zahirî ödat (za:hiri: ) Arapça ©¥hir³ 1 . Görünen, görünürdeki. 2 . mecaz Yapmacık. Zahiri Mana Nedir? Di...
zahirî
ödat (za:hiri: ) Arapça ©¥hir³
1 . Görünen, görünürdeki.
2 . mecaz Yapmacık.
ödat (za:hiri: ) Arapça ©¥hir³
2 . mecaz Yapmacık.
Zahiri Mana Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Batınî mânânın zıttı olup, Kur'ân lafızlarının zâhirinden anlaşılan manaya denir.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Batınî mânânın zıttı olup, Kur'ân lafızlarının zâhirinden anlaşılan manaya denir.
Zahiri Mezhebi Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Ebû Sülaymân ez-Zâhirî diye malum Dâvûd bin Ali el-İsfehânî'ye oran edilen bir mezheptir.
Bu mezhepte; Kur'ân ve sünnetin zahiri esas alındığı için bu isimle tanınmıştır. Dâvûd ez-Zâhirî, ümmetin tüm âlimlerinden sadır olanlar haricinde icma'ı, âyet ve hadise dayananların haricinde da kıyası kanıt olarak kabul etmemiş, bunun haricinde kalan, içtihat, istihsan ve benzeri delillerle amel etmekten kaçınmıştır.
Zâhirî mezhebi bilhassa Endülüs'te yayılmış ve beşinci asra kadar da varlığı sürdürmüştür. Sonrasında yavaş yavaş çözülmeye başlamış ve nihayet hicrî sekizinci asırda mensubu kalmadığından nihayetlenmiştir. İbn Hazm diye meşhur olan, Ebû Muhammed Ali bin Hazm el-Endelûsî bu mezhep imamlarından biridir.
Bu mezhep, âyet ve hadislerin zahirine sarılarak, içtihat ve kıyastan şiddetli bir halde kaçınmasına karşın, kimi zaman teorilerinde tek başına kalmıştır. Bazı görüşleri öteki İslâm mezheplerinden intikal eden görüşlere uymamakla beraber, uygar batıda kabul edilen görüşlere yakındır. Meselâ, bu mezhepte varlıklı kadının yoksul kocasına nafaka vermesi gerektiği kabul edilmiştir.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Ebû Sülaymân ez-Zâhirî diye malum Dâvûd bin Ali el-İsfehânî'ye oran edilen bir mezheptir.
Bu mezhepte; Kur'ân ve sünnetin zahiri esas alındığı için bu isimle tanınmıştır. Dâvûd ez-Zâhirî, ümmetin tüm âlimlerinden sadır olanlar haricinde icma'ı, âyet ve hadise dayananların haricinde da kıyası kanıt olarak kabul etmemiş, bunun haricinde kalan, içtihat, istihsan ve benzeri delillerle amel etmekten kaçınmıştır.
Zâhirî mezhebi bilhassa Endülüs'te yayılmış ve beşinci asra kadar da varlığı sürdürmüştür. Sonrasında yavaş yavaş çözülmeye başlamış ve nihayet hicrî sekizinci asırda mensubu kalmadığından nihayetlenmiştir. İbn Hazm diye meşhur olan, Ebû Muhammed Ali bin Hazm el-Endelûsî bu mezhep imamlarından biridir.
Bu mezhep, âyet ve hadislerin zahirine sarılarak, içtihat ve kıyastan şiddetli bir halde kaçınmasına karşın, kimi zaman teorilerinde tek başına kalmıştır. Bazı görüşleri öteki İslâm mezheplerinden intikal eden görüşlere uymamakla beraber, uygar batıda kabul edilen görüşlere yakındır. Meselâ, bu mezhepte varlıklı kadının yoksul kocasına nafaka vermesi gerektiği kabul edilmiştir.
ZAHİRİ sıf. (ar. zahir ve -/'den zahiri). 1. Görünen, görünürde olan.
2. içten olmayan, yapmacık: Zahiri bir incelik.
—Elekt. Zahiri güç, GÖRüNEN- Güç'ün eşanlamlısı.
—Opt. Zahiri odak, GİZİL* ODAK'ın eşanlamlısı.
—Tüt. Zahiri koku, yaprak ya da kıyılmış iken duyulan, fakat yandığı süre, şu demek oluyor ki duman fazında duyulmayan tütün kokusu.
2. içten olmayan, yapmacık: Zahiri bir incelik.
—Elekt. Zahiri güç, GÖRüNEN- Güç'ün eşanlamlısı.
—Opt. Zahiri odak, GİZİL* ODAK'ın eşanlamlısı.
—Tüt. Zahiri koku, yaprak ya da kıyılmış iken duyulan, fakat yandığı süre, şu demek oluyor ki duman fazında duyulmayan tütün kokusu.
Kaynak: Büyük Larousse
zahiri ingilizcesi
1. external, outward.
2. artificial, feigned, pretended.
1. external, outward.
2. artificial, feigned, pretended.
YORUMLAR