Yeşil isim 1 . Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, nebat yapraklarının çoğunda görülen renk: "Memleket isterim / Gö...
Yeşil
isim
1 . Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, nebat yapraklarının çoğunda görülen renk:
2 . (ödat) Bu renkte olan:
3 . (ödat) Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı:
4 . (ödat) Olmamış, ham (meyve):

isim
1 . Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, nebat yapraklarının çoğunda görülen renk:
"Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil / Tarla sarı olsun / Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun"- C. S. Tarancı.
2 . (ödat) Bu renkte olan:
"Tek başına dolaştığın derin, yeşil ormanlarda / Yaprakları kurutacak sonbaharı düşündün mü?"- E. B. Koryürek.
3 . (ödat) Kurumamış, taze (sebze), kuru karşıtı:
"Yeşilfasulye."- .
4 . (ödat) Olmamış, ham (meyve):
"Yeşil kayısı."- .
Birleşik Sözler
- yeşil alan
- yeşilbağa
- yeşilbaş
- yeşilbiber
- yeşilçekirge
- yeşil dalga
- yeşilfasulye
- yeşil ışık
- yeşil kart
- yeşil dönem
- yeşil oy
- yeşil geçişlik
- yeşil saat
- yeşil saha
- yeşil salata
- yeşilsazan
- yeşilsoğan
- yeşilzeytin
- açık yeşil
- koyu yeşil
- çağla yeşili
- çam yeşili
- küf yeşili
- mercan yeşili
- orman yeşili
- safra yeşili
- tavus yeşili
- turkuvaz yeşili
- zümrüt yeşili
Yeşil rengin karışımı nedir?
Sivasın Yollarına ve Yeşil Ördek türkülerinin hikayesi nedir?
Yeşil Kart Nedir?
YEŞİL sıf.
1. Ak ışığın ayrışma tayfında, mavi ile sarı içinde yer edinen renk; bu renkte olan şey için kullanılır: Yeşil kurbağa. Yeşil ovalar.
2. Bir ödat ya da adla beraber bu rengin değişik tonlarını belirtir: Uçuk yeşil. Zümrüt yeşili
3. Hemen hemen özsuyunu yitirmemiş, tazeliğini sakınan nebat için kullanılır: Yeşil biber. Yeşil fasulye. Yeşil otlar.
4. Olgunlaştığa renk değiştiren meyve ve sebzeler için, ham: Domatesler hemen hemen yeşil Yeşil kayısı.
5. Yeşil ışık, yolun geçişe açık bulunduğunu gösteren ışık. || Yeşil ışık yakmak, bir işin yapılmasına izin vermek, ona izin vereceğini belirgin etmek (tkz ). || Yeşil oy, çekimser oy.
— Ask. Yeşil birlikler, barışta kurulup seferberlik hazırlıkları yapılmış olan, çekirdeği mevcut ve planlanmış muharip birliklerle yönetimsel lojistik yardım birliklere verilen isim.
— Deric. Yeşil ten, sepiciliğin temel hammaddesi. (Bu terim, mezbahada hayvanın derisinin yüzülmesinden sonraki şekliyle ham deriyi olmasıyla birlikte tuzlama ya da kurutmayla korunan ham deriyi de belirtir.)
— Fişekç. Yeşil barut, üretim esnasında kurutma işleminden ilkin ayrılan ve bileşiminde hâlâ yüksek oranda uçucu çözücü madde bulunan dumansız barut.
— ikt. Yeşil oran, Avrupa Ekonomik top- luluğu'nda, ecu* olarak anlatılan bir ortak ziraat fiyatı kıymetini, topluluk üyesi ülkelerden birinin ulusal parasıyla ifade etmeye yarayan oran. (Yeşil oran, mesela bir yeşil frank'ın değerim ifade eder; bu kıymet dolaşımdaki frankın değerinden belli bir miktar değişik olabilir.)
— Kur. tar. Yeşil bayrak, Osmanlılar'da şehzadelerin yeşil atlas kumaştan yapılmış bayraklarına, renginden dolayı verilen isim. (Padişahların yedi sancağından birisi ve sadrazamların sancağı da yeşildi.) |j Yeşil doğrudan, Osmanlılar'da hane-i hassa ağalarının Topkapı sarayı'nda birbirleriy- le görüşmek, söyleşi edip dinlenmek için toplandıkları yer.
