YEDİRME a 1. Yedirmek eylemi. 2. Yağ, kireç ve kendirden meydana getirilen ve su borularını birbirine tutturmaya yarayan bir macun. ...
YEDİRME a
1. Yedirmek eylemi.
2. Yağ, kireç ve kendirden meydana getirilen ve su borularını birbirine tutturmaya yarayan bir macun.
—Grav. Madenin asitle aşındırılması. || Yedirme eriyiği, metal bir planşı etkilemeyi elde eden aşındırıcı madde, bilhassa de ofort tekniğiyle meydana gelen gravürde kullanılan asit eriyikleri.
—Oy. Kâğıt yedirme, rakip oyuncuyu, elinde herhangi bir renkten kâğıt sakla- yamaması için kâğıt harcamaya zorlama.
—Süslem. sant. ve Mobil. Yedirme suyu, sonradan boyanacak olan tahtaların batırılmış olduğu karışım.
— Yaldızcının altın yaprakları (ya da gümüş ya da diğer metaller) yapıştırmak için eşyaların üstüne sürdüğü vernik.
1. Yedirmek eylemi.
2. Yağ, kireç ve kendirden meydana getirilen ve su borularını birbirine tutturmaya yarayan bir macun.
—Grav. Madenin asitle aşındırılması. || Yedirme eriyiği, metal bir planşı etkilemeyi elde eden aşındırıcı madde, bilhassa de ofort tekniğiyle meydana gelen gravürde kullanılan asit eriyikleri.
—Oy. Kâğıt yedirme, rakip oyuncuyu, elinde herhangi bir renkten kâğıt sakla- yamaması için kâğıt harcamaya zorlama.
—Süslem. sant. ve Mobil. Yedirme suyu, sonradan boyanacak olan tahtaların batırılmış olduğu karışım.
— Yaldızcının altın yaprakları (ya da gümüş ya da diğer metaller) yapıştırmak için eşyaların üstüne sürdüğü vernik.
Kaynak: Büyük Larousse
YEDMEK g. t.
1. Bir hayvanı yedmek, yedeğine alıp peş peşe götürmek.
2. Bir tekneyi yedmek, onu bir halat yardımıyla kıyıdan deniz kıyısı süresince çekmek.
3. Bir kimseyi yedmek, yanında, bununla beraber götürmek ya da ona yol göstermek.
♦ yedilmek edilg. t.
1. Yedeğe alınarak götürülmek.
2.Yönlendirilmek; yol gösterilmek.
1. Bir hayvanı yedmek, yedeğine alıp peş peşe götürmek.
2. Bir tekneyi yedmek, onu bir halat yardımıyla kıyıdan deniz kıyısı süresince çekmek.
3. Bir kimseyi yedmek, yanında, bununla beraber götürmek ya da ona yol göstermek.
♦ yedilmek edilg. t.
1. Yedeğe alınarak götürülmek.
2.Yönlendirilmek; yol gösterilmek.
Kaynak: Büyük Larousse
yedirme
isim
1 . Yedirmek işi.
2 . Yağ, kireç ve kendirden meydana getirilen, su borularını birbirine tutturmaya yarayan macun.
isim
1 . Yedirmek işi.
2 . Yağ, kireç ve kendirden meydana getirilen, su borularını birbirine tutturmaya yarayan macun.
yedirme ingilizcesi
1. /ý, a/ getting (someone, an animal) to eat (something).
2. /ý/ feeding (someone, an animal); /ý, a/ feeding (something) to (someone, an animal).
3. a packing made of hemp, oil, and lime (placed in the joints of pipes to prevent leakage).
1. /ý, a/ getting (someone, an animal) to eat (something).
2. /ý/ feeding (someone, an animal); /ý, a/ feeding (something) to (someone, an animal).
3. a packing made of hemp, oil, and lime (placed in the joints of pipes to prevent leakage).
yedirmek
(-i durum ekiyle kullanılan eylem, -e durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Yemesini sağlamak.
2 . Ağzına yiyecek vermek, beslemek, karnını doyurmak.
3 . Bir şeyi az az başka bir şeyin içine karışmasını sağlayarak belli olmayacak duruma getirmek.
4 . Bir fazlalığı herhangi bir şekilde kullanmak.
5 . (nefis, namus, şan, kibir şeklinde kavramlarla negatif olarak) Yakıştırmak, yaraştırmak.
6 . Bir hiç kimseye rüşvet vermek.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem, -e durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Yemesini sağlamak.
2 . Ağzına yiyecek vermek, beslemek, karnını doyurmak.
3 . Bir şeyi az az başka bir şeyin içine karışmasını sağlayarak belli olmayacak duruma getirmek.
4 . Bir fazlalığı herhangi bir şekilde kullanmak.
5 . (nefis, namus, şan, kibir şeklinde kavramlarla negatif olarak) Yakıştırmak, yaraştırmak.
6 . Bir hiç kimseye rüşvet vermek.
yedirmek ingilizcesi
1. /ý, a/ to get (someone, an animal) to eat (something).
2. /ý/ to feed (someone, an animal); /ý, a/ to feed (something) to (someone, an animal).
3. /ý, a/ to work (one thing) into (another) (by rubbing or slowly mixing).
4. /ý, a/ to reconcile (something) with (one´s honor, etc.).
1. /ý, a/ to get (someone, an animal) to eat (something).
2. /ý/ to feed (someone, an animal); /ý, a/ to feed (something) to (someone, an animal).
3. /ý, a/ to work (one thing) into (another) (by rubbing or slowly mixing).
4. /ý, a/ to reconcile (something) with (one´s honor, etc.).
yedmek
-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek.
2 . mecaz Yanında, bununla beraber götürmek:
"Burhan'ın kolu Ayşe'ye düşmesin diye sımsıkı sarılmış, yalnız bir dost ve kardeş şeklinde değil, aynı zamanda bir sevgili rikkatiyle onu yediyordu."- H. E. Adıvar.
-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek.
2 . mecaz Yanında, bununla beraber götürmek:
"Burhan'ın kolu Ayşe'ye düşmesin diye sımsıkı sarılmış, yalnız bir dost ve kardeş şeklinde değil, aynı zamanda bir sevgili rikkatiyle onu yediyordu."- H. E. Adıvar.
yedmek ingilizcesi
1. to lead (an animal).
2. to tow.
1. to lead (an animal).
2. to tow.
YORUMLAR