yedek ödat 1 . Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan. 2 . isim Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde ...
yedek
ödat
1 . Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan.
2 . isim Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan eşi ya da benzeri:
"Sonrasında otomobili yedeğe takıp götürdüler."- R. H. Karay.
3 . Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı.
4 . Hayvanı yedeğe alan ip, yular.
5 . edebiyat Şiirlerde uyaktan sonrasında tekrarlanan aynı anlamdaki kelime ya da ek, redif.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yedeğe almak
yedek durmak
yedek (ya da yedekte) çekmek
Birleşik Sözler
yedek akçe
yedek besinler
yedek lastik
yedek oyuncu
yedek parçacılık
yedek subay
yedek teker
Gösterim: 37
Boyut: 17.4 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>Gösterim: 35
Boyut: 21.1 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
ödat
1 . Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan.
2 . isim Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan eşi ya da benzeri:
"Sonrasında otomobili yedeğe takıp götürdüler."- R. H. Karay.
3 . Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı.
4 . Hayvanı yedeğe alan ip, yular.
5 . edebiyat Şiirlerde uyaktan sonrasında tekrarlanan aynı anlamdaki kelime ya da ek, redif.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yedeğe almak
yedek durmak
yedek (ya da yedekte) çekmek
Birleşik Sözler
yedek akçe
yedek besinler
yedek lastik
yedek oyuncu
yedek parçacılık
yedek subay
yedek teker
Gösterim: 37
Boyut: 17.4 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>Gösterim: 35
Boyut: 21.1 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
Oto Yedek Parça Satış Elemanı
Cpanel geri yedek yükleme iyi mi yapılır?
Yüksek lisans için yedek listelerin son müracaat zamanı nedir?
YEDEK a. {yedmekten).
1. Bir şeyin ge rektiğinde kullanılmak suretiyle el altında bulundurulan benzeri ya da eşi: Bagajda ne olursa olsun lastiğin bir yedeğini bulundurmak gerekir.
2. Yularından çekilerek götürülen, boş binek hayvanı.
3. Flayvanı yedeğe almaya yarayan ip, yular.
4. Akıntıya karşı, bir tekneyi kıyıdan çekmeye yarayan ip.
5. Yedek, yedekte çekmek, akıntılı sularda kayığı karadan iple çekerek götürmek. || tbdeğe çekmek, kullanmakta olduğu bir şeyin benzerini yanından ayırmamak. || (Birini) yedeğe almak, bağlayarak peşinden sürüklemek; binmiş olduğu hayvan üstünde arkasına almak. || Bir taşıtı, bir gemiyi yedeğe almak, bozulan, çalışmayan, ilerlemeyen ya da yol göste riciye gereksinim duyulan bir taşıtı bir kablo, bir halat yardımıyla arkasına takıp çekmek: Çekici, kaza icra eden arabayı yedeğine alıp götürdü.
—Biyokim. Alkali yedeği, kanda bulunan ve yüz hacim plazmanın salıverebileceği karbondioksit hacmi ile anlatılan alkali bikarbonat miktarı. (Bk. ansikl. böl.)
—Denize. Çekilerek götürülen deniz aracı. || Yedek babası, gerektiğinde yedeklenmek suretiyle gemilerin baş tarafında, yedek loçasının peşinde bulunan ve öteki babalara oranla birazcık daha iri olan baba. || Yedek bitası, römorkörlerin ve kimi gemilerin, kıç tarafında yer edinen ve yedek halatı takmaya yarayan bita. j| Yedek fenerleri, yedek çeken gemilerin internasyonal yönetmelik gereğince, yedekleme işlemi esnasında taşımak zorunda olduğu fenerler. || Yedek halatı, yedekleme işlemlerinde kullanılan sağlam halat. || Yedek kancası, römorkörlerde yedek halatının takıldığı, dövme çelikten yapılmış büyük kanca. || Yedek loçası, gerektiğinde yedekte çekilebilmek için, gemilerin baş bodoslamalarının üstüne ya da iki yanına açılmış halat loçası. || Yedeğe almak, lüzumlu bağlama işlemini yaparak bir gemiyi yedekte çekmeye adım atmak. || Yedekte çekmek, bir gemiden söz ederken, herhangi bir nedenle arızalanmış bir başka gemiyi yedeğe alarak çekmek.
