Genellikle suda yaşayan ve yine genellikle kabuklu olan yumuşakçalar grubu hayvanların özellikleri ve yumuşakça hayvanlarına örnekler Yumuş...
Genellikle suda yaşayan ve yine genellikle kabuklu olan yumuşakçalar grubu hayvanların özellikleri ve yumuşakça hayvanlarına örnekler
Yumuşakcakalar dahil olan hayvanların başlıca özelliği, genellikle, sularda yaşamaları, bir de vücutlarının yumuşak olmasıdır. Çoğunda, korunmak için, kabuk bulunur. Üç sınıfa ayrılır:
1. — Kafadanbacaklılar (ahtapot, mürekkep balığı);
2. — Karındanbacaklılar (sümüklüböcek) ;
3. — Yassısolungaçlılar (midye, istiridye).
KAFADAN BACAKLILAR. — Bu sınıfta mürekkep balığı, ahtapot gibi hayvanlar bulunur. Bu hayvanların başlarında sert bir gagayı andıran çeneler vardır. Ayaklar, parçalara ayrılarak, uzantı halini almıştır; üzerlerinde vantuzlar (çekmen) bulunur. Bütün kafadanbacaklılar sularda yaşar. Etçil hayvanlardır. Vücutları, pelte gibi, yarı saydamdır. Vücuda sertlik veren, sırttaki kabuk biçimi kemiktir. Birçok yerlerde etleri için avlanırlar.
KARINDANBACAKLILAR. — Bu sınıfta sümüklü böcek, salyangoz gibi hayvanlar vardır. Karınlarından çember biçimi, etli bir uzantı çıkararak hareket ederler. Başları, dilleri, dişleri vardır.
YASSI SOLUNGAÇLILAR. — Bu takımda midye, istiridye gibi hayvanlar bulunur. Midye kayalara, rıhtım direklerine, gemi diplerine yapışık olarak yaşayan bir deniz hayvanıdır. Vücudu yumurta biçimi, şişkin iki kabuk arasında saklıdır. Bu kabuğun dışı mavimtırak, içi sedef rengindedir. Midyeler, kısa zamanda üreyerek, birbiri üzerine yığılırlar. Böylece, çok geniş alanlara yayılırlar.
TEHLİKELİ BİR HAYVAN: AHTAPOT
Yumuşakçalar’ı yakından tanımak için bu üç takımdan birer hayvanı daha iyi incelemeden geçirelim. İlk önce, ahtapotu ele alalım.
Denizlerde rastladığımız bu hayvanın ufakları zararsızdır ama, iri türleri insanı yakalayıp kollarıyla dolanır, zehirini akıtıp öldürür.
Ahtapotun boyu türüne göre değişir. Okyanuslarda yaşayanları arasında ağırlıkları 25 kiloya varan, yarım metre yüksekliğinde, kollarının arası 2 metreyi bulan ahtapotlar bulunduğu gibi 5 sm. kadar olanları da vardır.
Ahtapotun vücudu boş bir çuvala benzer. Bunun üst kısmında ağzı, ağzının çevresinde de üzerleri emici vantuzlar ile kaplı sekiz tane uzun kolu vardır.
Ahtapot, pek derin olmayan kayaların kovuklarına gizlenerek avını bekler. Balıkları, ıstakozları, yengeçleri çok sever. Çok keskin gözleri vardır. Avını görünce, kollarından birini, ya da birkaçını birdenbire uzatır, avını yakalayıp ağzına götürür. Ağzında papağan gagasını andıran kuvvetli çeneleri vardır. Önce tükrük bezlerinden saldığı zehirli salgı ile avını öldürür, sonra da yer.
Ahtapotun salgısı zehirli olduğundan ısırması tehlikelidir. Akdeniz’de, Ege kıyılarında, Marmara’da bile ahtapot bulunur. Akdeniz ülkelerinden kimisinde ahtapot, eti yendiği için, dükkânlarda satılır.
MİDYE NASIL BESLENİR?
Midyeyi ise hepimiz yeriz. Zararsız, zehirsiz bir hayvancıktır.
Midyenin dış kabuğu kireçli bir maddeden yapılmıştır. İki kabuk, kenarlarından, menteşe gibi parçalarla, birbirine bağlıdır. İçerideki iki kas da kabukları birbirine bağlar; kabukların aralanıp kapanmasını sağlar.
Midyenin kabuklarının içinde, ayrıca manto (örtenek) denen yumuşak bir zar da vardır. Manto, altta,
üstte olmak üzere, ikişer tanedir. Dıştaki manto kabuklara yapışıktır; salgıladığı bir maddeyle kabuğu meydana getirir. İçteki manto ise, hayvanın vücuduna yapışıktır.
Bu iki mantonun arasında, midyenin solungaç’ları bulunur. Solungaçlar, yassı birer levha biçimindedir; üzerilerinde küçük tüycükler vardır. Bu tüycükler sürekli olarak kıpırdanır; kıpırdandıkça da, kabuğun üzerindeki delikten içeriye su dolar. Su, bütün vücudu dolaştıktan sonra, alttaki delikten dışarı çıkar. Bu suyun içindeki küçük deniz hayvancıkları midyenin besinidir.
Midyenin ağzı dudak uzantılarının arasındadır. Sindirim sistemi ise, bir mide ile kısacık bir barsak’tır. Hayvanın kalbi iki karıncıktan meydana gelmiştir. Sindirim borusu bu kalbin içinden geçer. Kan ise, solungaçların arasından geçerek, temizlenir. Midyenin etli, yumuşak ayağı bir baltayı andırır. Bu a-yağın salgıladığı bir madde ipliksi u-zantılar meydana getirir. Bu uzantılara bisüs denir. Midye, bu uzantılarla, kayalara, kazıklara tutunur.
BİR MİDYE DÖRTYÜZ BİN YUMURTA YUMURTLAR!
Midyeler yumurtayla ürerler. Dişi midye, yaz ayları içinde, 400.000’e yakın yumurta bırakır. Bunlardan çıkan yavruların büyüklüğü ancak yarım milimetre kadardır. Bunlar, analarının solungaçlarına yapışık olarak yaşarlar. Biraz büyüdükten sonra da, ya analarının kabuğuna, ya da birtakım balıkların solungaçlarına tutunurlar. Bu midye kurtçukları titreyen tüylerle hareket ederler; saydamdırlar. Kabukları da yoktur. Başkalaşım geçirerek, ancak beş yıl sonra, anaları gibi ergin birer midye olurlar.
YORUMLAR