ZAİL sıf. (ar. zeval'den za'if). Esk. 1. Devamlı ve kalıcı olmayan, yok olan, ortadan kalkan: "Kalbimdeki ihtirak-ı hâ...
ZAİL sıf. (ar. zeval'den za'if). Esk.
1. Devamlı ve kalıcı olmayan, yok olan, ortadan kalkan: "Kalbimdeki ihtirak-ı hâil/Zâil değil. âh, belkisâil" (A. H. Tarhan).
2. Geçen, geçmiş.
3. Zail etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak: "Değildim men sana mail sen etdin aklımı zâil" (Fuzuli, XVI. yy.),
4. Zait olmak, yitmek: "Bu kavimlerde totem müessesesi tamamiyle zail olur" (F. Köprülü).
1. Devamlı ve kalıcı olmayan, yok olan, ortadan kalkan: "Kalbimdeki ihtirak-ı hâil/Zâil değil. âh, belkisâil" (A. H. Tarhan).
2. Geçen, geçmiş.
3. Zail etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak: "Değildim men sana mail sen etdin aklımı zâil" (Fuzuli, XVI. yy.),
4. Zait olmak, yitmek: "Bu kavimlerde totem müessesesi tamamiyle zail olur" (F. Köprülü).
Kaynak: Büyük Larousse
zail
ödat, eskimiş (za:il) Arapça
zail olmak
ödat, eskimiş (za:il) Arapça
- Yok olan, ortadan kalkan, devamlı olmayan.
- Geçen, geçici.Sürekli olmayan. Tükenen.
zail olmak
YORUMLAR