—Ed. Halk şiirinde kimi zaman bir dörtlüğün sonunda yer edinen ek parça. (Yarım dizeden ya da bir veya birkaç sözcükten oluşur; yedekli manide 2 dizedir.)
—Muhs. ilerisi için hazırlıklı olmak amacıyla bir firmanın kârları üstünden ayrılan ve bilançonun pasifinde görünen, şirket sermayesiyle bütünleştirilmemiş (fakat ge reğinde bütünleştirilebilir olan) tutarlar. Ye dek akçeler de denir. || Bireysel ya da matematiksel yedekler, sigortacının giderek artan riski ile sigortalının doğrusal taahhüdü arasındaki dengeyi korumak amacıyla, bir yaşam sigortası primi üstünden kapitalize edilmek suretiyle ayrılan tutarlar. || Güvence yedekleri, yaşam sigortalarında, öngörülen ile gerçek içinde ortaya çıkabilecek farkları gidermeye yönelik yedekler. || Görünen yedekler, muhasebede görünen ya da kârlar üstünden ayrılarak ya da görünmeyen yedeklerden alınarak oluşturulan yedekler. (Şu türlere ayrılır: kanuni yedekler; tüzük bakımından bulunması ihtiyaç duyulan ve sözleşmeden doğan yedekler; isteğe bağlı yedekler; vergi mevzuatıyla ilgili yedekler; özeI yedekler) || Görünmeyen ya da gizli saklı yedekler, bilançoda gözükmeyen ve aktifin azca ya da pasifin fazla gösterilmesinden, aktifteki bir hesabın ihmalinden ya da bazı düşsel borçların muhasebeye sokulmasından doğan yedekler. || Kanuni yedekler, yasa tarafınca ayrılması mecburi tutulan yedekler. Bunlara adi yedekler de denilir. (Türk tecim k.'a bakılırsa, firmalar her yıl safi kârlarının yirmide birini yedek akçe olarak ayırmak zorundadırlar. Sadece, bu zorunluluk ayrılan miktarlar ödenmiş sermayenin beşte birine ulaşıncaya kadar sürer.) || Muhteşem yedekler, şirket ana sözleşmesinde yargı bulunmasa bile genel kurul sonucu ile ayrılan yedek akçeler. (Genel kurul, ayırdığı bu yedek akçeleri isterse serbestçe kullanabilir.)
♦ sıf.
1. O an kullanılamayan ya da kati olarak kullanım süresini aşmış bir nesnenin yerini alabilen başka bir nesne için kullanılır: Yedek anahtar. Yedek kıyafet. Yedek lastik. Yedek parça.
2. Bir işi görmek suretiyle seçilen kişinin aynlması durumunda yerine geçmesi evvelinde kararlaştırılmış şahıs için kullanılır: Bir aslolan iki yedek üye seçmeniz lüzumlu.
—Ask. Yedek ikmal maddesi, bir birliğin gerektiği süre kullanılmak suretiyle depolarda ya da araçlara yüklenilmiş olarak hazır bulundurduğu ikmal maddeleri (akaryakıt, cephane vb). || Yedek komuta yeri, harp esnasında aslolan ve geri komuta bölgeleri tahrip olduğu süre göreve devam edebilmek için hazır tutulan komuta yeri. || Yedek mevzi, yerleşilen mevzide düşman harekâtı sonucu daha çok barınma olanağının kalmadığı durumlarda kullanılmak suretiyle, çevrede aynı görevi yapabilecek halde hazırlanmış mevzilere verilen ad. || Yedek subay -* SUBAY.
—Aydınlt. Yedek aydınlatma, düzgüsel aydınlatmanın zayıflaması halinde bir kuruluşun işletimini izlemeye olanak veren aydınlatma.
—Bine. Yedek kantarma, atın ağzının altından geçen yarıçember bir çubukla uçları birbirine bağlanan ve deli atları yedekte dolaştırmak için yaralanan kantarma.