— Mutf. Yeşil nane, taze nane. (Türk mutfağında, lezzet ve koku vermesi için bir sürü yemeğe katılır, yeşil nane bulunmadığı süre kurusu kullanılır.) || Yeşil salata — KIVIRCIK* SALATA. || Yeşil sos, içine baharlı otlar ilave edilmiş mayonez.
— Müc. Yeşil fildişi, yeni parçalanmış ve tüm özsuyunu yitirmemiş olan fildişi.
— Şarapç. Yeşil şarap, iyice olgunlaşmamış üzümlerden meydana getirilen ve rengi yeşile çalan ekşi şarap.
— Şehirc. Yeşil alan, kentsel bir alanda nebat örtüsü ile kaplı her türlü açık alan, parklar, bahçeler vb.
— Ziraat. Yeşil budama, ağaçların yeni sürgünlerini budama. || Yeşil devrim, sanayileşmiş ülkelerin tarımlarında kullanılan teknik ve araçların gelişmekte olan ülkelere girmesi, ya da bu ülkelere bakılırsa ayarlanması ve özgül olarak uygulanma- (Yeşil devrim, tarımsal üretimin artmasına yardım etmekle beraber bu teknikleri uygulama olanakları olanlarla olmayanlar arasındaki toplumsal farklılaşmada mühim seviyede ayrılık yaratır.) || Yeşil yem, yeşilken biçilerek hayvanlara verilen ot, tahıl ya da baklagil bitkisi.
— Ulaş. Yeşil ışık, geçişin özgür bulunduğunu gösteren ışıklı trafik işareti.
*a.
1. Yeşil renk: Duvarı yeşile boyamak.
2. Bu renkte olan giyecek: Gene yeşiller giyinmişsin.
3. Demiryolu ya da karayolu trafik ışıklarında yolun açık bulunduğunu gösteren yeşil sinyal: Kırmızıda durup yeşilde geçmek
4. Yeşilden yiyecek, tarladaki daha olgunlaşmamış ürünü göstererek karşılığında borç para alabilmek. || Yeşilini alabilmek, bir şarabın ve bir besinin ya da bir kumaşın yeşilliğini gidermek.
— Biyol. İyot yeşili, bitkilerin odunlaşmış zarlarını boyamaya yarayan boyarmadde.
— Miner. Antik yeşil ya da Mısır yeşili, ak damarlı, yeşil ve siyah renkli mermer. || Bakır yeşili, ipeksi malokit. || Campan yeşili, Pirene dağlarındaki Campan vadisinden çıkarılan mermer. || Dağ yeşili ya da Macaristan yeşili, bakır karbonat. || Floransa yeşili, antik yeşil mermer. || Kaz yeşili, masiko türü. || Susa yeşili, Piemonte mermeri.
—ANSİKL. Boyac. *Yeşil metal pigmentler, direkt doğruya ya da üretim esnasında içine mavi ve sarı metal pigmentler karıştırılarak elde edilir.
1) Direkt yeşil metal pigmentlerin en mühimleri krom oksit yeşili, zümrüt yeşili, kobalt yeşilleridir. Krom oksit yeşili, alkaliye dayanıklı ya da tabakaları yüksek ısıya dayanıklı olması ihtiyaç duyulan yüzeyler için hazırlanan boyalarda kullanılır. Askeriyede kullanılan yeşil boyaların temel pigmentlerinden biridir. Zümrüt yeşili, pahalı bir madde olduğundan, bilhassa ince boyalarda ve alkaliye dayanıklı yüzeyler için hazırlanan boyalarda kullanılır. Hem kobalt, hem çinko oksitleri olan kobalt yeşilleriyse, ince boyaların imalinde kullanılır.
2) Karışım halinde yeşil pigmentler, krom yeşilleriyle çinko yeşillerini kapsar. Krom yeşilleri, yapı boyalarında ve sanayide yaygın bir kullanımı olan, krom sarısıyla Prusya mavisinin karışımlarıdır. Çinko yeşilleri ise çinko sarısıyla Prusya mavisinin karışımlarıdır. Deniz suyuyla temas eden yüzeyler için hazırlanmış boyalarda kullanılırlar.
