yığın isim 1 . Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe: "Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim."- N. F. K...
yığın
isim
1 . Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe:
"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim."- N. F. Kısakürek.
2 . Birçok kimsenin ya da nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle.
yığın bulut
yığın kültürü
bir yığın
isim
1 . Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe:
"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim."- N. F. Kısakürek.
2 . Birçok kimsenin ya da nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle.
Birleşik Sözler
yığın bulut
yığın kültürü
bir yığın
SPAM - Yığın İleti
YIĞIN a
1. üst üste konmuş, birikmiş şeylerden oluşan küme, tepe ya da ne olduğu pek iyi seçilemeyen, anlaşılmayan kütle: Sandıktaki kitap yığını. Çöp yığını. Kazadan sonrasında otomobil bir demir yığınına dönmüştü.
2. Birçok insanoğlunun bir yerde toplanmasıyla oluşan küme; kalabalık. Meydandaki yığınları dağıtmaya çalışmak.
3. Ferdin karşıtı olarak toplumsal yönden bağdaşık bir tüm oluşturan insan topluluğu; kitle, kütle: Yığın kültürü. Yığınlardan güç alan bir fiil.
4. Bir yığın. yığınla, birçok: Yapılacak bir yığın (yığınla) işim var. Yazılı kâğıdınızda bir yığın (yığınla) yanlış var.
—Bayınd. Kazı toprağı yığını, bir demir yolunun yanlarına ya da bir karayolunun banketleri üstüne yığılan molozlar
—Çiçekç. Yığın mayalanması, üstünde mantar yetiştirilecek olan maddeler yığınının, özgül mikroorganizmaların tesiri al tında, gerek kaplarda (sandıklar), gerek
se, mayalanma tüneli denen hususi bir odada yığın halinde mayalanmaya bırakılması. (Mayalanma maddeler yığınının içinden hava akımı geçirilerek sağlanır.) || Koruyucu yığın, bitkileri dondan korumak için yığılan saman, kuru yaprak ya da soğuk gübre yığını.
—Ikt. ve Tic. Yığın halinde, kömür, mineraller, fosfatlar vb. benzer biçimde istif edilmeyi ya da ambalajlanmayı gerektirmeyen mal.
— Kamyonla, sarnıç vagonuyla, gemiyle taşınarak tüketiciye teslim edilen ürünün dağıtım biçimi. (Karşıtı: ambalaj, fıçı, bidon içinde)
—Nük. müh. Tehlikeli sonuç yığın, bir nükleer reaktörün kalbini oluşturan malzemelerden yapılmış fakat içinde çok düşük güçte bir zincirleme nükleer reaksiyonun sürdürü- lebildiği, çoğu zaman nötron incelemeleri için kullanılan aygıt. (Fransa'da Cada- rache Nükleer araştırma merkezi'nde bulunan ve hafifçe sulu reaktörlerin model emekleri için kullanılan Minerve ile süratli nötronlu reaktörlenn model çalışmalarına yarayan Masurca adlı aygıtlar tehlikeli sonuç yığınlara örnektir.)
—Ziraat. Geçici ya da kalıcı olarak saklanmak suretiyle bir yere yığılan, silindirimsi koni biçiminde ot, ekin, sap ya da saman hacmi. || Demet yığını, ekin demetleri bir araya getirilerek meydana getirilen ve ürünün açık havada birkaç ay, hatta birkaç yıl saklanmasına olanak veren büyük yığın.
—Topruhbil. ve Topbil. Aynı duygu ve dü şüncelere tutulmuş bayağı ve benzer bireyler topluluğu. (Bk. ansikl. böl.)
—Tüt. Depolama ya da mayalanma yerinde ya kabında toplanan fazla oranda tü tün. (Orada yavaş yavaş tütünün rengi, kokusu, içimi ve rutubeti homojenleşir. Teh likeli bir dereceye ulaşarak kızışmaya niçin olmasın diye yığının iç sıcaklığı nezaret altında bulundurulmalıdır.)
