Divan edebiyatı nazım şekilleri Nedir

1. Biçimlerine Bakılırsa Nazım Şekilleri 2. Mevzularına Bakılırsa Nazım Türleri DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ a. Biçimlerine bakılırsa Div...


1. Biçimlerine Bakılırsa Nazım Şekilleri
2. Mevzularına Bakılırsa Nazım Türleri



DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

a. Biçimlerine bakılırsa
Divan şiiri, nazım şekilleri bakımından zengindir. Nazım şekilleri beyit ve bend temeline dayanır. Beyit temeline dayananlar "aynı" ve "ayrı" uyaklı (kafiyeli) olmak suretiyle ikiye ayrılır. Aynı uyaklıların başlıcaları "gazel", "kaside" ve "müstezat"tır. Ayrı uyaklı tek nazım şekli ise "mesnevi".
Bend’lerden oluşan nazım şekilleri de tek bendli ve çok bendli olarak ikiye ayrılır. Tek bendliler "rubai" ve "tuyuğ", çok bendliler ise "musammat" ana başlığı altında toplanan "murabba", "şarkı", "muhammes", "tahmis", "tardiye", "tasdir", "müseddes", "tesdis", "müsebba", "tesbi", "müsemmen", "tesmin", "muaşşer", "taşir", "terkib-i bend", "terci-i bend"dir. Bunun haricinde "müfred" (tek beyit) ve "azade" de (tek mısra) anılabilir

Uyak (kafiye)
Şžiirde mısra sonlarındaki ses benzerliğidir. Türk halk şiirinde ayak olarak adlandırılır. Uyakta ses açısından benzeşen kelimelerin mana bakımından değişik olmaları gerekir. Şžiirde ses benzerliği yöntemiyle uyum sağlamak ve çoğu zaman okuru etkilemek amacıyla kullanılan uyak, sözlü edebiyat ürünlerinde hatırlamayı ve ezberi kolaylaştıran bir öğedir.
Ses benzerliğinin niteliğine bakılırsa uyaklar türlü türlere ayrılır. Yalnızca bir ünsüzün (sessiz) benzeştiği uyaklara "yarım uyak" denir. Minimum bir hecedeki ünlü (sesli) ve ünsüzün benzediği uyaklara "tam uyak" ya da "yalın uyak" ismi verilir. Aniden fazla hece arasındaki ses benzerliği ise "varlıklı uyak"tır. Yazılış ve söylenişleri aynı olması durumunda, anlamları değişik olan sesiz sözcüklerle ya da bu kelimelerin yan yana gelmesiyle yaratılan ses karmaşası sonucu ortaya çıkan benzerliğe "cinaslı uyak" denir. Uyak, divan edebiyatında aruz kadar büyük ehemmiyet taşır. Divan şiirini belirleyen temel ilkelerden birisi uyak düzenidir.

Beyit
Şžiirde sonları uyaklı, iki dizeden oluşan, kendi içinde bağımsız bir yapısı ve mana bütünlüğü bulunan birimdir. Bir beytin her mısrası kendi içinde bir tüm olabildiği şeklinde, birinci dizedeki mana ikinci dizede de sürebilir. Beyit uzun şiirlerde ifade birimi olarak sık kullanılır. Kuvvetli ve özlü söyleyişlere uygun olduğundan bağımsız tek bir şiir olarak da yazılabilir. Ya da başka şiir biçimlerinin bir parçası olarak ele alınabilir. Divan edebiyatı beyit temeline dayalıdır.
Divan
edebiyatında, bir beyitteki iki mısra kendi içinde iki bölüme ayrılır. Birinci dizenin ilk parçasına sadr, son parçasına aruz ya da harb denir. İkinci dizenin ilk parçası ibtida, son parçası acz ya da darb'dir. Sadr ile aruz, ibtida ile acz içinde kalan bölüm haşv olarak isimlendirilir. Uyaklı bir beyite "beyt-i musarra", uyaksız olanlara "ferd" ya da "müfred" denir. Divanlarda müfredler müfredat adıyla ayrı bir bölümde toplanır. Uyaklı beyitlerin olduğu kısma de "metali" denir. Örnek beyit:



Bizler bülbül-i muhrik-dem-i şevkâ-yı firaakız
Âteş kesilür geçse sabâ gül-şenimizden
Selimî (Padişah 2’nci Selim)








