok grupta, bilhassa hayvanlarda, gelişme ilkin hızlıdır, sonrasında yavaşlar ve durur, bu sırada organik bir yıpranma sayılan yaşlanma ortaya çıkar. Gençlerde anabolizmanın katabolizmadan üstün, yetişkinlerde ikisinin birbirine eşit, yaşlılarda katabdizmanın üstün olduğu söylenebilir. Fakat bu gözlem bir ağaç ya da bir böcek için doğru değildir, genel olarak mühim seviyede başkalaşma geçiren hayvanlar de ilgilendiriyor değildir. Canlı kişinin erişebileceği en ileri yaş, o türün potansiyel yaşam,uzunluğunu gösterir.
*Hayvanların yaşı. Eşeyli üreyen bir hayvanın yaşamı, yumurtanın döllenmesinden ölümüne dek sürer. Bu süreç yaşamın her evresi için biyolojik bir yaş saptamamızı sağlar. Fakat, insanoğlunun ve evcil hayvanlann resmi ve konuşulan yaşı, doğumdan başlanarak hesaplanır. Böcekler, kurbağalar vb benzer biçimde mühim başkalaşma geçiren türlerin yaşı, çoğu zaman erişkin şekil edinildikten sonrasında hesaba katılır. Öte taraftan, bir hayvanın doğum zamanı, yumurtadan çıkma anı ya da başkalaşması sadece onun yetiştirilmesiyle ya da laboratuvar- da üretilmesiyle bilinebilir: doğada, hayvanın yaşı hakkında, sadece onun dış görünüşüne bakarak bir hükme varabiliriz ki, o görünüş de türe gore oldukça değişkendir.
Eıcil memelilerin yaşı, dişlerinin aşınma derecesine gore, bazı dere balıklanma ve kaplumbağaların^, pullarının üstündeki yıl çizgilerine (skalimetri) gore saptanır.
Yumuşakçaların kabukları üstündeki çizgiler de bunların yaşlan hakkında, çoğunlukla pek kati olmasa da bilgi verir; adam geyiklerin yaşı, boynuzlanndaki dalların sayısından anlaşılır. Eklembacaklılardan bazı kırkayakların yaşı, vücutlarındaki halka sayısından tahmin edilebilir. Erişkin bir böcek ölümüne dek dış görünümünü değiştirmediği halde, larvanın dış görünümü her deri değişiminde değişmiş olur, bundan dolayı onun yaşını saptamak daha kolaydır. Bir türde yaşamaya en elverişli bireylerin erişebileceği en ileri yaş, o türün mutlak yaşam uzunluğudur. Doğan, ya da yumurtadan çıkan 100 bireyden 50 tanesinin hayatta kalmış olduğu yaş. o türün yan -ömrüdür. (Çoğu zaman yaşam uzunluğunun yarısından azdır.)
* Bitkilerin yaşı. Ağaç ya da çalı biçimindeki ikiçerıeklilerde dal ve gövdelerin enine kesitinde iç içe halkalar görülür; ılıman bölgelerde kışın bitkinin büyümesi durur ve ilkbaharda nebat canlılığını tekrardan kazanır, bu sırada meydana gelen odun geniş damarlı olur. Damarlann çeperi ince ve hafifçe renklidir, bitkinin büyümesi yavaşladığında, odun yoğun ve koyu olur. Böy- lece her ilkbahar, dolayısıyla her yıl için açık renkli bir bölge vardır, bu bölgeler gelişme halkalarını oluşturur. Bu yaş belirleme yöntemi, ağaçlara, çalılara, hatta dibi odunsu olan çokyıllık bitkilere uygulanabilir. Oysa, sıcak bölgelerde, gelişme halkalan yıllardan çok, yağmur dönemlerine denk geldiğinden bu yöntemden yararlanılamaz. Birçenekliler ile, çiçeksiz bitkilerde gelişme halkaları olmadığından, onlann yaşını belirlemek için kati bir yöntem yoktur.