—Bot. Yedek gıda, bitkinin çeşitli organlarında (kök, sap, yaprak, çiçek) biriken ve gelişmenin bazı evrelerinde kullanılan besleyici maddelerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
—Denize. Yedek parçalar, sınıflandırma şirketlerinin kurallarına bakılırsa tecim gemilerinin gemide bulundurmak zorunda olduğu, demir zincirleri, dümen akşamı ve makineyle ilgili parçalar.
—Dy. Yedek makine, bir kaza anında derhal kullanılmak suretiyle, devamlı olarak harekete hazır durumda bekletilen lokomotif. || Yedek araç-gereç, ek katarlar meydana getirmeye ya da tertipli trenlere eklenmeye elverişli tekerlekli demiryolu taşıtı.
—Fizyol. Yedek gıda, alınıp sindirildikten sonrasında organizmanın derhal kullanmayıp olduğu şeklinde ya da polimerize ederek çeşitli dokularda biriktirdiği maddeler. (Bk. ansikl. böl.)
—Geom. Yedek eksen, bir hiperbol için ODAK* EKSENİ'nin eşanlamlısı.
—ikt. Yedek para, internasyonal değişimlerde ödeme aracı yerine geçen ve bu değişimlere ilişkin hesapların düzenlenmesinde kullanılan para.
—Metalürj. Yedek madde, dökülecek parçanın öngörülen kütlesine ilave edilerek hesap hataları ya da akla gelmeyen kazalar sonucu ortaya çıkan madde kayıplarını karşılamak suretiyle metal ya da alaşımlarda kullanılan madde fazlası. (Yedek madde, düzgüsel olarak öngörülen kütlenin % 10ü kadardır.) || Yedek parça, bir aygıtın onartabilmesi için lüzumlu olan parçaların tümü.
—Oto Yedek parçacı, motorlu taşıtlarla ilgili her türlü parçayı satan kimse ya da dükkân.
—Tekst. Yedek iplik, dokuma işçisi tarafınca, gerektiğinde bozuk, noksan ya da kopuk çözgü ipliklerinin yerine kullanılan ipliklerin tümü.
—Fiyat. Yedek oyuncu, aslolan oyuncunun bir engeli çıkması ya da rahatsızlanması sebebiyle sahneye çıkamadığı durumlarda, aslolan oyuncunun rolünü oynamaya hazır olan oyuncu.
—ANSIKL. Biyokim. Alkali yedeği. Düzgüsel durumda bu yedek 55-60 hacimdir (100 cm3 plazma 55-60 cm3 karbondioksit salıverir), Bikarbonat çözeltilerinin "tampon" dolayı kanın pH'si Mühim seviyede değışmeksizin alkali yedeği büyük oranda değişebilir, Bununla beraber bu değişimler "asidoz*" (alkali yedeğinin düşmesi) ya da "alkaloz"' (alkali yedeğinin yükselmesi) denen ve nedenlerine bakılırsa tedavi edilmeleri ihtiyaç duyulan rahatsızlıklara neden olur. Tıbbi uygulamada alkali yedeği diyabette, cerrahi girişimlere bağlı akut patolojik durumlarda, zehirlenmelerde, boğulmalarda, ağır karaciğer ve böbrek yetersizliklerinde ölçülür.
—Bot. Bazı maddeler hemen sonra kullanılmak suretiyle bitkisel organizmada birikir; bunlar besleyici maddelerdir; karbonhidratlı maddeler (şekerler, nişasta, Inülin, glikojen); yağlı maddeler (sıvı ve katı yağlar); azotlu maddeler (alöron, aminoasitler). Başlıca yedek gıda biriktirme organları yumru kökler, köksaplar, yumrular, soğanlar, tohumlar ve meyvelerdir.
Yedek besinlerin nebat tarafınca kullanılması enzimlerin işe karışmasıyla sağlanan bir ön sindirimi gerektirir. Bazı bitkiler için (kaktûsgiller) su da bir yedek gıda maddesidir; geçişme basıncını azalttığı parankima hücrelerinde toplanır, Bitkide başka maddeler de birikir, fakat bunların yararlı ya da yararsız oldukları daima kesinlikle söylenemez. Bunlar bazı özgül dokularda (salgı dokusu) biriken salgılardır; esanslar, reçineler, lateks. Hayvanlar ve insanoğlu bitkisel yedek besinlerin mühim bir bölümünü yiyecek olarak kullanırlar.