—ANSİKL. Topruhbil. ve Topbil. Yığınla ilk ilgilenenler Gustave Le bon (Psychologie desfoules [Yığınlar ruhbilimi], 1895), Gabriel de Tarde (les Transformations du pouvoir [İktidarın dönüşümleri], 1899; l'O- pınıon et la loule [Kamuoyu ve yığın], 1901) ve Sigmund Freud'dur (Massen Psychologie und İch-Analyse [Yığın ruhbilimi ve benin çözümlenmesi], 1921). Yığınlar ruhbilimi üstüne İngiltere'de daha yeni araştırmalar yapılmış oldu ve Fransa'da Serge Moscovici, daha önceki katkıları tek bir kuramsal tüm içinde birleştiren l'Âge des foules (Yığınlar çağı) [1981] adlı yapıtıyla bu mevzuyu tekrardan ele aldı.
Le Bon'a gore fert, tek başınayken düşünceleri ve mantıklı davranmasına karşın, yığın içinde aşırılığa, sertlik ve paniğe, taşkınlık ve acımasızlığa yatkın bir duruma gelir. Kabiliyetleri ve bireyselliği gölgede kalırken, bilinçdışı süreçleri üste çıkar. Gücü yalnız yıkmaya yeten yığınlar, sadece yığınlar üstüne içgüdüsel bir bilgiye dayanan, yığınları tutku ve inançlarına hitap ederek yönetmesini bilen ve onlara belli bir yön vermeye, problemlerine bir çözüm önermeye yetenekli -ölü ya da diri- bir önder tarafınca denetim altına alınabilir. Böylece yığınlar, hipnoz altındaki bir fert benzer biçimde telkin ve etkilenme yöntemiyle yönlendirilebilir.
Yığınların ve önderlerinin Le Bon tarafınca meydana getirilen bu betimlemesine de Tarde, önderlerin gücünün haberleşme-iletişim sanatı ve tüm toplumsal yaşam biçimleri üstündeki media etkisiyle incelenmesini ekler F'sikanaliz varsayımlarını yığınlar ruhbilimine tatbik eden Freud'a göreyse önder, geçici olarak yığınsal ferdin ben idealinin yerini alır.
Ykğın, Adil Yağcı yönetiminde İstanbul' da piyasaya sürülen on beş günlük politika ve fikir dergisi. Ekim 1946 da gösterim ya- şımına atılan sol eğilimli derginin belli başlı yazarları içinde A Kadir (Alı Karasu imzasıyla), Orhan Kemal, Abidin Dıno, Ab-dülbakı Gölpınarlı vb. bulunuyordu. Şubat 1947'de sıkıyönetim tarafınca kapatıldı.
1. üst üste konmuş, birikmiş şeylerden oluşan küme, tepe ya da ne olduğu pek iyi seçilemeyen, anlaşılmayan kütle: Sandıktaki kitap yığını. Çöp yığını. Kazadan sonrasında otomobil bir demir yığınına dönmüştü.
2. Birçok insanoğlunun bir yerde toplanmasıyla oluşan küme; kalabalık. Meydandaki yığınları dağıtmaya çalışmak.
3. Ferdin karşıtı olarak toplumsal yönden bağdaşık bir tüm oluşturan insan topluluğu; kitle, kütle: Yığın kültürü. Yığınlardan güç alan bir fiil.
4. Bir yığın. yığınla, birçok: Yapılacak bir yığın (yığınla) işim var. Yazılı kâğıdınızda bir yığın (yığınla) yanlış var.
—Bayınd. Kazı toprağı yığını, bir demir yolunun yanlarına ya da bir karayolunun banketleri üstüne yığılan molozlar
—Çiçekç. Yığın mayalanması, üstünde mantar yetiştirilecek olan maddeler yığınının, özgül mikroorganizmaların tesiri al tında, gerek kaplarda (sandıklar), gerek
se, mayalanma tüneli denen hususi bir odada yığın halinde mayalanmaya bırakılması. (Mayalanma maddeler yığınının içinden hava akımı geçirilerek sağlanır.) || Koruyucu yığın, bitkileri dondan korumak için yığılan saman, kuru yaprak ya da soğuk gübre yığını.
—Ikt. ve Tic. Yığın halinde, kömür, mineraller, fosfatlar vb. benzer biçimde istif edilmeyi ya da ambalajlanmayı gerektirmeyen mal.