*Çözünür organik boyarmaddeler; tabii ya da suni kökenli olan ve organik çözücülerde az oranda bulunan bu maddeler, örtücü gücü bulunmamakla beraber, yüksek bir renklendirme gücüne haiz solüsyonlann yapımında kullanılırlar. Bu solüsyonlar hem renkli vernikler şeklinde, hem de basımevi mürekeplerinin hazırlanmasında kullanılabilir.
*Yeşil organik pigmentlerin en önemli- Yeşıl camı leri ftalosiyanin yeşilleridir. Bu tür durumlar ftalosiIznik yanin mavilerinin klorlu ya da klorobromlu türevleridir. Klorobromlu yeşiller klorlu türevlerden daha sarı renktedir.
*YeşiI takalar, bir çok organik boyarmad- denin çoğu zaman metal bir taşıyıcı (alümin, baryum sülfat) üstüne tespitiyle elde edilirler ve bir takım basımevi mürekkeplerinde kullanılırlar.
— Eczc. Yeşil renkli bir takım boyarmaddele- rin ilaçlarda renk verici olarak kullanılmalarına izin verilmiştir. Bu tür durumlar türlü klorofil türleri şeklinde tabii maddelerle bir takım bileşik boyalardır. Bromkrezol yeşili ve iyot yeşili belirteç olarak kullanılır. Malaşit yeşili sülfat tuzu halinde oksiyür tedavisinde verilir. Metil yeşili kristal viyole ile beraber Milian antiseptik çözeltisinin hazırlanmasında kullanılır.
— Süslem. sant. Yeşil, döşemecilikte ortalama üç yüzyıl süresince, Fransa kraçile- çelerinin rengiydi. Bu anane, isabeau de Baviöre'e kadar sürdü.
1. Ak ışığın ayrışma tayfında, mavi ile sarı içinde yer edinen renk; bu renkte olan şey için kullanılır: Yeşil kurbağa. Yeşil ovalar.
2. Bir ödat ya da adla beraber bu rengin değişik tonlarını belirtir: Uçuk yeşil. Zümrüt yeşili
3. Hemen hemen özsuyunu yitirmemiş, tazeliğini sakınan nebat için kullanılır: Yeşil biber. Yeşil fasulye. Yeşil otlar.
4. Olgunlaştığa renk değiştiren meyve ve sebzeler için, ham: Domatesler hemen hemen yeşil Yeşil kayısı.
5. Yeşil ışık, yolun geçişe açık bulunduğunu gösteren ışık. || Yeşil ışık yakmak, bir işin yapılmasına izin vermek, ona izin vereceğini belirgin etmek (tkz ). || Yeşil oy, çekimser oy.
— Ask. Yeşil birlikler, barışta kurulup seferberlik hazırlıkları yapılmış olan, çekirdeği mevcut ve planlanmış muharip birliklerle yönetimsel lojistik yardım birliklere verilen isim.
— Deric. Yeşil ten, sepiciliğin temel hammaddesi. (Bu terim, mezbahada hayvanın derisinin yüzülmesinden sonraki şekliyle ham deriyi olmasıyla birlikte tuzlama ya da kurutmayla korunan ham deriyi de belirtir.)
— Fişekç. Yeşil barut, üretim esnasında kurutma işleminden ilkin ayrılan ve bileşiminde hâlâ yüksek oranda uçucu çözücü madde bulunan dumansız barut.
— ikt. Yeşil oran, Avrupa Ekonomik top- luluğu'nda, ecu* olarak anlatılan bir ortak ziraat fiyatı kıymetini, topluluk üyesi ülkelerden birinin ulusal parasıyla ifade etmeye yarayan oran. (Yeşil oran, mesela bir yeşil frank'ın değerim ifade eder; bu kıymet dolaşımdaki frankın değerinden belli bir miktar değişik olabilir.)