—Fızyol Ybdek gıda. Hayvanlarda olduğu şeklinde bitkilerde de karbonhidratlar (glikojen), yağlaı, proteinli maddeler, madensel elementler (karaciğerdeki demir, gevişge- tirenlerın koryonlarındaki kalsiyum fosfatlar vb) şeklinde çeşitli yedek besinler bulunur Bunlar düzgüsel olarak tüm organizmalarda vardır (tavuk yumurtasında olduğu şeklinde bazı yumurtaların büyük bölümünü oluştururlar), vücudun yapı ve enerji gereksinmelerini karşılar ve gelişmesini sağlarlar Yedek besinlerin aşırı birikimi yağların aşırı toplanmasıyla hastalık durumuna (şişmanlık) niçin olabildiği şeklinde kaybolup yok olmaları da erimeye (kaşeksi) niçin olabilir.
1. Bir şeyin ge rektiğinde kullanılmak suretiyle el altında bulundurulan benzeri ya da eşi: Bagajda ne olursa olsun lastiğin bir yedeğini bulundurmak gerekir.
2. Yularından çekilerek götürülen, boş binek hayvanı.
3. Flayvanı yedeğe almaya yarayan ip, yular.
4. Akıntıya karşı, bir tekneyi kıyıdan çekmeye yarayan ip.
5. Yedek, yedekte çekmek, akıntılı sularda kayığı karadan iple çekerek götürmek. || tbdeğe çekmek, kullanmakta olduğu bir şeyin benzerini yanından ayırmamak. || (Birini) yedeğe almak, bağlayarak peşinden sürüklemek; binmiş olduğu hayvan üstünde arkasına almak. || Bir taşıtı, bir gemiyi yedeğe almak, bozulan, çalışmayan, ilerlemeyen ya da yol göste riciye gereksinim duyulan bir taşıtı bir kablo, bir halat yardımıyla arkasına takıp çekmek: Çekici, kaza icra eden arabayı yedeğine alıp götürdü.
—Biyokim. Alkali yedeği, kanda bulunan ve yüz hacim plazmanın salıverebileceği karbondioksit hacmi ile anlatılan alkali bikarbonat miktarı. (Bk. ansikl. böl.)
—Denize. Çekilerek götürülen deniz aracı. || Yedek babası, gerektiğinde yedeklenmek suretiyle gemilerin baş tarafında, yedek loçasının peşinde bulunan ve öteki babalara oranla birazcık daha iri olan baba. || Yedek bitası, römorkörlerin ve kimi gemilerin, kıç tarafında yer edinen ve yedek halatı takmaya yarayan bita. j| Yedek fenerleri, yedek çeken gemilerin internasyonal yönetmelik gereğince, yedekleme işlemi esnasında taşımak zorunda olduğu fenerler. || Yedek halatı, yedekleme işlemlerinde kullanılan sağlam halat. || Yedek kancası, römorkörlerde yedek halatının takıldığı, dövme çelikten yapılmış büyük kanca. || Yedek loçası, gerektiğinde yedekte çekilebilmek için, gemilerin baş bodoslamalarının üstüne ya da iki yanına açılmış halat loçası. || Yedeğe almak, lüzumlu bağlama işlemini yaparak bir gemiyi yedekte çekmeye adım atmak. || Yedekte çekmek, bir gemiden söz ederken, herhangi bir nedenle arızalanmış bir başka gemiyi yedeğe alarak çekmek.
—Ed. Halk şiirinde kimi zaman bir dörtlüğün sonunda yer edinen ek parça. (Yarım dizeden ya da bir veya birkaç sözcükten oluşur; yedekli manide 2 dizedir.)
