Zeval -li TDK, Türk Dil Kurumu isim, eskimiş (zeva:li) Arapça zevÂ¥l 1 . Yok olma, yok edilme. 2 . Kabahat, kabahat, mesuliy...
Zeval -li
TDK, Türk Dil Kurumu
isim, eskimiş (zeva:li) Arapça zevÂ¥l
1 . Yok olma, yok edilme.
2 . Kabahat, kabahat, mesuliyet.
3 . Bozulma.
4 . Öğle.
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Yok olma, yok edilme.
2 . Kabahat, kabahat, mesuliyet.
3 . Bozulma.
4 . Öğle.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- zeval bulmak
- zevale ermek
- zevale yüz tutmak
- (birine) zevali olmak
- zeval vermemek
Birleşik Sözler
- zeval vakti
Zeval Vakti Nedir? Zeval Vakti Hakkında
Zeval Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Güneşin tepe noktasını geçmesine denir. Zevâl, örfî gündüzün tam ortasına denk gelir. Meselâ, örfî gündüz 12 saat ise, bunun yarısı olan 6'nın güneşin doğuş vaktine eklenmesi ile bulunan vakit zevâl vaktidir. Görünüşe gore güneş, gökteki yolunun yarısını kat etmiştir; o zamana kadar her şeyin gölgesi batıya doğru düşerken, bundan sonrasında doğuya doğru düşmeye adım atar.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Güneşin tepe noktasını geçmesine denir. Zevâl, örfî gündüzün tam ortasına denk gelir. Meselâ, örfî gündüz 12 saat ise, bunun yarısı olan 6'nın güneşin doğuş vaktine eklenmesi ile bulunan vakit zevâl vaktidir. Görünüşe gore güneş, gökteki yolunun yarısını kat etmiştir; o zamana kadar her şeyin gölgesi batıya doğru düşerken, bundan sonrasında doğuya doğru düşmeye adım atar.
ZEVAL, -II a. (ar. zevSJ). Esk.
1. Yok olma, ortadan kalkma: "...hemen hemen mevcud olmakla birlikte zevale yüz tutmuştur" (F. Köprülü).
2. Bozulma, düşme: "Tedrici bir sükût ve zevâl devri geleneğini seziyordu" (Ragıp Hulusi).
3. Kabahat, kabahat: Elçiye zeval olmaz (atasözü).
4. Öğle zamanı, saat on iki: "Büyük bir güneş zeval noktasına yaklaşmış ortalığı çiy şedit ve beyaz bir ziya içinde bırakmıştı" (Ömer Seyfettin).
5. Zeval bulmak, zevale ermek, çökmek, bozulup yok olmak. || Zevat napezir, geçici olmayan, kalıcı. II Zeval-pezir, kalıcı olmayan, son gören. || Zeval vakti, gün ortası, öğle. || Zeval vermek, zarar vermek ya da yok etmek. || Ze- val vermemek, korumak, varlığını sürdürmek: Tanrı devlete millete zeval vermesin. || Zevale yüz tutmak, bozulmaya, yok olmaya, çökmeye adım atmak, yönelmek. || (Birine), zevali olmak, bir hiç kimseye ziyanı dokunmak, zararı olan olmak.
—Din. Zeval vakti, öğle namazı vaktinin girmesinden ilkin, güneşin tam ortada bulunmuş olduğu zaman. (Ortalama 30 dakika kadar sürdüğü kabul edilen bu vakitte namaz kılmak caiz değildir.)
1. Yok olma, ortadan kalkma: "...hemen hemen mevcud olmakla birlikte zevale yüz tutmuştur" (F. Köprülü).
2. Bozulma, düşme: "Tedrici bir sükût ve zevâl devri geleneğini seziyordu" (Ragıp Hulusi).
3. Kabahat, kabahat: Elçiye zeval olmaz (atasözü).
4. Öğle zamanı, saat on iki: "Büyük bir güneş zeval noktasına yaklaşmış ortalığı çiy şedit ve beyaz bir ziya içinde bırakmıştı" (Ömer Seyfettin).
5. Zeval bulmak, zevale ermek, çökmek, bozulup yok olmak. || Zevat napezir, geçici olmayan, kalıcı. II Zeval-pezir, kalıcı olmayan, son gören. || Zeval vakti, gün ortası, öğle. || Zeval vermek, zarar vermek ya da yok etmek. || Ze- val vermemek, korumak, varlığını sürdürmek: Tanrı devlete millete zeval vermesin. || Zevale yüz tutmak, bozulmaya, yok olmaya, çökmeye adım atmak, yönelmek. || (Birine), zevali olmak, bir hiç kimseye ziyanı dokunmak, zararı olan olmak.
—Din. Zeval vakti, öğle namazı vaktinin girmesinden ilkin, güneşin tam ortada bulunmuş olduğu zaman. (Ortalama 30 dakika kadar sürdüğü kabul edilen bu vakitte namaz kılmak caiz değildir.)
Kaynak: Büyük Larousse
zeval ingilizcesi
1. decline, wane.
2. disappearance.
3. setting (of the sun).
4. noon.
- bulmak/ -e ermek
1. to decline, wane.
2. to disappear.
-i olmak /a/ to be harmful to, harm.
- vermek /a/
1. to harm.
2. to destroy.
-e yüz tutmak to begin to decline.
1. decline, wane.
2. disappearance.
3. setting (of the sun).
4. noon.
- bulmak/ -e ermek
1. to decline, wane.
2. to disappear.
-i olmak /a/ to be harmful to, harm.
- vermek /a/
1. to harm.
2. to destroy.
-e yüz tutmak to begin to decline.
Zeval Vakti Nedir? Zeval Vakti Hakkında
YORUMLAR