Dağlarda yetişen bazı ağaççıklar çok minik oldukları halde çok yaşlı olabilirler (8 santimetre uzunluğundaki bir gtobulana 70 yaşlarında olabilir). Ağaçların erişebileceği en uzun yaş türlere gore çok değişiktir; ılıman bölgelerdekiler yüzyıllarca yaşayabilirler: karaağaç 300 yıl, çam, göknar ve ıhlamur ağaçları 500 yıl, meşe 700-800 yıl (bazı değerlendirmelere gore 1 800 senelik olduğu sanılan bir meşe örneği vardır), ceviz ve sedir ağaçları 900 yıl. Birçok zeytin ağacı 500 ila 600 yaşına erişebilir, fakat en yaşlıları çoğu zaman 1 000 yaşını geçer. Bununla beraber, bugün İsrail'de görülen zeytin ağaçlannın İsa'nın zamanından beri yaşamış olduğu savı pek ihtimaller içinde değildir. Kuşkuyla karşılanması ihtiyaç duyulan bazı değerlendirmeler, inanılamayacak yaşlar ortaya çıkartmıştır: okaliptüs, sekoya, ginkgo ve baobab kolaylıkla t 000 yaşını geçerek 2 000-3 000 yaşına ulaşır! Etıra kestane ağacının yaşı 3 500 ila 4 000 arası tahmin edilmektedir, bazı baobabların 6 000 yaşıQİ geçebileceği benzer biçimde, Tenerif'teki yalancı kardeşkanı ağacının tarihöncesi devirlerden günümüze ulaşmış olduğu rivayet edilmektedir! Öbürlerinden değişik olan bu ağaç- lann Heri yaşlara ulaşmış olduğu yadsınamaz, fakat bunların senelik gelişme oranının belirsizliğinden dolayı bu kadar uzun ömürlü olabileceklerinden şüphe duyulabilir.
1. Bir insanoğlunun, bir hayvanın doğumundan belli bir tarihe kadar geçen ve yıl birimiyle belirtilen vakit: Aşağı yukarı aynı yaştalar. 28 yaşındayım. Oğlunuzun yaşı kaç? Büyük bir yaş farkı. Ben sizin yaşınızdayken. Bir atın yaşı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bir bitkinin var duşunun başlangıcından, bazı şeylerin duşmasın- dan, üretilmesinden, kurulmasından bu yana geçen vakit: Bir ağacın yaşı. Bir kayanın yaşı. Evrenin yaşı. Güneşin yaşı. Tohumlann yaş sının. Demokrasimizin yaşı.
3. insan yaşamının evrelerinden birine denk gelen ya da bir etkinlik, bir davranış türü, bir düşünme biçimi vb. ile belirlenen dönem; çağ: Her yaşın kendine gore uğraşları vardır. Her yaşta yapılabilen bir spor. Bu yaşlarda bu tür sorunlarla karşılaşılabilir. Saçmalıklarla uğraşma yaşını çoktan geçti.
4. Yaşlılık: Yaşın tesiri.
5. Yaşı başı, bir kimsenin yaşam boyu kazanılmış olduğu deneyimlerin, görgü ve bilgilerin tümü, yetkinlik, dgunluk: Yaşına başına bakmadan bu şekilde bölgelere gidiyor || Yaş günü, bir kimsenin doğduğu günün yıldönümü. || Yaş haddi, bir hiç kimseye görevini sürdürmesi ya da o görevde kalması için yasaların tanımış olduğu en ileri yaş: Yaş haddinden emekli olmuştu. || Yaş ilerlemek, yaşlanmak. || Yaşı benzemesin, çok genç yaşta ölen biriyle bir evladı ya da genci harhangi bir yönden kaışılaştınrken söylenir. || Yaşı ne başı ne, sözü edilen bir işe, genç bir kimsenin bilgi ve tecrübe yönünden halletmeye elverişli olmadığını vurgulamak için söylenir. || Yaşı yerde sayılası, yaşı toprakta sayılası, "dilerim ki genç yaşta ölsün†anlamında söylenen ilenme sözü. || Yaşlarında, bir yaşını doldurmuş: Çocuk daha yaşlarında bile değil, dokuz aylık. || Yaşını almış yaşını başını almış yaşı oldukça ilerlemiş, yaşlanıp olgunlaşmış || Vş/nı göstermemek, dış görünüşüyle, davranışlarıyla olduğundan gençmiş benzer biçimde göstermek.