—Muhs. ilerisi için hazırlıklı olmak amacıyla bir firmanın kârları üstünden ayrılan ve bilançonun pasifinde görünen, şirket sermayesiyle bütünleştirilmemiş (fakat ge reğinde bütünleştirilebilir olan) tutarlar. Ye dek akçeler de denir. || Bireysel ya da matematiksel yedekler, sigortacının giderek artan riski ile sigortalının doğrusal taahhüdü arasındaki dengeyi korumak amacıyla, bir yaşam sigortası primi üstünden kapitalize edilmek suretiyle ayrılan tutarlar. || Güvence yedekleri, yaşam sigortalarında, öngörülen ile gerçek içinde ortaya çıkabilecek farkları gidermeye yönelik yedekler. || Görünen yedekler, muhasebede görünen ya da kârlar üstünden ayrılarak ya da görünmeyen yedeklerden alınarak oluşturulan yedekler. (Şu türlere ayrılır: kanuni yedekler; tüzük bakımından bulunması ihtiyaç duyulan ve sözleşmeden doğan yedekler; isteğe bağlı yedekler; vergi mevzuatıyla ilgili yedekler; özeI yedekler) || Görünmeyen ya da gizli saklı yedekler, bilançoda gözükmeyen ve aktifin azca ya da pasifin fazla gösterilmesinden, aktifteki bir hesabın ihmalinden ya da bazı düşsel borçların muhasebeye sokulmasından doğan yedekler. || Kanuni yedekler, yasa tarafınca ayrılması mecburi tutulan yedekler. Bunlara adi yedekler de denilir. (Türk tecim k.'a bakılırsa, firmalar her yıl safi kârlarının yirmide birini yedek akçe olarak ayırmak zorundadırlar. Sadece, bu zorunluluk ayrılan miktarlar ödenmiş sermayenin beşte birine ulaşıncaya kadar sürer.) || Muhteşem yedekler, şirket ana sözleşmesinde yargı bulunmasa bile genel kurul sonucu ile ayrılan yedek akçeler. (Genel kurul, ayırdığı bu yedek akçeleri isterse serbestçe kullanabilir.)
♦ sıf.
1. O an kullanılamayan ya da kati olarak kullanım süresini aşmış bir nesnenin yerini alabilen başka bir nesne için kullanılır: Yedek anahtar. Yedek kıyafet. Yedek lastik. Yedek parça.
2. Bir işi görmek suretiyle seçilen kişinin aynlması durumunda yerine geçmesi evvelinde kararlaştırılmış şahıs için kullanılır: Bir aslolan iki yedek üye seçmeniz lüzumlu.
—Ask. Yedek ikmal maddesi, bir birliğin gerektiği süre kullanılmak suretiyle depolarda ya da araçlara yüklenilmiş olarak hazır bulundurduğu ikmal maddeleri (akaryakıt, cephane vb). || Yedek komuta yeri, harp esnasında aslolan ve geri komuta bölgeleri tahrip olduğu süre göreve devam edebilmek için hazır tutulan komuta yeri. || Yedek mevzi, yerleşilen mevzide düşman harekâtı sonucu daha çok barınma olanağının kalmadığı durumlarda kullanılmak suretiyle, çevrede aynı görevi yapabilecek halde hazırlanmış mevzilere verilen ad. || Yedek subay -* SUBAY.
—Aydınlt. Yedek aydınlatma, düzgüsel aydınlatmanın zayıflaması halinde bir kuruluşun işletimini izlemeye olanak veren aydınlatma.
—Bine. Yedek kantarma, atın ağzının altından geçen yarıçember bir çubukla uçları birbirine bağlanan ve deli atları yedekte dolaştırmak için yaralanan kantarma.
—Bot. Yedek gıda, bitkinin çeşitli organlarında (kök, sap, yaprak, çiçek) biriken ve gelişmenin bazı evrelerinde kullanılan besleyici maddelerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
—Denize. Yedek parçalar, sınıflandırma şirketlerinin kurallarına bakılırsa tecim gemilerinin gemide bulundurmak zorunda olduğu, demir zincirleri, dümen akşamı ve makineyle ilgili parçalar.
—Dy. Yedek makine, bir kaza anında derhal kullanılmak suretiyle, devamlı olarak harekete hazır durumda bekletilen lokomotif. || Yedek araç-gereç, ek katarlar meydana getirmeye ya da tertipli trenlere eklenmeye elverişli tekerlekli demiryolu taşıtı.
—Fizyol. Yedek gıda, alınıp sindirildikten sonrasında organizmanın derhal kullanmayıp olduğu şeklinde ya da polimerize ederek çeşitli dokularda biriktirdiği maddeler. (Bk. ansikl. böl.)
