ZAHİT sıf. ve a. (zühd'den zahid). Esk. 1. Dinin buyruklarını yerine getirip, yasak ettiklerinden sakınan kimse için kullanılır...
ZAHİT sıf. ve a. (zühd'den zahid). Esk.
1. Dinin buyruklarını yerine getirip, yasak ettiklerinden sakınan kimse için kullanılır.
2. Hoşgörüsüz, aşırı sofu bir kimse için kullanılır
3. Alevilere bakılırsa, kendi inançlarında olmayan kimse için kullanılır.
1. Dinin buyruklarını yerine getirip, yasak ettiklerinden sakınan kimse için kullanılır.
2. Hoşgörüsüz, aşırı sofu bir kimse için kullanılır
3. Alevilere bakılırsa, kendi inançlarında olmayan kimse için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
zahit
ödat, eskimiş (za:hit) Arapça zahid
1 . Dinin yasak etmiş olduğu şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse):
"Bu sualin karşısında, hakikati inkâr olunmuş bir zahit şeklinde doğruldu."- Ö. Seyfettin.
2 . mecaz Kaba sofu.
ödat, eskimiş (za:hit) Arapça zahid
1 . Dinin yasak etmiş olduğu şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse):
"Bu sualin karşısında, hakikati inkâr olunmuş bir zahit şeklinde doğruldu."- Ö. Seyfettin.
2 . mecaz Kaba sofu.
zahit ingilizcesi
1. (someone) who shuns the world and its pleasures to devote himself to worship and pious works, ascetic.
2. person who shuns the world and its pleasures to devote himself to worship and pious works, (an) ascetic.
1. (someone) who shuns the world and its pleasures to devote himself to worship and pious works, ascetic.
2. person who shuns the world and its pleasures to devote himself to worship and pious works, (an) ascetic.
YORUMLAR