YAVAŞ sıf. 1. Süratli olmayan, diğerlerine gore oldukça uzun bir sürede meydana gelen bir hareket ve onu belirleyen gidişat için ku...
YAVAŞ sıf.
1. Süratli olmayan, diğerlerine gore oldukça uzun bir sürede meydana gelen bir hareket ve onu belirleyen gidişat için kullanılır; ağır: Yavaş adımlarla yürümek. Yavaş bir dönüş.
2. Yumuşak huylu, uysal, sakin bir kimse ya da hayvan için kullanılır: Vâvaş bir at.
3. Alçak, hafifçe bir ses için kullanılır: Yavaş sesle konuşI
4. Ağır tıareket eden bir kimse için kullanılır: Ne yavaş adam!
5. Yavaş tütün, sert olmayan tütürı.
♦ be.
1. Süratli olmayarak, yavaş bir biçimdo: Yavaş yürümek. Evlatları uyandırmamak için yavaş konuşuyorlardı.
2. Yavaş!, hızla etme, dikkatli ol. || Vvnş gel, yavaş ol, "yüksekten atma†anlamında söylenir (arg ). || Yavaş ya jş, az az, ağır ağır: Birden değil, yavaş yavaş içeceksin; gitgide, giderek: Yavaş yavaş yayılmaya, herkesçe benimsenmeye başlandı bu moda.
♦ a. Yavaştan almak, bir işi gerektiği benzer biçimde süratli yapmamak, ılımlı bir tutum takınmak.
♦ ünl. Avcının, av hayvanının peşinden gitmek suretiyle olan lerma köpeğine bağrışı.
1. Süratli olmayan, diğerlerine gore oldukça uzun bir sürede meydana gelen bir hareket ve onu belirleyen gidişat için kullanılır; ağır: Yavaş adımlarla yürümek. Yavaş bir dönüş.
2. Yumuşak huylu, uysal, sakin bir kimse ya da hayvan için kullanılır: Vâvaş bir at.
3. Alçak, hafifçe bir ses için kullanılır: Yavaş sesle konuşI
4. Ağır tıareket eden bir kimse için kullanılır: Ne yavaş adam!
5. Yavaş tütün, sert olmayan tütürı.
—Patol. Devamlı yavaş nabız, Adams -Stokes sendromunun başlıca emaresi.
—Tüt. Yavaş içimli, nikotin oranı % 1 ve daha aşağı olan tütün ya da sigaranın niteliği.
—Tüt. Yavaş içimli, nikotin oranı % 1 ve daha aşağı olan tütün ya da sigaranın niteliği.
1. Süratli olmayarak, yavaş bir biçimdo: Yavaş yürümek. Evlatları uyandırmamak için yavaş konuşuyorlardı.
2. Yavaş!, hızla etme, dikkatli ol. || Vvnş gel, yavaş ol, "yüksekten atma†anlamında söylenir (arg ). || Yavaş ya jş, az az, ağır ağır: Birden değil, yavaş yavaş içeceksin; gitgide, giderek: Yavaş yavaş yayılmaya, herkesçe benimsenmeye başlandı bu moda.
♦ a. Yavaştan almak, bir işi gerektiği benzer biçimde süratli yapmamak, ılımlı bir tutum takınmak.
♦ ünl. Avcının, av hayvanının peşinden gitmek suretiyle olan lerma köpeğine bağrışı.
Kaynak: Büyük Larousse
Telefonda internete yavaş bağlanmanın sebebi nedir?
Süratli ve yavaş yanma nedir?
İnternetimin yavaş çalışmasının sebebi nedir?
YAVAŞA a. Ağrılı ya da sıkıntılı girişimler esnasında atın burnunu kavrayarak tutmaya yarayan ve bir ucunda bez ya da deriden bir halka bulunan yuvarlak bir tahta parçasından yapılmış aygıt. (Yavaşa, yol açmış olduğu ağrı yardımıyla, bir çeşit anestezik benzer biçimde vazife yapar ve hayvanın ani tepkilerini önler.) || Yavaşa vurma, atın burnuna, dudağına ya da kulağına yavaşa geçirme.
Kaynak: Büyük Larousse
YAVAŞLIK a.
1. Yavaş ağır olan bir şeyin özelliği, durumu; hız yoksunluğu, ağırlık: Yürüyüşünün yavaşlığı yüzünden trene geç kaldık. Bürokrasinin yavaşlığı.
2. Yumuşaklık.
1. Yavaş ağır olan bir şeyin özelliği, durumu; hız yoksunluğu, ağırlık: Yürüyüşünün yavaşlığı yüzünden trene geç kaldık. Bürokrasinin yavaşlığı.
2. Yumuşaklık.
Kaynak: Büyük Larousse
yavaş
ödat
1 . Süratli olmayan.
2 . Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
3 . Alçak, hafifçe:
"Yavaş tut, içinde kınlacak eşya var..."- M. Ş. Esendal.
4 . zarf Süratli olmayarak.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yavaş!
yavaş gel! (ya da ol!)
yavaştan almak
Birleşik Sözler
yavaş tütün
yavaş yavaş
Yavaş atın tekmesi pek olur
yumuşak insanların kızdıkları süre herkesten zararı olan olabileceklerini anlatmak için kullanılan bir söz.
ödat
1 . Süratli olmayan.
2 . Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
3 . Alçak, hafifçe:
"Yavaş tut, içinde kınlacak eşya var..."- M. Ş. Esendal.
4 . zarf Süratli olmayarak.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yavaş!
yavaş gel! (ya da ol!)
yavaştan almak
Birleşik Sözler
yavaş tütün
yavaş yavaş
Yavaş atın tekmesi pek olur
yumuşak insanların kızdıkları süre herkesten zararı olan olabileceklerini anlatmak için kullanılan bir söz.
yavaş ingilizcesi
- slow; gentle, mild; quiet, soft; slowly,
yavaşa
isim, halk ağzında
isim, halk ağzında
- Huysuz atları yola getirmek için dudaklarına takılan tahta kıskaç, burunduruk.
yavaşlık ingilizcesi
- slowness, tardiness
Telefonda internete yavaş bağlanmanın sebebi nedir?
Süratli ve yavaş yanma nedir?
İnternetimin yavaş çalışmasının sebebi nedir?
YORUMLAR