—Geom. Yedek eksen, bir hiperbol için ODAK* EKSENİ'nin eşanlamlısı.
—ikt. Yedek para, internasyonal değişimlerde ödeme aracı yerine geçen ve bu değişimlere ilişkin hesapların düzenlenmesinde kullanılan para.
—Metalürj. Yedek madde, dökülecek parçanın öngörülen kütlesine ilave edilerek hesap hataları ya da akla gelmeyen kazalar sonucu ortaya çıkan madde kayıplarını karşılamak suretiyle metal ya da alaşımlarda kullanılan madde fazlası. (Yedek madde, düzgüsel olarak öngörülen kütlenin % 10ü kadardır.) || Yedek parça, bir aygıtın onartabilmesi için lüzumlu olan parçaların tümü.
—Oto Yedek parçacı, motorlu taşıtlarla ilgili her türlü parçayı satan kimse ya da dükkân.
—Tekst. Yedek iplik, dokuma işçisi tarafınca, gerektiğinde bozuk, noksan ya da kopuk çözgü ipliklerinin yerine kullanılan ipliklerin tümü.
—Fiyat. Yedek oyuncu, aslolan oyuncunun bir engeli çıkması ya da rahatsızlanması sebebiyle sahneye çıkamadığı durumlarda, aslolan oyuncunun rolünü oynamaya hazır olan oyuncu.
—ANSIKL. Biyokim. Alkali yedeği. Düzgüsel durumda bu yedek 55-60 hacimdir (100 cm3 plazma 55-60 cm3 karbondioksit salıverir), Bikarbonat çözeltilerinin "tampon" dolayı kanın pH'si Mühim seviyede değışmeksizin alkali yedeği büyük oranda değişebilir, Bununla beraber bu değişimler "asidoz*" (alkali yedeğinin düşmesi) ya da "alkaloz"' (alkali yedeğinin yükselmesi) denen ve nedenlerine bakılırsa tedavi edilmeleri ihtiyaç duyulan rahatsızlıklara neden olur. Tıbbi uygulamada alkali yedeği diyabette, cerrahi girişimlere bağlı akut patolojik durumlarda, zehirlenmelerde, boğulmalarda, ağır karaciğer ve böbrek yetersizliklerinde ölçülür.
—Bot. Bazı maddeler hemen sonra kullanılmak suretiyle bitkisel organizmada birikir; bunlar besleyici maddelerdir; karbonhidratlı maddeler (şekerler, nişasta, Inülin, glikojen); yağlı maddeler (sıvı ve katı yağlar); azotlu maddeler (alöron, aminoasitler). Başlıca yedek gıda biriktirme organları yumru kökler, köksaplar, yumrular, soğanlar, tohumlar ve meyvelerdir.
Yedek besinlerin nebat tarafınca kullanılması enzimlerin işe karışmasıyla sağlanan bir ön sindirimi gerektirir. Bazı bitkiler için (kaktûsgiller) su da bir yedek gıda maddesidir; geçişme basıncını azalttığı parankima hücrelerinde toplanır, Bitkide başka maddeler de birikir, fakat bunların yararlı ya da yararsız oldukları daima kesinlikle söylenemez. Bunlar bazı özgül dokularda (salgı dokusu) biriken salgılardır; esanslar, reçineler, lateks. Hayvanlar ve insanoğlu bitkisel yedek besinlerin mühim bir bölümünü yiyecek olarak kullanırlar.
—Fızyol Ybdek gıda. Hayvanlarda olduğu şeklinde bitkilerde de karbonhidratlar (glikojen), yağlaı, proteinli maddeler, madensel elementler (karaciğerdeki demir, gevişge- tirenlerın koryonlarındaki kalsiyum fosfatlar vb) şeklinde çeşitli yedek besinler bulunur Bunlar düzgüsel olarak tüm organizmalarda vardır (tavuk yumurtasında olduğu şeklinde bazı yumurtaların büyük bölümünü oluştururlar), vücudun yapı ve enerji gereksinmelerini karşılar ve gelişmesini sağlarlar Yedek besinlerin aşırı birikimi yağların aşırı toplanmasıyla hastalık durumuna (şişmanlık) niçin olabildiği şeklinde kaybolup yok olmaları da erimeye (kaşeksi) niçin olabilir.
