Yemek Nedir?

Yiyecek -ği - 1 - isim 1 . Yiyecek yeme, karın doyurma işi: "Yemekten sonrasında gocuğuna sarıyor yatırırdı beni."- ...

Yiyecek -ği

- 1 -
isim

1 . Yiyecek yeme, karın doyurma işi:

"Yemekten sonrasında gocuğuna sarıyor yatırırdı beni."- N. Cumalı.

2 . Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam.

3 . Günün belli saatlerinde yenilen gıda:

"Yiyecek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir şey yenmez."- H. Taner.

4 . Konuklara yiyecek verilerek meydana getirilen ağırlama:

"Pek protokolcü olduğundan yiyecek sessiz geçiyordu."- F. R. Atay.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

1. yiyecek çıkarmak
2. yiyecek seçmek
3. yiyecek vermek
4. yiyecek yiyecek

Birleşik Sözler

• yemekaltı
• yiyecek borusu
• yiyecek dolabı
• yiyecek duası
• yemekhane
• yiyecek hizmeti
• yiyecek sıralaması
• yiyecek masası
• yiyecek odası
• yiyecek salonu
• yiyecek tablası
• yiyecek ekibi
• alaminüt yiyecek
• başyemek
• hazır yiyecek
• seçmeli yiyecek
• seçmesiz yiyecek
• sulu yiyecek
• ev yemeği
• güveyi yemeği
• iftar yemeği
• kuşluk yemeği
• o***pu yemeği
• 
  öğle yemeği ölü yemeği sahur yemeği
  
• tencere yemeği

• 
  Yiyecek Tariflerim - Yiyecek Tanım Programı


• 
  Yiyecek Borusu Nedir - Yiyecek Borusunun Yapısı ve Görevleri


• 
  Yiyecek Borusu Nedir?

Yiyecek -r

- 2 -
(-i)

1 . Ağızda çiğneyerek yutmak:

"Adam o denli acele yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor."- B. Felek.

2 . Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek:

"Necla onun bu şekilde kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor."- H. Taner.

3 . Isırmak:

"Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş."- .

4 . Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak.

5 . Hoşa gitmeyen fena bir duruma uğramak, tutulmak:

"Kendini topladı fakat kötü yerinden gagayı yedi sanırım..."- M. Ş. Esendal.

6 . (nsz) Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek:

"Haram yiyecek. Rüşvet yiyecek."- .

7 . Harcamak, tüketmek, bitirmek:

"Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu."- M. Ş. Esendal.

8 . Yasal yoldan cezalandırılmak.

9 . Birine alacağını vermemek, ödememek:

"Bu adam benim yüz bin liramı yedi."- .

10 . Başkasının parasını harcamak:

"Dalkavuklar çok parasını yemişler."- .

11 . (nsz) Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek:

"Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor."- .

12 . Devamlı üzmek, tedirgin etmek:

"Bu dert beni yiyor."- .

13 . (mecaz) Enerjisini kırmak, perişan etmek, mahvetmek.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

• yediği naneye bak!
• yediği önünde, yemediği ardında
• yedikleri içtikleri ayrı gitmemek
• yedirip içirmek
• ye kürküm ye!
• yemeden içmeden
• yeme de yanında yat
• yiyip bitirmek
• yiyip içmek

Birleşik Sözler

• mirasyedi
• otyiyenler
• balyemez
• etyemez
• hüryemez
• varyemez
• karıncayiyen

Yiyecek Hizmeti
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Bir müessese tarafınca yemeğin hazırlanması ve dağıtılması işi.

Yiyecek Dolabı
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yemeğin saklandığı dolap.

Yiyecek Duası
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yiyecek yedikten sonrasında Tanrı'a şükretmek için edilen yakarma.

Yiyecek Sıralaması
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yiyecek yenilecek yerlerde mevcut yiyecekleri gösteren sıralama, menü.

Yiyecek Masası
TDK, Türk Dil Kurumu

a. üstünde yiyecek yiyecek amacıyla kullanılan masa.

Yiyecek Odası
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yiyecek yenilen oda, yiyecek salonu, salamanje.

Yiyecek Salonu
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Yiyecek odası:

“Apartman kapısından içeriye girince ufak bir yiyecek salonu göze çarpıyordu.†-S. F. Abasıyanık.

Yiyecek Tablası
TDK, Türk Dil Kurumu

a. Büyük konaklarda yiyecekleri taşımaya yarayan büyük tahta sini.

• 
  Yiyecek Tariflerim - Yiyecek Tanım Programı


• 
  Yiyecek Borusu Nedir - Yiyecek Borusunun Yapısı ve Görevleri


• 
  Yiyecek Borusu Nedir?