Mısra (mısra)
Manzum edebiyat yapıtlarının her bir satırına verilen isimdir. Bir ölçüye uygun olarak söylenmiş beytin yarısına da mısra denir. En ufak anlamlı nazım birimi olan mısra, bir şiirin parçası olabileceği şeklinde, bağımsız bir tüm de olabilir. Kısaca tek mısralık şiirler de olabilir. Divan edebiyatında kendi içinde bir tüm oluşturan mısralara mısra-i azade (bağımsız mısra) ismi verilir. Bununla birlikte bir beyitin birbirinin eş anlamlılarını tamamlayan ya da aralarındaki mana bağı kati olmayan mısralarına da aynı isim verilir. Yetkinliği, sağlam yapısı, özlü ve çarpıcı anlatımıyla dikkat çeken, devamlı kolayca anımsanabilen, dilden dile dolaşan mısralara "mısra-i berceste" ya da şah-mısra denir.

Bend (kıta)
Şžiirde iki ya da daha çok mısradan oluşan birimdir. Şžiirin içinde ne olduğu ve şekline bakılırsa düzenlenir. Kıtanın yapısını şiirin ölçüsü, uyak düzeni ve mısra sayısı belirler.
İki beyitlik kıtalara divan şiirinde rubai, halk şiirinde dörtlük denir. Söz konusu kıtaların uyak (kafiye düzeni) birinci ve üçüncü mısraları özgür, ikinci ve dördüncü mısraları kafiyelidir (şu demek oluyor ki ab cb şeklinde.) Kimi zaman birinci ve üçüncü mısralar kendi aralarında, ikinci ve dördüncü mısralar da kendi aralarında uyaklı (şu demek oluyor ki ab ab) şeklinde de olabilir.
Birinci, ikinci ve dördüncü mısraları kafiyeli (şu demek oluyor ki aaba şeklinde) olan kıtalara nazım denir. Murabba, muhammes, şarkı şeklinde nazım biçimlerinin her bendi parça anlamında kıta diye adlandırılır.
Divan şiirinde kıta mahlassız (imzasız) şiirdir ve mısraları içinde mana bütünlüğü vardır. Bir düşünceyi, hikmeti, nükteyi, yergiyi, övgüyü, yaşam anlayışını mevzu edinebilir. Beyit sayısı ikiden fazla olan kıtalara "kıta-i kebire" denir. Divanlar düzenlenirken kıtalara en sonda bağımsız şiirler olar yer verilir. Bu kısma de "mukattaat" denir.

Kaside
Daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Kaside 6 bölümden oluşur:
Birinci bölüm 15-20 beyitliktir. Bu ilk kısma, aşıkane hisleri yer alıyorsa "nesib", bahar, tabiat, bayram şeklinde mevzulara değiniliyorsa "teşbib" ismi verilir.
İkinci bölüm girizgah ya da girizdir. Çoğu zaman tek beyitten oluşur ve burada ozan medhiyeye (övgüye) geçeceğini bildirir. Girizgah mevzuya uygun ve nükteli olmalıdır.

Üçüncü bölüm medhiyedir. Bu bölümde aslolan mevzu anlatılır. Beyit sayısı mevzuya ve şaire bakılırsa değişim gösteren medhiye kısımı kasidenin en sanatlı beyitlerini ihtiva eder.

Kasidenin dördüncü kısımı tegazzüldür. Tegazzül, 5-12 beyit içinde değişiyor. Kasidenin başlangıcında ya da sonunda yer alabilir. Bu bölüm her kasidede bulunmayabilir.

Beşinci bölüm fahriyedir. Şžair bu bölümde de kendisini över.
Kasidenin son kısımı duadır. Bu bölümde önceki beyitlerde övgüsü meydana getirilen şahıs için dua edilir.

Kasideler, nesib kısmına ele alınan mevzuya bakılırsa bakılırsa kaside-i bahariyye, kaside-i ramazaniyye, kaside-i hammamiyye olarak adlandırılır. Uyaklarına bakılırsa r harfi ile bitiyorsa kaside-i raiyye, l harfiyle bitiyorsa kaside-i lamiyye, m harfiyle bitiyorsa kaside-i mimiyye diye anlandırılır. Rediflerine bakılırsa de, tevhid, münacaat, övgü diye bölümlenir. Kasidenin en güzel beyiti "beyt-ül kaside"dir. Şžairin adının geçmiş olduğu beyite ise "tac beyit" denir.