Kaynak: Büyük Larousse
YEDEKÇİ a.
1. Bir hayvanı yedeğe alan ya da bir aracı yedeğinde götürmüş olan.
2. Akıntıya karşı tekneleri iple karaya çeken kimse.
1. Bir hayvanı yedeğe alan ya da bir aracı yedeğinde götürmüş olan.
2. Akıntıya karşı tekneleri iple karaya çeken kimse.
Kaynak: Büyük Larousse
YEDEKLİK sıf. Gerektiğindo kullanılmak suretiyle, yedek olarak bulundurulan, saklanılan bir şey için kullanılır; YMaklik bir bidon benzin.
—Bine. Atı yedekte dolaştırmak için başlığa takılan ipten yapılmış uzun şerit.
—Bine. Atı yedekte dolaştırmak için başlığa takılan ipten yapılmış uzun şerit.
Kaynak: Büyük Larousse
Yedek Subay
isim, askerlik
Askerliği meslek olarak seçmediği hâlde, yurt ödevi için kanunlara bakılırsa belli bir süre orduda subay olarak çalışan kimse:
"Harbiye Okulunda ilk talim gören yedek subaylar içinde idim."- F. R. Atay.
isim, askerlik
Askerliği meslek olarak seçmediği hâlde, yurt ödevi için kanunlara bakılırsa belli bir süre orduda subay olarak çalışan kimse:
"Harbiye Okulunda ilk talim gören yedek subaylar içinde idim."- F. R. Atay.
yedek asker
isim, askerlik
isim, askerlik
- Askerliğinin bitiminden çağ dışı oluncaya kadar geçen süre içinde bulununan vazife.
Yedek Parçacı
isim
Yedek parça icra eden ya da satan kimse.
isim
Yedek parça icra eden ya da satan kimse.
Yedek Oyuncu
isim, spor
Oyunculardan birinin herhangi bir sebeple takımdan çıkması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu, destek oyuncu.
isim, spor
Oyunculardan birinin herhangi bir sebeple takımdan çıkması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu, destek oyuncu.
Yedek Akçe
isim
İleride doğacak gereksinim ve zararları karşılamak için kârdan ayrılan para, ihtiyat akçesi.
isim
İleride doğacak gereksinim ve zararları karşılamak için kârdan ayrılan para, ihtiyat akçesi.
yedek ingilizcesi
1. (a) spare; (a) reserve, something held in reserve; (a) standby.
2. towrope; towline.
3. horse taken in tow as a spare.
4. spare; reserve; held as a spare or reserve; standby.
-inde with (something) in tow: At yedeklerinde köye indiler. They descended to the village with the horse in tow.
- akçe fin. reserve, money kept in reserve.
-e almak /ý/
1. to tow; to take (something) in tow.
2. to take (a horse) in tow as a spare.
-te çekmek /ý/ to tow.
-e çekmek /ý/ to set (something) aside as a spare or reserve.
-ip tow rope.
- kopya comp. backup copy.
- oyuncu
1. theat. understudy.
2. sports substitute player.
- parça spare part.
- subay reserve officer.
1. (a) spare; (a) reserve, something held in reserve; (a) standby.
2. towrope; towline.
3. horse taken in tow as a spare.
4. spare; reserve; held as a spare or reserve; standby.
-inde with (something) in tow: At yedeklerinde köye indiler. They descended to the village with the horse in tow.
- akçe fin. reserve, money kept in reserve.
-e almak /ý/
1. to tow; to take (something) in tow.
2. to take (a horse) in tow as a spare.
-te çekmek /ý/ to tow.
-e çekmek /ý/ to set (something) aside as a spare or reserve.
-ip tow rope.
- kopya comp. backup copy.
- oyuncu
1. theat. understudy.
2. sports substitute player.
- parça spare part.
- subay reserve officer.
Oto Yedek Parça Satış Elemanı
Cpanel geri yedek yükleme iyi mi yapılır?
Yüksek lisans için yedek listelerin son müracaat zamanı nedir?
YORUMLAR