—Antropd. Yaş sınıfı, aynı yaşta olduklan için aynı statü altında toplanan ve aynı yükümlülüklere (en başta, ayrı zamanda aynı geçiş törenlerinden geçme yükümlülüğüne) doğal olarak tutulan her iki cinsten bireylerin tümü.
—Astrofiz. Evrenin yaşı, Evren'in ölçek faktörünün sıfır olduğu dönemden bugünkü döneme kadar geçen sûra (Bu süre, 12-15 milyar yıl içinde tahmin edilmektedir.)
—Çoc. doktor. Boy yaşı, boya gore belirlenen yaş. I Kemik yaşı, iskelette ortaya çıkan sertleşme noktalarının radyolojik de etmiş olduğu ortalama sonuçla birdir.
—Yet. Yaş tayini, dişlerin muayenesiyle hayvanın (bilhassa atlann) yaşını belirleme —Yerbil Bir katın var olduğu vakit dilimi ya da bunun jeokronolojik eşdeğeri.
—ANSİKL. Bitkinin yaşı, tohumun ya da daha ilkel bitkilerde sporun çimlenmesinden, yumurtlayan hayvanlarınki yavrunun yumurtadan çıkmasından, doğuran hayvanlarınki yavrunun doğmasından başlanarak hesaplanır. Bunlardan başka, döllenme anından başlayarak embriyonun, ekiminden başlanarak tohumun, farklılaşmasından başlanarak hücrenin yaşından, hatta bir organın, bir döl kuşağının yaşından da söz edilebilir.
Yaşın ilerlemesi, türe özgü bazı değişimleri bununla beraber getirir. Bu değişikliklerden nerede ise evrensel olanı büyümedir. ileride ölümle sonuçlanacak olan üreme ya da çoğalma, büyümeyle ya beraber olur ya da onu izler. Canlı birçok grupta, bilhassa hayvanlarda, gelişme ilkin hızlıdır, sonrasında yavaşlar ve durur, bu sırada organik bir yıpranma sayılan yaşlanma ortaya çıkar. Gençlerde anabolizmanın katabolizmadan üstün, yetişkinlerde ikisinin birbirine eşit, yaşlılarda katabdizmanın üstün olduğu söylenebilir. Fakat bu gözlem bir ağaç ya da bir böcek için doğru değildir, genel olarak mühim seviyede başkalaşma geçiren hayvanlar de ilgilendiriyor değildir. Canlı kişinin erişebileceği en ileri yaş, o türün potansiyel yaşam,uzunluğunu gösterir.
*Hayvanların yaşı. Eşeyli üreyen bir hayvanın yaşamı, yumurtanın döllenmesinden ölümüne dek sürer. Bu süreç yaşamın her evresi için biyolojik bir yaş saptamamızı sağlar. Fakat, insanoğlunun ve evcil hayvanlann resmi ve konuşulan yaşı, doğumdan başlanarak hesaplanır. Böcekler, kurbağalar vb benzer biçimde mühim başkalaşma geçiren türlerin yaşı, çoğu zaman erişkin şekil edinildikten sonrasında hesaba katılır. Öte taraftan, bir hayvanın doğum zamanı, yumurtadan çıkma anı ya da başkalaşması sadece onun yetiştirilmesiyle ya da laboratuvar- da üretilmesiyle bilinebilir: doğada, hayvanın yaşı hakkında, sadece onun dış görünüşüne bakarak bir hükme varabiliriz ki, o görünüş de türe gore oldukça değişkendir.