Gazel





Divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegaüzzül ismi verilen bir kısımı iken sonrasında ayrı bir şekil halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı 5-15 içinde değişiyor. Daha çok beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir. Gazelin ilk beyti "matla", son beyti ise "makta" ismini alır.
Matla beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır (musarra). Sonraki beyitlerin ilk dizeleri özgür ikinci dizeleri ilk beyitle uyaklı olur. Aniden fazla mussarra beytin bulunmuş olduğu gazel "zü'l-metali", her beyti musarra olan gazel ise "müselsel" gazel adıyla bilinir. İlk beyitten sonraki beyte "hüsn-i matla" (ilk beyitten güzel olması gerekir), son beyitten öncekine "hüsn-i makta" (son beyitten güzel olmalı gerekir) denir.
Gazelin en güzel beyti ise "beytü'l-gazel" ya da "şah beyit" adıyla anılır. Bunun yeri ya da sırası mühim değildir. Bir takım gazellerin matlasını oluşturan dizelerden birinci ya da ikincisinin matlasının ikinci mısrası olarak yenilenmesine "redd'i-matla" denir. Şžair mahlasını (şairin takma ismi, ya da tanındığı isim) maktada ya da "hüsn-i" maktada söyler. Bu durumda beyit ikinci bir adla "mahlas beyti" ya da "mahlashane" olarak anılır. Şžairin mahlasını tevriyeli kullanmasına "hüsn-i tahallüs" denir.
Mısra ortalarında uyak bulunan gazele musammat, sonu getirilmemiş ya da beyit sayısı 5’in altında bulunan gazellere de "natamam" gazel denir. Başka şairlerin birden fazla mısra ilave ederek bend şekline dönüştürdüğü gazellere "tahmis", "terbi" ismi verilir. Tüm beyitlerinde aynı düşüncenin ele alındığı gazeller "yekahenk gazel", her beyti evvelkinden ustalıklı şekilde söylenmiş gazeller de "yekavaz gazel" olarak adlandırılır.
Gazeller mevzularına bakılırsa de türlü isimlerle tanımlanır.
Aşka ilişkin üzüntü, mutluluk şeklinde içli duyguların dile getirilmiş olduğu gazeller "aşıkane", içki, yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma şeklinde mevzularda yazılanlara "rindane" denir. Aşıkane gazellere en iyi örnek Fuzûlî’nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek ise Bâkî’nin gazelleridir. Hanımefendileri ve ten zevklerini mevzu edinen gazeller ise, mesela Nedîm’in gazelleri, "şuhane", öğretici nitelikli gazellere, mesela Nâbî’nin gazelleri, "hakimane gazel" denir.
Gazeller eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de vardır. Gazelleri makamla okuyan kişilere "gazelhan", gazel yazan usta şairlere ise "gazelsera" ismi verilir.
Gazel, Türk müziğinde ise şiirin bir hanende tarafınca doğaçtan seslendirilmesidir. Sesle bölme olarak da bilinir.





Rubai





Kendine özgü bir ölçüsü olan 4 dizelik (mısralık) nazım birimidir. Rubailerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü mısra serbesttir. İki beyitlik kıtalar şeklinde yazılmış rubailer de vardır. Her mısrası birbiriyle uyaklı rubailere "rubai-i musarra" ya da "terane" ismi verilir. Rubainin aruzun hezec bahrinden 24 kalıbı bulunmaktadır. Ekranda görülen pencereden mef'ûlü birimiyle başlamış olan 12 kalıba "ahreb", mef'ûlün birimiyle başlamış olan diğer 12 kalıba da "ahrem" denir. Kalıpların sonu "faül" ya da "fa" birimiyle biter.
Rubainin her mısrası ayrı bir seviyede olabildiği şeklinde, dört mısrası de aynı seviyede olabilir. Türk divan şiirinde daha çok ahreb kalıbına rastlanır. Rubailer çoğu zaman mahlassız şiirlerdir. Ve divan şairlerinin divanlarının sonunda rubaiyyat başlığı altında sıralanırlar. Bu türün emsalsiz en büyük şairi Ömer Hayyam’dır.
Türk edebiyatında Mevlana’nın Farsça yazdığı felsefi rubiler bu türün hızla yayılmasına niçin oldu. Kara Fazlî, Fuzûlî 16. yüzyılda bu türün en usta örneklerini verdiler. Divan edebiyatında 17. yüzyıl rubainin altın çağı oldu. Azamizade Haletî, yazdığı bin kadar rubai ile en büyük Osmanlı rubai şairi olarak tanındı. Cumhuriyet periyodunun en büyük rubai ustası ise Yahya Kemal Beyatlı’dır.



