Zülüf -lfü isim Farsça zulf 1 . Şakaklardan sarkan saç lülesi: "Yaratı seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel inci...
Zülüf -lfü
isim Farsça zulf
1 . Şakaklardan sarkan saç lülesi:
2 . Sevgilinin saçı, zülfüyâr:
isim Farsça zulf
1 . Şakaklardan sarkan saç lülesi:
"Yaratı seher yeli zülfün dağıtır / Gerdana dökülen tel incinmesin"- Karacaoğlan.
2 . Sevgilinin saçı, zülfüyâr:
"üçü orta boylu, boyları uzar / üçü uzun boylu, zülfünü düzer"- Halk türküsü.
Birleşik Sözler
- zülfüyâr
Rüyada Zülüf Görmek
ZüLüF, -Ifü a. (fars. zülf). Esk.
1. Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi: "Dile sinemde kasd itdükçe zülfi naleler eyler" (Vasfi, XVI. yy.).
2. Sevgilinin saçı: "Bûy-ı vahdet kim şemim-i zülf-i müşgînindedir" (Namık Kemal, XIX. yy.).
3 Zülfü yâre dokunmak, saygı duyulan, ileri gelen bir kişiyi ya da makamı darıltacak, incitecek davranışta bulunmak: "Siz bu hülyanın üst tarafını zülfü yâre dokunamayacağı için artık zihninizde tamamlayınız" (R, H. Karay)
4. Zülf-i bi -karar, durmadan şekil değiştiren zülüf. || Zülf-i dil-ara, gönül süsleyici zülüf; sevgilinin saçı. || Zülf-i müşg-bar, misk kokulu saç. || Zülf-i nigâr, sevgilinin saçı: ' 'Zülf-i nigâr mı yoksa karanfil misin nesin" (Nami, XVIII. yy.). || Zülf-i perişan, karışmış, dağılmış zülüf: "Aşiyan-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır' (Fuzuli, XVI. yy). || Zülf-i siyah, siyah renkli zülüf: “Çeşm-i ebruya kafâ-dârsın ey zülf-i siyah" (Nedim, XVIII. yy).
—Ed. - SAÇ
—Esk. bot. Zülf-i arus, zülfaris.
—ANSİKL. Zülüf öteden beri hanım baş süslemelerinde sık sık moda olmuş ve çok kullanılmış bir bezeme öğesidir. Anadolu'da zülüf kesmenin ayrı bir önemi vardır. Evlenecek olan kızın zülüfleri düzenlenen bir törenle kesilir ve zülüf yeni evli kadının simgesi sayılır. Kimi süre boncuk vb. ile bezendiği de olur. Zülüf bezemek, bilhassa Yörükler içinde oldukça yaygındır.
1. Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi: "Dile sinemde kasd itdükçe zülfi naleler eyler" (Vasfi, XVI. yy.).
2. Sevgilinin saçı: "Bûy-ı vahdet kim şemim-i zülf-i müşgînindedir" (Namık Kemal, XIX. yy.).
3 Zülfü yâre dokunmak, saygı duyulan, ileri gelen bir kişiyi ya da makamı darıltacak, incitecek davranışta bulunmak: "Siz bu hülyanın üst tarafını zülfü yâre dokunamayacağı için artık zihninizde tamamlayınız" (R, H. Karay)
4. Zülf-i bi -karar, durmadan şekil değiştiren zülüf. || Zülf-i dil-ara, gönül süsleyici zülüf; sevgilinin saçı. || Zülf-i müşg-bar, misk kokulu saç. || Zülf-i nigâr, sevgilinin saçı: ' 'Zülf-i nigâr mı yoksa karanfil misin nesin" (Nami, XVIII. yy.). || Zülf-i perişan, karışmış, dağılmış zülüf: "Aşiyan-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır' (Fuzuli, XVI. yy). || Zülf-i siyah, siyah renkli zülüf: “Çeşm-i ebruya kafâ-dârsın ey zülf-i siyah" (Nedim, XVIII. yy).
—Ed. - SAÇ
—Esk. bot. Zülf-i arus, zülfaris.
—ANSİKL. Zülüf öteden beri hanım baş süslemelerinde sık sık moda olmuş ve çok kullanılmış bir bezeme öğesidir. Anadolu'da zülüf kesmenin ayrı bir önemi vardır. Evlenecek olan kızın zülüfleri düzenlenen bir törenle kesilir ve zülüf yeni evli kadının simgesi sayılır. Kimi süre boncuk vb. ile bezendiği de olur. Zülüf bezemek, bilhassa Yörükler içinde oldukça yaygındır.
Kaynak: Büyük Larousse
zülüf ingilizcesi
1. sidelock, earlock, lock of hair falling at the side of the face.
2. lock or tress (of the hair of one´s beloved).
-ü yâre dokunmak to offend one of the powers that be, step on a bigwig´s toes
1. sidelock, earlock, lock of hair falling at the side of the face.
2. lock or tress (of the hair of one´s beloved).
-ü yâre dokunmak to offend one of the powers that be, step on a bigwig´s toes
Rüyada Zülüf Görmek
YORUMLAR