Eıcil memelilerin yaşı, dişlerinin aşınma derecesine gore, bazı dere balıklanma ve kaplumbağaların^, pullarının üstündeki yıl çizgilerine (skalimetri) gore saptanır.
Yumuşakçaların kabukları üstündeki çizgiler de bunların yaşlan hakkında, çoğunlukla pek kati olmasa da bilgi verir; adam geyiklerin yaşı, boynuzlanndaki dalların sayısından anlaşılır. Eklembacaklılardan bazı kırkayakların yaşı, vücutlarındaki halka sayısından tahmin edilebilir. Erişkin bir böcek ölümüne dek dış görünümünü değiştirmediği halde, larvanın dış görünümü her deri değişiminde değişmiş olur, bundan dolayı onun yaşını saptamak daha kolaydır. Bir türde yaşamaya en elverişli bireylerin erişebileceği en ileri yaş, o türün mutlak yaşam uzunluğudur. Doğan, ya da yumurtadan çıkan 100 bireyden 50 tanesinin hayatta kalmış olduğu yaş. o türün yan -ömrüdür. (Çoğu zaman yaşam uzunluğunun yarısından azdır.)
* Bitkilerin yaşı. Ağaç ya da çalı biçimindeki ikiçerıeklilerde dal ve gövdelerin enine kesitinde iç içe halkalar görülür; ılıman bölgelerde kışın bitkinin büyümesi durur ve ilkbaharda nebat canlılığını tekrardan kazanır, bu sırada meydana gelen odun geniş damarlı olur. Damarlann çeperi ince ve hafifçe renklidir, bitkinin büyümesi yavaşladığında, odun yoğun ve koyu olur. Böy- lece her ilkbahar, dolayısıyla her yıl için açık renkli bir bölge vardır, bu bölgeler gelişme halkalarını oluşturur. Bu yaş belirleme yöntemi, ağaçlara, çalılara, hatta dibi odunsu olan çokyıllık bitkilere uygulanabilir. Oysa, sıcak bölgelerde, gelişme halkalan yıllardan çok, yağmur dönemlerine denk geldiğinden bu yöntemden yararlanılamaz. Birçenekliler ile, çiçeksiz bitkilerde gelişme halkaları olmadığından, onlann yaşını belirlemek için kati bir yöntem yoktur.
Dağlarda yetişen bazı ağaççıklar çok minik oldukları halde çok yaşlı olabilirler (8 santimetre uzunluğundaki bir gtobulana 70 yaşlarında olabilir). Ağaçların erişebileceği en uzun yaş türlere gore çok değişiktir; ılıman bölgelerdekiler yüzyıllarca yaşayabilirler: karaağaç 300 yıl, çam, göknar ve ıhlamur ağaçları 500 yıl, meşe 700-800 yıl (bazı değerlendirmelere gore 1 800 senelik olduğu sanılan bir meşe örneği vardır), ceviz ve sedir ağaçları 900 yıl. Birçok zeytin ağacı 500 ila 600 yaşına erişebilir, fakat en yaşlıları çoğu zaman 1 000 yaşını geçer. Bununla beraber, bugün İsrail'de görülen zeytin ağaçlannın İsa'nın zamanından beri yaşamış olduğu savı pek ihtimaller içinde değildir. Kuşkuyla karşılanması ihtiyaç duyulan bazı değerlendirmeler, inanılamayacak yaşlar ortaya çıkartmıştır: okaliptüs, sekoya, ginkgo ve baobab kolaylıkla t 000 yaşını geçerek 2 000-3 000 yaşına ulaşır! Etıra kestane ağacının yaşı 3 500 ila 4 000 arası tahmin edilmektedir, bazı baobabların 6 000 yaşıQİ geçebileceği benzer biçimde, Tenerif'teki yalancı kardeşkanı ağacının tarihöncesi devirlerden günümüze ulaşmış olduğu rivayet edilmektedir! Öbürlerinden değişik olan bu ağaç- lann Heri yaşlara ulaşmış olduğu yadsınamaz, fakat bunların senelik gelişme oranının belirsizliğinden dolayı bu kadar uzun ömürlü olabileceklerinden şüphe duyulabilir.