Musammat



Ayrı bir nazım şekli olmamakla beraber gazeil ve bir takım kasidelere uygulanan bir tekniktir, Bendlerden kurulu nazım biçimlerine (murabba, muhammes, müseddes, müsebba, müsemmem, mütessa, muaşşer, terbi, tahmis, taşdir, tesdis, tesbi, tesmin, tes-i, taşir, terkib-i bend ve terci-i bend) verilen genel addır. İlk bende geçen mısra ya da beyitlerin, diğer bendlerin sonunda tıpkı yinelenmesiyle düzenlenen musammatlara mütekerrir musammat denir. İlk benddeki mısra ya da beyitlerin, diğer diğer bendlerin sonundaki mısra ve beyitlerle yalnızca uyak bakımından uyuşması durumunda musammat müzdevic musammat ismini alır.

Terci-i bend / terkib-i bend
Uyakları gazel şeklinde düzenlenmiş "hane" ismi verilen 5-10 beyitlik şiir parçalarının (çoğu zaman 5-12 hane) "araç" denen ve devamlı yinelenen bir beyit ile birbirine bağlanmasından oluşan nazım biçimidir. Araç beyitinin her hanenin sonunda değişmesi durumunda şiir terkib-i bend olur.



Müsemmem



Sekiz dizeden oluşan bendler halinde yazılmış musammatlardır. Az kullanılmıştır. Divan edebiyatında en bilineni Şžeyh Galib'in Esrâr Dede'nin ölümü üstüne yazdığı mersiyedir.



Tuyuğ



Halk edebiyatındaki engel türüne benzer tarzda yazılmış musammatlardır. Tuyuk da denir. Genellikle her beytinin birinci ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklıdır. Bir tek Türklere özgüdür. Aruzun yalnız fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılması sebebiyle rubai'den ayrılır. Kimi zaman dört mısra birbiriyle kafiyeli olabilir.

Tahmis
Bir gazelin her iki dizesinin başına aynı seviyede üç mısra ilave ederek oluşturulan nazım biçimidir. Tahmis çoğu zaman başka bir şairin gazeline yapılırsa da, kendi gazellerinden tahmis oluşturan şairler de vardır. Başarıya ulaşmış bir tahmis'te aslolan beyit ile eklenen dizeler mana bakımından kaynaşmış olmalıdır. Başa eklenen üçer mısra gazelin matlası ile aynı kafiyede olur. Başka beyitlere eklenen üçer mısra ise o beyitlerin ilk mısraları ile kafiyelidir.

Tardiye
Beş dizelik bentlerden oluşan musammat türüdür.

Taşdir
Tahmisin değişik bir şeklidir. Tahmiste bir başka şairin gazelinin her beytinin başına üç mısra eklenirken, taşirde her beytin iki mısrasının arasına üç mısra eklenmiş olur. Taşdire "mutarraf tahmis" de denir.

Tesdis
Terbî ve tahmise benzer. Ama başka bir şairin yazdığı bir gazelin her beytinin üstüne dört mısra daha ilave ederek altılı beyitler haline getirilmesiyle oluşur. Tesdis tek bir beyite de uygulanabilir. Divan edebiyatında çok az kullanılmıştır. Tahmis türünde olduğu şeklinde çoğu zaman noksan gazellere uygulanır.

Murabba
Aynı seviyede dörder dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. Murabbalarda ilk bendin dört mısrası birbirleriyle, sonraki bendlerin son mısrası ilk bendle uyaklıdır. Son dizenin her bendin sonunda tıpkı yinelendiği murabbalara "mütekerrir murabba" denir. Her bendin son mısrası ilk bendle yalnızca uyak açısından benzeşiyorsa murabba "müzdeviç murabba" diye tanımlanır. Murabbaların uzunlukları 4-8 bend içinde değişiyor. Mevzuları genellikle dinsel ve didaktiktir. Övgü, yergi, manzum, mektup, mersiye şeklinde türlerde yazılmışlardır. Murabbalarda her vezin kalıbı kullanılabilir. Halk edebiyatımızdaki koşmalara benzerler.

