İntihar nedir? Bir kişi neden intihar etmeye kalkışır? İntihar ile ilgili tarih boyunca yapılan yöntemler, toplumun yaklaşımı hakkında bilgi...
İntihar nedir? Bir kişi neden intihar etmeye kalkışır? İntihar ile ilgili tarih boyunca yapılan yöntemler, toplumun yaklaşımı hakkında bilgi.
İntihar
İntihar; kişinin kendi iradesiyle yaşamına son vermesidir. Günümüzde girişim aşamasında kalanlarla ölümle sonuçlanan eylemleri birbirinden ayırma ve ayrı ele alma eğilimi yaygınlık kazanmaktadır.
İntihar eylemleri tarih boyunca çok farklı biçimlerde yorumlanmış, bazı kültürlerde bir günah olarak lanetlenirken, bazılarında da onurla bağdaştırılarak saygıyla karşılanmıştır. İslam, Hristiyanlık ve Musevilik intiharı yasaklar; ayrıca bazı ülkelerde intihar girişimlerine ceza öngören yasalar vardır. Buna karşılık Brahmanlar intihara hoşgörüyle bakarlar. Örneğin dul kalan bir kadının kendini yakması (sati) yakın zamana değin büyük ölçüde toplumsal kabul görür, hatta özendirilirdi; günümüzde ise Hindistan yasaları bu eylemi yasaklamıştır. Eski Yunan’da da idam mahkûmlarının intihar etmesine izin verilirdi. Öte yandan Romalılar, özellikle imparatorluğun son dönemlerinde intihara karşı hoşgörüsüz bir tutum benimsediler. Bunun nedeni, köleler arasında intiharın yaygınlaşması, dolayısıyla da köle sahiplerinin ekonomik zarara uğramasıydı. Japonların haratarihkiri (karın yarma) geleneği de uzun süre törensel biçimde uygulandı; soylulara bu yolla hatalarından dolayı kendilerini cezalandırma ayrıcalığı tanınırdı. Hara-kiri aynı zamanda başarısızlığın getirdiği aşağılanmadan kurtulmak, düşmanları utandırmak, ölmüş bir büyüğe ya da imparatora bağlılığı göstermek için başvurulan bir yoldu. Zorunlu harakiri 1873’te yasaklandı. Budacı rahip ve rahibeler arasında da toplumsal bir protesto biçimi olarak kendini yakma geleneği yaygındır. Avrupa’da ortaçağdan başlayarak önce kilise hukuku, ardından ceza hukuku aracılığıyla intihar yasaklandı. Ama Fransız Devrimi’nden sonra intihar girişimlerini cezalandıran yasalar kaldırıldı. İngiltere’de bu yasal düzenleme 1961’de gerçekleşti. Gene çoğu Avrupa ülkesinde ve ABD’nin birçok eyaletinde intihar etmek isteyen kişiye yardımcı olanlara ceza öngören yasalar çıkarıldı. Bununla birlikte intihar eylemine ilişkin yasal düzenlemelerin intihar oranlarını pek etkilemediği söylenebilir.
Günümüzde modern toplumların intihara karşı tutumu, bu eylemde bulunan kişileri mahkûm etmektense anlamaya çalışmak yönündedir. Özellikle ölümle sonuçlanan intihar girişimleri intihar eden kişinin çevresinde suçluluk duygusuna yol açabilir. İntihar ölümle sonuçlanmazsa, bu girişimde bulunan kişi ile yakın çevresindekilerin ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri için bir fırsat da yaratabilir. Bu yüzden, kişinin bilinçli ya da bilinçsiz biçimde bu tür bir beklenti içinde olmasının, intihar eylemlerinin altında yatan etkenlerden biri olduğu düşünülür.
İntiharın nedenlerini açıklamak için birçok kuram geliştirilmiştir. Psikolojik kuramlar kişiliği ya da bilişsel etkenleri vurgulama eğilimindeyken, sosyolojik kuramlarda kişinin toplumsal ve kültürel baskılar karşısındaki tepkilerine ağırlık verilir; bununla birlikte bu iki etken grubu birbiriyle yakından ilişkilidir. İntihar olaylarının dul ya da çocuksuz olma, büyük kentlerde oturma, yüksek yaşam düzeyi, zihinsel ya da bedensel hastalıklar gibi olgularla doğru orantılı olduğu saptanmıştır. Savaş dönemlerinde ise intihar olayları azalmaktadır; bu durum psikanalitik yaklaşımla, insanların saldırgan güdülerini ortak bir düşmana yöneltmesine bağlanabilir. Ayrıca savaş sırasında toplumsal dayanışmanın artması, intiharın en önemli nedenlerinden biri sayılan yalnızlık duygusunu önemli ölçüde azaltmaktadır. Hiçbir yaklaşım intihara doyurucu bir açıklama getirmek ve intihar olaylarının azalmasını sağlamak açısından tek başına yeterli değildir. İntiharın önlenmesinde en önemli etkenlerden biri ise, ruhsal sorunların olabildiğince erken saptanıp giderilmesidir.
1950’lerden beri birçok ülkede intihan önlemek amacıyla çalışan uzman kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Bunların tümü tıbbi danışmanlarla birlikte çalışmalarına karşın, çoğu doğrudan tıbbi kuruluşlar değildir. Ayrıca bazı ülkelerde, desteğe gereksinim duyan yalnız ve umutsuz kişilerle bu konuda uzmanlaşmış danışmanlar arasında 24 saat iletişim sağlayan telefon hizmetleri gerçekleştirilmektedir. Bu hizmetin intihar eylemlerini engellemede yararlı olduğu görülmektedir.
YORUMLAR