Kaynak: Büyük Larousse
Yirmi yaş dişinin görevi nedir?
'35 Yaş' adlı şiirin türü nedir?
Gebelikte yaş riskinin önemi nedir?
YAŞ sıf.
1. Hafifçe ıslanmış, su emmiş ya da emdirilmiş şey için kullanılır; nemli. ıslak: Çamaşırlar hâlâ yaş. Yaş ellerle orayı burayı tutma.
2. Canlılığını, tazeliğini yitirmemiş, kurumamış nebat mevye, sebze için kullanılır; taze: Yaş meyve.
3. Tkz. Yolunda gitmeyen, fena, negatif dan şey için kullanılır: Bugünlerde işler yaş.
4. Yaş tahtaya, yaş yere basmak, bir işte ya da girişimde yeterince uyanık davranılmaması yüzünden aldanmak
—Fizs. kim. Yaş tepkime cisimlerin çözündüğü anda (mesela su içinde) duşan tepkime.
—Kim. müh. Yaş yöntem, sulu ortamda uygulanan yöntem.
—Metalürj. Yaş kalıplama, dökümcülükte etüvde kurutulmamış silisli ve alümidi döküm kumuyla meydana getirilen kalıplama.
♦ a.
1. Ağlarken gözlerden dışan akan sıvı; gözyaşı: Yanağına birkaç damla yaş süzüldü.
2. Yaş akıtmak, yaş dökmek, ağlamak. || Yaşını içine akıtmak, duyduğu acı ve üzüntüyü sezdirmemek, dışa vurmamak. || Yaşlara boğulmak, çok ağlamak.
1. Hafifçe ıslanmış, su emmiş ya da emdirilmiş şey için kullanılır; nemli. ıslak: Çamaşırlar hâlâ yaş. Yaş ellerle orayı burayı tutma.
2. Canlılığını, tazeliğini yitirmemiş, kurumamış nebat mevye, sebze için kullanılır; taze: Yaş meyve.
3. Tkz. Yolunda gitmeyen, fena, negatif dan şey için kullanılır: Bugünlerde işler yaş.
4. Yaş tahtaya, yaş yere basmak, bir işte ya da girişimde yeterince uyanık davranılmaması yüzünden aldanmak
—Fizs. kim. Yaş tepkime cisimlerin çözündüğü anda (mesela su içinde) duşan tepkime.
—Kim. müh. Yaş yöntem, sulu ortamda uygulanan yöntem.
—Metalürj. Yaş kalıplama, dökümcülükte etüvde kurutulmamış silisli ve alümidi döküm kumuyla meydana getirilen kalıplama.
♦ a.
1. Ağlarken gözlerden dışan akan sıvı; gözyaşı: Yanağına birkaç damla yaş süzüldü.
2. Yaş akıtmak, yaş dökmek, ağlamak. || Yaşını içine akıtmak, duyduğu acı ve üzüntüyü sezdirmemek, dışa vurmamak. || Yaşlara boğulmak, çok ağlamak.
Kaynak: Büyük Larousse
yaş
isim
1 . Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen vakit, sin (II):
"Yaş otuz beş, yolun yarısı eder."- C. S. Tarancı.
2 . Yaşamın çeşitli evrelerinden her biri, çağ:
"Genç yaşlarında. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik."- M. Yesarî.
3 . Bir kurum, bir müessese, seviye vb. nin kurulduğundan bu yana geçen vakit.