Müseddes
Aynı seviyede altışar dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. İlk bendin tüm dizeleri birbirleriyle, sonraki bendlerin bir ya da iki mısrası ilk bend ile uyaklıdır. İlk bendin son ya da son iki mısrası her bendin sonunda yinelenirse "mütekerrir müseddes", sonraki bendler ile ilk bend yalnızca uyak yönünden benziyorsa "müzdeviç müseddes" ismini alır. Müseddeslerin uzunluğu 5-8 bend içinde değişiyor. Mevzuları tasavvuf ve felsefedir.

Müstezat
Arapça ziyade sözcüğünden gelir. Bir gazelin her dizesine bir kısa mısra ilave ederek oluşturulan şiir biçimidir. Genellikle aruzun "mef’ulü/ mefailü/ mefailü/ feulün kalıbı kullanılarak yazılırlar. Her dizeden sonrasında bu kalıbın ilk ve son birimleri olan mef’ulü/ feûlün kalıbına uygun bir kısa mısra söylenir. Eklenen bu kısa dizeye ziyade denir. Ziyadeler dizeden sayılmadığı için iki uzun iki kısa dizeden oluşan 4 mısra bir beyit sayılır. Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir tüm oluşturur. Ziyadesi bir satırdan fazla olan müstezatlar da vardır. Sav ziyadeli müstezatlara "mütevazi" çitf ziyadeli olanlara ise "çift" ismi verilir.





Şžarkı





Divan şiirinde bestelenmeye uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve genellikle 4 dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye meyan ismi verilir. Ve bu dizenin mana bakımından daha özlü olmasına dikkat edilir. Dördüncü dizeye ise nakarat denir. Sevgi, sevgili, ayrılık, içki, eğlence şeklinde mevzularda yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naîlî-i Kadîm’dir. 28 şarkısıyla Nedîm de bu türün en güzel örneklerini vermiştir.

Tesbi

Bir başka şairin bir gazelin her beytinin matlasına 5 mısra daha ilave edilerek yedili beyitler haline getirilmesiyle kurulur. Tahmis ve tesdis türünde olduğu şeklinde çoğu zaman noksan gazellere uygulanır. Tesbi de eklenen dizelerin kafiyesi, mevcut dizelerle aynıdır.

Taşir
İkili dizelerler yazılmış bir gazelin her beytine 8 mısra daha ilave ederek 10'lu beyitler haline getirilmiş gazel türüdür. Tahmis ve tesdis türlerinde olduğu şeklinde çoğu zaman noksan gazellere uygulanır.

Tezmin
İkili dizelerler yazılmış bir gazelin her beytine 6 mısra daha ilave ederek 8’li beyitler haline getirilmesidir. Tahmis ve tesdis türlerinde olduğu şeklinde çoğu zaman noksan gazellere uygulanır.

Muaşşer
Aynı seviyede onar dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. İlk bendin on mısrası birbirleriyle, sonraki bendlerin ise ilk iki mısrası ilk bend ile uyaklıdır. İlk beytin son bendinin her bendin sonunda tıpkı yinelendiği muaşşerlere "mütekerrir muaşşer" denir. Bendlerin son beytinin ilk bendin uyağına uygun olarak her bendde değişmesiyle yazılan muaşşerler ise "müzdeviç muaşşer" adıyla tanımlanır.

Muhammes
Aynı ölçüdeki beşer dizelik bendlerden oluşa nazım şekli. İlk bendin 5 mısrası birbirleriyle, sonraki bendlerin son bir ya da iki mısrası ilk bend ile uyaklıdır. Son bir ya da iki mısra, her bendin sonunda tıpkı tekrarlanıyorsa bu muhammese "mütekerrir muhammes", bu dizelerin ilk bend ile yalnızca uyak yönünden uyuştuğu muhammeslere ise "müzdeviç muhammes" ismi verilir. Bend sayısı 4-8 içinde değişiyor. Muhammeslerde genellikle felsefi düşünceler, tasavvuf mevzuları ele alınır.

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Divan edebiyatı nazım şekilleri Nedir
Divan edebiyatı nazım şekilleri Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/divan-edebiyat-nazm-sekilleri-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/divan-edebiyat-nazm-sekilleri-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content