— Kamyonla, sarnıç vagonuyla, gemiyle taşınarak tüketiciye teslim edilen ürünün dağıtım biçimi. (Karşıtı: ambalaj, fıçı, bidon içinde)
—Nük. müh. Tehlikeli sonuç yığın, bir nükleer reaktörün kalbini oluşturan malzemelerden yapılmış fakat içinde çok düşük güçte bir zincirleme nükleer reaksiyonun sürdürü- lebildiği, çoğu zaman nötron incelemeleri için kullanılan aygıt. (Fransa'da Cada- rache Nükleer araştırma merkezi'nde bulunan ve hafifçe sulu reaktörlerin model emekleri için kullanılan Minerve ile süratli nötronlu reaktörlenn model çalışmalarına yarayan Masurca adlı aygıtlar tehlikeli sonuç yığınlara örnektir.)
—Ziraat. Geçici ya da kalıcı olarak saklanmak suretiyle bir yere yığılan, silindirimsi koni biçiminde ot, ekin, sap ya da saman hacmi. || Demet yığını, ekin demetleri bir araya getirilerek meydana getirilen ve ürünün açık havada birkaç ay, hatta birkaç yıl saklanmasına olanak veren büyük yığın.
—Topruhbil. ve Topbil. Aynı duygu ve dü şüncelere tutulmuş bayağı ve benzer bireyler topluluğu. (Bk. ansikl. böl.)
—Tüt. Depolama ya da mayalanma yerinde ya kabında toplanan fazla oranda tü tün. (Orada yavaş yavaş tütünün rengi, kokusu, içimi ve rutubeti homojenleşir. Teh likeli bir dereceye ulaşarak kızışmaya niçin olmasın diye yığının iç sıcaklığı nezaret altında bulundurulmalıdır.)
—ANSİKL. Topruhbil. ve Topbil. Yığınla ilk ilgilenenler Gustave Le bon (Psychologie desfoules [Yığınlar ruhbilimi], 1895), Gabriel de Tarde (les Transformations du pouvoir [İktidarın dönüşümleri], 1899; l'O- pınıon et la loule [Kamuoyu ve yığın], 1901) ve Sigmund Freud'dur (Massen Psychologie und İch-Analyse [Yığın ruhbilimi ve benin çözümlenmesi], 1921). Yığınlar ruhbilimi üstüne İngiltere'de daha yeni araştırmalar yapılmış oldu ve Fransa'da Serge Moscovici, daha önceki katkıları tek bir kuramsal tüm içinde birleştiren l'Âge des foules (Yığınlar çağı) [1981] adlı yapıtıyla bu mevzuyu tekrardan ele aldı.
Le Bon'a gore fert, tek başınayken düşünceleri ve mantıklı davranmasına karşın, yığın içinde aşırılığa, sertlik ve paniğe, taşkınlık ve acımasızlığa yatkın bir duruma gelir. Kabiliyetleri ve bireyselliği gölgede kalırken, bilinçdışı süreçleri üste çıkar. Gücü yalnız yıkmaya yeten yığınlar, sadece yığınlar üstüne içgüdüsel bir bilgiye dayanan, yığınları tutku ve inançlarına hitap ederek yönetmesini bilen ve onlara belli bir yön vermeye, problemlerine bir çözüm önermeye yetenekli -ölü ya da diri- bir önder tarafınca denetim altına alınabilir. Böylece yığınlar, hipnoz altındaki bir fert benzer biçimde telkin ve etkilenme yöntemiyle yönlendirilebilir.
Yığınların ve önderlerinin Le Bon tarafınca meydana getirilen bu betimlemesine de Tarde, önderlerin gücünün haberleşme-iletişim sanatı ve tüm toplumsal yaşam biçimleri üstündeki media etkisiyle incelenmesini ekler F'sikanaliz varsayımlarını yığınlar ruhbilimine tatbik eden Freud'a göreyse önder, geçici olarak yığınsal ferdin ben idealinin yerini alır.
Ykğın, Adil Yağcı yönetiminde İstanbul' da piyasaya sürülen on beş günlük politika ve fikir dergisi. Ekim 1946 da gösterim ya- şımına atılan sol eğilimli derginin belli başlı yazarları içinde A Kadir (Alı Karasu imzasıyla), Orhan Kemal, Abidin Dıno, Ab-dülbakı Gölpınarlı vb. bulunuyordu. Şubat 1947'de sıkıyönetim tarafınca kapatıldı.
Kaynak: Büyük Larousse
yığın ingilizcesi
- heap, pile; crowd; mass, masses; stack; (aðaç, nebat, çalýlýk) clump; bank; batch, set
SPAM - Yığın İleti
YORUMLAR