4 . meteoroloji Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bu güne kadar geçirdiği vakit süresi.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaşı benzemesin
yaşlarında
yaşı ne, başı ne?
yaşını almak (ya da yaşını başına almak)
yaşını bitirmek
yaşını doldurmak
yaşı yerde (ya da toprakta) sayılası
yaş ilerlemek
yaşta kalmış, kavat pabucu (benzer biçimde)
yaş yetmiş, iş bitmiş
Birleşik Sözler
yaş baş
yaş dönümü
yaş günü
yaş haddi
yaş sınırı
yaş (II)
ödat
1 . Nemli, ıslak:
"Yaş ağaca balta vuran el onmaz."- Atasözü.
2 . Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze.
3 . isim Ağlandığında gözlerden akan berrak sıvı, göz yaşı:
"Ne olsa, önü sonu göz yaşı idi."- R. H. Karay.
"Gözlerinden yaş gelecek kadar esnemekten baş alamıyordu."- H. Taner.
4 . argo söz Fena, korkulu, zor.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaş akıtmak (ya da dökmek)
yaşını içine akıtmak
yaşlara boğulmak
yaş tahtaya (ya da yere) basmak
Birleşik Sözler
yaş davet
yaş kesim
yaş pasta
yaş sebze
yaş üzüm
isim
1 . Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen vakit, sin (II):
"Yaş otuz beş, yolun yarısı eder."- C. S. Tarancı.
2 . Yaşamın çeşitli evrelerinden her biri, çağ:
"Genç yaşlarında. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik."- M. Yesarî.
3 . Bir kurum, bir müessese, seviye vb. nin kurulduğundan bu yana geçen vakit.
4 . meteoroloji Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bu güne kadar geçirdiği vakit süresi.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaşı benzemesin
yaşlarında
yaşı ne, başı ne?
yaşını almak (ya da yaşını başına almak)
yaşını bitirmek
yaşını doldurmak
yaşı yerde (ya da toprakta) sayılası
yaş ilerlemek
yaşta kalmış, kavat pabucu (benzer biçimde)
yaş yetmiş, iş bitmiş
Birleşik Sözler
yaş baş
yaş dönümü
yaş günü
yaş haddi
yaş sınırı
yaş (II)
ödat
1 . Nemli, ıslak:
"Yaş ağaca balta vuran el onmaz."- Atasözü.
2 . Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze.
3 . isim Ağlandığında gözlerden akan berrak sıvı, göz yaşı:
"Ne olsa, önü sonu göz yaşı idi."- R. H. Karay.
"Gözlerinden yaş gelecek kadar esnemekten baş alamıyordu."- H. Taner.
4 . argo söz Fena, korkulu, zor.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaş akıtmak (ya da dökmek)
yaşını içine akıtmak
yaşlara boğulmak
yaş tahtaya (ya da yere) basmak
Birleşik Sözler
yaş davet
yaş kesim
yaş pasta
yaş sebze
yaş üzüm
Ağaç yaş iken eğilir
çocuk minik yaşta iken terbiye edilmelidir. Alışkanlıklar minik yaşta kazanılır.
Kurunun yanında yaş da yanar
suçlunun yanında suçu olmayan da kimi zaman ceza görür.
Yaş yetmiş iş bitmiş
yaşı ilerlemiş insandan yarar beklenmez.
çocuk minik yaşta iken terbiye edilmelidir. Alışkanlıklar minik yaşta kazanılır.
Kurunun yanında yaş da yanar
suçlunun yanında suçu olmayan da kimi zaman ceza görür.
Yaş yetmiş iş bitmiş
yaşı ilerlemiş insandan yarar beklenmez.
yaş ingilizcesi
- tear
yamyaş
ödat (ya'myaş)
ödat (ya'myaş)
- Çok yaş, sırılsıklam.
Yirmi yaş dişinin görevi nedir?
'35 Yaş' adlı şiirin türü nedir?
Gebelikte yaş riskinin önemi nedir?
YORUMLAR