— Kur. tar. Yeşil bayrak, Osmanlılar'da şehzadelerin yeşil atlas kumaştan yapılmış bayraklarına, renginden dolayı verilen isim. (Padişahların yedi sancağından birisi ve sadrazamların sancağı da yeşildi.) |j Yeşil doğrudan, Osmanlılar'da hane-i hassa ağalarının Topkapı sarayı'nda birbirleriy- le görüşmek, söyleşi edip dinlenmek için toplandıkları yer.
— Mutf. Yeşil nane, taze nane. (Türk mutfağında, lezzet ve koku vermesi için bir sürü yemeğe katılır, yeşil nane bulunmadığı süre kurusu kullanılır.) || Yeşil salata — KIVIRCIK* SALATA. || Yeşil sos, içine baharlı otlar ilave edilmiş mayonez.
— Müc. Yeşil fildişi, yeni parçalanmış ve tüm özsuyunu yitirmemiş olan fildişi.
— Şarapç. Yeşil şarap, iyice olgunlaşmamış üzümlerden meydana getirilen ve rengi yeşile çalan ekşi şarap.
— Şehirc. Yeşil alan, kentsel bir alanda nebat örtüsü ile kaplı her türlü açık alan, parklar, bahçeler vb.
— Ziraat. Yeşil budama, ağaçların yeni sürgünlerini budama. || Yeşil devrim, sanayileşmiş ülkelerin tarımlarında kullanılan teknik ve araçların gelişmekte olan ülkelere girmesi, ya da bu ülkelere bakılırsa ayarlanması ve özgül olarak uygulanma- (Yeşil devrim, tarımsal üretimin artmasına yardım etmekle beraber bu teknikleri uygulama olanakları olanlarla olmayanlar arasındaki toplumsal farklılaşmada mühim seviyede ayrılık yaratır.) || Yeşil yem, yeşilken biçilerek hayvanlara verilen ot, tahıl ya da baklagil bitkisi.
— Ulaş. Yeşil ışık, geçişin özgür bulunduğunu gösteren ışıklı trafik işareti.
*a.
1. Yeşil renk: Duvarı yeşile boyamak.
2. Bu renkte olan giyecek: Gene yeşiller giyinmişsin.
3. Demiryolu ya da karayolu trafik ışıklarında yolun açık bulunduğunu gösteren yeşil sinyal: Kırmızıda durup yeşilde geçmek
4. Yeşilden yiyecek, tarladaki daha olgunlaşmamış ürünü göstererek karşılığında borç para alabilmek. || Yeşilini alabilmek, bir şarabın ve bir besinin ya da bir kumaşın yeşilliğini gidermek.
— Biyol. İyot yeşili, bitkilerin odunlaşmış zarlarını boyamaya yarayan boyarmadde.
— Miner. Antik yeşil ya da Mısır yeşili, ak damarlı, yeşil ve siyah renkli mermer. || Bakır yeşili, ipeksi malokit. || Campan yeşili, Pirene dağlarındaki Campan vadisinden çıkarılan mermer. || Dağ yeşili ya da Macaristan yeşili, bakır karbonat. || Floransa yeşili, antik yeşil mermer. || Kaz yeşili, masiko türü. || Susa yeşili, Piemonte mermeri.
—ANSİKL. Boyac. *Yeşil metal pigmentler, direkt doğruya ya da üretim esnasında içine mavi ve sarı metal pigmentler karıştırılarak elde edilir.
1) Direkt yeşil metal pigmentlerin en mühimleri krom oksit yeşili, zümrüt yeşili, kobalt yeşilleridir. Krom oksit yeşili, alkaliye dayanıklı ya da tabakaları yüksek ısıya dayanıklı olması ihtiyaç duyulan yüzeyler için hazırlanan boyalarda kullanılır. Askeriyede kullanılan yeşil boyaların temel pigmentlerinden biridir. Zümrüt yeşili, pahalı bir madde olduğundan, bilhassa ince boyalarda ve alkaliye dayanıklı yüzeyler için hazırlanan boyalarda kullanılır. Hem kobalt, hem çinko oksitleri olan kobalt yeşilleriyse, ince boyaların imalinde kullanılır.
2) Karışım halinde yeşil pigmentler, krom yeşilleriyle çinko yeşillerini kapsar. Krom yeşilleri, yapı boyalarında ve sanayide yaygın bir kullanımı olan, krom sarısıyla Prusya mavisinin karışımlarıdır. Çinko yeşilleri ise çinko sarısıyla Prusya mavisinin karışımlarıdır. Deniz suyuyla temas eden yüzeyler için hazırlanmış boyalarda kullanılırlar.
*Çözünür organik boyarmaddeler; tabii ya da suni kökenli olan ve organik çözücülerde az oranda bulunan bu maddeler, örtücü gücü bulunmamakla beraber, yüksek bir renklendirme gücüne haiz solüsyonlann yapımında kullanılırlar. Bu solüsyonlar hem renkli vernikler şeklinde, hem de basımevi mürekeplerinin hazırlanmasında kullanılabilir.
*Yeşil organik pigmentlerin en önemli- Yeşıl camı leri ftalosiyanin yeşilleridir. Bu tür durumlar ftalosiIznik yanin mavilerinin klorlu ya da klorobromlu türevleridir. Klorobromlu yeşiller klorlu türevlerden daha sarı renktedir.
*YeşiI takalar, bir çok organik boyarmad- denin çoğu zaman metal bir taşıyıcı (alümin, baryum sülfat) üstüne tespitiyle elde edilirler ve bir takım basımevi mürekkeplerinde kullanılırlar.
— Eczc. Yeşil renkli bir takım boyarmaddele- rin ilaçlarda renk verici olarak kullanılmalarına izin verilmiştir. Bu tür durumlar türlü klorofil türleri şeklinde tabii maddelerle bir takım bileşik boyalardır. Bromkrezol yeşili ve iyot yeşili belirteç olarak kullanılır. Malaşit yeşili sülfat tuzu halinde oksiyür tedavisinde verilir. Metil yeşili kristal viyole ile beraber Milian antiseptik çözeltisinin hazırlanmasında kullanılır.
— Süslem. sant. Yeşil, döşemecilikte ortalama üç yüzyıl süresince, Fransa kraçile- çelerinin rengiydi. Bu anane, isabeau de Baviöre'e kadar sürdü.
Kaynak: Büyük Larousse
yeşil ingilizcesi

- green
YEŞİLAYCI sıf. ve a.
1. Yeşilay derneğine üye olan.
2. Tkz. Alkollü içki ve sigara kullanmayan ve/ya da kullanımına karşı olan kimse için kullanılır.
1. Yeşilay derneğine üye olan.
2. Tkz. Alkollü içki ve sigara kullanmayan ve/ya da kullanımına karşı olan kimse için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
yeşil saat -ti
isim
isim
- Görüşme yapılabilecek süre dilimi.
YEŞİLLENMEK gçz. f.
1. Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak; yeşermek.
2. Arg. Bir hiç kimseye yeşillenmek, ona karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek.
3. Arg. Başkasının malında gözü olmak, onu elde etmeye çalışıyor olmak.
1. Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak; yeşermek.
2. Arg. Bir hiç kimseye yeşillenmek, ona karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek.
3. Arg. Başkasının malında gözü olmak, onu elde etmeye çalışıyor olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
yeşillenmek
(nesne almayan eylem)
1 . Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak, yeşermek:
"Yaşam sanki tekrardan doğar, ağaçlar yeşillenir."- A. Ş. Hisar.
2 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem), argo söz Herhangi birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek:
"Yanımızdaki kızlara yeşillendik."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . argo söz Başkasının malında gözü olmak, elde etmeye çalışıyor olmak.
(nesne almayan eylem)
1 . Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak, yeşermek:
"Yaşam sanki tekrardan doğar, ağaçlar yeşillenir."- A. Ş. Hisar.
2 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem), argo söz Herhangi birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek:
"Yanımızdaki kızlara yeşillendik."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . argo söz Başkasının malında gözü olmak, elde etmeye çalışıyor olmak.
yeşillenmek ingilizcesi
- to be freshened; to become/turn green; to get fresh with, to molest
Yeşil rengin karışımı nedir?
Sivasın Yollarına ve Yeşil Ördek türkülerinin hikayesi nedir?
Yeşil Kart Nedir?
YORUMLAR